CHP Ankara Milletvekili Sarıhan Açıklaması
'İktidara, krizden ancak demokrasi ile çıkılacağını anımsatıyor, basın üzerindeki baskıların kaldırılmasını diliyoruz'.
CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, iktidarın muhalif radyo ve televizyonları kapatarak demokrasiden uzak bir anlayış sergilediğini savunarak, 'İktidara, krizden ancak demokrasi ile çıkılacağını anımsatıyor, basın üzerindeki baskıların kaldırılmasını diliyoruz.' dedi.
Sarıhan, partisinin Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya ve kapatılan bazı televizyon ve radyoların temsilcileriyle Meclis Ana binası basın kapısı önünde basın açıklaması yaptı.
Sarıhan'ın basın toplantısının, Başkanlık Divanı'nın aldığı karar gereği, beraberinde ziyaretçi olması nedeniyle kampüs içindeki yeni binada belirlenen basın toplantısı odasında yapılacağı duyuruldu.
Ancak Sarıhan, basın mensuplarının, aralarında mesafe bulunan iki farklı binada, birbirine yakın saatlerdeki basın toplantılarını, teçhizatların taşınması açısından güç olduğu gerekçesiyle izleyemeyeceklerini söylediklerini belirtti.
Bunun üzerine beraberindekilerle ana binaya gelen Sarıhan, Genel Sekreterlik makamıyla görüştüğünü, toplantısını ana binadaki basın toplantısı salonunda yapacağını aktardı. Burada görevli polis memurları, Başkanlık Divanı'nın 'ziyaretçilerle birlikte yapılacak basın toplantılarının yeni binada düzenlenmesine' ilişkin kararını hatırlatarak, kendilerine aksi bir bilginin ulaşmaması nedeniyle, Sarıhan'ın beraberindeki ziyaretçileri içeriye almadılar.
Bunun üzerine Sarıhan, Meclis Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ile telefonla görüştü. Genel Sekreter Mehmet Ali Kumbuzoğlu, Genel Sekreter Yardımcısı Vekili Erbay Kücet ve Koruma Daire Başkanı Nurullah Öztürk de basın koridorunun girişine gelerek, karar gereği ziyaretçilerin alınamayacağını belirterek, Sarıhan'dan içeri yalnızca kendisi ve beraberindeki milletvekillerinin girebileceğini ya da toplantısını yeni belirlenen salonda yapması ricasında bulundular.
Bir süre devam eden görüşmelerin ardından Sarıhan, ziyaretçilerin basın toplantısına sokulmamasının, milletin Meclisine yakışmayan bir uygulama olduğunu, basın mensuplarının iki ayrı salonda toplantı izleme mecburiyetinde bırakılmalarının da emek sömürüsü anlamına geldiğini ifade ederek, açıklamasını ana bina basın kapısı önünde yaptı.
Salon tartışmasına değinen Sarıhan, 'Ben Meclis Başkanvekilimiz ve Genel Sekreter Yardımcımız ile görüştüm. Bu işin hukuki olmadığı gibi mantıklı olmadığını da ifade ettim. Bana önce 'Peki buyrun gelin' demelerine rağmen daha sonra kimi yasakları ifade ettiler.' diye konuştu.
Sarıhan, kapatılan basın kuruluşlarına ilişkin de iktidarın olağanüstü hal uygulamasının ardına sığınarak muhalif basın kuruluşlarını susturmaya çalıştığını ileri sürerek, 'Basının susturulması halkın nefes borularının tıkanmasıdır. Her kararname halk için bir kara name mi? İktidara, krizden ancak demokrasi ile çıkılacağını anımsatıyor, basın üzerindeki baskıların kaldırılmasını diliyoruz.' değerlendirmelerinde bulundu.
İktidarın yeni bir yönetmelik ile basın kuruluşlarındaki resmi ilanlara ilişkin de düzenleme yaptığını hatırlatan Sarıhan, yönetmeliğe göre iktidar hoşuna gitmeyen gazetelerin resmi ilanlarını, kesin yargı kararı olmadan kesebilecek. Bu açıkça idarenin, kendisini mahkeme yerine koymasıdır. Buradan gidilen yol, demokrasiye değil, totaliter rejime çıkar.' diye konuştu.
Kayışoğlu ve Akkaya da iktidarın olağanüstü hal kapsamında çıkardığı kanun hükmünde kararnameleri eleştirerek, sorunları aşmanın yolunun, daha fazla demokrasi ve özgürlükten geçtiğine işaret etti.
Kaynak: AA
Sarıhan, partisinin Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya ve kapatılan bazı televizyon ve radyoların temsilcileriyle Meclis Ana binası basın kapısı önünde basın açıklaması yaptı.
Sarıhan'ın basın toplantısının, Başkanlık Divanı'nın aldığı karar gereği, beraberinde ziyaretçi olması nedeniyle kampüs içindeki yeni binada belirlenen basın toplantısı odasında yapılacağı duyuruldu.
Ancak Sarıhan, basın mensuplarının, aralarında mesafe bulunan iki farklı binada, birbirine yakın saatlerdeki basın toplantılarını, teçhizatların taşınması açısından güç olduğu gerekçesiyle izleyemeyeceklerini söylediklerini belirtti.
Bunun üzerine beraberindekilerle ana binaya gelen Sarıhan, Genel Sekreterlik makamıyla görüştüğünü, toplantısını ana binadaki basın toplantısı salonunda yapacağını aktardı. Burada görevli polis memurları, Başkanlık Divanı'nın 'ziyaretçilerle birlikte yapılacak basın toplantılarının yeni binada düzenlenmesine' ilişkin kararını hatırlatarak, kendilerine aksi bir bilginin ulaşmaması nedeniyle, Sarıhan'ın beraberindeki ziyaretçileri içeriye almadılar.
Bunun üzerine Sarıhan, Meclis Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ile telefonla görüştü. Genel Sekreter Mehmet Ali Kumbuzoğlu, Genel Sekreter Yardımcısı Vekili Erbay Kücet ve Koruma Daire Başkanı Nurullah Öztürk de basın koridorunun girişine gelerek, karar gereği ziyaretçilerin alınamayacağını belirterek, Sarıhan'dan içeri yalnızca kendisi ve beraberindeki milletvekillerinin girebileceğini ya da toplantısını yeni belirlenen salonda yapması ricasında bulundular.
Bir süre devam eden görüşmelerin ardından Sarıhan, ziyaretçilerin basın toplantısına sokulmamasının, milletin Meclisine yakışmayan bir uygulama olduğunu, basın mensuplarının iki ayrı salonda toplantı izleme mecburiyetinde bırakılmalarının da emek sömürüsü anlamına geldiğini ifade ederek, açıklamasını ana bina basın kapısı önünde yaptı.
Salon tartışmasına değinen Sarıhan, 'Ben Meclis Başkanvekilimiz ve Genel Sekreter Yardımcımız ile görüştüm. Bu işin hukuki olmadığı gibi mantıklı olmadığını da ifade ettim. Bana önce 'Peki buyrun gelin' demelerine rağmen daha sonra kimi yasakları ifade ettiler.' diye konuştu.
Sarıhan, kapatılan basın kuruluşlarına ilişkin de iktidarın olağanüstü hal uygulamasının ardına sığınarak muhalif basın kuruluşlarını susturmaya çalıştığını ileri sürerek, 'Basının susturulması halkın nefes borularının tıkanmasıdır. Her kararname halk için bir kara name mi? İktidara, krizden ancak demokrasi ile çıkılacağını anımsatıyor, basın üzerindeki baskıların kaldırılmasını diliyoruz.' değerlendirmelerinde bulundu.
İktidarın yeni bir yönetmelik ile basın kuruluşlarındaki resmi ilanlara ilişkin de düzenleme yaptığını hatırlatan Sarıhan, yönetmeliğe göre iktidar hoşuna gitmeyen gazetelerin resmi ilanlarını, kesin yargı kararı olmadan kesebilecek. Bu açıkça idarenin, kendisini mahkeme yerine koymasıdır. Buradan gidilen yol, demokrasiye değil, totaliter rejime çıkar.' diye konuştu.
Kayışoğlu ve Akkaya da iktidarın olağanüstü hal kapsamında çıkardığı kanun hükmünde kararnameleri eleştirerek, sorunları aşmanın yolunun, daha fazla demokrasi ve özgürlükten geçtiğine işaret etti.