- 'FETÖ'nün Halet-İ Ruhiyesi'
Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Saygılı: 'FETÖ mensuplarının bir kısmı yanılgıya devam ediyor, bir kısmı da büyük moral bozukluğu içinde' 'Yıllarca mucizelere, kerametlere, bir takım olağanüstü hallere inanarak, duyarak yaşadıkları için her şeye inanabiliyorlar. Örgüt lehine ve her türlü kötülüğü yapacak durumdalar' Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Sayar: 'Kıyamet bekleyen sapkın dini oluşumlarda kehanet gerçekleşmediğinde grup içi dayanışma çözülmek yerine daha da artıyor' 'Geleceğe dair vaatler, rüyalar, kehanetler, sapkın dini gruplarda, grup içi dayanışmayı bir arada tutmak için sıklıkla kullanılabiliyor'
ETEM GEYLAN - Ünlü psikiyatrlar, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının halet-i ruhiyesini yorumladı.
Prof. Dr. Sefa Saygılı, bir kısım örgüt mensuplarının moral bozukluğu içinde olduğunu bir kısmının ise düştükleri yanılgıdan çıkamadıklarını dile getirirken, Prof. Dr. Kemal Sayar, sapkın dini oluşumlarda kıyamet gerçekleşmediğinde grup içi dayanışmanın çözülmek yerine daha da arttığına dikkati çekti. Prof. Dr. Doğan Şahin ise FETÖ mensuplarının vaatlere inanmasının şaşırtıcı olmadığını söyledi.
Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Sefa Saygılı, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının yıllarca olağanüstü olaylara inandırıldıklarını, bu nedenle kişilerde etkisinin silinmesinin kolay olmadığını kaydetti.
Bir kısım örgüt mensubunun hala yanılgı içinde olmaya devam ettiğini, tekrar eski güçlerine kavuşacaklarına inandıklarını kaydeden Saygılı, 'Yine başa geçeceğiz gibi bir yanılgının içindeler. Bir kısmı da büyük bir moral bozukluğu içinde. Yıllardır inandıkları, peşinden gittikleri bir adamın yalancı, sahtekar ve şarlatan çıkmasından dolayı bir hayal kırıklığı ve panik içindeler. Hayal kırıklığı içinde cezaevine düşenler arasında intihara kadar gidenler oluyor. O kadar yanılgı içine girdiklerini düşünüyorlar ki geleceğe dair ümitleri kaybolduğu için bir depresyona girip melankolik hale gelip intihar bile edebiliyorlar.' ifadelerini kullandı.
Örgütün sürekli ümit vererek, üyelerini ayakta tutmaya çalıştığını kaydeden Prof. Dr. Saygılı, 'Bunun da yanıltıcı olduğunu zamanla görecekler. Örgüt sürekli tarih değiştirerek, bir takım yalan yanlış mucizevi olaylar anlatarak üyelerini ayakta tutmaya çalışıyor. Devlet bunların üzerine gitmeye devam etmeli. Hala örgütle ilişkisi olanlara gereken yasal uygulama yapılmalı. Bunlar fırsat buldukları an tekrar ayaklanabilirler. Çünkü hep böyle mucizelere, kerametlere, bir takım olağanüstü hallere inanarak, duyarak yaşadıkları için bunlar her şeye inanabiliyorlar. Örgüt lehine ve her türlü kötülüğü yapacak durumdalar. Hiç acıma merhamet yok bunlarda. Yalan, iftira bel altı vurma, sırları araştırma, haksızlık, her türlü kötü yol da var bu cemaatte maalesef.' dedi.
- Prof. Dr. Kemal Sayar
Prof. Dr. Kemal Sayar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 'kıyamet bekleyen' sapkın dini oluşumlarla ilgili yapılan araştırmalarda, kehanet gerçekleşmediğinde grup içi dayanışmanın çözülmek yerine daha da arttığının gözlendiğini belirtti.
