GRAFİKLİ - Avrupa Parasına El Koyuyor Türkiye Evini Açıyor
Savaştan kaçan 1 milyona yakın sığınmacının giriş yaptığı Avrupa'da bazı ülkelerin uyguladığı ayrıştırıcı politikalar ile bu insanların para ve ziynet eşyalarına el konulması tepki çekiyor Dünyada halen en fazla sığınmacının yaşadığı Türkiye, devletin ve hayırseverlerin uzattığı yardım eli sayesinde sığınmacılar için en güvenli liman olma konumunu sürdürüyor 2 milyonu aşkın sığınmacı için 8 milyar doları bulan insani yardım harcaması yapan Türkiye'ye Suriyeliler için gönderilen uluslararası yardım miktarı ise 455 milyon dolarda kaldı Kentlerde hayata tutunmaya çalışan sığınmacılara yardım için seferber olan hayırseverlerden bir bölümü, evlerini de zor durumdaki ailelere açarak insanlık dersi verdi Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Erdoğan: 'Avrupalılardan çok farklı pozisyondayız. Türkiye'deki toplumsal kabul düzeyi son derece yüksek. Hemen hiç sorun çıkmadı'
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Avrupa ülkeleri, geçen yıl sayılarının bir milyonu aşması ve göç akınının hız kesmeden devam edeceği öngörüleri üzerine sığınmacılarla ilgili politikalarını sertleştirmeye başladı.
Son olarak Danimarka Meclisinin sığınmacıların ziynet eşyaları ve paralarına el konulması ile aile birleşimi için başvuru süresinin 3 yıla çıkarılmasını öngören yasa tasarısını kabul etmesi, tepkiyle karşılandı.
Avrupa'nın en zengin ülkeleri arasında yer alan ve geçen yıl sadece 21 bin sığınmacının giriş yaptığı Danimarka'da kabul edilen yasayla beraber sığınmacıların 10 bin krondan (4 bin 400 lira) fazla nakit parasına el konulacak, toplam değeri 10 bin kronu geçen mücevher, saat, bilgisayar ve telefon gibi eşyalar da sığınmacılardan alınacak.
Danimarka'nın yanı sıra İsviçre ve Almanya da benzer uygulamalara sahne oldu. Bu ay içinde İsviçre'de yaklaşık 100 kişinin bin dolardan fazla para ve eşyasına el konuldu, Almanya'nın Bavyera ve Baden-Württemberg eyaletlerinde sığınmacıların nakit para ve altın gibi değerli eşyaları alınmaya başlandı.
Gelecek 5 yıl içerisinde 20 bin sığınmacıyı kabul edeceği açıklanan Birleşik Krallık'ta da adanın kuzey doğusundaki Middlesbrough kasabasında sığınmacıların kaldığı evlerin kapılarının Nazi Almanyasını hatırlatacak şekilde kırmızıya boyandığı ve bu evlerin ırkçı saldırılara maruz kaldığı ortaya çıktı.
Galler’in başkenti Cardiff’e yerleştirilen sığınmacılar da kendilerine verilen 3 öğün yemeği alabilmek için renkli bileklikler takmaya mecbur bırakılıyor. Bileklikleri takanların, yerel halkın ülkelerine dönmeleri yönündeki tacizlerine uğradığı ileri sürülüyor.
- Türkiye, başından beri Suriyelileri destekliyor
Suriye'de yaşanan savaş sonrası bu ülkeden kaçan mağdurlar için 'açık kapı politikası' uygulayan ve hiçbir Suriyeliyi geri göndermeyerek geçici koruma statüsü veren Türkiye'de ise 4,5 yıllık süreçte devlet politikası ya da halkın tepkileri anlamında çok önemli bir olumsuzluk yaşanmaması dikkat çekiyor.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre, Türkiye'nin kendisine sığınan 2 milyonu aşkın Suriyeliye insani yardımı, 8 milyar doları buldu. Bunlardan yaklaşık 270 bini, AFAD'ın 10 ilde kurduğu 25 barınma merkezinde misafir ediliyor. Bu süreçte Türkiye'deki Suriyeliler için ise gönderilen uluslararası yardım miktarı ise 455 milyon dolarda kaldı.
