AB Bakanı Ve Başmüzakereci Volkan Bozkır Açıklaması

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Avusturya ve Yunanistan arasında yaşanan mülteci krizine ilişkin, "Yunanistan ile Avusturya arasında yaşanmakta olayı da bir anlamda üzüntü ile izliyoruz. Yunanistan hiçbir şekilde bu sorunun tek başına halledebileceği bir ülke olarak bırakılmamalı. Yunanistan’a yardım edilmelidir. Ona yardım edilerek bu sorun çözülebilmelidir. AB ülkeleri de kotalar açıklayarak bu sorunun çözümüne yardımcı olmalıdırlar" dedi.

Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan ve AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Başbakanlık Merkez Binada düzenledikleri basın toplantısında 64. Hükümetin Eylem Planında yer alan reformların ve vaatlerin hayata geçirilmesi konusunda gelinen aşama hakkında açıklamalarda bulundu. Elvan ve Bozkır, toplantıda gazetecilerin sorularını da cevapladı. Kıdem tazminatıyla ilgili son durumun sorulması üzerine Elvan, “Kıdem tazminatıyla ilgili bir sorunumuz var. Sorun nedir? Geçmişten beri gelen bir sorun. İşçi kesimine baktığımızda işçilerimizin ancak yüzde 10’unun kıdem tazminatı alabildiğini görüyoruz. Bu kesimde bir sorun vardır. Bu oranın yükseltilmesi gerekiyor. Gerçekten kıdem tazminatını hak eden işçilerimizin bu kıdem tazminatını alması gerektiğini düşünüyoruz. Diğer taraftan işveren kesiminde ise kıdem tazminatına yönelik yüklerin yüksek olduğunu ifade eden bir yaklaşım var. İki tarafında ortak bir sorunu var. Bu sorunun çözümü yönünde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız çalışmalarını sürdürüyor. Kolay bir konu değil. Geçmişte de bu konu üzerinde çok çalışıldı. Hazır olduğu zaman kamuoyuyla bu paylaşılacak” karşılığını verdi.

“ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE BUNU DA NİHAİLEŞİR NİHAİLEŞMEZ PAYLAŞACAĞIZ”

Alevi vatandaşlara ilişkin çalışmayla ilgili soru üzerine Elvan, “Geleneksel irfan merkezleri ve cemevlerine hukuki statü tanınması şeklinde eylem planımızda yer alan ifade var. Bununla ilgili olarak Adalet Bakanlığımız kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. Geçen hafta Pazar günü Reformların Koordinasyonu ve İzlenmesi grubu olarak 7-8 bakanımızın katılımıyla yapılan çalışmaların genel bir değerlendirmesini yaptık. Tekrar Adalet Bakanlığımız bu yapılan değerlendirmeler çerçevesinde çalışmanın üzerinden geçiyor. Önümüzdeki günlerde bunu da nihaileşir nihaileşmez paylaşacağız. Ama çalışmalar devam ediyor” diye konuştu.

Terörle mücadeleyle ilgili strateji değişikliğine gidileceği yönünde haberlerin sorulması üzerine Elvan, “Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü her şeyden önemlidir. Biz Güneydoğu’da da bu terörist saldırılarına yönelik herhangi bir vatandaşımızın en ufak bir vatandaşımızın incinmemesi için her türlü hassasiyeti gösteriyor. Ama bizim önceliğimiz elbette vatandaşımızın güvenliğidir, emniyetidir. Buna yönelik Sayın Başbakanımız bir açıklama yaptı. Vatandaşımızın güvenliği, emniyeti bizim en önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bu çerçevede de gerekli çalışmalar İçişleri Bakanlığımız tarafından yapılıyor” ifadelerini kullandı.

“YUNANİSTAN HİÇBİR ŞEKİLDE BU SORUNUN TEK BAŞINA HALLEDEBİLECEĞİ BİR ÜLKE OLARAK BIRAKILMAMALI”

Avusturya ve Yunanistan arasında yaşanan mülteci krizinin ve Macaristan Başbakanı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘sınırlarımızı koruması için yalvarıyoruz’ yönünde ifadesi olduğu iddiasının sorulması üzerine Bozkır, şunları kaydetti:

