CHP TBMM Grup Toplantısı
Genel Başkan Kılıçdaroğlu : (1) 'Siz milli değil, gayrimillisiniz, ülkenin çıkarlarını savunmuyorsunuz' 'Sen millilikten söz ediyorsan, savaş çıktığında kendi çocuklarını gönderecek misin cepheye?.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Siz milli değil, gayrimillisiniz, ülkenin çıkarlarını savunmuyorsunuz. Sen millilikten söz ediyorsan, savaş çıktığında kendi çocuklarını gönderecek misin cepheye?' dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubunda yaptığı konuşmada Artvin'de altın için orman katledileceğini belirterek, vatandaşların Artvin Cerattepe'de buna karşı mücadele ettiğini ifade etti.
'Neden bunu zorla yapıyorsunuz? Birileri para kazanacak diye tabiatı neden yok ediyoruz? Çocuklarımıza neyi bırakacağız? Güzel, yaşanacak ülke bırakmayacak mıyız?' sorularını yönelten Kılıçdaroğlu, 'Bütün dünya duyarlı ama birileri duyarlı değil. Birilerinin ana konusu sadece dolar, sadece para. Para her şeyin ölçüsü değildir. Ahlak, hukuk, hukukunun üstünlüğü, insan hakları, doğanın hakları var' diye konuştu.
- 'Milli olmak...'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, salı günleri partilerin grup toplantılarında genel başkanların konuştuğunu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu da dinlediğini belirterek, 'Biz milli hükümetiz. Milli muhalefete de ihtiyaç duyuyoruz' dediğini aktardı.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Lafa bak. Acaba Davutoğlu, milli ne anlama geliyor, biliyor mu? Endişem var. Milli demek, ülkesinin çıkarlarını savunmak, sonuna kadar ülkesinin çıkarlarının arkasında durmak demektir. Milli olmak, Türkiye'yi pazarlamak değildir. Milli olmak, Türkiye'yi dünyadan soyutlamak değildir. Milli olmak, Türkiye'ye dünyada itibar kazandırmak demektir. Hangi millilikten bahsediyorsunuz?
Sözde milli hükümete soruyorum, durup dururken 'kardeşim' dediğin Esad'a niye birdenbire saldırdın, kim seni tetikledi? Bodrum'da beraber tatil yapıyordunuz, ne oldu da düşman haline geldiniz? 7 Haziran seçimlerden önce, 'Bizi tek başına iktidara getirmediniz, her gün şehitler geliyor, terör aldı başını gidiyor. Bizi tek başına iktidara getirin, şehit gelmeyecek' diyorlardı. Tarihin, en yoğun şehit sürecini yaşıyoruz. Halkına yalan söyleyen bir parti, milli olabilir mi? Milli kavramının arkasında yalan olabilir mi? Doğu ve Güneydoğu'da, terör örgütü şehirleri silah deposuna dönüştürürken, valilere 'Aman ha sakın dokunmayın' diye talimat veren bir iktidar Türkiye Cumhuriyeti'nde milli lafını ağzına alabilir mi? Milliymiş... Türkiye'yi savaşa sokmak istiyorlar. Bunlar da teşne. Sen millilikten söz ediyorsan, savaş çıktığında kendi çocuklarını gönderecek misin cepheye?'
- 'Milliyetçiliğimizi test etmesin'
Kılıçdaroğlu, kimsenin, kendilerinin milliyetçiliğini test edemeyeceğini, milliyetçiliklerini Kıbrıs'ın Beşparmak Dağı'na yazan bir parti olduklarını bildirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, 17 Eylül 2009'da Suriye'de yüksek düzeyde stratejik iş birliği konseyi anlaşmasının imzalandığını, vizelerin kaldırıldığını belirterek, ülkenin çıkarları söz konusu olduğu için 'Neden bunu yapıyorsunuz?' demediklerini kaydetti.
Hükümet iyi şeyler yaptığında her zaman yanında durduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, 'Komşularla sıfır sorun olacak' denildiğinde de buna itiraz etmediklerini ifade etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, Mart 2011'de birdenbire çatışma çıktığını, durup dururken, Esad ile kavga edildiğini savunarak, 'Ortadoğu'ya girmeyin, bir bataklıktır' diye uyardığını anımsattı.
