Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Yeni Anayasa Ve Başkanlık Sistemine İlişkin Açıklama

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yeni Anayasa ve başkanlık sistemi konusunun milletimize mal olduğunu gittiğim her yerde görüyorum, kamuoyu araştırmalarında da görüyoruz. Siyasi partilerimiz ve Meclisimiz kendi üzerine düşeni yaptıktan sonra nihai kararı verecek olan yine milletimizdir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Yeni Anayasa Ve Başkanlık Sistemine İlişkin Açıklama
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Antalya, Çanakkale, Çankırı, Denizli, İstanbul, Kayseri, Şanlıurfa, Tokat ve Trabzon’dan gelen muhtarlarla 18. Muhtarlar Buluşması’nda bir araya geldi. Erdoğan, konuşmasında memur istihdamında yaşanan sıkıntılara işaret ederek, "Dolayısıyla 657’nin elden geçirilmesi gerekiyor ama ’Tayyip Erdoğan bunu söyledi diye istemezük’ diyenler de çıkacaktır, onu da söyleyeyim. Mesele bu devlete, bu millete faydalı olur mu olmaz mı bunun üzerine gitmek lazım. Muhtarlar noktasında göreve geldiğinden itibaren sürekli olarak özlük haklarından tutunuz, hepsini A’dan Z’ye ele aldık. Şimdi de bu aynı şekilde kararlı bir şekilde sürüyor ve sürecek" dedi.

"NE YAPTIYSAM HEPSİ DE ANAYASAYA, YASALARA UYGUNDUR"

"Sizden ricam şu; özellikle İçişleri Bakanlığımızın bizlere dağıtmış olduğu formları, taleplerinizi en ince hassasiyetinizle yazın ve İçişleri Bakanlığımızın oluşturduğu bir ofisle bu işleri takip ediyor. Tüm ilgili bakanlıklarla bu işleri kovalıyor. Dolayısıyla Sayın Bakanımız da heyetiyle şu anda buradalar. Onlar, bugün bu toplantımızı sizlerle birlikte takip ediyorlar. Bugün ’Cumhurbaşkanı şuna karışmasın, buna karışmasın’ diyenlerin hepsi de bu duruma mevcut sistemin yol açtığını aslında bal gibi biliyorlar. Cumhurbaşkanı olarak bugüne kadar anayasanın şahsıma vermediği hiçbir yetkiyi, tanımadığı hiçbir imkanı kullanmadım ve hangi yetkiyi veriyor, hangisini vermiyor bunları da gayet iyi bilirim. Zira, gökten zembille inmiş bir Cumhurbaşkanı değilim. Siyasetin içinde ömrümün en verimli yılları geçti, hala da içindeyim. Ne yaptıysam hepsi de anayasaya, yasalara uygundur. Buna rağmen sürekli şahsımı eleştirenler, ’Yönetim sistemimizi tartışmalıyız’ teklifime de karşı çıkıyorlar. Bazı medya gruplarının ahlaki olmayan şekilde saldırılarını sizler de görüyorsunuz, izliyorsunuz. Acaba, bu medya mensupları hiç ahlaktan nasipleri olmadı mı, olmaz mı? Bu ülkede yüzde 52’ye yapılan saygısızlığın ne olduğunu, bunlar ne anlama geldiğini biliyorlar mı? Bunlar, kendi isteklerinin, kendi arzularının yerine gelmeyişi sebebiyle çılgına dönüyorlar. Ya, senin gazetenin tirajı ne? Sen, bu yüzde 52’nin düşüncesine, iradesine bu kadar ahlaksızca nasıl saldırabilirsin? Nasıl onlara bu saygısızlığı gösterebilirsin? Tabii, biz bütün hukuk yollarımızı sonuna kadar kullanacağız, kullanıyoruz" şeklinde konuştu.

