Coşkun'dan 'Zekat' Açıklaması
Zekatın mahiyeti ve önemi hakkında konuşan Mardin İl Müftüsü Dursun Ali Coşkun, İslam’ın beş şartından biri olan namazın bedeni ibadetleri, zekatın ise mali ibadetleri simgelediğine dikkat çekti.
Mardin İl Müftüsü Dursun Ali Coşkun, zekatın mahiyeti ve önemi hakkında açıklamalarda bulundu. Zekâtın kelime anlamı artma, çoğalma, arıtma bereket olduğunu dile getiren Coşkun, "Kur’an ve sünnette zekat anlamında da kullanılmış olan sadaka kelimesi, daha sonraki devirlerde gönüllü mali ödemeler için kullanılmaya başlanmıştır. Fıkıh terminolojisinde ise zekat, Allah’ın, belirli yerlere sarf edilmek üzere dince zengin sayılan kişilerin mallarından belli bir payın alınması işlemini ifade eder" dedi.
"NAMAZ İBADETİ KADAR ÖNEMLİDİR"
Kur’an-ı Kerim’de zekat kelimesi ile ilgili bilgi veren Coşkun, "Zekat kelimesi iki yerde (el-Kehf 18/81; Meryem 19/13) sözlük anlamında, 8’i Mekke döneminde nazil olan sürelerde olmak üzere 30 ayette ise terimsel anlamda kullanılmıştır. Bu ayetlerin 27’sinde namazla birlikte zikredilmiştir. Bundan anlaşıldığına göre, İslâm’ın ilk dönemlerinden itibaren Müslümanlar zekat fikrine alıştırılmış, daha sonra da, zengin olanların bu imkanını belli oranda fakirlerin ve toplumun ihtiyacı için harcaması gerektiği, bunun namaz ibadeti kadar önemli olduğu hususu vurgulanmıştır" diye konuştu.
Zekatın Medine döneminde farz kılındığını aktaran Coşkun, "Bir tespite göre zekat hicretin 2. yılında ramazan orucundan önce, diğer bir tespite göre ise aynı yıl ramazan orucundan sonra farz kılınmıştır. Buhari’nin rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber’in zekat farz olmadan önce fıtır sadakasını vermeyi emrettiği, zekat farz kılındıktan sonra ise fıtır sadakası konusuna değinmediği, ancak Müslümanların her ramazan ayında bayram namazından önce fıtır sadakası vermeye devam ettikleri belirtilmektedir" şeklinde konuştu.
Kur’an-ı Kerim’de ve Hz. Peygamber’in sünnetinde zekatın daima namazla birlikte zikredildiğini hatırlatan Coşkun, "Bu husus namazla zekat arasındaki kuvvetli bağlılığa, kişinin Müslümanlığının ancak bu ikisini eda etmekle olgunluk derecesine ereceğine bir delildir. Namaz bedenî, zekât ise mali bir ibadettir. İkisine hakim olan ruh Allah’a yaklaşmak ve onun rızasını kazanmaktır.”. Müminler, muttakiler zümresinde yerini almak isteyen bir zengin, zekatını verecek namazını da kılacaktır. Zira cenab-ı Allah kurtuluşa erecek müminlerin bir özelliğinin de zekâtlarını vermeleri veya zengin olup da zekât verebilmek için çalışmaları olduğunu haber vermektedir" ifadelerini kullandı.
Zekatın fıkıh dilinde sadece ‘Farz’ diye bilinen hükümlerden biri olmayıp, aynı zamanda İslam binasının üzerine inşa edildiği beş büyük sütundan biri olduğuna işaret eden Coşkun, İslam’ın beş şartından biri olan namazın bedeni ibadetleri, zekat ise mali ibadetleri simgelediğini belirtti.
"HER ŞEYDEN ÖNCE BİR İBADETTİR"
Zekatın her şeyden önce bir ibadet olduğunu ifade eden Coşkun, "Müslüman bu ibadeti Allah’ın emrine uyarak, onun rızasına kavuşmayı dileyerek gönül hoşnutluğu ve halis bir niyetle 424 ilmihal yerine getirmelidir. Çünkü ancak bu şekilde eda edilen zekat Allah katında kabul görebilir. Zekatını öncelikle zamanı ve mekanı yaratan yüce Allah’ın emri olduğu için ödeyen, bu ve diğer ibadetleri ona yakın olmak, ona şükretmek amacıyla yerine getiren Müslüman, ahiret hayatının nimetlerine ve cennette Allah’a yakın olmaya ehil olur. Zekatın bu ibadet manası yanında bir de yüce insani hedefleri, üstün ahlaki değerleri ve iktisadi gayeleri vardır. Zekat veren, başta cimrilik olmak üzere birçok kötü huy ve alışkanlıktan arınır. Cimrilik; fert ve toplum için kötü bir hastalıktır. Bu hastalık kişiyi mal uğruna kan dökmeye, vatana ihanete, devlet malını yemeye kadar götürür. İşte zekat verildiği oranda ödeyenin duygularını mala tutkunluk zilletinden temizler, paraya kulluk bağından kurtarır" dedi.
