'Sağlık Ocağı Hekimleri Çocuk İstismarı Konusunda Bilgilendirilmeli'
OMÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Canbaz: 'Çocuk istismarı konusunda hekimlerin bilgi ve tutum eksiklikleri olduğunu belirledik. Tıp eğitimi süresince çocuk istismarı ve ihmali konusunda verilen eğitimin yeterli ve standart olmaması, bilgi açığını ortaya çıkarmaktadır'
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalınca yürütülen araştırma sonucunda, sağlık ocaklarında görev yapan pratisyen hekimlerin çocuk istismarı ve ihmali konusundaki daha fazla bilgilendirilmeye ihtiyaç duyduğunun belirlendiği bildirildi.
OMÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve çalışmanın yürütücüsü Prof. Dr. Sevgi Canbaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sağlık ocaklarında görevli pratisyen hekimlerin çocuk istismarı ve ihmali konusundaki bilgi düzeyleri ile bu sorunla karşılaştıklarında izledikleri yolların saptanması amacıyla çalışma yürüttüklerini söyledi.
Samsun'da 20 sağlık ocağında görev yapan 81 pratisyen hekimden 70'inin çalışmaya katıldığını bildiren Canbaz, hekimlerin 39'unun kadın, 31'inin erkek olduğunu belirtti. Araştırmaya katılanların 10'nun son bir yıl içinde çocuk ihmali ve istismarı olgusu ile karşılaştığını ifade ettiğini anlatan Canbaz, şöyle devam etti:
''Çalışmaya katılan hekimlere çocuk istismarı ve ihmali olgusunun atlanma nedenleri sorulduğunda yüzde 37,1'i bu tür olgularla sık karşılaşmadıklarını söyledi. Diğer yandan yüzde 14,3 oranında çocuk istismarı ve ihmali olgusu ile karşılaşıldığının ortaya çıkması, bunun hiç de azımsanacak oranda görüldüğünü göstermektedir. Hekimlerin yüzde 15,7'si ise ana-babanın çocuğuna zarar verebileceğini düşünmemeleri sonucunda bu olguyu atladıklarını ifade etmiştir. Hekimlerin yüzde 28,6'sı eğitim eksikliği nedeniyle bu olgunun atlandığını belirtmiştir. Çocuk istismarı ve ihmali konusunda bilgi düzeylerinin saptanmasına yönelik sorulara verdikleri yanıtlar incelendiğinde hekimlerin yüzde 38,5'inin ırz ve namusa tasaddi tanımını bilmedikleri, bunun yanı olgu bildirimlerinin kim tarafından ve nereye yapılacağı konusunda yetersiz bilgiye sahip oldukları anlaşılmıştır. Olay aile içerisinde meydana gelmiş ise çok daha ciddi bir boyut kazanmaktadır. Bu konuda hekimlere, psikologlara ve sosyal hizmet uzmanlarına büyük görevler düşmektedir.'
Araştırma sonuçlarının ihmal ve istismara uğramış çocuklarla karşılaşma olasılığı yüksek olan hekimlerin gerek mezuniyet öncesi gerekse sonrası dönemde bu konudaki eğitimlerinin artırılmasının önemini gösterdiğine işaret eden Canbaz, 'Çocuk istismarı konusunda hekimlerin bilgi ve tutum eksiklikleri olduğunu belirledik. Tıp eğitimi süresince çocuk istismarı ve ihmali konusunda verilen eğitimin yeterli ve standart olmaması, bilgi açığını ortaya çıkarmaktadır' değerlendirmesinde bulundu.
İstismar ve ihmalin çocuğu yalnız içinde bulunduğu dönemde değil, ileriki yaşantısında da olumsuz etkilediğini vurgulayan Canbaz, bu nedenle sağlık ocaklarında görev yapan pratisyen hekimlerin bu konudaki bilgi düzeyleri ile karşılaştıklarında izledikleri yolları saptamaya çalıştıklarını kaydetti.
Canbaz, çocuk istismarı ve ihmalinin günümüzün önemli sorunları arasında bulunduğuna dikkati çekerek, ''Çocuk istismarı ve ihmali toplumdan topluma değişmektedir. Bu kültürel yapıdaki farklılıklardan, ailelerin çocuk eğitimi konusundaki bilgi ve inanışlarındaki farklılıklar ile çocuğun ana babasının ve diğer yetişkinlerin davranışları farklı algılamasından kaynaklanmaktadır' dedi.
Hekimlerin çocuk istismarının tüm bulgularını bilmesi gerektiğine dikkati çeken Canbaz, şunları kaydetti:
'Hekimlerin çocuk istismarını tanımaları etkili korunma olanağı yaratacaktır. Yaptığımız araştırmada birinci basamak sağlık hizmetleri içerisinde yer alan ev ziyaretlerinin istismar ve ihmal olgularının sayısında azalma sağladığı bildirilmektedir. Ailede çocuk istismarı öyküsünün varlığı, çoğu kez annenin de istismarı ile birliktelik gösterdiğinden ev içi şiddetin taranması ileride gelişebilecek çocuk istismarı tablolarını engelleyebilecektir. Bu nedenle istismar ve ihmale uğramış çocukların saptanması ve yasal sürecin başlatılması açısından bu olgularla karşılaşma olasılığı yüksek olan birinci basamak sağlık hizmetlerinde görev yapan pratisyen hekimlere önemli görevler düşmektedir.''