Suriye'ye TIR'larla silahlar gönderildiğini, cihatçı unsurların Türkiye üzerinden Suriye'ye geçtiğini, Türkiye'de kamplar kurduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, 'Başka ülkenin egemenliğine müdahale etmeyin' dediğini belirtti.
DAEŞ'in Türkiye'de 70 ilden militan topladığını ileri süren Kılıçdaroğlu, 'Tamamı, bu hükümetin gözleri önünde gerçekleşti. Kadınlar boğazı kesilerek öldürüldü, gencecik çocuklar öldürüldü, türbe, camiler bombalandı, vahhabilik aldı başını gitti. Bunlar da her türlü çanağa ortam hazırladılar' diye konuştu.
- 'Zeytindağı kitabını oku'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğu, 'Buna milli politika diyorlar. Böyle bir milli politika yoktur. Bu politikanın adı gayrimilli politikadır. Bir iktidarın çıkarlarına hizmet eden politikadır, ülkenin çıkarlarına değil' dedi.
Bir ülkeyi yönetenlerin, önce o ülkenin yakın tarihini, Ortadoğu ile ilgili karar alacaksa, Ortadoğu tarihini bilmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, kendi ülkesinin tarihini bilemeyenin, Türkiye'yi batağa sürükleyeceğini savundu.
Davutoğlu'ndan, Falih Rıfkı Atay'ın Zeytindağı kitabını okumasını isteyen Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin neden Ortadoğu bataklığının dışına çıktığının burada görüleceğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün, Osmanlı döneminde Libya, Suriye ve Filistin'de çarpıştığını, İsmet İnönü'nün de Yemen'de bulunduğunu anımsatarak, 'Onlar boşuna mı Ortadoğu konusuda ciddi uyarılar yaptılar?' diye sordu.
Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün, 1921'de TBMM'de, 'Panislamizmi şöyle anlıyorum, bizim milletimiz ve onu temsil eden hükümetimiz, doğal olarak dünya yüzünde var olan bütün dindaşlarımızın mutlu ve refah içinde olmasını isteriz. Dindaşlarımızın çeşitli yerlerde vücuda getirdikleri sosyal heyeti, bağımsız olarak yaşamasını isteriz. Bütün İslam insanlığının, İslam dünyasının refah ve mutluluğu, kendi refah ve mutluluğumuz gibi değerlidir. Fakat efendiler, bu toplumun büyük bir imparatorluk, maddi bir imparatorluk halinde bir noktadan yönetilmesini düşünmek istiyorsak bu bir hayaldir' diye bir konuşma yaptığını anımsattı.
Kendi tarihini bilmeyenin Ortadoğu'da hiçbir şey yapamayacağını, ancak birilerinin maşası olacağını ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
'Şimdi diyorlar ki 'Biz milliyiz'. Siz milli değil, gayrimillisiniz, ülkenin çıkarlarını savunmuyorsunuz. Siz, 21. yüzyılın Türkiyesine vahhabiliği getirmek istiyorsunuz. Türkiye, şu anda sağlıklı yönetilmiyor. Aslında hiç yönetilmiyor. Bir rüzgara kapılmış gidiyor. Nereye gittiğini kimse bilmiyor. Yönettiklerini sanıyorlar ama arkadan birileri onun zemberiğini kuruyor. Farkında bile değiller.'
- 'Suriye'de kaybedenler'
Kılıçdaroğlu Suriye'de, Türkiye, Türkmenler ve sivil vatandaşların hayatını kaybettiğini, Bayırbucak'tan söz edildiğini, ancak ne bayırın ne bucağın kaldığını vurgulayarak, 'Bunların halen dünyadan haberleri yok' dedi.
Suriye'de savaşın başlamasından bu yana 470 bin kişinin hayatını kaybettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, bunların vebalinin, günahının, bu ülkeyi yönetenlerde olduğunu ileri sürdü.
Kemal Kılıçdaroğlu, yaklaşık 2 milyon Suriyeli'nin yaralandığını, ekonomik kaybın 225 milyar dolar olduğunu, yoksulluğun geçen yıl yüzde 85 arttığını, yaklaşık 13 milyon 800 bin Suriyelinin geçim kaynağını yitirdiğini, nüfusun yüzde 45'inin göç ettiğini, 6 milyon Suriyeli'nin kendi ülkesi içinde yer değiştirdiğini, 4 milyondan fazla kişinin de ülke dışına çıktığını anlattı.
