Fırçasıyla 'Hayata' Tutundu

İBRAHİM UZUN - Hayatının önemli bölümünü kanserle mücadele ederek geçiren Remziye Ülker Ercan, psikolog tavsiyesiyle başladığı resim sanatının da etkisiyle hayata sımsıkı sarılarak, kanseri yenmeyi başardı.

Tatilini geçirdiği Kuşadası'ndaki Sosyal Güvenlik Kurumu Eğitim Merkezi ve Dinlenme Kampı'nda resimlerini sergileyen Ercan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 59 yılık ömrünün 18 yılını kanserle mücadele ederek geçirdiğini söyledi.

Resim yapmayı "yaşama tutunma aktivitesi" olarak gördüğünü belirten Ercan, 1997 yılında göğüs kanseri teşhisi konulduğunu, ameliyat sonrası zorlu bir döneme girdiğini dile getirdi.

Tedavi sürecinde bunalıma girdiğini, doktorunun tavsiyesiyle psikologla görüştüğünü anlatan Ercan, hastalıklarla mücadelesini şöyle anlattı:

"1997 yılında bu hastalığa ilk yakalandığımda 'çok ileri derecede, ümitsiz vaka' dediler. 3,5 aylık ömür biçtiler. GATA'da ameliyat yapılarak göğsüm alındı. Sonra kemoterapi tedavisi başladı ve bu çok ağır geçti. Daha sonra İstanbul’da radyoterapi tedavisi görmeye başladım. Bu süreçte de her yerim ağrıyor ve şişiyordu. Kanser hastalığı, örümcek ağı gibi vücudumun her yanını sarıyordu. Bu nedenle yaşama olan inancım sarsıldı, bunalıma girdim. Psikologla ilk konuşmamızda okul zamanında resim yaptığımı söyledim. Bunun üzerine benden ödev olarak her hafta kendisine 10 resim yapmamı istedi. O günden bu yana fırçayı elimden düşürmedim."

- "Allahım izin verdiği sürece"

Birinci tedavinin ardından "tam kanseri yendim" derken 9 yıl 8 ay sonra koltuk altında çıkan bir sivilceyle tekrar kanser olduğunu öğrendiğini dile getiren Ercan, yeniden ameliyat masasına yattığını ve kemoterapi tedavisi gördüğünü ifade etti.

Ercan, ikinci ameliyatından 8 yıl sonra göğsünün üst bölümünde beliren bir kitleyle yeniden kanserle savaşa başladığını, tekrar ameliyat olduğunu, tekrarlanan radyoterapi tedavisinin ardından üçüncüsü de atlattığını anlattı.

"18 yıldır kanser karşı verdiğim savaşın yanında anjiyo, bel fıtığı, topuk dikeni gibi bir çok hastalıkla da mücadele ettim. Bugün diyorum ki Allahım bana izin verdiği müddetçe bu hastalıkları yenmeye devam edeceğim" diyen Ercan, şöyle devam etti:

"Tedavim sonrası doktorlar güneşe çıkamayacağımı söyledi. Bu nedenle ancak günün ilk saatlerinde denize girebiliyorum. Geçen yıl denizden ayrılırken dua ettim, 'inşallah ömrüm olur da bir kez daha gelirim. Bir daha denize girerim' dedim. Allah'a çok şükür arkadaşlarım, çevrem çok güzel moral veriyorlar. 'Sen daha yaşayacaksın' diyorlar. Hiç tanımadığım insanlar bile gelip beni tebrik ediyor, 'ne kadar hayat dolusun', diyorlar. Ben kaç kere sınırdan dönen biri olarak hayattan zevk almayı ve yaşamayı seviyorum. Hayata tutunmamda resim yapmanın büyük katkısı oldu. Resim sayesinde hayatın güzelliğinin, yaşanması gerektiğinin farkına vardım. Diğer hastalara tavsiyem, sakın kendilerini bırakmasınlar 'hastayım, kanser oldum' diye eve kapanmasınlar. Muhakkak bir şeylerle oyalansınlar. Doğayla iç içe olsunlar. Şu denizin içinde yüzemesen bile kumsalında yürümek büyük mutluluk. Mutlu olmak hayatı sevmek her şeyin ilacı.”

Ercan, tatilini geçirdiği kampta da eserlerini sergileyerek insanlara yaşamın değerini bilme ve yaşama sevinci aşılama fırsatı yakaladığını sözlerine ekledi.

Kaynak: AA