"Mevcut sistemden bu kadar memnunsanız o zaman beni niye eleştiriyorsunuz? Mevcut sistemden memnun değilseniz alternatiflerinin tartışılmasına niye karşı çıkıyorsunuz?" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimiz böyle durumlarda ne der, ’Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?’. Elbette, ben bu eleştirilerin de karşı çıkışların da mevcut anayasayı sahiplenişin de herhangi bir siyaset, ilke ürünü değil günlük reflekslerden ibaret olduğunu 40 yıllık siyasi tecrübeme dayanarak gayet iyi biliyorum. Her zaman ve her konu da olduğu gibi yeni anayasa ve başkanlık sistemi hususlarında ben milletime, milletimin temsilcileri muhtarlarıma güveniyorum. Şunu iyi bilin, milletin talepleri önünde kimse duramaz. Yeni anayasa ve başkanlık sistemi konusunun milletimize mal olduğunu gittiğim her yerde görüyorum, kamuoyu araştırmalarında da görüyoruz. Siyasi partilerimiz ve Meclisimiz kendi üzerine düşeni yaptıktan sonra nihai kararı verecek olan yine milletimizdir" ifadelerini kullandı.

"PARLAMENTER SİSTEM GÖKTEN ZEMBİLLE İNMEMİŞTİR"

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Siyasi parti önce ’buna milletim ne diyor’ diye sorması lazım. Biz, partimizi kurarken 42 bin vatandaş üzerinde kamuoyu araştırması yaptık. Nerede yaptık, 81 vilayette yaptık ve birçok soruları sorduk. Türkiye’nin yeni bir siyasi partiye ihtiyacı var mı yok mu? 42 bin denek üzerinde bunu yaptık, ondan sonra kurma kararı verdik. Yoksa, parti kurmak için kurarsın ama ondan sonra da geldiğin gibi gidersin, çöpe atar. Zaten, partiler çöplüğü böyle oldu ama biz böyle yapmadık ve 16 ay sonra milletimiz iktidara getirdi. Türkiye’nin değişik alanlarda adeta sistemini yenileme noktasında tazelenmeye, yeni bir başlangıca ihtiyacı var. Ne diyor Yunus Emre, ’Her dem yeni doğarız, bizden kim usanası’. Evet, yeni doğmamız lazım. Bu millet, bu ülke, değişime yeniliğe daha iyiyi, daha güzeli aramaya hiçbir zaman kapalı olmamıştır. Her kim ki bu gerçeğe sırtını dönmüşse o tarihin tozlu raflarındaki yerini almıştır. Parlamenter sistem gökten zembille inmemiştir. Bu sistem, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarındaki ihtiyacının çok daha gerisinde, Fransız sistemi örnek alınarak karşılanmasının ürünüdür. Daha sonraki yıllarda örnek aldığımız Fransa, yarı başkanlığa geçerken biz, parlamenter sistemi fetiş hale getiren anlayışa saplanıp kalmışız. Başkanlık sisteminin en ideal yönetim sistemi olduğunu kimse zaten söyleyemiyor. Ben, sadece başkanlık sisteminin Türkiye’nin ihtiyaçlarını bugünden daha iyi karşılayacağını ifade ediyorum. İnşallah, 2016 yılı diğer hususlarla birlikte bu konuda da önümüzün açıldığı, ufkumuzun aydınlandığı bir yıl olacaktır diye düşünüyorum."

“MEZHEP GÖRÜNTÜSÜ ALTINDA SERGİLENEN TAVIRLARIN GERİSİNDE BÖLGESEL İKTİDAR İNŞA ETME ÇABASI OLDUĞUNU BİLİYORUZ"