Kaynak: AA
OMÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve çalışmanın yürütücüsü Prof. Dr. Sevgi Canbaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sağlık ocaklarında görevli pratisyen hekimlerin çocuk istismarı ve ihmali konusundaki bilgi düzeyleri ile bu sorunla karşılaştıklarında izledikleri yolların saptanması amacıyla çalışma yürüttüklerini söyledi.
Samsun'da 20 sağlık ocağında görev yapan 81 pratisyen hekimden 70'inin çalışmaya katıldığını bildiren Canbaz, hekimlerin 39'unun kadın, 31'inin erkek olduğunu belirtti. Araştırmaya katılanların 10'nun son bir yıl içinde çocuk ihmali ve istismarı olgusu ile karşılaştığını ifade ettiğini anlatan Canbaz, şöyle devam etti:
''Çalışmaya katılan hekimlere çocuk istismarı ve ihmali olgusunun atlanma nedenleri sorulduğunda yüzde 37,1'i bu tür olgularla sık karşılaşmadıklarını söyledi. Diğer yandan yüzde 14,3 oranında çocuk istismarı ve ihmali olgusu ile karşılaşıldığının ortaya çıkması, bunun hiç de azımsanacak oranda görüldüğünü göstermektedir. Hekimlerin yüzde 15,7'si ise ana-babanın çocuğuna zarar verebileceğini düşünmemeleri sonucunda bu olguyu atladıklarını ifade etmiştir. Hekimlerin yüzde 28,6'sı eğitim eksikliği nedeniyle bu olgunun atlandığını belirtmiştir. Çocuk istismarı ve ihmali konusunda bilgi düzeylerinin saptanmasına yönelik sorulara verdikleri yanıtlar incelendiğinde hekimlerin yüzde 38,5'inin ırz ve namusa tasaddi tanımını bilmedikleri, bunun yanı olgu bildirimlerinin kim tarafından ve nereye yapılacağı konusunda yetersiz bilgiye sahip oldukları anlaşılmıştır. Olay aile içerisinde meydana gelmiş ise çok daha ciddi bir boyut kazanmaktadır. Bu konuda hekimlere, psikologlara ve sosyal hizmet uzmanlarına büyük görevler düşmektedir.'
Araştırma sonuçlarının ihmal ve istismara uğramış çocuklarla karşılaşma olasılığı yüksek olan hekimlerin gerek mezuniyet öncesi gerekse sonrası dönemde bu konudaki eğitimlerinin artırılmasının önemini gösterdiğine işaret eden Canbaz, 'Çocuk istismarı konusunda hekimlerin bilgi ve tutum eksiklikleri olduğunu belirledik. Tıp eğitimi süresince çocuk istismarı ve ihmali konusunda verilen eğitimin yeterli ve standart olmaması, bilgi açığını ortaya çıkarmaktadır' değerlendirmesinde bulundu.
İstismar ve ihmalin çocuğu yalnız içinde bulunduğu dönemde değil, ileriki yaşantısında da olumsuz etkilediğini vurgulayan Canbaz, bu nedenle sağlık ocaklarında görev yapan pratisyen hekimlerin bu konudaki bilgi düzeyleri ile karşılaştıklarında izledikleri yolları saptamaya çalıştıklarını kaydetti.
Canbaz, çocuk istismarı ve ihmalinin günümüzün önemli sorunları arasında bulunduğuna dikkati çekerek, ''Çocuk istismarı ve ihmali toplumdan topluma değişmektedir. Bu kültürel yapıdaki farklılıklardan, ailelerin çocuk eğitimi konusundaki bilgi ve inanışlarındaki farklılıklar ile çocuğun ana babasının ve diğer yetişkinlerin davranışları farklı algılamasından kaynaklanmaktadır' dedi.
Hekimlerin çocuk istismarının tüm bulgularını bilmesi gerektiğine dikkati çeken Canbaz, şunları kaydetti:
'Hekimlerin çocuk istismarını tanımaları etkili korunma olanağı yaratacaktır. Yaptığımız araştırmada birinci basamak sağlık hizmetleri içerisinde yer alan ev ziyaretlerinin istismar ve ihmal olgularının sayısında azalma sağladığı bildirilmektedir. Ailede çocuk istismarı öyküsünün varlığı, çoğu kez annenin de istismarı ile birliktelik gösterdiğinden ev içi şiddetin taranması ileride gelişebilecek çocuk istismarı tablolarını engelleyebilecektir. Bu nedenle istismar ve ihmale uğramış çocukların saptanması ve yasal sürecin başlatılması açısından bu olgularla karşılaşma olasılığı yüksek olan birinci basamak sağlık hizmetlerinde görev yapan pratisyen hekimlere önemli görevler düşmektedir.''