Yazarlardan 'Birlik' Çağrısı

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi'nde bir araya gelen Türk ve Kürt yazarlar, son günlerde yaşanan terör olaylarını telin ederek, "birlik" mesajı verdi.

Ortak bildiriyi okuyan TYB İstanbul Şubesi Başkanı Mahmut Bıyıklı, artan terör olaylarının, Türkiye üzerinde kirli emelleri olan devletlerle birlikte toplum mühendislerinin hiçbir kural tanımadan hareket ettiklerini gösterdiğini söyledi.

Şair Sezai Karakoç'un, "Kürt sorunu, Arap sorunu, Arnavut sorunu, Türk sorunu yoktur. İslam milletinin parçalanmışlık sorunu vardır" ifadesine atıfta bulunan Bıyıklı, tarihin herkese büyük sorumluluklar yüklediğini aktardı.

En büyük payın, medya, siyaset ve aydınlara düştüğünü ifade eden Bıyıklı, "Medya sorumluluğunun bilincinde davranmalı, yangına körükle gitmemelidir. Siyasilerimiz gündelik kısır çekişmelerden uzaklaşarak Türkiye'nin önünü açacak politikalar gerçekleştirmelidir. Aydınlarımız da ayrıştırıcı değil, birleştirici bir dil kullanmalıdır. Bugün bu sorumluluklardan kaçanlardan tarih elbette hesap soracaktır."

Gençlerin çeşitli tahriklerle sokağa çekilmeye çalışıldığını savunan Bıyıklı, "bu kirli kavganın" hiçbir zaman galibinin olmadığını ve olmayacağını kaydetti.

Bıyıklı, "Farklılıklarımız zenginliğimizdir. Her şeye rağmen yürekten inanıyoruz ki derin irfan sahibi halkımız, Türküyle, Kürdüyle, Alevisiyle Sünnisiyle, medeniyet birikimimizden gelen ferasetiyle bu oyuna gelmeyecek, sağduyusunu kaybetmeyecektir. Bu vesileyle süregelen terörü telin ediyor, halkımızı bir kez daha sağduyuya davet ediyoruz" diye konuştu.

Yazar Belkıs İbrahimhakkıoğlu, çok zor ve üzüntülü günlere şahitlik etiklerini belirterek, acılı ailelere başsağlığı dileğinde bulundu.

Ateşin düştüğü yeri yaktığını anlatan İbrahimhakkıoğlu, "Burada bir üzüntümü dile getirmek istiyorum. Evlilikler Allah'ın emri ama şu çalgılı çengili düğünlere ara verilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu kadar acı üstüne bu kadar duyarsızlık olmaz" ifadelerini kullandı.

Etnik kimlik üzerinden bir dünya görüşünün oluşacağına inanmadığını belirten İbrahimhakkıoğlu, "Küçük ve dünyevi hesaplara tapınmış insanların davasıdır bunlar. Millet olmak, insanı değerler üzerinde yükselebilmektir. Budur mesele. Neredeyiz, insan olarak hangi noktadayız? Biz bunun muhasebesini yapalım. Türk olmak, Kürt olmak... Zaten nereden bölüneceğiz bunu da anlamıyorum. Anne ve baba tarafından da Türküm ama o kadar çok Kürt gelinimiz yeğenlerimiz var ki. Nereden bölüneceğiz" diye konuştu.

"İyi insan olmanın" önemini vurgulayan İbrahimhakkıoğlu, "Bunun Türkü, Kürdü, Arabı, Farsı olmaz. Memleketimizde bir ahlaki silkinişe acilen ihtiyacımız var. Buralarda birleşelim. Haksızlığı ayrıt  edebiliyorsak, adalet duygumuzu zedelemiyorsak o zaman meselelere daha sağlıklı bakarız. Başka gidecek yerimiz yok. Kürdü için de Türkü için de yok. Bunu kabul etmek lazım" değerlendirmesinde bulundu.

- "Silahlar sussun, şiir konuşsun"

TYB Genel Sekreteri Hüseyin Akın, sağduyuya davet ve terörü lanetlemek için bir arada bulunduklarını belirterek, şair ve gazeteciler olarak tarihin tanıkları olduklarını, bu nedenle kendilerine büyük görevler düştüğünü söyledi.

Akın, " Bir ötekileştirme söz konusu. Öteki kimdir? Bizi ötekileştiren ötekidir. Düşman kimdir? Aramızı açan, bize düşmanlık virüsleri saçan bizim düşmanımızdır. Bizim hiçbir zaman sosyolojik ve kültürel anlamda da Kürtle, Türkle, Gürcüyle, Çerkezle, Lazla hiçbir sorunumuz yoktur, olamaz da. Bu topraklarda yüzyıllardır birlikte dostça ve kardeşçe yaşamışız" diye konuştu.

Politik ve  hamasi dilin değil, vicdanın, insafın, izanın, edebiyatın ve şiirin dilinin harekete geçmesi gerektiğini ifade eden Akın, "Silahlar sussun, şiir konuşsun. Silahlar sussun vicdan konuşsun. Bir an önce hangi inisiyatife, hangi kanaate sahip olursak olalım, vicdan ve insaf güçlerimizi birleştirelim" dedi.