Zekat sayesinde zenginle fakir arasında güven, saygı ve sevginin oluştuğuna dikkat çeken Coşkun, zenginin zekatını verirken fakiri incitmemek için azami titizlik gösterdiğini, çünkü Kur’an’ın bu şekilde muamele edenleri övdüğünü ve iyilik yapıp da bunu insanların başına kakmanın yapılan iyiliğin, değerlerini düşürdüğünü haber verdiğini aktardı.
Kaynak: İHA
"NAMAZ İBADETİ KADAR ÖNEMLİDİR"
Kur’an-ı Kerim’de zekat kelimesi ile ilgili bilgi veren Coşkun, "Zekat kelimesi iki yerde (el-Kehf 18/81; Meryem 19/13) sözlük anlamında, 8’i Mekke döneminde nazil olan sürelerde olmak üzere 30 ayette ise terimsel anlamda kullanılmıştır. Bu ayetlerin 27’sinde namazla birlikte zikredilmiştir. Bundan anlaşıldığına göre, İslâm’ın ilk dönemlerinden itibaren Müslümanlar zekat fikrine alıştırılmış, daha sonra da, zengin olanların bu imkanını belli oranda fakirlerin ve toplumun ihtiyacı için harcaması gerektiği, bunun namaz ibadeti kadar önemli olduğu hususu vurgulanmıştır" diye konuştu.
Zekatın Medine döneminde farz kılındığını aktaran Coşkun, "Bir tespite göre zekat hicretin 2. yılında ramazan orucundan önce, diğer bir tespite göre ise aynı yıl ramazan orucundan sonra farz kılınmıştır. Buhari’nin rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber’in zekat farz olmadan önce fıtır sadakasını vermeyi emrettiği, zekat farz kılındıktan sonra ise fıtır sadakası konusuna değinmediği, ancak Müslümanların her ramazan ayında bayram namazından önce fıtır sadakası vermeye devam ettikleri belirtilmektedir" şeklinde konuştu.
Kur’an-ı Kerim’de ve Hz. Peygamber’in sünnetinde zekatın daima namazla birlikte zikredildiğini hatırlatan Coşkun, "Bu husus namazla zekat arasındaki kuvvetli bağlılığa, kişinin Müslümanlığının ancak bu ikisini eda etmekle olgunluk derecesine ereceğine bir delildir. Namaz bedenî, zekât ise mali bir ibadettir. İkisine hakim olan ruh Allah’a yaklaşmak ve onun rızasını kazanmaktır.”. Müminler, muttakiler zümresinde yerini almak isteyen bir zengin, zekatını verecek namazını da kılacaktır. Zira cenab-ı Allah kurtuluşa erecek müminlerin bir özelliğinin de zekâtlarını vermeleri veya zengin olup da zekât verebilmek için çalışmaları olduğunu haber vermektedir" ifadelerini kullandı.
Zekatın fıkıh dilinde sadece ‘Farz’ diye bilinen hükümlerden biri olmayıp, aynı zamanda İslam binasının üzerine inşa edildiği beş büyük sütundan biri olduğuna işaret eden Coşkun, İslam’ın beş şartından biri olan namazın bedeni ibadetleri, zekat ise mali ibadetleri simgelediğini belirtti.
"HER ŞEYDEN ÖNCE BİR İBADETTİR"
Zekatın her şeyden önce bir ibadet olduğunu ifade eden Coşkun, "Müslüman bu ibadeti Allah’ın emrine uyarak, onun rızasına kavuşmayı dileyerek gönül hoşnutluğu ve halis bir niyetle 424 ilmihal yerine getirmelidir. Çünkü ancak bu şekilde eda edilen zekat Allah katında kabul görebilir. Zekatını öncelikle zamanı ve mekanı yaratan yüce Allah’ın emri olduğu için ödeyen, bu ve diğer ibadetleri ona yakın olmak, ona şükretmek amacıyla yerine getiren Müslüman, ahiret hayatının nimetlerine ve cennette Allah’a yakın olmaya ehil olur. Zekatın bu ibadet manası yanında bir de yüce insani hedefleri, üstün ahlaki değerleri ve iktisadi gayeleri vardır. Zekat veren, başta cimrilik olmak üzere birçok kötü huy ve alışkanlıktan arınır. Cimrilik; fert ve toplum için kötü bir hastalıktır. Bu hastalık kişiyi mal uğruna kan dökmeye, vatana ihanete, devlet malını yemeye kadar götürür. İşte zekat verildiği oranda ödeyenin duygularını mala tutkunluk zilletinden temizler, paraya kulluk bağından kurtarır" dedi.
Zekat sayesinde zenginle fakir arasında güven, saygı ve sevginin oluştuğuna dikkat çeken Coşkun, zenginin zekatını verirken fakiri incitmemek için azami titizlik gösterdiğini, çünkü Kur’an’ın bu şekilde muamele edenleri övdüğünü ve iyilik yapıp da bunu insanların başına kakmanın yapılan iyiliğin, değerlerini düşürdüğünü haber verdiğini aktardı.