Bunun nedeninin, beklenti içindeki grubun toplumla olan ayrışmasının daha da belirginleşmesi olarak açıklandığını ifade eden Prof. Dr. Sayar, şöyle konuştu:
'Kıyamet beklentisi gerçekleşmeyince grup, toplumdan daha çok ayrışmış oluyor. Toplumdan ayrıştığı için artık iddiası o kadar büyük ki ondan vazgeçemez hale geliyor. Bir bütün olarak o grup toplumdan ayrıştığı için kendi içlerinde birbirlerine daha çok benziyorlar ve dayanışma artıyor. Ortak duyarlılık, duygu, hissiyat açısından toplumla aralarında da büyük bir fark meydana geliyor. Bu tür vaatler, rüyalar, kehanetler, grup içi dayanışmayı bir arada tutmak için sıklıkla kullanılabiliyor. Çünkü vaat edilen bir şey var, aktüel bir yenilgi var, günlük hayatın içinde bir bozgun var, halk tarafından istenmeme, toplumun dışına itilme var, bunu telafi etmek için bir seçilmişlik paranoyasına sığınma var. 'Biz seçilmiş insanlarız, halk bizi anlamıyor, çok büyük şeylerle müjdelendik, kazanan taraf biz olacağız' gibi propagandayı yaparak, grubu yeniden çözülmeden, itirafçı olmadan tutmak yönünde bir eğilim var. Bu da aynen FETÖ de de gözleniyor.'
Bazı kişilerin de depresyona girmesinin normal olduğunu kaydeden Sayar, 'Kafanızda yarattığınız idealler ile hizmet ettiğiniz gerçekler arasında çok büyük bir uçurum olduğu anlaşıldı. Bazı insanlar baştan beri nereye, niçin çalıştığını biliyordu bazı insanlarda safça içeriye alınmıştı ve tam olarak nereye hizmet ettiği konusunda fikri yoktu. Bu tür insanlar için iç dünyasında yarattığı ideal ile gerçeklik arasında büyük bir uçurum olduğunu fark etmek çok yıldırıcı, depresif bir etki de yaratabilir. Bu da gayet normal.' ifadelerini kullandı.
- Prof. Dr. Doğan Şahin
Prof. Dr. Doğan Şahin ise örgütlerin çözülmeleri engellemek, grubu bir arada tutmak için 'gelecek günler daha iyi olacak' gibi düşünceler yaymaya çalıştığını söyledi.
FETÖ içinde bu söylentilere hala inananların çıkmasının şaşırtıcı olmadığını kaydeden Prof. Dr. Şahin, 'Geçmişte nasıl inandılarsa, bir sürü saçma şeye, ülkeyi karanlığa götürecek şeye bugün de inanmaları normal değil mi? Etrafınızdaki iki üç kişi böyle şeyler söyleyince siz de onlar gibi düşünmeye başlarsınız. İnsanın yapısında olan bir şey. Aynı doğrular tekrarlanırsa insanlar kendini kaptırır. Muhtemelen insanlar aynı zihniyette düşünmeye devam etsinler, örgütten ayrılmasınlar diye bu tür söylemler sürekli tekrarlanıyor.' görüşünü dile getirdi.
Kaynak: AA
Prof. Dr. Sefa Saygılı, bir kısım örgüt mensuplarının moral bozukluğu içinde olduğunu bir kısmının ise düştükleri yanılgıdan çıkamadıklarını dile getirirken, Prof. Dr. Kemal Sayar, sapkın dini oluşumlarda kıyamet gerçekleşmediğinde grup içi dayanışmanın çözülmek yerine daha da arttığına dikkati çekti. Prof. Dr. Doğan Şahin ise FETÖ mensuplarının vaatlere inanmasının şaşırtıcı olmadığını söyledi.
Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Sefa Saygılı, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının yıllarca olağanüstü olaylara inandırıldıklarını, bu nedenle kişilerde etkisinin silinmesinin kolay olmadığını kaydetti.
Bir kısım örgüt mensubunun hala yanılgı içinde olmaya devam ettiğini, tekrar eski güçlerine kavuşacaklarına inandıklarını kaydeden Saygılı, 'Yine başa geçeceğiz gibi bir yanılgının içindeler. Bir kısmı da büyük bir moral bozukluğu içinde. Yıllardır inandıkları, peşinden gittikleri bir adamın yalancı, sahtekar ve şarlatan çıkmasından dolayı bir hayal kırıklığı ve panik içindeler. Hayal kırıklığı içinde cezaevine düşenler arasında intihara kadar gidenler oluyor. O kadar yanılgı içine girdiklerini düşünüyorlar ki geleceğe dair ümitleri kaybolduğu için bir depresyona girip melankolik hale gelip intihar bile edebiliyorlar.' ifadelerini kullandı.