- 152 bin bebek doğdu, 300 bin çocuğa eğitim veriliyor
Ülke genelinde yaklaşık 300 bin sığınmacı çocuk, AFAD ve koordinasyonundaki kurumların çalışmalarıyla okullaştırıldı. AFAD Barınma Merkezleri ve şehirlerdeki 305 geçici eğitim merkezinde 223 bin 530, okullarda ise 66 bin 875 çocuk eğitim almaya başladı.
Bu merkezlerde dil sorunu yaşanmaması için 9 bin 369'u Arap olmak üzere 10 bin 246 öğretmen görev yapıyor. Okullaştırılan sığınmacı çocuk sayısının ise 2016 eğitim yılı sonuna kadar 460 bine ulaştırılması hedefleniyor.
Ayrıca kuaförlük, halıcılık, dokumacılık gibi alanların yanı sıra bilgisayar ve dil alanlarında verilen kurslarla yaklaşık 75 bin Suriyeliye meslek öğretildi.
Türkiye'de bulunan Suriyelilere 4,5 yılda 11 milyon poliklinik tedavisi hizmeti verildi, 318 bin ameliyat gerçekleştirildi, 465 bin hastanede yatarak tedavi yapıldı. Bu süreçte 151 bin 746 Suriyeli bebek ise gözlerini hayata Türkiye'de açtı.
Son olarak çalışma hayatı konusunda da adım atan Türkiye, iş gücü piyasasını bozmayacak ve Suriyelileri mağdur etmeyecek bir çalışma statüsü oluşturmak üzere girişim başlattı.
- Hayırsever vatandaşlar da seferber oldu
Yurt genelinde yardım dernekleri ve hayırseverler de sığınmacıların daha iyi şartlarda yaşayabilmesi için çeşitli yardımlarda bulunuyor. Barınma merkezi dışında yaşayan ve 'kentli sığınmacılar' olarak tanımlanan sığınmacılar da yardım kuruluşlarınca destekleniyor.
Ailelerin bir araya gelerek kiraladığı evlerde hayatlarını sürdüren sığınmacılara hayırsever vatandaşlar desteklerini esirgemiyor. Sosyal medya aracılığıyla düzenlenen kampanyalarla toplanan yardımlar, Suriyelilerin yaşama tutunmasına azımsanmayacak katkı sunuyor.
Türkiye'deki hayırseverlerden bir bölümü ise 'sıcak yuva' sağlamak amacıyla evlerinin kapılarını açıyor.
İzmir'de sığınmacıların yoğunlaştığı Basmane'de ağaç altında rastladığı Suriyeli anne ve 6 çocuğuna sahip çıkan Ege Üniversitesinden Doç. Dr. Şüra Baykan, bunlardan biri. 1,5 ay boyunca misafir ettiği ailenin çadır kente yerleştirilmesine önayak olan Baykan, bağlantısını koparmadığı aileyi bir süre sonra arkadaşlarıyla oluşturduğu fonla kurduğu eve yerleştirdi.
Yunanistan'dan 1946 yılından geldiği Türkiye'de göçmen olduğu için geçirdiği zor günleri unutmayan 93 yaşındaki Ahmet Süvari de oğlunun evine yerleştikten sonra eşyalarıyla boş duran İzmir'deki evini, Suriyeli sığınmacılara bedelsiz olarak açtı.
Manisa'da yaşayan 77 yaşındaki Abdulbaki Demirel ise sokaklarda kalan Afgan aileyi nişanlı oğlu için hazırladığı eve yerleştirerek insanlık dersi verdi. Hamile olan Afgan kadın, burada kaldığı sürede bir çocuk dünyaya getirdi.
Gaziantep'te Çukur Mahallesi'ndeki 5 odalı evinde tek başına yaşayan 70 yaşındaki Şerif Dağdelen, Suriyeli aileler başta olmak üzere zor durumda kalan ailelere kucak açtı. Eşini bir süre önce kaybeden Dağdelen, hayırsever kişiliğiyle herkesin takdirini kazandı. Ev bulamayan Suriyeli ailelere evini açan Dağdelen, emekli maaşını da onlar için harcıyor.
