Mucit Doktor Motorlu Yatak Yaptı
Erzurumlu Uzman Dr. Ahmet Karakaya ile Ziraat Mühendisi Memet Solak yatalak hastalarda bası yaraları oluşmaması için motorlu yatak tasarladı. Dünya’da bir ilk olan icat, maddi imkânsızlıklar nedeniyle sadece prototip olarak kaldı.
Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anestezi uzmanı Dr. Ahmet Karakaya 2011 yılında yatalak hastalarda sıkça görülen bası yaralarını önlemek için motorlu bir yatak geliştirdi. Dr. Karakaya kâğıt üzerinde kalan projeyi 2014 yılında Ziraat Mühendisi Memet Solak tarafından revize ederek patent aldı ve prototipini yaptırdı. Ancak proje maddi imkânsızlıklar nedeniyle prototipte kaldı. Seri üretime geçebilmek ve günde ortalama 10 yatak üretebilmek için 1 milyon dolar gibi bir yatırıma ihtiyaç duyduklarını söyleyen Uzman Dr. Ahmet Karakaya, bu yatırımı ancak devletin yapabileceğini dile getirdi.
“Prototip kalmasın”
İcadın prototip olarak kalmasını istemediklerini belirten Dr. Karakaya, “Asistanlığım zamanında yatalak hastaların bası yaralarını görünce çok üzülmüştüm. Onlarca hastalıkları nedeniyle değil de bu yaralardan hayatlarını kaybediyordu. Aklıma bu fikir gelince kâğıt üzerinde çalışmaya başladım. Sonrada patent aldım ancak yüksel maliyet nedeniyle bir şey yapamadım. Geçtiğimiz yıl da Ziraat mühendisi arkadaşım Memet Solak ile projenin üzerinde yeniden çalıştık ve bir kez daha patent aldık. Destek için bazı kurumlara müracaat ettik ancak istediğimiz sonucu alamadık” dedi.
“Destek olmazsa yapamayız”
Kâğıt üzerindeki projeye hayat vermek için prototip hazırladıklarını da anlatan Dr. Karakaya, desteklerinden dolayı Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak ve Ata Teknokent Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Recep Sadeler’e teşekkür etti. “Kendi imkânlarımızla seri üretim yapmamız mümkün değil” diyen Dr. Karakaya, şöyle devam etti. “Seri üretime geçebilmek ve günde ortalama 10 yatak üretebilmek için 1 milyon dolar gibi bir yatırıma ihtiyaç var. Böyle bir rakamı bizim karşılamamız mümkün değil. Bakın Türkiye’de bası yaralarıyla ilgili yapılmış bir araştırma yok. Ancak Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl 60 bin kişi bası yaraları nedeniyle hayatını kaybediyor.”
2,5 milyon kişi etkileniyor
“Ayrıca bası yaralarının ülkeye maliyeti ise 11,5 milyar dolar. Sadece 1 ve 4’üncü evrelerdeki yaraların kişi başı maliyeti 60 bin lira olarak hesaplanıyor ve bu durum ülkedeki 2,5 milyon kişiyi etkiliyor. Türkiye’deki maliyetlerin de bunlardan farksız olmadığı düşünülüyor. Biz geliştirdiğimiz yatakla, yatalak hastalarda yatağın hastaya uyguladığı basınç noktalarını değiştirdik. Hali hazırdaki yataklar makro düzeyde basınç azaltırken, bizim tasarımımız vücuda basıyı mikro düzeyde azaltmakta ve hastaya pozisyon verebilmekte.
Bası yarası nedir?
Yatağa bağımlı hastanın vücudundaki kemik çıkıntıları ile yatak arasında kalan yumuşak dokulara, vücut ağırlığının burada oluşturduğu basınç nedeni ile kan gidemez. Kan dolaşımın bozulmasıyla birlikte, dokulardaki hücreler beslenemez. Yeterli beslenemeyen hücreler de ölür ve bası yaraları oluşur. Bası yaralarının oluşmasını tetikleyen nedenler basınç, sürtünme, vücut sıcaklığının yüksek olması ve cildin ıslak bırakılmasıdır. Yatalak olan yaşlı hastalarda, felçli hastalarda, vücudunda çok sayıda kırık kemik olan hastalarda ve Alzheimer hastası olan yaşlılarda bası yarası oluşma riski daha fazladır. Bası yaraları beslenme, mineral ve vitamin eksikliği, kan değerlerin bozulması, şeker hastalığı, kan dolaşımı bozukluğu gibi durumlarda daha hızlı oluşur ve eğer bu nedenler ortadan kaldırılmazsa çıkan yaralar daha geç iyileşir. Hatta bazen yara hiç bir iyileşme göstermeyebilir.
