'Filistin Dramı İnsanlığın Sınavı' Konferansı
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in eşi Hatice Görmez, "Filistin konusunda ne yapıyoruz? Bu bizim sınavımız. Mescid-i Aksa ve Kudüs sadece Kudüslülerden sorulmayacak. Her bir mümin, en az Filistinliler kadar sorumlu" dedi.
Hatice Görmez, Kadın Aile ve Gençlik Merkezince (KAGEM) düzenlenen "Filistin Dramı İnsanlığın Sınavı" konferansına konuşmacı olarak katıldı. Hazreti Muhammed'in "Bize Beyt-ül Makdis'i anlatır mısınız? diye soranlara, "Beyt-ül Makdis'e gidin. Orada namaz kılın" buyurduğunu ifade eden Görmez, "Peki gidemezsek ne yapmalıyız?" diye soranlara da "O zaman Beyt-ül Makdis'in kandillerine zeytinyağı gönderin. Beyt-ül Makdis karanlıkta kalmasın, nursuz kalmasın" karşılığını verdiğini belirtti.
"Bu Hadisi okuduğumda gönlüme bir ateş düştü. Beyt-ül Makdis'e gitmek ve orada namaz kılmak istedim. Aradan yıllar geçti. Maalesef gidip orada namaz kılma fırsatım olmadı" diyen Görmez, eşi Mehmet Görmez ile gerçekleştirdikleri Kudüs ziyareti sırasında bu mukaddes mescitte namaz kılabildiğini aktardı.
Kudüs ziyaretinde yaşadıklarını paylaşan Hatice Görmez, şöyle devam etti:
"Bu Miraç gecesi Rabbim lütfetti ve Beyt-ül Makdis'e doğru yola çıktık. Gidip o ilk kıblegahta huzura durabilmek, ışıtmaya yetmese de kandillerine gönderilen yağı bizzat yanımızda götürebilmek, dualarımızı, sevgimize de katarak Filistinli kardeşlerimizin yanında durabilmek için yolculuğa karar verdik. Peygamber Efendimizin tavsiyesine binaen orada namaz kılmak nasip oldu. Ama gördük ki Beyt-ül Makdis'in kandilleri hüzünden, hicrandan kararmakta, Müslümanların çektiği sıkıntılardan kararakta. Oradaki mazlum ve mahzun halkın hüznü Beyt-ül Makdis'in üzerine düşmekte."
- Silah gölgelerinin altında
Kudüs'te Mescid-i Aksa'nın 11 girişinden sadece ikisinin açık tutulduğunu, bu kapılarda da İsrail askerlerinin yoğun güvenlik önlemi aldığını ifade eden Görmez, bir İslam mabedine, Müslümanların ilk mabedine askerlerin, silahların gölgesinde girildiğini söyledi.
Mehmet Görmez'in Mescidi Aksa'da verdiği Cuma hutbesine de değinen Hatice Görmez, "Mescid-i Aksa adeta bize şöyle sesleniyordu, ben hasret ve hüzünle, utanç duvarlarıyla kuşatılmışken sizler asla miraca erişemezsiniz. Biz önce Rabbimizden yüreklerimizdeki tüm kötülükleri temizlesin istedik. Sonra da Müslümanlara birlik, beraberlik ve feraset diledik" diye konuştu.
Daha sonra El Halil'e geçtiklerini ve Hazreti İbrahim'in makamının bulunduğu camiyi ziyaret ettiklerini bildiren Görmez, İsrailli yerleşimcilerin ziyaretleri engelleyebilmek için, Müslümanları ellerinden zorla aldıkları evlerden, bu camiye giden yollara çöp attığını anlattı.
Hazreti İbrahim Camisi'ne demir bir turnikeden girdiklerini ifade eden Görmez, "Hazreti İbrahim'in makamı olan mescide buradan girmek bize çok acı geldi. Yüreklerimiz yandı. Sanki bir hapishaneye girer gibi, öyle bir zilletti ki bu Müslümanlar için. Büyükelçimize protesto için geri dönmeyi teklif ettik. Büyükelçimiz çok ferasetli bir insandı. 'Hocam, onların istediği zaten bu. Bağrımıza taş basacağız ve içeriye gireceğiz. Çünkü iki gündür sizin gelişinizi bayram gibi karşılayan Müslüman kardeşlerimiz içeride sizi bekliyor. Bizler de yüreğimize taş basarak buradan geçtik. Hazreti İbrahim'in, bütün dinlerin ortak peygamberi, dedesi, babası olan Hazreti İbrahim'in makamını hapishaneye çeviren zihniyeti Allah'a havale ediyoruz demekten başka o an elimizden bir şey gelmedi. Daha sonra mescide girdik ama kendimizi toparlamamız biraz zor oldu. Hazreti İbrahim'in makamına hapishaneye girer gibi demir turnikeden girmek çok acı oldu."