Suriye’deki insanlık durumuna dikkati çeken Erdoğan, "Rejimin ve onu destekleyen Rusya’nın bombaladığı yerleşim alanlarında sürekli çocuklar, kadınlar, yaşlılar yani masum insanlar hayatlarını kaybediyor. Rusya, yüzde 10 itibarıyla DAİŞ’i bombalarken, yüzde 90 itibarıyla Lazkiye’nin kuzeyindeki Türkmen köylerini vuruyor. Bombardımanlar sonucu yıkılan evler, fırınlar, okullar, tahrip olan altyapı yüzünden insanlar sefalete mahkum ediliyor. Akdeniz’in ve Ege’nin soğuk sularında hayatını kaybeden masumların haberleri günlük hayatımızın adeta bir parçası haline dönüştü. Avrupa’da dövülen, itilen, kakılan, kovulan mültecilerin dramları artık dikkatleri çekmiyor ama ülkemizde hamdolsun biz bunlara müsaade etmiyoruz. Acı ve ölüm istisna olmaktan çıkıp rutin hale gelerek insanlığın yüreğini her gün biraz daha nasırlaştırıyor. Diğer taraftan mezhep fitnesi bir kez daha İslam dünyasını sarsıyor. Müslümanları karşı karşıya getiriyor. Bunu bir üst akıl aslında idare ediyor. Bunu, bilmemiz lazım. Mesele, İslam dünyasında bir mezhep çatışması olsun ve İslam dünyası kendi içinde paramparça olsun. Suriye, Irak, Yemen, Lübnan yaşanan görüntülerin gerisindeki sebeplerin mezhep fitnesi olduğunu biliyoruz. Biz, Peygamber Efendimizin tüm sahabelerine ve Ehli Beyt’e aynı derecede saygı duyan, hepsini aynı sevgiyle bağrına basan bir anlayışa sahibiz. Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Ömer’in tahkirine asla razı olmayız, bizde böyle bir şey yok, tersine de asla rıza göstermeyiz. Mezhep görüntüsü altında sergilenen tavırların gerisinde bölgesel iktidar inşa etme çabası olduğunu biliyoruz" şeklinde konuştu.

Erdoğan, "Suudi Arabistan’ın büyükelçiliğinin roketatarlarla yakılması, aynı şekilde İran’daki Suudi Arabistan’ın büyükelçiliğinin yakılıp yıkılması asla uluslararası münasebetler açısından kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Biz bunu tasvip etmiyoruz demek o ülkenin yönetimlerini de kurtarmaz. Niye? Sen gerekli tedbirleri aldın mı acaba? Atılmış bir adım vardır, 47 kişi idama mahkum edilmiştir. Türkiye’de bir idam müessesi yok, doğrudur veya yanlıştır, ayrı bir mesele ama Suudi Arabistan’da bu müessese var, İran’da da bu müessese var. Amerika’da, Rusya’da, Çin’de var, buralarda hala idam çalışıyor. Buralarda yapılan idamlar noktasında ses soluk çıkmıyor ama şu anda Suudi Arabistan’da atılan bir iç hukuk meselesidir bana göre, almıştır böyle bir kararı, bunlardan 46’sı Sünni’dir, El-Kaide ile bağlantılı olduğu için idam edilmişlerdir. Bir tanesi de Şian, bunun kararı da daha önceden verilmiştir. Bunun adımına bu şekilde Suudi Arabistan atmıştır. Bunların kararıdır. Tasvip edip etmemek ayrı bir konu. Mısır’da bini aşkın insan hakkında idam kararı verildi.

Neredesin, niye bunlarla ilgili konuşmuyorsunuz? Hele hele bunlardan birisi de Mursi’dir. Mursi ki yüzde 52 oyuyla işbaşına gelmiş bir Cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan bir insan idama mahkum edilmiştir. Bir terörist miydi o? Değildi. Bir darbe, darbeyi yapan kim? Sayın Mursi’nin Milli Savunma Bakanı olan bir general. Kime yapıyor bunu? Kendi Cumhurbaşkanına. Buna yönelik tüm dünyanın sesi çıktı mı, bir şey söylediler mi? Tek konuşan biz olduk, niye çünkü adaletle hükmetmek bizim görevimiz onun için. İslam’ı ve Müslümanları böyle bir zilletle karşı karşıya getirenleri Allah ıslah etsin diyoruz" dedi.

Suriye’de 400 bin insan öldürüldüğünü belirten Erdoğan, "Buna sessiz kalanlar bakıyorsunuz şimdi bir kişinin idamı ile ilgili her tarafı ayağa kaldırmaya çalışıyorlar. Niye oraya sesiniz çıkmıyor? 400 bin insan öldürülüyor. Her türlü oraya örtülü örtüsüz destekler veriyorsunuz. Para, silah her şeyi veriyorsunuz, kime? Katil Esed’e. Hiçbir zaman kendinizi kurtaramaz, aklayamazsınız. Bu gerçeği görmek gerek. 2016 yılında başta Suriye olmak üzere Müslümanların acı, gözyaşı ve kan içinde yaşadıkları tüm coğrafyaya barış, huzur, istikrar gelmesini temenni ediyorum" diye konuştu.

Kaynak: İHA