Kaynak: İHA
“Prototip kalmasın”
İcadın prototip olarak kalmasını istemediklerini belirten Dr. Karakaya, “Asistanlığım zamanında yatalak hastaların bası yaralarını görünce çok üzülmüştüm. Onlarca hastalıkları nedeniyle değil de bu yaralardan hayatlarını kaybediyordu. Aklıma bu fikir gelince kâğıt üzerinde çalışmaya başladım. Sonrada patent aldım ancak yüksel maliyet nedeniyle bir şey yapamadım. Geçtiğimiz yıl da Ziraat mühendisi arkadaşım Memet Solak ile projenin üzerinde yeniden çalıştık ve bir kez daha patent aldık. Destek için bazı kurumlara müracaat ettik ancak istediğimiz sonucu alamadık” dedi.
“Destek olmazsa yapamayız”
Kâğıt üzerindeki projeye hayat vermek için prototip hazırladıklarını da anlatan Dr. Karakaya, desteklerinden dolayı Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak ve Ata Teknokent Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Recep Sadeler’e teşekkür etti. “Kendi imkânlarımızla seri üretim yapmamız mümkün değil” diyen Dr. Karakaya, şöyle devam etti. “Seri üretime geçebilmek ve günde ortalama 10 yatak üretebilmek için 1 milyon dolar gibi bir yatırıma ihtiyaç var. Böyle bir rakamı bizim karşılamamız mümkün değil. Bakın Türkiye’de bası yaralarıyla ilgili yapılmış bir araştırma yok. Ancak Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl 60 bin kişi bası yaraları nedeniyle hayatını kaybediyor.”
2,5 milyon kişi etkileniyor
“Ayrıca bası yaralarının ülkeye maliyeti ise 11,5 milyar dolar. Sadece 1 ve 4’üncü evrelerdeki yaraların kişi başı maliyeti 60 bin lira olarak hesaplanıyor ve bu durum ülkedeki 2,5 milyon kişiyi etkiliyor. Türkiye’deki maliyetlerin de bunlardan farksız olmadığı düşünülüyor. Biz geliştirdiğimiz yatakla, yatalak hastalarda yatağın hastaya uyguladığı basınç noktalarını değiştirdik. Hali hazırdaki yataklar makro düzeyde basınç azaltırken, bizim tasarımımız vücuda basıyı mikro düzeyde azaltmakta ve hastaya pozisyon verebilmekte.
Bası yarası nedir?
Yatağa bağımlı hastanın vücudundaki kemik çıkıntıları ile yatak arasında kalan yumuşak dokulara, vücut ağırlığının burada oluşturduğu basınç nedeni ile kan gidemez. Kan dolaşımın bozulmasıyla birlikte, dokulardaki hücreler beslenemez. Yeterli beslenemeyen hücreler de ölür ve bası yaraları oluşur. Bası yaralarının oluşmasını tetikleyen nedenler basınç, sürtünme, vücut sıcaklığının yüksek olması ve cildin ıslak bırakılmasıdır. Yatalak olan yaşlı hastalarda, felçli hastalarda, vücudunda çok sayıda kırık kemik olan hastalarda ve Alzheimer hastası olan yaşlılarda bası yarası oluşma riski daha fazladır. Bası yaraları beslenme, mineral ve vitamin eksikliği, kan değerlerin bozulması, şeker hastalığı, kan dolaşımı bozukluğu gibi durumlarda daha hızlı oluşur ve eğer bu nedenler ortadan kaldırılmazsa çıkan yaralar daha geç iyileşir. Hatta bazen yara hiç bir iyileşme göstermeyebilir.