- "Yüzümüze vurulmuş bir şamar"
Daha sonra Gazze'ye geçtiklerini anlatan Hatice Görmez, yıkılan camilere gittiklerini belirterek, "Burada insanlığın yok olduğunu, Filistinli kardeşlerimizin bütün dünyanın gözü önünde unutulduğunu, unutturulduğunu ve ölüme mahkum edildiğini gördük. Gazze insanlığın yüzüne vurulmuş bir şamardır, insanlık sınavıdır. Çocuklar savaşın ortasında acılar içinde büyüyorlar. Kimsenin buna sessiz kalmaması lazım" dedi.
Gazze'ye günde 6 saat elektrik verildiğini, gece tüm şehrin karanlığa büründüğünü aktaran Görmez, şehrin bu halini gördüklerinde Hazreti Muhammet'in "Beyt-ül Makdis'in kandillerine zeytinyağı gönderin. Beyt-ül Makdis karanlıkta kalmasın kalmasın, nursuz kalmasın" hadisini bir kez daha idrak ettiklerini belirtti. Görmez, "Oradaki yağ aslında oraya gönderilen her türlü yardımdır. Oradaki ilim ışığı sönmesin, ilim, irfan ışığı sönmesin, mescidler kararmasın, çocukların dünyası, gönlü kararmasın diye yapılan maddi manevi her yardım anladık ki yüce Peygamberimizin hadisindeki o Beyt-ül Makdis'in kandillerine gönderilen yağ" diye konuştu.
Görmez, şöyle devam etti:
"Filistin konusunda ne yapıyoruz? Bu bizim sınavımız. Mescid-i Aksa ve Kudüs sadece Kudüslülerden sorulmayacak. Her bir mümin, en az Filistinliler kadar sorumlu. Filistinliler üzerine düşeni fazlasıyla yapıyorlar.
Filistinliler, 'Bu topraklardan en son siz çıktınız. Dönüp arkanıza bakmanız lazım. O yüzden Mehmet Görmez Hocamızın Kudüs'e gelişi, Cuma hutbesi, Filistinliler nazarında, Türkiye'nin kendilerine en üst düzeyde sahip çıktığının göstergesi haline geldi. Kudüs Müslümanların manevi başkentlerinden biridir. Kudüs'ü başkalarının başkenti olarak görmek asla kabul edebileceğimiz bir durum değildir."
Kaynak: AA
"Bu Hadisi okuduğumda gönlüme bir ateş düştü. Beyt-ül Makdis'e gitmek ve orada namaz kılmak istedim. Aradan yıllar geçti. Maalesef gidip orada namaz kılma fırsatım olmadı" diyen Görmez, eşi Mehmet Görmez ile gerçekleştirdikleri Kudüs ziyareti sırasında bu mukaddes mescitte namaz kılabildiğini aktardı.
Kudüs ziyaretinde yaşadıklarını paylaşan Hatice Görmez, şöyle devam etti:
"Bu Miraç gecesi Rabbim lütfetti ve Beyt-ül Makdis'e doğru yola çıktık. Gidip o ilk kıblegahta huzura durabilmek, ışıtmaya yetmese de kandillerine gönderilen yağı bizzat yanımızda götürebilmek, dualarımızı, sevgimize de katarak Filistinli kardeşlerimizin yanında durabilmek için yolculuğa karar verdik. Peygamber Efendimizin tavsiyesine binaen orada namaz kılmak nasip oldu. Ama gördük ki Beyt-ül Makdis'in kandilleri hüzünden, hicrandan kararmakta, Müslümanların çektiği sıkıntılardan kararakta. Oradaki mazlum ve mahzun halkın hüznü Beyt-ül Makdis'in üzerine düşmekte."
- Silah gölgelerinin altında
Kudüs'te Mescid-i Aksa'nın 11 girişinden sadece ikisinin açık tutulduğunu, bu kapılarda da İsrail askerlerinin yoğun güvenlik önlemi aldığını ifade eden Görmez, bir İslam mabedine, Müslümanların ilk mabedine askerlerin, silahların gölgesinde girildiğini söyledi.
