Münir Arıkan, Başakşehirlilere Hayatın Sırlarını Anlattı
Başakşehirlilere hayatın sırlarını anlatan Düşünce Koçu Münir Arıkan, "Atalarımızın kıl çadırlarda, at üzerinde bulduğu huzuru lüks otomobillerimizde, lüks binalarımızda bulamıyoruz. Bunun tek sebebi şükürsüzlük ve bereket eksikliğidir. Hayatın sırrı kırmadan, dökmeden çevremizdeki nimetleri görebilmektir" dedi.
Düşünce Koçu Münir Arıkan Başakşehir Belediyesi Kültür Sanat Söyleşilerine katıldı.
Başakşehir Emin Saraç Kültür Merkezi’nde gerçekleşen programda Arıkan, kişisel ve aile hayatında başarı, mutluluk için önerilerde bulundu.
Başakşehirlilerin ilgi gösterdiği söyleşiye Münir Arıkan dualarla başlayarak, "Peygamber efendimiz, Rabbimiz sizden bir iş yaparken onu iyi, kaliteli, sağlam ve güzel yapmanızdan hoşnut olur, demiştir. Kur’an-ı Kerimde rabbimiz nimetler şükürle artar, buyurmaktadır. Bu nedenle hayatın sırlarından en önemlisi şükürdür. En büyük sır hayatta olmanızdır. Rabbimize ne kadar şükretsek azdır. İslam coğrafyasının gözünün üzerinde olduğu ülkedesiniz. Sırf ülkemiz için bile binlerce şükür etmemiz gerekir" diye konuştu.
Hayata dair küçük hikayelerle anlatımına devam eden Arıkan, "İnsanoğlunun öncelikle Allah’ın kendisine bahşettiği lütufları görebilmesi gerekiyor. Birbirlerine aşık olarak evlenen eşler ufacık şeyler için kavga eder hale geliyorlar. Çocuklarının en ufak kabahatinde azarlıyorlar. Halbuki çocuk sahibi olamayan, çocuk sahibi olabilmek için çalmadık kapı bırakmayan anne babaları düşünseler çocukları için şükür etmeleri gerekir. Eş vermiş surat asıyorsan, çocuk vermiş azarlıyorsan, göz vermiş iyi şeylere bakmıyorsan, ağız vermiş güzel söz edemiyorsan büyük bir kayıptasın. Evliya Çelebi ’gözüm kapalı olsa ben oranın Osmanlı toprakları olup olmadığını anlarım’ diyor. Akşam saatlerinde ortalığı telve kokusu sarmışsa, anlarım ki Osmanlı hanımefendileri eşleri için yorgunluk kahvesi pişirmiştir. Daha sonra da ortalığı musiki sesleri kaplarsa anlarım ki Osmanlı hanımefendileri eşleri kahve yudumlarken eşlerinin yorgunluğunu almak için müzik icra ediyorlardır. Şimdi ise eşlerimizi nasıl karşılıyoruz. Adam eve giriyor, ev halkının haberi bile olmuyor. Eşlerinize evi dar ederseniz eşleriniz de kahveye kaçacaktır" dedi.
"Endişe, enerji tüketir"
"Herkes başı önünde hayattan bezmiş şekilde sokaklarda dolaşır hale geldi" diyen Arıkan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Camilerin yanından geçiyoruz, bir minare gördüğünde yüreği kıpır kıpır eden kaç kişi kaldı? Yaşadığımızın farkına varalım, bizlere verilenleri fark edelim. İnsanlara teşekkür edemeyen Rabbine de teşekkür edemez, şükredemez."
Endişenin enerji üzerinde olumsuz etkileri olduğunu dile getiren Münir Arıkan, "Uçaklarda, otobüslerde çocuklar sürekli ağlar. Bunun sebebi, annenin ‘yine ağlayacak, beni canımdan bezdirecek bu çocuk’ endişesidir. Halbuki Allah’ın izniyle çocuğum ağlamayacak, huzurlu olacak, rahat bir yolculuk yapacağız, diyerek dua etse, yolculuğu güzel geçecek. Atalarımız, at sahibine göre kişner, demiştir. Evlerimizin, işlerimizin, eşlerimizin, çocuklarımızın sahibi değil, çobanıyız. Onlar Rabbimiz tarafından bizlere verilmiş emanetlerdir. Her zaman sahip olduklarımıza emanet gözü ile bakmalı ve öyle davranmalıyız. Bereket günümüzde azaldı, hayattan aldığımız tat azaldı. Teknolojik gelişmeleri takip edemiyoruz, bile. Atalarımızın kıl çadırlarda, at üzerinde bulduğu huzuru lüks otomobillerimizde, lüks binalarımızda bulamıyoruz. Bunun tek sebebi şükürsüzlük ve bereket eksikliğidir. Hayatın sırrı kırmadan, dökmeden çevremizdeki nimetleri görebilmektir. Diğer bir sır da hep arayanlardan olmaktır. Mevlana, her arayan bulamaz ama bulanlar hep arayanlardır, der. Ümidimizi hiç kaybetmeden arayışta olmamız gerekir" dedi.