- 'Müslüman kanı akıtmak'
Suriye'de bu tablonun sorumlusunun kim olduğunu soran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
'Sevgili vatandaşım, bunun sorumlusunu kendi vicdanına sormuyorsan, sen bu ülkenin yönetiminde söz sahibi değilsin, olmamalısın. Onlar Müslüman değil mi? Müslüman. Müslüman kanı akıtmak ne zamandan beri Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin görevi oldu? Cumhuriyetin hiçbir döneminde bu olmadı.'
Münih'te güvenlik konferansında dışlanan tek ülkenin Türkiye olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, '(Ey ABD, ey Rusya, ey AB) diye bağırıyorlar. Sevgili kardeşim duvara bağırıyorsun, kimse seni dinlemiyor çünkü kimse seni adam yerine koymuyor' ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'den bir kişinin Avrupa'ya gitmesi ve Avrupa'nın istememesi halinde o kişiyi Türkiye'ye iade edebileceğine ilişkin geri kabul anlaşmasının imzalandığını anımsatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Biz milliyiz, bu anlaşma Türkiye'nin aleyhinedir dedik. Siz gayrimillisiniz, tıpış tıpış altına imza atıyorsunuz. Erdoğan konuşuyor, 'Bizim alnımızda enayi yazmıyor. Kusura bakmayın' diyor. Güzel. 'Bu işin hakkı neyse bunu yaparız . Herhalde otobüsler, uçaklar boşuna durmuyor. Gereği neyse bundan sonra o yapılır'. Peki, sen geri kabul anlaşmasını niye imzaladın? Sen otobüse doldurursun, o da aynı otobüsü sana geri gönderir, uçağa doldurusun geri gönderir, 'altına imza attın' der. Bunlar milli mi, gayrimilli mi? Sen hangi gerekçeyle, 2,5 milyon mültecinin Türkiye'de olduğu dönemde bu anlaşmanın altına imza atarsın? 'Alnımızda enayi mi yazıyor?' Vallahi de yazıyor. Çünkü ancak enayiler imzalar. Parlamentoda görüşülürken 'sonuçları ağır olur' dedik. Onların alnında enayi yazmıyor. Ne yapacaklarını çok iyi biliyorlar. Önce seni çağırıyorlar, 'bu anlaşmayı imzala' diyorlar. Burada efelenince bunların hiçbir anlamı yok. Çünkü dış politika efelenme alanı değil.'
(Sürecek)
Kaynak: AA
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubunda yaptığı konuşmada Artvin'de altın için orman katledileceğini belirterek, vatandaşların Artvin Cerattepe'de buna karşı mücadele ettiğini ifade etti.
'Neden bunu zorla yapıyorsunuz? Birileri para kazanacak diye tabiatı neden yok ediyoruz? Çocuklarımıza neyi bırakacağız? Güzel, yaşanacak ülke bırakmayacak mıyız?' sorularını yönelten Kılıçdaroğlu, 'Bütün dünya duyarlı ama birileri duyarlı değil. Birilerinin ana konusu sadece dolar, sadece para. Para her şeyin ölçüsü değildir. Ahlak, hukuk, hukukunun üstünlüğü, insan hakları, doğanın hakları var' diye konuştu.
- 'Milli olmak...'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, salı günleri partilerin grup toplantılarında genel başkanların konuştuğunu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu da dinlediğini belirterek, 'Biz milli hükümetiz. Milli muhalefete de ihtiyaç duyuyoruz' dediğini aktardı.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Lafa bak. Acaba Davutoğlu, milli ne anlama geliyor, biliyor mu? Endişem var. Milli demek, ülkesinin çıkarlarını savunmak, sonuna kadar ülkesinin çıkarlarının arkasında durmak demektir. Milli olmak, Türkiye'yi pazarlamak değildir. Milli olmak, Türkiye'yi dünyadan soyutlamak değildir. Milli olmak, Türkiye'ye dünyada itibar kazandırmak demektir. Hangi millilikten bahsediyorsunuz?
