Ufuktaki Yeni Türkiye Sempozyumu
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, ilmi hikmeti ve marifeti yerleştirememekten kaynaklanan ciddi bir bilgi ve düşünce krizi içinde olunulduğunu ifade etti.
Görmez, Uluslararası Vuslat Derneğince düzenlenen "Ufuktaki Yeni Türkiye Sempozyumu"nun kapanışında yaptığı konuşmada, bazı kimselerin din ve Diyanet üzerinden tartışma yürüttüğünü, bu insanlar ilkokul seviyesinde din bilgisine sahip olsalar duruma yanmayacağını söyledi.
"Daha hutbe ile namazın, namaz ile duanın farkını bilmeyen insanlar, hem de bu medeniyetin ve bu toprakların çocukları bütün tartışmalarını din ve diyanet üzerinden yürütebiliyorlar. Ne kadar üzücü. Ama o da bizim eksikliğimiz. Bizim kızmaya öfkelenmeye hiç hakkımız yok. Biz sadece bu topraklarda, bu kadar öğretilmiş cehaleti nasıl yayabildik. Bu kadar bu literatürden, bu kelimelerden bu kavramlardan kendi çocuklarımızı, kendi insanlarımızı hatta kendi yöneticilerimizi nasıl mahrum bıraktık bunun üzerinde düşünmeliyiz" ifadelerine yer verdi.
- "Diyanet İşleri Başkanlığını unutuyorlar"
Kendisinin son günlerde üzüntülü günler geçirdiğini anlatan Görmez, "Şahsım, kurumum, ülkem, gönül coğrafyam adına. Çünkü herkes bugünlerde konuşurken, öyle ara dönemlerde devletin bir sopası haline getirilmek istenen Diyanetten bahsediyor. Yoksa son yıllarda bütün gönül coğrafyamızı kuşatan Rusya'nın içerisindeki 30 milyon Müslüman'la buluşan, Türk Cumhuriyetlerinde Kafkaslarda, Baltık Cumhuriyetlerinde, Balkanlardaki bütün Müslümanların müessesesi haline gelen Diyanet İşleri Başkanlığını unutuyorlar. Doğrusu bunu dikkate almıyorlar. Belki de öfke biraz bundan dolayı" sözlerine yer verdi.
Görmez, yüzyıl sonra dünyanın her bölgesinde kendisini yetim kabul etmiş, azınlık kalmış Müslüman kardeşleriyle ilişkiler kurduklarını, okullar ve camiler yaptıklarını aktararak, gecikmişliğin farkında olduklarını vatandaşların yardım ve himmetiyle de bu eksikliği hızla gidereceklerini kaydetti.
- "Bir cehalet dönemi yaşıyoruz"
Avrupa Birliği tartışmaları için yargı ve temel haklar faslında bulunduğunu ve orada Türkiye'yi taşımaktan sorumlu olan büyükelçi ile arasında geçen bir diyaloğu anlatan Görmez, "Kur'anda bulunan hadisler üzerinden İslam tartışmasına cüret eden bir cehalet dönemi yaşıyoruz. Yahut peygamberimizin ayetleri üzerinden İslam tartışması yapan cehalet örneklerine şahitlik ediyoruz" diye konuştu.
Sorunun öğretilmiş bir cehalet olduğunu belirten Görmez, şunları belirtti:
"Bugün yaşadığımız sorun Şam, Bağdat diyarında, Kahire'de, Yemen'de Müslümanların hikmetten uzaklaştıkları için İslam'ı tatbik edilemeyen bir hükümler manzumesine indirgemesinden kaynaklanmıştır. Bugün ilmi hikmeti ve mağrifeti yerleştirememekten kaynaklanan ciddi bir bilgi ve düşünce krizi içinde olduğumuzu ifade etmek isterim. İster Vuslat Platformu olsun, ister Usul Platformu olsun dünyada ve ülkemizde İslam medeniyetinin yeniden inşası üzerinde duracaksak o zaman öncelikle ilim, hikmet ve marifet. Bu üç kavramın nasıl birleştiririz bu öğretilmiş cehaleti nasıl ortadan kaldırırız hep birlikte üzerinde durmamız gerekiyor.