Kas rahatsızlığı bulunan ve tedavi için Elazığ'a yerleşen Suriyeli Ömer Derviş ve ailesine, komşuları sahip çıkarak gıda, giyim, yakacak gibi ihtiyaçlarını karşıladı.
İstanbul'da bir iş adamı, sahibi olduğu daireyi Suriyeli ailenin kullanımına açarken, Üsküdar-Ümraniye hattında çalışan dolmuş şoförü Emre Mollahamzaoğlu, 'Suriyeli kardeşlerimiz ücret ödemesin, dua bekliyoruz' yazılı not astığı aracıyla Suriyeli sığınmacıları ücretsiz taşıdı.
- Türkiye'nin çabalarına övgü
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri, 11 Aralık 2015'te yaptığı açıklamada Türkiye'nin ülkelerindeki iç savaştan kaçan 2,2 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yaptığını ifade ederek, 'Türkiye'nin bu anlamdaki çabalarını takdir ediyorum. Bu, daha önce benzeri görülmemiş bir çabadır' dedi.
Piri, bu krizin Avrupa Birliği ile yükün paylaşacak şekilde ele alınmasının tam zamanı olduğunu dile getirdi.
- 'Kısıtlama ve engellemeler, sürdürülebilir değil'
Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Murat Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa ülkelerine yönelen sığınmacı sayısının gün geçtikçe artmasının ciddi krize dönüştüğünü söyledi.
Sığınmacıların, hem ekonomik yük olacağı hem de güvenlik sorunlarına yol açacağı endişesinin Avrupalıların uykularını kaçırdığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
'Danimarka gibi zengin bir ülkede 20 bin civarında mülteci için böyle karar getirmek, vicdansızlık, insafsızlık. Danimarka'nın aldığı kararın, kabul edilebilir yanı yok. Bu, hukukun zorlanması anlamı taşıyor. Kısıtlama ve engellemeler, sürdürülebilir değil, çatışma ihtimalini artırıyor. Avrupa'da, güçlü olan sivil toplum örgütlerinin bu konudaki baskısını azaltmak, bu örgütleri kontrol edebilmek için Köln'deki taciz olayı gibi olaylar ön plana çıkartılıp toplum sempatisinin azaltılması hedefleniyor.'
Erdoğan, Avrupa'da uygulanan yanlış politikalarının, öfke ve saldırganlığı artıracağı tahmininde bulunarak, 'Avrupa'nın sorumluluktan kaçması, anlaşılır gibi değil. Ülkelerinden kaçan Suriyeliler, belki Esad'ı gönderemedi ama başta Merkel olmak üzere Avrupa'daki tüm politikacıları gönderecekler gibi' görüşünü dile getirdi.
Türkiye'deki sığınmacı sayısının, kayıt dışıyla 3 milyonu aştığına dikkati çeken Erdoğan, 'Bu konuda Avrupalılardan çok farklı pozisyondayız. Türkiye'deki toplumsal kabul düzeyi, son derece yüksek. Hemen hiç sorun çıkmadı. 'İnsanlar inşallah bir gün evlerine dönebilirler' diye bekliyorlar ama saldırı yok. 'Nasıl entegre ederiz' arayışı var. Bu noktada toplum ve devlet olarak tavrımız, Avrupa'dan farklılaşıyor' diye konuştu.
Suriyelilere çalışma izni verilmesinin, entegrasyona yönelik önemli bir adım olduğuna işaret eden Erdoğan, Suriyelilerin onurlarıyla ayakta kalması lazım. 400 bin civarında Suriyeli zaten çalışıyor. Çalışma izni verilmesi, nitelikli Suriyelilerin Türkiye'de kalmasının yolunu açtı. Çalışma hakkı elde etmeleri, Türkiye'de gelecek bulmaları açısından çok kritikti ayrıca bu kararın alınması politik olarak zordu ama toplum da bu karara olumsuz tepki vermedi' sözlerine yer verdi.