'Fazla Kilolar Laparoskopik Cerrahiye Engel Değil'
Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümünden Op. Dr. Mehmet Öztürkmen, jinekolojik onkoloji ameliyatlarında laparoskopik yöntemlerin hastaya sağladığı ayrıcalıklar hakkında bilgi verdi.
Öztürkmen, yaptığı açıklamada, jinekolojik cerrahide rahim ağzı ve rahim kanserinin tedavisinde uygulanan açık ameliyatların göbeğin orta hattından göğüs kemiğine kadar kesi yapılmasını gerektirebildiğini, bunun da hastanın iyileşme ve hastanede kalış süresini uzattığını, kanama riski ve ağrı kesici ihtiyacını artırdığını belirtti.
Hastanın açık ameliyat sonrası an az 4 ila 6 haftaya kadar uzayan bir iyileşme dönemi geçirmek durumunda kaldığını vurgulayan Öztürkmen, laparoskopik yöntemle ameliyat olan hastanın ise birkaç günde taburcu edildiğini, bir hafta sonra da günlük yaşamına dönebildiğini kaydetti.
Laparoskopik ameliyat aşırı kilolu hastalarda uygulandığında, açık cerrahide hastanın kilosuna bağlı ortaya çıkabilecek önemli risklerin de önüne geçildiğine işaret eden Öztürkmen, şöyle devam etti:
"Hastalar, normal kilodaki diğer hastalar gibi aynı sürede taburcu olmakta ve iyileşme süreleri kısalmaktadır. Kilolu hastaların önemli bölümünde diyabet ve buna eşlik eden yüksek tansiyon gibi önemli sağlık soruları da bulunmaktadır. Laparoskopik cerrahi bu açıdan da hastaya önemli ayrıcalık sunmakta, işlem küçük deliklerden yapıldığı için özellikle yaraları geç iyileşen diyabet hastalarına hızlı iyileşme süreci sağlamaktadır."
Tüm jinekolojik kanserlerde laparoskopik yöntemin günümüzde ilk seçenek olduğuna dikkati çeken Öztürkmen, ameliyat sonrası hastaların hızlı iyileşmeleri, radyoterapi, kemoterapi gibi ek tedavilere hemen geçilebilmesi ve tedavilere hastanın toleransının artmasının bu yöntemin avantajları arasında bulunduğunu ifade etti.
Kilolu hastalarda açık ameliyatların yarattığı diğer riskin yağ dokusunun enfeksiyona daha açık olması olduğunun altını çizen Öztürkmen, şöyle şunları kaydetti:
"Enfeksiyon riskinin hem küçük kesilerle hem de hastanede kısa kalış ve iyileşme süresi sayesinde azaltılması mümkün olabilmektedir. Laparoskopik ameliyatlar enfeksiyon riskini en aza indiren özelliği ile de kilolu hastalar için tercih edilmelidir. Cerrahi tedavinin başarısı için erken tanı önemli. Bu nedenle rutin jinekolojik kontrollerin aksatılmaması önem taşımaktadır. Yılda bir jinekolojik kontrol muayenesi ile yaptırılacak smear testi, rahim ağzı kanseri oluşmadan kanser öncesi bulguların fark edilmesi ve sorunun hastalık aşamasına gelmeden tedavi edilmesine olarak tanımaktadır. Kontrol ultrasonu ile rahim duvarında yer alan tümörler, rahim içi tabakasındaki kalınlaşmalar ve yumurtalıklardaki kistik ve solid tümörler erken dönemde teşhis edilebilmektedir. Böylelikle cerrahi tedavinin başarısı artmaktadır."
Kaynak: AA
Hastanın açık ameliyat sonrası an az 4 ila 6 haftaya kadar uzayan bir iyileşme dönemi geçirmek durumunda kaldığını vurgulayan Öztürkmen, laparoskopik yöntemle ameliyat olan hastanın ise birkaç günde taburcu edildiğini, bir hafta sonra da günlük yaşamına dönebildiğini kaydetti.
Laparoskopik ameliyat aşırı kilolu hastalarda uygulandığında, açık cerrahide hastanın kilosuna bağlı ortaya çıkabilecek önemli risklerin de önüne geçildiğine işaret eden Öztürkmen, şöyle devam etti:
"Hastalar, normal kilodaki diğer hastalar gibi aynı sürede taburcu olmakta ve iyileşme süreleri kısalmaktadır. Kilolu hastaların önemli bölümünde diyabet ve buna eşlik eden yüksek tansiyon gibi önemli sağlık soruları da bulunmaktadır. Laparoskopik cerrahi bu açıdan da hastaya önemli ayrıcalık sunmakta, işlem küçük deliklerden yapıldığı için özellikle yaraları geç iyileşen diyabet hastalarına hızlı iyileşme süreci sağlamaktadır."
Tüm jinekolojik kanserlerde laparoskopik yöntemin günümüzde ilk seçenek olduğuna dikkati çeken Öztürkmen, ameliyat sonrası hastaların hızlı iyileşmeleri, radyoterapi, kemoterapi gibi ek tedavilere hemen geçilebilmesi ve tedavilere hastanın toleransının artmasının bu yöntemin avantajları arasında bulunduğunu ifade etti.
Kilolu hastalarda açık ameliyatların yarattığı diğer riskin yağ dokusunun enfeksiyona daha açık olması olduğunun altını çizen Öztürkmen, şöyle şunları kaydetti:
"Enfeksiyon riskinin hem küçük kesilerle hem de hastanede kısa kalış ve iyileşme süresi sayesinde azaltılması mümkün olabilmektedir. Laparoskopik ameliyatlar enfeksiyon riskini en aza indiren özelliği ile de kilolu hastalar için tercih edilmelidir. Cerrahi tedavinin başarısı için erken tanı önemli. Bu nedenle rutin jinekolojik kontrollerin aksatılmaması önem taşımaktadır. Yılda bir jinekolojik kontrol muayenesi ile yaptırılacak smear testi, rahim ağzı kanseri oluşmadan kanser öncesi bulguların fark edilmesi ve sorunun hastalık aşamasına gelmeden tedavi edilmesine olarak tanımaktadır. Kontrol ultrasonu ile rahim duvarında yer alan tümörler, rahim içi tabakasındaki kalınlaşmalar ve yumurtalıklardaki kistik ve solid tümörler erken dönemde teşhis edilebilmektedir. Böylelikle cerrahi tedavinin başarısı artmaktadır."