Canlı Bomba Paniğine Sağduyu Çağrısı
Canlı bomba alarmının yol açtığı panik ortamını yorumlayan uzmanlar, bireylere bunun bir algı yönetimi olduğunu hatırlamalarını tavsiye ederken, güvenlik birimlerinin de gerekli açıklamaları yapması için çağrıda bulunuyor.
Suruç’taki Kültür Merkezi’nde canlı bomba saldırısının ve Türkiye-Suriye sınırındaki operasyonların ardından İstanbul’da canlı bomba uyarıları şehirde panik ortamı oluşturuyor. Emniyet Müdürlüğü’nden ilçe ekiplerine gönderildiği iddia edilen uyarı metinlerinin sosyal medyada hızla yayılması da gün içinde toplu ulaşım araçlarını kullanan vatandaşları tedirgin ediyor.
Emniyet’ten gelen açıklamada belgenin gerçek olmadığı belirtilirken, paniğe yol açan söylemler medyada ve sosyal medyada yer almaya devam ediyor. Bu söylemlerin merkezinde gündelik hayatını devam ettirmeye çalışan bireylere önerilerde bulunan İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kenan Eren, olası durumlar için güvenlik birimlerinin gerekli önlemleri aldığının duyurulmasını ve bireylerin korku ve tedirginliklerinin azaltılması gerektiğini vurguladı. Yrd. Doç. Dr. Eren, canlı bomba söz konusu olduğunda her bireyin bu durumdan etkilenebileceğini ve terör örgütlerinin de bunun bilincinde olarak bu tür eylemler hedeflediklerini söyledi.
“BÖYLE SÖYLEMLER GELİŞTİRİLİRSE TABİİ Kİ KORKARIZ”
Canlı bombanın eylemlerinin genellikle korkutmaya yönelik olduğunu vurgulayan Eren, “Herkes canlı bomba olabilir bir yerde bomba patlayabilir diye bir algı oluşturulmaya çalışılırsa ve bu yönde söylemler geliştirilirse tabii ki korkarız. Biraz realiteden uzaklaşabiliyoruz. Hayatta risk her zaman vardır. Bu riskin dozunu çok artırırsak o zaman patoloji başlar. Duyumların yoğun olduğu dönemde kalabalık olan yerlere gitmeyebiliriz ama bu alışverişimizi yapmayacağımız, toplu taşıma araçlarını kullanmayacağımız anlamına da gelmemeli” dedi.
“İHTİYAÇ ODAKLI HAREKET ETMELİYİZ”
İnsanların tek başına bu korku bulutunu bir anda dağıtmasının kolay olmayacağını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Kenan Eren, güvenlik birimlerinin ‘Korkmayın, korkacak bir durum yok, biz önlemleri alıyoruz, istihbaratımız iyi çalışıyor’ şeklinde insanları sağduyuya davet edecek yeni açıklamalar yapmaları gerektiğini ifade etti.
Kenan Eren, bireylere şu önerilerde bulundu: “Hedef ve ihtiyaçlarımıza odaklanarak toplu taşıma araçlarını, kalabalık AVM’leri yine de kullanabiliriz. Tedirginliği, kaygıyı, korkuyu oluşturan zihnimizdeki düşüncelerdir. Çok kaygılı olan ile kaygılı olmayan arasındaki fark ise felaketleştirmeye yönelten düşüncelere kapılmakla ortaya çıkar. Bireylerin düşüncelerinin ayırdında olarak korkularını en aza indirmeleri gerekir.”
KAYGIYI DÜŞÜRMEK İÇİN…
Bireylerin Türkiye’deki somut koşulların farkında olarak düşüncelerine ve eylemlerine yön vermesi gerektiğini söyleyen Eren, kaygı taşıyan bireylere ise paniği hayatlarından uzaklaştırmaları için öneride bulundu. Türkiye’de bilinçli olarak da bu algının oluşturulduğunun altını çizen Eren, “Türkiye’de gerçekten karışık bir durum var, can sıkıcı olaylar oluyor ancak bu yaşamdan kopacağımız anlamına gelmiyor. Çok kirli ve kanlı hesaplar olduğunu biliyoruz. Bireyler, bunun bir algı operasyonu olduğunu, infiale sürükleme amacı taşıdığını görmeliler ve ortalığı karıştırma hamlesi yapıldığını düşünmeliler. O zaman kaygılarını biraz daha düşürebilirler. İnsanları paniğe sürükleyen bu felaketleştirici temel düşünce hatasıdır. Son olarak, gereksiz ve kaygı oluşturan bu felaketleştirici düşüncelere kapılmadan olayların provasyonlaştırılması karşısında uyanık olmalıyız, bununla beraber güvenlik birimleri de insanları sağduyuya yöneltecek açıklamalarını yaymalıdır ki bizler bu açıklamalara güvenelim, kulak verelim” ifadelerine yer verdi.
