Yahya Kemal Beyatlı, Panelde Anıldı
Beşiktaş İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün 'Şiir Okulda Projesi' kapsamında, usta şairin vefatının 58. yılı dolayısıyla, panel düzenlendi
Türk edebiyatının önemli isimlerinden Yahya Kemal Beyatlı, Beşiktaş İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün 'Şiir Okulda Projesi' kapsamında düzenlenen panelde anıldı.
Beyatlı'nın vefatının 58. yılı dolayısıyla, Kabataş Erkek Lisesi'nde gerçekleşen panelin moderatörlüğünü, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Orhan Gazi Gökçe üstlendi.
'Bir Düşünür Olarak Yahya Kemal' başlıklı konuşma yapan Doç. Dr. Fatih Şeker, usta şairin, şairlerin düşünür, düşünürlerin de şair olduğu bir geleneğin son halkalarından olduğunu söyleyerek, şairliğinin ve düşünürlüğünün birbirinden ayrı olmadığını dile getirdi.
Şeker, Beyatlı'nın 'Süleymaniye'de Bayram Sabahı' adlı şiirine atıfta bulunarak, 'Fatih Sultan Mehmet nasıl ki ata binmiş Farabi olarak görülürse, Yahya Kemal de şiir haline gelmiş bir Mimar Sinan'dır. 'Süleymaniye'de bayram sabahı' isimli klasiğinin de göstereceği üzere Mimar Sinan'ın taşla tuğlayla yaptığını, (Yahya Kemal) şiirle yapar. 'Süleymaniye'de bayram sabahı' başlığı ile yazdığı şiiri en az Süleymaniye Camisi'nin kendisi kadar kıymetlidir. Yahya Kemal'de dini unsurlarla yerli ve milli unsurlar iç içe girer. Mesela Fatih devrinin dünya görüşünün Üsküp'teki İshak Bey Camisi'nin mimarisine geçmiş olarak görülmesi de bu cümledendir.' diye konuştu.
Usta şairin, tipik bir Osmanlı Türk'ü olduğunu kaydeden Şeker, 'Bir Osmanlı rüyasından bahsedilecekse Yahya Kemal bu rüyanın mahiyetini doldurabilecek birkaç isimden birisidir.' dedi.
- 'Yahya Kemal, sesin renginin şairidir'
Panelde, 'Yahya Kemal ve Medeniyet Tahayyülü' konulu sunum yapan Prof. Dr. Yurdagül Mehmedoğlu da babasının aldığı kitaplarla, Beyatlı'nın eserleriyle tanıştığını aktardı.
Mehmedoğlu, Beyatlı'nın 'Kendi Gök Kubbemiz' eserine işaret ederek, 'Onun, bir ses ve renk şairi olduğu hep söylene gelir ama Yahya Kemal esasen sesin renginin şairidir. Şiirlerinde biz onu sese atfettiği renklerle biliriz. Bunu en bariz biçimde mesela 'Endülüs'te Raks'ta görürüz. 'Zil, şal ve gül' derken esasen sesi hayat ve renk olarak da açımlanabilecek bir durumdan bahsedebiliriz. Hayatın ve sesin rengi olarak gülü seçmiştir ama siz orada gülü zihninizde istediğiniz renkte boyayabilirsiniz.' diye konuştu.
Bazı şairlerin kendisinden sonraki dönemde anlaşılabildiğini ve şiirlerinin benimsendiğini dile getiren Mehmedoğlu, 'Ama Yahya Kemal, bulunduğu dönemde de, bulunduğu meclislerde, kendi yazdıklarını, onun sesinden dinlemek için hevesli olanlarla bir araya gelmiştir.' değerlendirmesinde bulundu.
Yurdagül Mehmedoğlu, ünlü ismin giyimindeki seçiciliğine de dikkati çekerek, her zaman kendini yenilemek üzere iyi giyinme çabası içinde olduğunu aktardı.
Beyatlı'nın hayata ve kendi iç dünyasına dokunduğunu sözlerine ekleyen Mehmedoğlu, şöyle devam etti:
'O dokunmalarını ve yüzleşmelerini şiir olarak dile getiriyor. Bunu bir medeniyet sorunu olarak da hem şiir hem nesir olarak yazıyor. Eğil Dağlar malum, bütünüyle savaş yıllarında yazılan fikri yazılardan oluşmaktadır ve yazılarındaki hem edebi lezzeti kaybetmiyor hem de fikrini ortaya koyan bir entelektüel olarak karşımıza çıkıyor.'
Mehmedoğlu, ünlü edebiyatçının geleceğe bakarak, geçmişten devşirilenlerle şiir yazdığını söyleyerek, 'Ülkemizde şiir, çoğu zaman ideolojilere alet edildiği için lirik değil ideolojik şiirler hep öne çıkmıştır. Günümüz belki bunun istisnası. Siyasetin ve toplumsal olanın, insanları çok belirlediği ve tanımladığı bir dönemde enteresan bir şekilde, şiirde lirizm ve romantizmde ortaya çıktı. Bundan bir dönem öncesini dikkate aldığımızda, sanki ideolojik şiir daha çok şiir ve diğeri daha az şiirmiş gibi bir hiyerarşi üretildi. O zaman Yahya Kemal'in şiirine ya da lirik şiire haksızlık edilmiş oldu. Halbuki şiir varlığını korumak için, tabiatı gereği devam etmek için lirizme ve romantizme muhtaçtır. Çünkü o bir kavram değildir.' değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Abdullah Uçman ise Yahya Kemal Beyatlı'nın edebiyat hayatı ve şiiri üzerine bir konuşma yaptı.