Kaynak: İHA
Başakşehir Emin Saraç Kültür Merkezi’nde gerçekleşen programda Arıkan, kişisel ve aile hayatında başarı, mutluluk için önerilerde bulundu.
Başakşehirlilerin ilgi gösterdiği söyleşiye Münir Arıkan dualarla başlayarak, "Peygamber efendimiz, Rabbimiz sizden bir iş yaparken onu iyi, kaliteli, sağlam ve güzel yapmanızdan hoşnut olur, demiştir. Kur’an-ı Kerimde rabbimiz nimetler şükürle artar, buyurmaktadır. Bu nedenle hayatın sırlarından en önemlisi şükürdür. En büyük sır hayatta olmanızdır. Rabbimize ne kadar şükretsek azdır. İslam coğrafyasının gözünün üzerinde olduğu ülkedesiniz. Sırf ülkemiz için bile binlerce şükür etmemiz gerekir" diye konuştu.
Hayata dair küçük hikayelerle anlatımına devam eden Arıkan, "İnsanoğlunun öncelikle Allah’ın kendisine bahşettiği lütufları görebilmesi gerekiyor. Birbirlerine aşık olarak evlenen eşler ufacık şeyler için kavga eder hale geliyorlar. Çocuklarının en ufak kabahatinde azarlıyorlar. Halbuki çocuk sahibi olamayan, çocuk sahibi olabilmek için çalmadık kapı bırakmayan anne babaları düşünseler çocukları için şükür etmeleri gerekir. Eş vermiş surat asıyorsan, çocuk vermiş azarlıyorsan, göz vermiş iyi şeylere bakmıyorsan, ağız vermiş güzel söz edemiyorsan büyük bir kayıptasın. Evliya Çelebi ’gözüm kapalı olsa ben oranın Osmanlı toprakları olup olmadığını anlarım’ diyor. Akşam saatlerinde ortalığı telve kokusu sarmışsa, anlarım ki Osmanlı hanımefendileri eşleri için yorgunluk kahvesi pişirmiştir. Daha sonra da ortalığı musiki sesleri kaplarsa anlarım ki Osmanlı hanımefendileri eşleri kahve yudumlarken eşlerinin yorgunluğunu almak için müzik icra ediyorlardır. Şimdi ise eşlerimizi nasıl karşılıyoruz. Adam eve giriyor, ev halkının haberi bile olmuyor. Eşlerinize evi dar ederseniz eşleriniz de kahveye kaçacaktır" dedi.
"Endişe, enerji tüketir"
"Herkes başı önünde hayattan bezmiş şekilde sokaklarda dolaşır hale geldi" diyen Arıkan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Camilerin yanından geçiyoruz, bir minare gördüğünde yüreği kıpır kıpır eden kaç kişi kaldı? Yaşadığımızın farkına varalım, bizlere verilenleri fark edelim. İnsanlara teşekkür edemeyen Rabbine de teşekkür edemez, şükredemez."
Endişenin enerji üzerinde olumsuz etkileri olduğunu dile getiren Münir Arıkan, "Uçaklarda, otobüslerde çocuklar sürekli ağlar. Bunun sebebi, annenin ‘yine ağlayacak, beni canımdan bezdirecek bu çocuk’ endişesidir. Halbuki Allah’ın izniyle çocuğum ağlamayacak, huzurlu olacak, rahat bir yolculuk yapacağız, diyerek dua etse, yolculuğu güzel geçecek. Atalarımız, at sahibine göre kişner, demiştir. Evlerimizin, işlerimizin, eşlerimizin, çocuklarımızın sahibi değil, çobanıyız. Onlar Rabbimiz tarafından bizlere verilmiş emanetlerdir. Her zaman sahip olduklarımıza emanet gözü ile bakmalı ve öyle davranmalıyız. Bereket günümüzde azaldı, hayattan aldığımız tat azaldı. Teknolojik gelişmeleri takip edemiyoruz, bile. Atalarımızın kıl çadırlarda, at üzerinde bulduğu huzuru lüks otomobillerimizde, lüks binalarımızda bulamıyoruz. Bunun tek sebebi şükürsüzlük ve bereket eksikliğidir. Hayatın sırrı kırmadan, dökmeden çevremizdeki nimetleri görebilmektir. Diğer bir sır da hep arayanlardan olmaktır. Mevlana, her arayan bulamaz ama bulanlar hep arayanlardır, der. Ümidimizi hiç kaybetmeden arayışta olmamız gerekir" dedi.