Örgütün sürekli ümit vererek, üyelerini ayakta tutmaya çalıştığını kaydeden Prof. Dr. Saygılı, 'Bunun da yanıltıcı olduğunu zamanla görecekler. Örgüt sürekli tarih değiştirerek, bir takım yalan yanlış mucizevi olaylar anlatarak üyelerini ayakta tutmaya çalışıyor. Devlet bunların üzerine gitmeye devam etmeli. Hala örgütle ilişkisi olanlara gereken yasal uygulama yapılmalı. Bunlar fırsat buldukları an tekrar ayaklanabilirler. Çünkü hep böyle mucizelere, kerametlere, bir takım olağanüstü hallere inanarak, duyarak yaşadıkları için bunlar her şeye inanabiliyorlar. Örgüt lehine ve her türlü kötülüğü yapacak durumdalar. Hiç acıma merhamet yok bunlarda. Yalan, iftira bel altı vurma, sırları araştırma, haksızlık, her türlü kötü yol da var bu cemaatte maalesef.' dedi.
- Prof. Dr. Kemal Sayar
Prof. Dr. Kemal Sayar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 'kıyamet bekleyen' sapkın dini oluşumlarla ilgili yapılan araştırmalarda, kehanet gerçekleşmediğinde grup içi dayanışmanın çözülmek yerine daha da arttığının gözlendiğini belirtti.
Bunun nedeninin, beklenti içindeki grubun toplumla olan ayrışmasının daha da belirginleşmesi olarak açıklandığını ifade eden Prof. Dr. Sayar, şöyle konuştu:
'Kıyamet beklentisi gerçekleşmeyince grup, toplumdan daha çok ayrışmış oluyor. Toplumdan ayrıştığı için artık iddiası o kadar büyük ki ondan vazgeçemez hale geliyor. Bir bütün olarak o grup toplumdan ayrıştığı için kendi içlerinde birbirlerine daha çok benziyorlar ve dayanışma artıyor. Ortak duyarlılık, duygu, hissiyat açısından toplumla aralarında da büyük bir fark meydana geliyor. Bu tür vaatler, rüyalar, kehanetler, grup içi dayanışmayı bir arada tutmak için sıklıkla kullanılabiliyor. Çünkü vaat edilen bir şey var, aktüel bir yenilgi var, günlük hayatın içinde bir bozgun var, halk tarafından istenmeme, toplumun dışına itilme var, bunu telafi etmek için bir seçilmişlik paranoyasına sığınma var. 'Biz seçilmiş insanlarız, halk bizi anlamıyor, çok büyük şeylerle müjdelendik, kazanan taraf biz olacağız' gibi propagandayı yaparak, grubu yeniden çözülmeden, itirafçı olmadan tutmak yönünde bir eğilim var. Bu da aynen FETÖ de de gözleniyor.'
Bazı kişilerin de depresyona girmesinin normal olduğunu kaydeden Sayar, 'Kafanızda yarattığınız idealler ile hizmet ettiğiniz gerçekler arasında çok büyük bir uçurum olduğu anlaşıldı. Bazı insanlar baştan beri nereye, niçin çalıştığını biliyordu bazı insanlarda safça içeriye alınmıştı ve tam olarak nereye hizmet ettiği konusunda fikri yoktu. Bu tür insanlar için iç dünyasında yarattığı ideal ile gerçeklik arasında büyük bir uçurum olduğunu fark etmek çok yıldırıcı, depresif bir etki de yaratabilir. Bu da gayet normal.' ifadelerini kullandı.
- Prof. Dr. Doğan Şahin
Prof. Dr. Doğan Şahin ise örgütlerin çözülmeleri engellemek, grubu bir arada tutmak için 'gelecek günler daha iyi olacak' gibi düşünceler yaymaya çalıştığını söyledi.
FETÖ içinde bu söylentilere hala inananların çıkmasının şaşırtıcı olmadığını kaydeden Prof. Dr. Şahin, 'Geçmişte nasıl inandılarsa, bir sürü saçma şeye, ülkeyi karanlığa götürecek şeye bugün de inanmaları normal değil mi? Etrafınızdaki iki üç kişi böyle şeyler söyleyince siz de onlar gibi düşünmeye başlarsınız. İnsanın yapısında olan bir şey. Aynı doğrular tekrarlanırsa insanlar kendini kaptırır. Muhtemelen insanlar aynı zihniyette düşünmeye devam etsinler, örgütten ayrılmasınlar diye bu tür söylemler sürekli tekrarlanıyor.' görüşünü dile getirdi.