Mehmet Görmez'in Mescidi Aksa'da verdiği Cuma hutbesine de değinen Hatice Görmez, "Mescid-i Aksa adeta bize şöyle sesleniyordu, ben hasret ve hüzünle, utanç duvarlarıyla kuşatılmışken sizler asla miraca erişemezsiniz. Biz önce Rabbimizden yüreklerimizdeki tüm kötülükleri temizlesin istedik. Sonra da Müslümanlara birlik, beraberlik ve feraset diledik" diye konuştu.
Daha sonra El Halil'e geçtiklerini ve Hazreti İbrahim'in makamının bulunduğu camiyi ziyaret ettiklerini bildiren Görmez, İsrailli yerleşimcilerin ziyaretleri engelleyebilmek için, Müslümanları ellerinden zorla aldıkları evlerden, bu camiye giden yollara çöp attığını anlattı.
Hazreti İbrahim Camisi'ne demir bir turnikeden girdiklerini ifade eden Görmez, "Hazreti İbrahim'in makamı olan mescide buradan girmek bize çok acı geldi. Yüreklerimiz yandı. Sanki bir hapishaneye girer gibi, öyle bir zilletti ki bu Müslümanlar için. Büyükelçimize protesto için geri dönmeyi teklif ettik. Büyükelçimiz çok ferasetli bir insandı. 'Hocam, onların istediği zaten bu. Bağrımıza taş basacağız ve içeriye gireceğiz. Çünkü iki gündür sizin gelişinizi bayram gibi karşılayan Müslüman kardeşlerimiz içeride sizi bekliyor. Bizler de yüreğimize taş basarak buradan geçtik. Hazreti İbrahim'in, bütün dinlerin ortak peygamberi, dedesi, babası olan Hazreti İbrahim'in makamını hapishaneye çeviren zihniyeti Allah'a havale ediyoruz demekten başka o an elimizden bir şey gelmedi. Daha sonra mescide girdik ama kendimizi toparlamamız biraz zor oldu. Hazreti İbrahim'in makamına hapishaneye girer gibi demir turnikeden girmek çok acı oldu."
- "Yüzümüze vurulmuş bir şamar"
Daha sonra Gazze'ye geçtiklerini anlatan Hatice Görmez, yıkılan camilere gittiklerini belirterek, "Burada insanlığın yok olduğunu, Filistinli kardeşlerimizin bütün dünyanın gözü önünde unutulduğunu, unutturulduğunu ve ölüme mahkum edildiğini gördük. Gazze insanlığın yüzüne vurulmuş bir şamardır, insanlık sınavıdır. Çocuklar savaşın ortasında acılar içinde büyüyorlar. Kimsenin buna sessiz kalmaması lazım" dedi.
Gazze'ye günde 6 saat elektrik verildiğini, gece tüm şehrin karanlığa büründüğünü aktaran Görmez, şehrin bu halini gördüklerinde Hazreti Muhammet'in "Beyt-ül Makdis'in kandillerine zeytinyağı gönderin. Beyt-ül Makdis karanlıkta kalmasın kalmasın, nursuz kalmasın" hadisini bir kez daha idrak ettiklerini belirtti. Görmez, "Oradaki yağ aslında oraya gönderilen her türlü yardımdır. Oradaki ilim ışığı sönmesin, ilim, irfan ışığı sönmesin, mescidler kararmasın, çocukların dünyası, gönlü kararmasın diye yapılan maddi manevi her yardım anladık ki yüce Peygamberimizin hadisindeki o Beyt-ül Makdis'in kandillerine gönderilen yağ" diye konuştu.
Görmez, şöyle devam etti:
"Filistin konusunda ne yapıyoruz? Bu bizim sınavımız. Mescid-i Aksa ve Kudüs sadece Kudüslülerden sorulmayacak. Her bir mümin, en az Filistinliler kadar sorumlu. Filistinliler üzerine düşeni fazlasıyla yapıyorlar.
Filistinliler, 'Bu topraklardan en son siz çıktınız. Dönüp arkanıza bakmanız lazım. O yüzden Mehmet Görmez Hocamızın Kudüs'e gelişi, Cuma hutbesi, Filistinliler nazarında, Türkiye'nin kendilerine en üst düzeyde sahip çıktığının göstergesi haline geldi. Kudüs Müslümanların manevi başkentlerinden biridir. Kudüs'ü başkalarının başkenti olarak görmek asla kabul edebileceğimiz bir durum değildir."