Türkiye hudutlarını tarihi boyunca duçar durumda olan insanlara açmıştır. 1988’de Halepçe’de Saddam Hüseyin kimyasal silah kullandığında 500 bin kişi bu ülkeye gelmiştir. Biz onları misafir etmişizdir. Suriye’de bu sorun ortaya çıktığında canlarını kurtarmak için bombalardan ve terörden kaçarak ülkemize sığınan insanlara da Türkiye Cumhuriyeti aynı şekilde davranmıştır. Onları misafir etmiştir. Bunun boyutları giderek artmaya başladığında Avrupa ülkelerine sürekli şunu söyledik, ‘Bir deprem olmuştur, her depremin arkasından artçı depremler gelir ama Tsunami de gelebilir. Bu biz insanlık adına bu kardeşlerimizi misafir ediyoruz. Bu bir gün Avrupa hudutlarına ulaşacaktır. Sizinde sorununuz haline gelecektir.’ Geçtiğimiz Eylül Ekim aylarına kadar bu sorunun vahametini AB ülkeleri anlamadı veya anlamamak istedi. Çünkü Türkiye büyük bir bölümünü kendi topraklarında barındırıyordu. Bunun hiçbir zaman Avrupa’ya ulaşmayacağı şeklinde yanlış bir kanaat sahibi oldular. Birkaç ay içinde böyle büyük sorunla karşılaşınca da birçok ülke ne yapacağını tam olarak bilemez konuma düşmüş vaziyette. Dolayısıyla biz 2 milyon 650 bin Suriyeli kardeşimizi misafir ederken, en ufak bir tepki olmadan bunu yaparken Avrupa’da bugün önemli bir sıkıntı yaşanıyor. Çok ironik bir durum var burada. Birçok ülke sınırını kapatıyor. Önümüzdeki dönemde geriye doğru bakıldığında Türkiye’nin yaptıkları olumlu anlamda insanlık tarihine geçecektir. Avrupa’da yaşanan bütün bu kötü örneklerde her zaman hatırlanacaktır. Ama Türkiye olarak biz hep şunu söylüyoruz, illegal göç ile mücadele sadece Türkiye’nin sahillerinden başlayıp Yunanistan’ın adalarına intikal eden boyutta bir olay değildir. Çok büyük bir olaydır. Geçtiğimiz yıl yaklaşık 6 milyar Euro’luk bir kazanç sağlanan uluslar arası çapta operasyonların sonucu ortaya çıkan illegal göçten bahsediyoruz. Uyuşturucu kaçakçılığında, silah kaçakçılığında olduğu gibi uluslar arası düzeyde örgütler duçar durumda olan insanların sırtından para kazanmak için büyük bir örgütlenme içinde organize etmektedirler. Türkiye 4 bin 500 civarında kaçakçı organizatörünü tutuklamıştır. Birçoğu da hapiste bulunmaktadır. Sorun bunun çok ötesinde büyük bir sorundur. Suriye sorunu çözülemediği takdirde mevcut rakamlara milyonlarla ifade edilebilecek yeni rakamların eklenmesi söz konusu olabilecektir. Terör saldırılarının bombalarının devamı halinde Suriye’de hali hazırda 3,5 milyon civarında bir nüfus illegal göçmen haline gelme potansiyeline sahiptir. Suriye sorunu çözülmelidir. İşbirliği arttırılmalıdır. Hiçbir ülke sorumlu tutularak suçlanmamalıdır. Bunu ortak çabalarla ancak yürütme mecburiyetindeyiz. Yunanistan ile Avusturya arasında yaşanmakta olayı da bir anlamda üzüntü ile izliyoruz. Yunanistan hiçbir şekilde bu sorunun tek başına halledebileceği bir ülke olarak bırakılmamalı. Yunanistan’a yardım edilmelidir. Ona yardım edilerek bu sorun çözülebilmelidir. Üzerindeki yük azaltılmalıdır. AB ülkeleri de kotalar açıklayarak bu sorunun çözümüne yardımcı olmalıdırlar.”

“iHTİYAÇ LİSTESİ ÜZERİNDE MUTABAKAT SAĞLANIR SAĞLANMAZ TÜRKİYE’YE İNTİKAL EDECEKTİR”

3 milyar Avro’nun ne zaman geleceğine ilişkin ise Bozkır, “Bu Türkiye’nin bütçesine katkı yapılmak üzere tahsis edilen bir para değildir. 2016 yılı için öngörülen sadece Türkiye’de bulunan Suriyeli kardeşlerimizin misafirlerimizin daha iyi şartlara kavuşması için harcanacak bir meblağdır. AB Komisyonuyla geçtiğimiz hafta bir yürütme komitesi çerçevesinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlk sonuçlar alınır alınmaz bu para Türkiye’ye gelecektir. Bu sistem içerisinde gelecek olan 3 milyar Euro’da değerlendirilecektir. Para gönderilebilir haldedir. Kararı alınmıştır. İhtiyaç listesi üzerinde mutabakat sağlanır sağlanmaz Türkiye’ye intikal edecektir. Ancak bu para gelmezse Suriyelilerin durumu kötü, Türkiye Cumhuriyeti batıyor, bu para olmazsa olmaz diye bir psikoloji içinde de hiç kimse değil. Bu para olmadan da gelmeden de zaten Türkiye bugüne kadar Suriyeli göçmen kardeşlerimize gereken bütün harcamaları yapmıştır, yapmaya da devam edecektir. Biz insani olarak üstlendiğimiz bu durumun üstesinden gelebilecek kapasiteye sahibiz. AB’nin yapacağı katkı çorba da tuz niteliğinde olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: İHA