Sözde milli hükümete soruyorum, durup dururken 'kardeşim' dediğin Esad'a niye birdenbire saldırdın, kim seni tetikledi? Bodrum'da beraber tatil yapıyordunuz, ne oldu da düşman haline geldiniz? 7 Haziran seçimlerden önce, 'Bizi tek başına iktidara getirmediniz, her gün şehitler geliyor, terör aldı başını gidiyor. Bizi tek başına iktidara getirin, şehit gelmeyecek' diyorlardı. Tarihin, en yoğun şehit sürecini yaşıyoruz. Halkına yalan söyleyen bir parti, milli olabilir mi? Milli kavramının arkasında yalan olabilir mi? Doğu ve Güneydoğu'da, terör örgütü şehirleri silah deposuna dönüştürürken, valilere 'Aman ha sakın dokunmayın' diye talimat veren bir iktidar Türkiye Cumhuriyeti'nde milli lafını ağzına alabilir mi? Milliymiş... Türkiye'yi savaşa sokmak istiyorlar. Bunlar da teşne. Sen millilikten söz ediyorsan, savaş çıktığında kendi çocuklarını gönderecek misin cepheye?'
- 'Milliyetçiliğimizi test etmesin'
Kılıçdaroğlu, kimsenin, kendilerinin milliyetçiliğini test edemeyeceğini, milliyetçiliklerini Kıbrıs'ın Beşparmak Dağı'na yazan bir parti olduklarını bildirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, 17 Eylül 2009'da Suriye'de yüksek düzeyde stratejik iş birliği konseyi anlaşmasının imzalandığını, vizelerin kaldırıldığını belirterek, ülkenin çıkarları söz konusu olduğu için 'Neden bunu yapıyorsunuz?' demediklerini kaydetti.
Hükümet iyi şeyler yaptığında her zaman yanında durduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, 'Komşularla sıfır sorun olacak' denildiğinde de buna itiraz etmediklerini ifade etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, Mart 2011'de birdenbire çatışma çıktığını, durup dururken, Esad ile kavga edildiğini savunarak, 'Ortadoğu'ya girmeyin, bir bataklıktır' diye uyardığını anımsattı.
Suriye'ye TIR'larla silahlar gönderildiğini, cihatçı unsurların Türkiye üzerinden Suriye'ye geçtiğini, Türkiye'de kamplar kurduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, 'Başka ülkenin egemenliğine müdahale etmeyin' dediğini belirtti.
DAEŞ'in Türkiye'de 70 ilden militan topladığını ileri süren Kılıçdaroğlu, 'Tamamı, bu hükümetin gözleri önünde gerçekleşti. Kadınlar boğazı kesilerek öldürüldü, gencecik çocuklar öldürüldü, türbe, camiler bombalandı, vahhabilik aldı başını gitti. Bunlar da her türlü çanağa ortam hazırladılar' diye konuştu.
- 'Zeytindağı kitabını oku'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğu, 'Buna milli politika diyorlar. Böyle bir milli politika yoktur. Bu politikanın adı gayrimilli politikadır. Bir iktidarın çıkarlarına hizmet eden politikadır, ülkenin çıkarlarına değil' dedi.
Bir ülkeyi yönetenlerin, önce o ülkenin yakın tarihini, Ortadoğu ile ilgili karar alacaksa, Ortadoğu tarihini bilmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, kendi ülkesinin tarihini bilemeyenin, Türkiye'yi batağa sürükleyeceğini savundu.
Davutoğlu'ndan, Falih Rıfkı Atay'ın Zeytindağı kitabını okumasını isteyen Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin neden Ortadoğu bataklığının dışına çıktığının burada görüleceğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün, Osmanlı döneminde Libya, Suriye ve Filistin'de çarpıştığını, İsmet İnönü'nün de Yemen'de bulunduğunu anımsatarak, 'Onlar boşuna mı Ortadoğu konusuda ciddi uyarılar yaptılar?' diye sordu.
Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün, 1921'de TBMM'de, 'Panislamizmi şöyle anlıyorum, bizim milletimiz ve onu temsil eden hükümetimiz, doğal olarak dünya yüzünde var olan bütün dindaşlarımızın mutlu ve refah içinde olmasını isteriz. Dindaşlarımızın çeşitli yerlerde vücuda getirdikleri sosyal heyeti, bağımsız olarak yaşamasını isteriz. Bütün İslam insanlığının, İslam dünyasının refah ve mutluluğu, kendi refah ve mutluluğumuz gibi değerlidir. Fakat efendiler, bu toplumun büyük bir imparatorluk, maddi bir imparatorluk halinde bir noktadan yönetilmesini düşünmek istiyorsak bu bir hayaldir' diye bir konuşma yaptığını anımsattı.