Kaynak: İHA
Emniyet’ten gelen açıklamada belgenin gerçek olmadığı belirtilirken, paniğe yol açan söylemler medyada ve sosyal medyada yer almaya devam ediyor. Bu söylemlerin merkezinde gündelik hayatını devam ettirmeye çalışan bireylere önerilerde bulunan İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kenan Eren, olası durumlar için güvenlik birimlerinin gerekli önlemleri aldığının duyurulmasını ve bireylerin korku ve tedirginliklerinin azaltılması gerektiğini vurguladı. Yrd. Doç. Dr. Eren, canlı bomba söz konusu olduğunda her bireyin bu durumdan etkilenebileceğini ve terör örgütlerinin de bunun bilincinde olarak bu tür eylemler hedeflediklerini söyledi.
“BÖYLE SÖYLEMLER GELİŞTİRİLİRSE TABİİ Kİ KORKARIZ”
Canlı bombanın eylemlerinin genellikle korkutmaya yönelik olduğunu vurgulayan Eren, “Herkes canlı bomba olabilir bir yerde bomba patlayabilir diye bir algı oluşturulmaya çalışılırsa ve bu yönde söylemler geliştirilirse tabii ki korkarız. Biraz realiteden uzaklaşabiliyoruz. Hayatta risk her zaman vardır. Bu riskin dozunu çok artırırsak o zaman patoloji başlar. Duyumların yoğun olduğu dönemde kalabalık olan yerlere gitmeyebiliriz ama bu alışverişimizi yapmayacağımız, toplu taşıma araçlarını kullanmayacağımız anlamına da gelmemeli” dedi.
“İHTİYAÇ ODAKLI HAREKET ETMELİYİZ”
İnsanların tek başına bu korku bulutunu bir anda dağıtmasının kolay olmayacağını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Kenan Eren, güvenlik birimlerinin ‘Korkmayın, korkacak bir durum yok, biz önlemleri alıyoruz, istihbaratımız iyi çalışıyor’ şeklinde insanları sağduyuya davet edecek yeni açıklamalar yapmaları gerektiğini ifade etti.
Kenan Eren, bireylere şu önerilerde bulundu: “Hedef ve ihtiyaçlarımıza odaklanarak toplu taşıma araçlarını, kalabalık AVM’leri yine de kullanabiliriz. Tedirginliği, kaygıyı, korkuyu oluşturan zihnimizdeki düşüncelerdir. Çok kaygılı olan ile kaygılı olmayan arasındaki fark ise felaketleştirmeye yönelten düşüncelere kapılmakla ortaya çıkar. Bireylerin düşüncelerinin ayırdında olarak korkularını en aza indirmeleri gerekir.”
KAYGIYI DÜŞÜRMEK İÇİN…
Bireylerin Türkiye’deki somut koşulların farkında olarak düşüncelerine ve eylemlerine yön vermesi gerektiğini söyleyen Eren, kaygı taşıyan bireylere ise paniği hayatlarından uzaklaştırmaları için öneride bulundu. Türkiye’de bilinçli olarak da bu algının oluşturulduğunun altını çizen Eren, “Türkiye’de gerçekten karışık bir durum var, can sıkıcı olaylar oluyor ancak bu yaşamdan kopacağımız anlamına gelmiyor. Çok kirli ve kanlı hesaplar olduğunu biliyoruz. Bireyler, bunun bir algı operasyonu olduğunu, infiale sürükleme amacı taşıdığını görmeliler ve ortalığı karıştırma hamlesi yapıldığını düşünmeliler. O zaman kaygılarını biraz daha düşürebilirler. İnsanları paniğe sürükleyen bu felaketleştirici temel düşünce hatasıdır. Son olarak, gereksiz ve kaygı oluşturan bu felaketleştirici düşüncelere kapılmadan olayların provasyonlaştırılması karşısında uyanık olmalıyız, bununla beraber güvenlik birimleri de insanları sağduyuya yöneltecek açıklamalarını yaymalıdır ki bizler bu açıklamalara güvenelim, kulak verelim” ifadelerine yer verdi.