Şair-yazar ve eski milletvekili Recep Garip ise uçsuz bucaksız bu topraklarda yüzyıllardır var olduklarını, bu birlik ve kardeşlik ülküsünün İslam'dan geldiğini dile getirdi. Garip, "Bu buluşma bu coğrafyadaki şanlı bayrağımızın göklerde dalgalanmasının ebeddiyyen sürmesi anlamında bir duruştur. Aydınlar ayağa kalkmadıkça, konuşmadıkça, şairler konuşmadıkça başkaları konuşur ve başka şeyler yapar" dedi.

Yazar Şeref Akbaba, yaşananların dış mihraklı olduğuna inandıklarını kaydederek, bunun, şefkate, merhamete, birlikteliğe, asli unsur olan kardeşliğe dönüştürüleceğine, bu coğrafyada yaşayan her insanın katkı sağlayacağına inandığını bildirdi.

Yazar Erol Erdoğan, bugün yaşananların, hem Türkiye hem Ortadoğu hem de İslam dünyasıyla tüm dünyanın sürüklendiği bir kaos süreci olduğunu söyledi.

Bu kaos, karmaşa sürecinden çıkmanın mümkün olduğunu kaydeden Erdoğan, "Hepimiz şiddet, savaş ve terör yerine düşüncenin, fikrin, tartışmanın, diyalog kurmanın, müzakere etmenin gerekliliğine inanmalıyız. Bunu her birimize, karşımızda zannettiğimiz insanlara da telkin etmeliyiz" değerlendirmesinde bulundu.

- "Barış süreci bu ülkenin ender elde edebileceği bir süreçti"

Şair Sıddık Ertaş ise sanatçıların böylesi kaotik dönemlerde nerede durduklarının önemli olduğunu belirterek, bugün yaşanan ve kökleri 1980'li yıllara kadar giden çatışma dönemini hiçbir zaman "Kürt sorunu" olarak algılamadığını ifade etti.

"Kürt sorunu diye başladığın zaman sorunu direkt olarak etnik bir bölgeye yıkmış oluyorsun" diyen Ertaş, bölgede 18 yıl yaşadığını, ailesinden de kayıplar olduğunu aktardı.

Ertaş, "Dolayısıyla coğrafyada nelerin dönebileceğini kestirebiliyorum. Bilgi kaynaklarımızın sorgulanması gerektiğini belirtmek istiyorum. Her iki kesimde de bilgi kirliliğinin olduğunu düşünüyorum" dedi.

Gerek sosyal medyada, gerekse yazılan yazılarda kardeşliği esas alan, herhangi bir kesimi kutsamadan birlikte yaşamanın imkanlarını zorlayan paylaşımlarda bulunulmasının, barış sürecine katkı sağlayacağını söyleyen Ertaş, "Barış süreci bu ülkenin belki tarihinde ender elde edebileceği bir süreçti. Bunun buzdolabından bekliyor olmasından üzüntü duyuyorum. Evet fişi çekilmemiş orada duruyor. İhtiyaç duyulduğunda belki tekrar çıkacak" ifadelerini kullandı.

Bu süreçlerin çok kısa sürmediğini, çeşitli çatışma dönemlerinin olduğunu belirten Ertaş, umudunu kaybetmediğini, eninde sonunda bu sürecin tekrar başlayacağına inandığını anlattı.

- "Sorunun bir an önce 'amasız, ancaksız' bitirilmesini istiyorum"

Selami Yalçın da Kürt yazar olarak burada olduğunu ifade ederek, " Her tarafımızı kanatan, yüreğimizi dağlayan, bir ümmet ve Türkiye halkları olarak derin hüzüne boğan sorunun bir an önce 'amasız, ancaksız' bitirilmesini istiyorum" dedi.

Ölümlerin hiçbir mazeretinin olamayacağını ve olmaması gerektiğini vurgulayan Yalçın, şöyle konuştu:

"Hiçbir cana, hiçbir gerekçeyle kurşun sıkılmamalı. Artık bunu konuşmaktan da düşünmekten de yorulduğumuzu ifade etmek istiyorum. Tunceli'nin, Elazığ'ın, Bingöl'ün dağlarında çocukluğumdaki gibi özgürce dolaşmak istiyorum. Çocuklarımın ve torunlarımın orada korkusuzca çiçek toplamalarını istiyorum. Dağlarımın, şehirlerimin, sokaklarımın özgür olmasını istiyorum. Ve 'amasız ancaksız' istiyorum. Her tarafın acilen ve derhal silahları susturmasını istiyorum."

Yazar Demet Tezcan da yazar ve şairler olarak güçlerini kelimelerden aldıklarını belirterek, Kürdüyle, Türküyle bu coğrafyanın asli unsurları olduklarını anlattı.

Barış gibi bir sorunlarının olmadığını ifade eden Tezcan, "Bizim barışımızı muhafaza sorunumuz var. Üst akıl, dış akıl ya da hangi güçler veya bunların içerideki taşeronları her kimlerse. Şunu bilsinler ki Kürdüyle Türküyle barışımızı muhafaza için elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışacağız" diye konuştu.

Bu arada, toplantı için bir araya gelen yazarlara açıklama öncesinde Kürt böreği ile Türk kahvesi ikram edildi.

Kaynak: AA