Avukatlardan 'Taşınma' Protestosu
Ankara Barosu Başkanlığı, Adliyeler Birleşsin Platformu ile birlikte Ankara Merkez Adliyesi’ndeki tüketici, asliye hukuk ve sulh hukuk mahkemelerinin Dışkapı’ya taşınması kararını kitlesel basın açıklamasıyla protesto etti.
Sıhhiye’deki Ankara Merkez Adliyesi önündeki kitlesel basın açıklamasına, Ankara Barosu Başkan Yardımcısı Erinç Sağkan, Genel Sekreteri Aşkın Demir, Saymanı Evrim Dost, Yönetim Kurulu üyeleri Hamit Baykara, Ayşe Köseyener, Şırahbil Emre Acer, Özgür Ökmen ve Birgül Tavşan Kayıran ile Ankara Barosu’na üye çok sayıda avukat katıldı.
Ankara Adliyesi’nin bir kez daha bölünmesine karşı çıkan avukatlar, "Savunma bütündür, parçalanamaz", "Dışkapı’nın mandalı olmayacağız" ve "Bölünmüş adliye istemiyoruz" sloganları attılar.
Ankara Barosu ve Adliyeler Birleşsin Platformu’nun ortak basın açıklamasını, Ankara Barosu Başkan Yardımcısı Erinç Sağkan okudu.
Ankara merkezde adalet hizmetlerinin, hali hazırda beş ayrı binada verildiğine dikkat çeken Sağkan, "İdare mahkemeleri Konya Yolu’nda, iş ve ticaret mahkemeleri Balgat’ta, icra müdürlükleri ve mahkemeleri Yenimahalle’de, fikri ve sınai haklar mahkemeleri yine Yenimahalle’de, ceza ve hukuk mahkemeleri ise Sıhhiye’de hizmet vermektedir.
Sıhhiye Adliyesi ile idare mahkemeleri dışında kalanlar adliye binası olarak tasarlanmamış olup önceden başka hizmetler için inşa edilmiş ve sonradan adliyeye dönüştürülmüştür.
Son olarak Dışkapı semtinde bulunan ve öğrenci yurdu olarak tasarlanan bir bina, altıncı adliye binası olarak hizmet sokulmak istenmektedir. Bu dönüştürme için 10 milyon lirayı aşan bir bütçe öngörülmesine rağmen, milyonlarca lira harcanarak dönüştürülen diğer adliyelerde yaşanan bina çökmesi, asansör düşmesi, sağlık hizmeti verilememesi, kanalizasyon taşması gibi sorunların bu yeni binada da yaşanması kaçınılmazdır" ifadesini kullandı.
Binanın, diğer adliye binaları ile ters yönde olduğundan avukatların ve iş sahiplerinin ulaşımını önemli ölçüde zorlaştıracağına dikkat çeken Sağkan, şunları söyledi:
"Harcanan zamanın ve paranın katlanmasına yol açacağı; şehir trafiğini iyice içinden çıkılmaz hale getireceği de şüphesizdir. Bu taşınmanın ilgililere ve şehir yerleşimine etkilerinin araştırılmadığı, planlanmadığı ortadadır.
Adliye binası, adalet hizmetinden faydalanan tüm toplum kesimleri ile bu hizmeti sunacak hukukçular ve personelin gerek toplu taşıma gerekse kendi araçları ile kolayca ulaşabileceği merkezi bir konumda olmak zorundadır.
Adliye binasında, tüm personel, kolluk birimleri, hukukçular ve vatandaşların yemek, tuvalet, güvenlik, acil sağlık hizmetleri gibi temel ihtiyaçlarından kırtasiye, otopark, dinlenmeye kadar tüm ihtiyaçlarının kolaylıkla sağlanabilir olması şarttır.
Adalete erişimin parçalı bir şekilde sunulması, bu hakkın kullanımının açık ihlali olacağı gibi adalet hizmetlerinin son derece masraflı, dağınık, güvensiz olmasına sebep olacaktır.
2016’nın şubat ayında tüm mahkemeleri tek bir binada toplayacak modern bir adliye binasının iki yıl içinde hizmete gireceği, Adalet Bakanlığı Müsteşarı tarafından dile getirilmiştir. Üçüncü bir boğaz köprüsünü iki yılda tamamlayabilen siyasi iktidarın, 2010’dan bu yana hükümet programlarına aldığı Başkent Adliyesi için aradan geçen sürede herhangi bir adım atmamış olması karşısında, bundan doğrudan etkilenen biz avukatların ve temsil ettiğimiz asıl hak sahibi tüm toplumun harekete geçirilmesi zorunlu hale gelmiştir.
