Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Demirci'den 'İş Güvenliği' Açıklaması
Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı ve Türkiye Kamu-Sen Genel Dış İlişkiler Sekreteri Ahmet Demirci, “Hükümet, kendisine güveniyorsa memurun iş güvenliği için referanduma gitsin” dedi.
Türk Tarım Orman-Sen Kastamonu Şubesi’nin Şerife Bacı Öğretmenevi’nde düzenlediği istişare toplantısında konuşan Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı ve Türkiye Kamu-Sen Genel Dış İlişkiler Sekreteri Ahmet Demirci, Türkiye’de görülen şap hastalığıyla ilgili değerlendirmede bulundu. Demirci, “Hayvan hastalıklarında bitme noktasına getirilmiş bir şap hastalığının ülkemizde hala önemli bir hayvan hastalığı olarak var olması bizim için üzücü. Türkiye’de alınan bunca tedbire rağmen bunun olmasının tek nedeni ülkemiz değil. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nda yapılan çalışmalarda önemli başarılar elde ediyor. Ama ülkemiz sınırları itibariyle hayvan geçişleri ve hayvan hastalıklarının ülkemize geçişini sağlayan bir bölge üzerinde oturuyor. Hayvanları koruyucu tedbirlerin ve hayvan karantina yöntemlerinin alındığı bir yapıya ve tedbire rağmen maalesef başıboş olmasına rağmen ülke geneline yayıldı. Hayvan pazarlarının kapatılması geçici bir tedbir oluşturuyor. Çiftçilerimizin mağduriyetlerinin kısa süreli olmasını umut ediyoruz. Uzun süreli hayvan ticaretinin kesilme durumunun olmadığını ve bu durumun şap hastalığını önlemek için geçici bir tedbir olduğunu düşünüyorum. Bunda kısa sürede mesafe alınacağını düşünüyorum. Koruyucu ırk çalışması için tedbirler alındığını biliyoruz. Daha kontrollü kurulacak pazarlarda hastalıklardan arınmış pazar kurulacağını biliyoruz” dedi.
Son günlerde memurun iş güvenliğiyle ilgili tartışmalar yaşandığına dikkat çeken Demirci, “Hükümet, kendisine güveniyorsa memurun iş güvenliği için referanduma gitsin” dedi.
Demirci, “Memurların iş güvencesi konusu gündemde Türkiye Kamu- Sen olarak memurun iş güvencesine nasıl bakıyoruz. Memurların iş güvencesi diye bahsedilen hiç çalışmadan maaş alan memur varsa bu memurların siyasi iktidarın ya yandaş memuru olduğunu ya da siyasi iktidarın yandaş sendikasının yöneticileri olduğunu düşünüyoruz. Yoksa 657 sayılı Devlet Memuru Kanunları’na göre memurun hangi şartlarda çalışacağı kanunen bellidir. Bu şartlara göre çalışmayanların nasıl cezalandırılacağı 4483 sayılı Kanun’a göre bellidir. Ancak bugün iktidar partisinin koridorlarında gezdiğinizde iktidar partisinin o koridorlarında dolanan bir memur varsa bu memur birilerinin makamını ve mevkisini almak ya da mevki elde etmek adına siyasi iktidarın yöneticilerine ya da onların atadığı bürokratlara yandaşlık etme görüntüsü ile oralarda dolaşmaktadır. İşte siyasi iktidarın parti yöneticileri bunları o koridorlarda tuttuğu müddetçe bunlar bir taraftan eğer maaş alarak işe gitmiyorsa o memurlardır. Milli Eğitim Bakanlığı’nı düşündüğünüzde 3 binin üzerinde müşavir kadrosu işe alınmış, bunlarda o mevcut siyasi iktidarın yaklaşık 14 senesinde üst düzey yöneticilik yapıp daha sonra görevden alınmış, kamuda yaklaşık sayısı 8 bini bulan müşavirlerdir. Bunlara kurumlarda masa ya da oda verilmemektedir. Hatta bunların işe gelmesi de idari mekanizma tarafından istenmemektedir. Eğer bahsedilen işe gelmeyen memurlar bunlarsa, bunların da müsebbibi siyasi iktidardır. Onun dışında bizde diyoruz ki eğer bir memur işe gitmeden maaş alıyorsa, yani vatandaşın hakkını yiyorsa biran önce hükumet tedbirini alsın, bizim üyemiz de dahil bunları işten çıkarsın” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Son günlerde memurun iş güvenliğiyle ilgili tartışmalar yaşandığına dikkat çeken Demirci, “Hükümet, kendisine güveniyorsa memurun iş güvenliği için referanduma gitsin” dedi.
Demirci, “Memurların iş güvencesi konusu gündemde Türkiye Kamu- Sen olarak memurun iş güvencesine nasıl bakıyoruz. Memurların iş güvencesi diye bahsedilen hiç çalışmadan maaş alan memur varsa bu memurların siyasi iktidarın ya yandaş memuru olduğunu ya da siyasi iktidarın yandaş sendikasının yöneticileri olduğunu düşünüyoruz. Yoksa 657 sayılı Devlet Memuru Kanunları’na göre memurun hangi şartlarda çalışacağı kanunen bellidir. Bu şartlara göre çalışmayanların nasıl cezalandırılacağı 4483 sayılı Kanun’a göre bellidir. Ancak bugün iktidar partisinin koridorlarında gezdiğinizde iktidar partisinin o koridorlarında dolanan bir memur varsa bu memur birilerinin makamını ve mevkisini almak ya da mevki elde etmek adına siyasi iktidarın yöneticilerine ya da onların atadığı bürokratlara yandaşlık etme görüntüsü ile oralarda dolaşmaktadır. İşte siyasi iktidarın parti yöneticileri bunları o koridorlarda tuttuğu müddetçe bunlar bir taraftan eğer maaş alarak işe gitmiyorsa o memurlardır. Milli Eğitim Bakanlığı’nı düşündüğünüzde 3 binin üzerinde müşavir kadrosu işe alınmış, bunlarda o mevcut siyasi iktidarın yaklaşık 14 senesinde üst düzey yöneticilik yapıp daha sonra görevden alınmış, kamuda yaklaşık sayısı 8 bini bulan müşavirlerdir. Bunlara kurumlarda masa ya da oda verilmemektedir. Hatta bunların işe gelmesi de idari mekanizma tarafından istenmemektedir. Eğer bahsedilen işe gelmeyen memurlar bunlarsa, bunların da müsebbibi siyasi iktidardır. Onun dışında bizde diyoruz ki eğer bir memur işe gitmeden maaş alıyorsa, yani vatandaşın hakkını yiyorsa biran önce hükumet tedbirini alsın, bizim üyemiz de dahil bunları işten çıkarsın” diye konuştu.