'Şiir Okulda Projesi' kapsamında düzenlenen Yahya Kemal Beyatlı etkinlikleri, yarın Yahya Kemal Enstitüsü ziyareti ve atölye çalışmasıyla sona erecek.
Kaynak: AA
Beyatlı'nın vefatının 58. yılı dolayısıyla, Kabataş Erkek Lisesi'nde gerçekleşen panelin moderatörlüğünü, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Orhan Gazi Gökçe üstlendi.
'Bir Düşünür Olarak Yahya Kemal' başlıklı konuşma yapan Doç. Dr. Fatih Şeker, usta şairin, şairlerin düşünür, düşünürlerin de şair olduğu bir geleneğin son halkalarından olduğunu söyleyerek, şairliğinin ve düşünürlüğünün birbirinden ayrı olmadığını dile getirdi.
Şeker, Beyatlı'nın 'Süleymaniye'de Bayram Sabahı' adlı şiirine atıfta bulunarak, 'Fatih Sultan Mehmet nasıl ki ata binmiş Farabi olarak görülürse, Yahya Kemal de şiir haline gelmiş bir Mimar Sinan'dır. 'Süleymaniye'de bayram sabahı' isimli klasiğinin de göstereceği üzere Mimar Sinan'ın taşla tuğlayla yaptığını, (Yahya Kemal) şiirle yapar. 'Süleymaniye'de bayram sabahı' başlığı ile yazdığı şiiri en az Süleymaniye Camisi'nin kendisi kadar kıymetlidir. Yahya Kemal'de dini unsurlarla yerli ve milli unsurlar iç içe girer. Mesela Fatih devrinin dünya görüşünün Üsküp'teki İshak Bey Camisi'nin mimarisine geçmiş olarak görülmesi de bu cümledendir.' diye konuştu.
Usta şairin, tipik bir Osmanlı Türk'ü olduğunu kaydeden Şeker, 'Bir Osmanlı rüyasından bahsedilecekse Yahya Kemal bu rüyanın mahiyetini doldurabilecek birkaç isimden birisidir.' dedi.
- 'Yahya Kemal, sesin renginin şairidir'
Panelde, 'Yahya Kemal ve Medeniyet Tahayyülü' konulu sunum yapan Prof. Dr. Yurdagül Mehmedoğlu da babasının aldığı kitaplarla, Beyatlı'nın eserleriyle tanıştığını aktardı.
Mehmedoğlu, Beyatlı'nın 'Kendi Gök Kubbemiz' eserine işaret ederek, 'Onun, bir ses ve renk şairi olduğu hep söylene gelir ama Yahya Kemal esasen sesin renginin şairidir. Şiirlerinde biz onu sese atfettiği renklerle biliriz. Bunu en bariz biçimde mesela 'Endülüs'te Raks'ta görürüz. 'Zil, şal ve gül' derken esasen sesi hayat ve renk olarak da açımlanabilecek bir durumdan bahsedebiliriz. Hayatın ve sesin rengi olarak gülü seçmiştir ama siz orada gülü zihninizde istediğiniz renkte boyayabilirsiniz.' diye konuştu.
Bazı şairlerin kendisinden sonraki dönemde anlaşılabildiğini ve şiirlerinin benimsendiğini dile getiren Mehmedoğlu, 'Ama Yahya Kemal, bulunduğu dönemde de, bulunduğu meclislerde, kendi yazdıklarını, onun sesinden dinlemek için hevesli olanlarla bir araya gelmiştir.' değerlendirmesinde bulundu.
Yurdagül Mehmedoğlu, ünlü ismin giyimindeki seçiciliğine de dikkati çekerek, her zaman kendini yenilemek üzere iyi giyinme çabası içinde olduğunu aktardı.
Beyatlı'nın hayata ve kendi iç dünyasına dokunduğunu sözlerine ekleyen Mehmedoğlu, şöyle devam etti:
'O dokunmalarını ve yüzleşmelerini şiir olarak dile getiriyor. Bunu bir medeniyet sorunu olarak da hem şiir hem nesir olarak yazıyor. Eğil Dağlar malum, bütünüyle savaş yıllarında yazılan fikri yazılardan oluşmaktadır ve yazılarındaki hem edebi lezzeti kaybetmiyor hem de fikrini ortaya koyan bir entelektüel olarak karşımıza çıkıyor.'
Mehmedoğlu, ünlü edebiyatçının geleceğe bakarak, geçmişten devşirilenlerle şiir yazdığını söyleyerek, 'Ülkemizde şiir, çoğu zaman ideolojilere alet edildiği için lirik değil ideolojik şiirler hep öne çıkmıştır. Günümüz belki bunun istisnası. Siyasetin ve toplumsal olanın, insanları çok belirlediği ve tanımladığı bir dönemde enteresan bir şekilde, şiirde lirizm ve romantizmde ortaya çıktı. Bundan bir dönem öncesini dikkate aldığımızda, sanki ideolojik şiir daha çok şiir ve diğeri daha az şiirmiş gibi bir hiyerarşi üretildi. O zaman Yahya Kemal'in şiirine ya da lirik şiire haksızlık edilmiş oldu. Halbuki şiir varlığını korumak için, tabiatı gereği devam etmek için lirizme ve romantizme muhtaçtır. Çünkü o bir kavram değildir.' değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Abdullah Uçman ise Yahya Kemal Beyatlı'nın edebiyat hayatı ve şiiri üzerine bir konuşma yaptı.
'Şiir Okulda Projesi' kapsamında düzenlenen Yahya Kemal Beyatlı etkinlikleri, yarın Yahya Kemal Enstitüsü ziyareti ve atölye çalışmasıyla sona erecek.