Sorunun çözümü amacıyla samimi adımlar atılıncaya dek adalete erişim hakkı için eylemlerimize kararlılıkla devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız."
Kaynak: İHA
Ankara Adliyesi’nin bir kez daha bölünmesine karşı çıkan avukatlar, "Savunma bütündür, parçalanamaz", "Dışkapı’nın mandalı olmayacağız" ve "Bölünmüş adliye istemiyoruz" sloganları attılar.
Ankara Barosu ve Adliyeler Birleşsin Platformu’nun ortak basın açıklamasını, Ankara Barosu Başkan Yardımcısı Erinç Sağkan okudu.
Ankara merkezde adalet hizmetlerinin, hali hazırda beş ayrı binada verildiğine dikkat çeken Sağkan, "İdare mahkemeleri Konya Yolu’nda, iş ve ticaret mahkemeleri Balgat’ta, icra müdürlükleri ve mahkemeleri Yenimahalle’de, fikri ve sınai haklar mahkemeleri yine Yenimahalle’de, ceza ve hukuk mahkemeleri ise Sıhhiye’de hizmet vermektedir.
Sıhhiye Adliyesi ile idare mahkemeleri dışında kalanlar adliye binası olarak tasarlanmamış olup önceden başka hizmetler için inşa edilmiş ve sonradan adliyeye dönüştürülmüştür.
Son olarak Dışkapı semtinde bulunan ve öğrenci yurdu olarak tasarlanan bir bina, altıncı adliye binası olarak hizmet sokulmak istenmektedir. Bu dönüştürme için 10 milyon lirayı aşan bir bütçe öngörülmesine rağmen, milyonlarca lira harcanarak dönüştürülen diğer adliyelerde yaşanan bina çökmesi, asansör düşmesi, sağlık hizmeti verilememesi, kanalizasyon taşması gibi sorunların bu yeni binada da yaşanması kaçınılmazdır" ifadesini kullandı.
Binanın, diğer adliye binaları ile ters yönde olduğundan avukatların ve iş sahiplerinin ulaşımını önemli ölçüde zorlaştıracağına dikkat çeken Sağkan, şunları söyledi:
"Harcanan zamanın ve paranın katlanmasına yol açacağı; şehir trafiğini iyice içinden çıkılmaz hale getireceği de şüphesizdir. Bu taşınmanın ilgililere ve şehir yerleşimine etkilerinin araştırılmadığı, planlanmadığı ortadadır.
Adliye binası, adalet hizmetinden faydalanan tüm toplum kesimleri ile bu hizmeti sunacak hukukçular ve personelin gerek toplu taşıma gerekse kendi araçları ile kolayca ulaşabileceği merkezi bir konumda olmak zorundadır.
Adliye binasında, tüm personel, kolluk birimleri, hukukçular ve vatandaşların yemek, tuvalet, güvenlik, acil sağlık hizmetleri gibi temel ihtiyaçlarından kırtasiye, otopark, dinlenmeye kadar tüm ihtiyaçlarının kolaylıkla sağlanabilir olması şarttır.
Adalete erişimin parçalı bir şekilde sunulması, bu hakkın kullanımının açık ihlali olacağı gibi adalet hizmetlerinin son derece masraflı, dağınık, güvensiz olmasına sebep olacaktır.
2016’nın şubat ayında tüm mahkemeleri tek bir binada toplayacak modern bir adliye binasının iki yıl içinde hizmete gireceği, Adalet Bakanlığı Müsteşarı tarafından dile getirilmiştir. Üçüncü bir boğaz köprüsünü iki yılda tamamlayabilen siyasi iktidarın, 2010’dan bu yana hükümet programlarına aldığı Başkent Adliyesi için aradan geçen sürede herhangi bir adım atmamış olması karşısında, bundan doğrudan etkilenen biz avukatların ve temsil ettiğimiz asıl hak sahibi tüm toplumun harekete geçirilmesi zorunlu hale gelmiştir.
Sorunun çözümü amacıyla samimi adımlar atılıncaya dek adalete erişim hakkı için eylemlerimize kararlılıkla devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız."