'Talimat Almaya Asla İhtiyacımız Yok Tahammülümüz De Yok'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütlerine karşı yürütülen savaşın zaferle neticelendirileceğini söyleyerek, "Bizim için tehdit unsuru olan ne Suriye’de ne Irak’ta kimseden talimat almaya asla ihtiyacımız yok, tahammülümüz de yok" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen resepsiyonda konuşma yaptı. Cumhuriyeti köklü bir başlangıç olarak görmek gerektiğini kaydeden Erdoğan, “Cumhuriyeti bir kopuş olarak değil, bir devamlılık yeni ve daha güçlü bir başlangıç olarak görmeliyiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı forsundaki 2 bin 200 yıllık devlet geleneğimizin bu topraklardaki bin yıllık varlığımızın son halkası olarak değerlendiriyorum. Bu geleneğin mirasçısı olan aziz milletimin meselenin vata olduğu her durumda ve her zaman tıpkı Çanakkale’de ve İstiklal Harbi’nde olduğu gibi canını feda etmeye hazır olduğunu biliyorum. Nitekim 15 Temmuz gecesi ülkemizin dört bir yanında yaşanan kahramanlık hikayeleri bunun en açık karinesidir. 15 Temmuz’da darbecilere meydanları dar edenler Seyit Onbaşı’nın, Şerife Bacı’nın, Nene Hatun’un, Sütçü İmam’ın ve daha binlercesini sayabileceğimiz kahraman ecdadın varislerinden sayabiliriz. O gece en modern silahlara sahip darbecileri bozguna uğratanlar dilinde duasından, elinde bayrağından yüreğinde imanından başka silahı olmayan vatan evlatlarıdır, onların elinde silahı yoktu. Onlar F16’lara binmiyordu onlar silahla donanmış helikopterle düşmana karşı yürümüyordu. Onlar tankla yürümüyordu. Tam aksine onlar İstiklal Marşı’nda olduğu gibi ‘Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın, siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hak’kın. Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın’ diyerek göğsünü silahlara siper ediyordu. Onlar İstiklal Marşını tam manasıyla ruhuna sindirmişti. Bu milletin bir mensubu olmaktan hepimiz gurur duymalıyız. Ben milletimle iftihar ediyorum. Ne mutlu bizlere ki Rabbim bizleri bu milletin bir ferdi olarak yarattı" dedi.
"DEMOKRASİNİN SADECE SÖZÜNÜ EDİP KAYMAĞINI YİYENLER..."
Bugünümüze ve geleceğimize istikamet çizecek çok önemli bazı sorunların da 15 Temmuz gecesi cevap bulduğuna inandığını kaydeden Erdoğan, "Yıllarca bürokratik oligarşinin kendi mülkü gibi gördüğü bu devletin asıl sahibinin millet olduğu 15 Temmuz gecesi bir kez daha tescillenmiştir. O gece milletinin imdadına yetişen millet bu vatanı ve bu devleti kimseye bırakmayacağını açıkça göstermiştir. Bu ülkede çobanla sanatçının amirle memurun zenginle fakirin oyunun niçin eşit olduğunu o gece herkesin idrak ettiğine inanıyorum. Milletimizin irfanının genişliğine, basiret ve ferasetinin derinliğine hep birlikte bir kez daha şahit olduk. Milletimizin yıllarca göbeğini kaşıyan adam örneğinde olduğu gibi ötekileştirilmeye çalıştıkları kesimin toplumun asıl omurgasını teşkil etiğini 15 Temmuz’da anlayamayanın kalp gözü mühürlenmiş demektir. Demokrasinin sadece sözünü edip kaymağını yiyenlerin hiçbiri ortada yokken o gece demokrasiye işte milletin bu kesimi sahip çıkmıştır. 29 gün gece demokrasi nöbetleriyle sabahlara kadar meydanları dolduranlar bunun en açık ispatıydı" dedi.
Bir daha böyle ihanetler yaşamamak için geride bıraktığımız bu musibetten gereken dersi çıkarmak gerektiğini ifade eden Erdoğan "Bugün şunu çok iyi biliyoruz. Yeni Türkiye davası yolunda verdiğimiz bu mücadelede en büyük gücümüz milletimizdir. Bu durum 100 yıl önce de 93 yıl önce de böyleydi. Gazi Mustafa Kemal karamsarlığın bir karabulut gibi ülkeye çöreklendiği bir dönemde ne diyor, ‘Milletimiz çok büyüktür. Hiç korkmayalım, o esaret ve zillet kabul etmez’ Dünyanın en güçlü ordularına karşı Kurtuluş Savaşı’nı başlattığında Gazi’in en büyük güven kaynağı ne top ne tank ne de cephaneydi. Gazi, inanıyorum ki önce Allah’a sonra da karakterine esaret yakıştıramadığı bu millete güveniyordu.
Biz de bugün aynı inançla yolumuza devam ediyoruz. Gazi Mustafa Kemal’in, Milli Mücadele’nin maksat ve gayesi tam istiklalini ve kayıtsız şartsız egemenliğini sağlamak ve sürdürmektir diyerek ortaya koyduğu hedefi gerçekleştirmek için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Milletimiz 93 yıl önce vatanına ve bağımsızlığına kast eden işgalcilere ve yerli işbirlikçilerine karşı verdiği mücadeleyi bugün de farklı bir şekilde sürdürüyor.
Terör örgütleri, sınırlarımızın hemen yanı başındaki fitne yuvalarına karşı yürüttüğümüz savaşı da inşallah zaferle neticelendireceğiz bundan kimsenın şüphesi olmasın. Bizim için tehdit unsuru olan ne Suriye’de ne Irak’ta kimseden talimat almaya asla ihtiyacımız yok tahammülümüz de yok. Yapılacak tek şey var herkes konumunu iyi bilerek 911 kilometre Suriye’de, 350 kilometre Irak’ta sınırı olan bir Türkiye olacağız. Her an oralardan bir tehdit yansıması olacak biz de bunlara karşı sessiz olacağız. Böyle bir şey olamaz. Çünkü bu milletin karakterinde böyle bir şey yoktur bundan sonra da olmayacaktır. Türkiye’nin devlet adamları, siyasetçileri, sanatçıları, bürokratları, sporcuları, işverenleri olarak bize düşen asla ümitsizliğe kapılmadan inançla azimle sabır göstermektir. Çünkü bu ülke ve millet önüne çıkarılan her tülü badireyi aşacak güce ve dirayete sahiptir" ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
"DEMOKRASİNİN SADECE SÖZÜNÜ EDİP KAYMAĞINI YİYENLER..."
Bugünümüze ve geleceğimize istikamet çizecek çok önemli bazı sorunların da 15 Temmuz gecesi cevap bulduğuna inandığını kaydeden Erdoğan, "Yıllarca bürokratik oligarşinin kendi mülkü gibi gördüğü bu devletin asıl sahibinin millet olduğu 15 Temmuz gecesi bir kez daha tescillenmiştir. O gece milletinin imdadına yetişen millet bu vatanı ve bu devleti kimseye bırakmayacağını açıkça göstermiştir. Bu ülkede çobanla sanatçının amirle memurun zenginle fakirin oyunun niçin eşit olduğunu o gece herkesin idrak ettiğine inanıyorum. Milletimizin irfanının genişliğine, basiret ve ferasetinin derinliğine hep birlikte bir kez daha şahit olduk. Milletimizin yıllarca göbeğini kaşıyan adam örneğinde olduğu gibi ötekileştirilmeye çalıştıkları kesimin toplumun asıl omurgasını teşkil etiğini 15 Temmuz’da anlayamayanın kalp gözü mühürlenmiş demektir. Demokrasinin sadece sözünü edip kaymağını yiyenlerin hiçbiri ortada yokken o gece demokrasiye işte milletin bu kesimi sahip çıkmıştır. 29 gün gece demokrasi nöbetleriyle sabahlara kadar meydanları dolduranlar bunun en açık ispatıydı" dedi.
Bir daha böyle ihanetler yaşamamak için geride bıraktığımız bu musibetten gereken dersi çıkarmak gerektiğini ifade eden Erdoğan "Bugün şunu çok iyi biliyoruz. Yeni Türkiye davası yolunda verdiğimiz bu mücadelede en büyük gücümüz milletimizdir. Bu durum 100 yıl önce de 93 yıl önce de böyleydi. Gazi Mustafa Kemal karamsarlığın bir karabulut gibi ülkeye çöreklendiği bir dönemde ne diyor, ‘Milletimiz çok büyüktür. Hiç korkmayalım, o esaret ve zillet kabul etmez’ Dünyanın en güçlü ordularına karşı Kurtuluş Savaşı’nı başlattığında Gazi’in en büyük güven kaynağı ne top ne tank ne de cephaneydi. Gazi, inanıyorum ki önce Allah’a sonra da karakterine esaret yakıştıramadığı bu millete güveniyordu.
Biz de bugün aynı inançla yolumuza devam ediyoruz. Gazi Mustafa Kemal’in, Milli Mücadele’nin maksat ve gayesi tam istiklalini ve kayıtsız şartsız egemenliğini sağlamak ve sürdürmektir diyerek ortaya koyduğu hedefi gerçekleştirmek için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Milletimiz 93 yıl önce vatanına ve bağımsızlığına kast eden işgalcilere ve yerli işbirlikçilerine karşı verdiği mücadeleyi bugün de farklı bir şekilde sürdürüyor.
Terör örgütleri, sınırlarımızın hemen yanı başındaki fitne yuvalarına karşı yürüttüğümüz savaşı da inşallah zaferle neticelendireceğiz bundan kimsenın şüphesi olmasın. Bizim için tehdit unsuru olan ne Suriye’de ne Irak’ta kimseden talimat almaya asla ihtiyacımız yok tahammülümüz de yok. Yapılacak tek şey var herkes konumunu iyi bilerek 911 kilometre Suriye’de, 350 kilometre Irak’ta sınırı olan bir Türkiye olacağız. Her an oralardan bir tehdit yansıması olacak biz de bunlara karşı sessiz olacağız. Böyle bir şey olamaz. Çünkü bu milletin karakterinde böyle bir şey yoktur bundan sonra da olmayacaktır. Türkiye’nin devlet adamları, siyasetçileri, sanatçıları, bürokratları, sporcuları, işverenleri olarak bize düşen asla ümitsizliğe kapılmadan inançla azimle sabır göstermektir. Çünkü bu ülke ve millet önüne çıkarılan her tülü badireyi aşacak güce ve dirayete sahiptir" ifadelerini kullandı.