Demokrat Parti Genel Başkanı Uysal Açıklaması
'AB'nin bu zamana kadar birtakım ideolojik ve tarihi angajmanlarla beraber Türkiye'yi haksız itham ettiğini görüyoruz. Bu anlayış içinde, hem mülteci meselesinde hem de bölgenin stratejik meselelerinde, Türkiye ile ortak bir programı yürütebilme imkanı ortadan kalkar'
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, AB 2016 İlerleme Raporu'na ilişkin, 'AB'nin bu zamana kadar birtakım ideolojik ve tarihi angajmanlarla beraber Türkiye'yi haksız ithamlarla itham ettiğini görüyoruz. Bu anlayış içinde, hem mülteci meselesinde hem de bölgenin stratejik meselelerinde, Türkiye ile ortak bir programı yürütebilme imkanı ortadan kalkar.' dedi.
Bazı temaslarda bulunmak üzere Bursa'ya gelen Uysal, Anadolu Ajansı Bursa Bölge Müdürlüğünü ziyaret ederek, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Uysal, Türkiye'nin kurulduğu günden itibaren milli güvenliğini tehdit edecek eşiğe gelmemiş hiçbir bölgedeki çatışmaya taraf olmadığını ve iç savaşların içinde bulunmadığını söyledi.
İktidarın, Suriye politikasından başlayarak özellikle son bir yıl içinde bu zamana kadar uyguladığı dış siyaseti önemli ölçüde değiştirme ihtiyacı hissettiğini aktaran Uysal, 'Bu değişikliği doğru buluyoruz. Türkiye'nin güvenliğini tehdit edecek eşiğe gelmiş, Kuzey Irak'tan başlayarak Hatay'a dayanacak koridorun Türkiye'yi uzun yıllar etkileyebilme bir riski vardı. Bu manada Cerablus harekatını Demokrat Parti olarak pek çok risk barındırmakla beraber açık yüreklilikle destekliyoruz.' diye konuştu.
Uysal, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) 15 Temmuz sonrası, yaşadığı travmaya rağmen önemli inisiyatif alarak bölgede etkili bir varlık ortaya koyduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
'Türkiye, özellikle Rus uçağını düşürdükten sonra hava harekatıyla destekli şekilde bölgeye müdahale edebilmesinin önünde pek çok engel vardı. PKK'nın, dolayısıyla PYD'nin sadece ABD için değil ama uluslararası aktörler için neredeyse özel güvenlik şirketi haline geldiği bir vakıadır. Bu manada Türkiye'nin araya girerek bölgede DEAŞ ile mücadelede ve Suriye'de yaşanan iç savaşta daha makul bir noktada, bölgenin huzuruna ve istikrarına hizmet edecek bir politikanın sahip olması mecburidir ve bu noktada attığı adımlar vardır.'
- AB 2016 Türkiye İlerleme Raporu
Uysal, 9 Kasım'da açıklanan AB 2016 Türkiye İlerleme Raporu'nda sorumluluk çizgilerinin ötesinde Türkiye'ye karşı birtakım haksız yorumların yapıldığına işaret etti.
Türkiye'ye dışarıdan bir müdahalenin, bu tür üslupla yapılan tavırların ilerlemenin önüne geçtiğini dile getiren Uysal, şunları kaydetti:
'Yüksek gerilim hattında ilerleyen terörle mücadele, 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında olan bitenler bütün bu çerçeveleri değerlendirdiğimizde çok kolay olmadığını bilmekle beraber hem iktidarın hem de Türkiye'nin geçmişten bugüne kademe kademe olgunlaştırdığı haklı üyelik talebini, sağlam ve objektif değerlendirmeler üzerinden AB'den beklemekteyiz. AB'nin bu zamana kadar birtakım ideolojik ve tarihi angajmanlarla beraber Türkiye'yi haksız ithamlarla itham ettiğini görüyoruz. Bu anlayış içinde hem mülteci meselesinde hem de bölgenin stratejik meselelerinde Türkiye ile ortak bir programı yürütebilme imkanı ortadan kalkar. Bu durum hem Türkiye'ye hem de AB'ye önemli zaafiyetler doğurur.'
Kaynak: AA
Bazı temaslarda bulunmak üzere Bursa'ya gelen Uysal, Anadolu Ajansı Bursa Bölge Müdürlüğünü ziyaret ederek, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Uysal, Türkiye'nin kurulduğu günden itibaren milli güvenliğini tehdit edecek eşiğe gelmemiş hiçbir bölgedeki çatışmaya taraf olmadığını ve iç savaşların içinde bulunmadığını söyledi.
İktidarın, Suriye politikasından başlayarak özellikle son bir yıl içinde bu zamana kadar uyguladığı dış siyaseti önemli ölçüde değiştirme ihtiyacı hissettiğini aktaran Uysal, 'Bu değişikliği doğru buluyoruz. Türkiye'nin güvenliğini tehdit edecek eşiğe gelmiş, Kuzey Irak'tan başlayarak Hatay'a dayanacak koridorun Türkiye'yi uzun yıllar etkileyebilme bir riski vardı. Bu manada Cerablus harekatını Demokrat Parti olarak pek çok risk barındırmakla beraber açık yüreklilikle destekliyoruz.' diye konuştu.
Uysal, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) 15 Temmuz sonrası, yaşadığı travmaya rağmen önemli inisiyatif alarak bölgede etkili bir varlık ortaya koyduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
'Türkiye, özellikle Rus uçağını düşürdükten sonra hava harekatıyla destekli şekilde bölgeye müdahale edebilmesinin önünde pek çok engel vardı. PKK'nın, dolayısıyla PYD'nin sadece ABD için değil ama uluslararası aktörler için neredeyse özel güvenlik şirketi haline geldiği bir vakıadır. Bu manada Türkiye'nin araya girerek bölgede DEAŞ ile mücadelede ve Suriye'de yaşanan iç savaşta daha makul bir noktada, bölgenin huzuruna ve istikrarına hizmet edecek bir politikanın sahip olması mecburidir ve bu noktada attığı adımlar vardır.'
- AB 2016 Türkiye İlerleme Raporu
Uysal, 9 Kasım'da açıklanan AB 2016 Türkiye İlerleme Raporu'nda sorumluluk çizgilerinin ötesinde Türkiye'ye karşı birtakım haksız yorumların yapıldığına işaret etti.
Türkiye'ye dışarıdan bir müdahalenin, bu tür üslupla yapılan tavırların ilerlemenin önüne geçtiğini dile getiren Uysal, şunları kaydetti:
'Yüksek gerilim hattında ilerleyen terörle mücadele, 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında olan bitenler bütün bu çerçeveleri değerlendirdiğimizde çok kolay olmadığını bilmekle beraber hem iktidarın hem de Türkiye'nin geçmişten bugüne kademe kademe olgunlaştırdığı haklı üyelik talebini, sağlam ve objektif değerlendirmeler üzerinden AB'den beklemekteyiz. AB'nin bu zamana kadar birtakım ideolojik ve tarihi angajmanlarla beraber Türkiye'yi haksız ithamlarla itham ettiğini görüyoruz. Bu anlayış içinde hem mülteci meselesinde hem de bölgenin stratejik meselelerinde Türkiye ile ortak bir programı yürütebilme imkanı ortadan kalkar. Bu durum hem Türkiye'ye hem de AB'ye önemli zaafiyetler doğurur.'