Kendi tarihini bilmeyenin Ortadoğu'da hiçbir şey yapamayacağını, ancak birilerinin maşası olacağını ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
'Şimdi diyorlar ki 'Biz milliyiz'. Siz milli değil, gayrimillisiniz, ülkenin çıkarlarını savunmuyorsunuz. Siz, 21. yüzyılın Türkiyesine vahhabiliği getirmek istiyorsunuz. Türkiye, şu anda sağlıklı yönetilmiyor. Aslında hiç yönetilmiyor. Bir rüzgara kapılmış gidiyor. Nereye gittiğini kimse bilmiyor. Yönettiklerini sanıyorlar ama arkadan birileri onun zemberiğini kuruyor. Farkında bile değiller.'
- 'Suriye'de kaybedenler'
Kılıçdaroğlu Suriye'de, Türkiye, Türkmenler ve sivil vatandaşların hayatını kaybettiğini, Bayırbucak'tan söz edildiğini, ancak ne bayırın ne bucağın kaldığını vurgulayarak, 'Bunların halen dünyadan haberleri yok' dedi.
Suriye'de savaşın başlamasından bu yana 470 bin kişinin hayatını kaybettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, bunların vebalinin, günahının, bu ülkeyi yönetenlerde olduğunu ileri sürdü.
Kemal Kılıçdaroğlu, yaklaşık 2 milyon Suriyeli'nin yaralandığını, ekonomik kaybın 225 milyar dolar olduğunu, yoksulluğun geçen yıl yüzde 85 arttığını, yaklaşık 13 milyon 800 bin Suriyelinin geçim kaynağını yitirdiğini, nüfusun yüzde 45'inin göç ettiğini, 6 milyon Suriyeli'nin kendi ülkesi içinde yer değiştirdiğini, 4 milyondan fazla kişinin de ülke dışına çıktığını anlattı.
- 'Müslüman kanı akıtmak'
Suriye'de bu tablonun sorumlusunun kim olduğunu soran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
'Sevgili vatandaşım, bunun sorumlusunu kendi vicdanına sormuyorsan, sen bu ülkenin yönetiminde söz sahibi değilsin, olmamalısın. Onlar Müslüman değil mi? Müslüman. Müslüman kanı akıtmak ne zamandan beri Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin görevi oldu? Cumhuriyetin hiçbir döneminde bu olmadı.'
Münih'te güvenlik konferansında dışlanan tek ülkenin Türkiye olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, '(Ey ABD, ey Rusya, ey AB) diye bağırıyorlar. Sevgili kardeşim duvara bağırıyorsun, kimse seni dinlemiyor çünkü kimse seni adam yerine koymuyor' ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'den bir kişinin Avrupa'ya gitmesi ve Avrupa'nın istememesi halinde o kişiyi Türkiye'ye iade edebileceğine ilişkin geri kabul anlaşmasının imzalandığını anımsatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Biz milliyiz, bu anlaşma Türkiye'nin aleyhinedir dedik. Siz gayrimillisiniz, tıpış tıpış altına imza atıyorsunuz. Erdoğan konuşuyor, 'Bizim alnımızda enayi yazmıyor. Kusura bakmayın' diyor. Güzel. 'Bu işin hakkı neyse bunu yaparız . Herhalde otobüsler, uçaklar boşuna durmuyor. Gereği neyse bundan sonra o yapılır'. Peki, sen geri kabul anlaşmasını niye imzaladın? Sen otobüse doldurursun, o da aynı otobüsü sana geri gönderir, uçağa doldurusun geri gönderir, 'altına imza attın' der. Bunlar milli mi, gayrimilli mi? Sen hangi gerekçeyle, 2,5 milyon mültecinin Türkiye'de olduğu dönemde bu anlaşmanın altına imza atarsın? 'Alnımızda enayi mi yazıyor?' Vallahi de yazıyor. Çünkü ancak enayiler imzalar. Parlamentoda görüşülürken 'sonuçları ağır olur' dedik. Onların alnında enayi yazmıyor. Ne yapacaklarını çok iyi biliyorlar. Önce seni çağırıyorlar, 'bu anlaşmayı imzala' diyorlar. Burada efelenince bunların hiçbir anlamı yok. Çünkü dış politika efelenme alanı değil.'
(Sürecek)