'Ey iman edenler siz yer yüzünde adaleti ayakta tutacaksınız ve bu adaletinizle de bütün insanlara örnek olacaksınız. siz dünyanızda adaleti ayakta tutacaksınız ve örnek olacaksınız'. Müslümanlar bununla mükellef. Ama teorik olarak bile biz adalet mefkuremizi kaybettik. Teorik olarak dahi adalet mefkuremizi yeniden ayağa kaldırmak mecburiyetimiz var."
Uluslararası Vuslat Derneği Başkanı Hamza Cebeci de bütün problemlerin sebebinin, kaynağının ve çözümünün de insanlarda bulunduğunu söyledi.
İnsanların inandıkları yolda ve görevlerini hakkıyla yapmaları durumunda problemlerin ortadan kalkacağını belirten Cebeci, Batı'nın ürettiklerine Müslümanların ürettiklerinden daha fazla güvenildiğini, bunun bertaraf edilmesi gerektiğini, ülkesinde mazisi kendisine karanlık gösterilen bir nesil yetiştirildiğini örnekler vererek anlattı.
- "Onlar şehittir inşallah"
Ülkenin 100 yılına şahitlik ettiklerini ve 50 yılını da gördüklerini belirten Cebeci, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu nedenle bugün ki halimizi elbette ki dua ve şükür ile karşılayacağız. Ama yeterli bulmayacağız. Çanakkale'yi kutladık. Zafer olarak kutladık. Ama bir müdafaa harbinde 250 küsur bin şehit vermişsek ve kısa zaman sonra da bu topraklar taksim edilmişse bunu gerçekçi olarak değerlendirmek lazım. Eğer harp meydanlarında ölüm emretmek doğru olsaydı, Allah'ın peygamberi, Bedir'de, Uhut'da, Hendek'te ölümü emrederdi. Parmak sayısı kadar şehit var. Onun için bu milletin evlatları, boyu tüfeğin boyu kadar olan çocuklar Çanakkale'de şehit olmuştur. Onlar şehittir İnşallah. Ama onları bu cephelere sürenler bunun hesabını verecekler."
- "Allah'ın izniyle bu millet uyanık olacak"
Cebeci, Türkiye'nin 1. Dünya Savaşı'nda düştüğü duruma sokulmak istendiğine dikkati çekerek, "Bugün de aynı oyunlara aynı tezgahlara bizi sürüklemeye çalışıyorlar. Eğer başımızda ki idareciler, ferasetsiz ve dirayetsiz olsa bu milletin evlatlarını düşünmese, bizi Suriye ile de, İran ile de harp ettirirlerdi. Hem de Müslüman kardeşlerimizle ettirirlerdi. Ama bunlara karşı Allah'ın izniyle bu millet uyanık olacak. Ama sarsılmamak ve yıkılmamak için daha yapacak çok şeylerimiz var" sözlerine yer verdi.
"Surda bir delik açtık mukaddes mi mukaddes ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es" sözünü hatırlatan Cebeci, "Allah'ın izniyle surda gedik açıldı. O dönemin gençliği elhamdülillah bugün iktidarda. Önümüzde çok büyük bir imtihan var. Ufak tefek hataları büyütmeden büyük resme bakarak yine üzerimize düşeni yapmalıyız" dedi.
- Sonuç bildirgesi
Uluslararası Vuslat Derneği Genel Sekreteri Ahmet Malatyalı da sempozyumun sonuç bildirgesini okudu. Malatyalı, "Dünyanın geçmekte olduğu en büyük kriz, medeniyet krizidir. Bağnazlıklar, bilgisizlik, tahammülsüzlük, ön yargı, düşmanlık, kin ve nefret duyguları, terör ve şiddet eylemleri, savaş ve saldırganlık eğilimleri yaşanan krizin sonuçlarıdır. Toplumumuzun temel taşıyıcı ve koruyucu yapısı olan aile ve fertleri arasındaki münasebetler zedelenmiş, gençlik, üretkenlik ve tefekkürden uzaklaştırılıp manevi değerlerden kopartılarak malayani meşgalelerin esiri olup harap edilmiştir" diye konuştu.
Kaynak: AA
"Daha hutbe ile namazın, namaz ile duanın farkını bilmeyen insanlar, hem de bu medeniyetin ve bu toprakların çocukları bütün tartışmalarını din ve diyanet üzerinden yürütebiliyorlar. Ne kadar üzücü. Ama o da bizim eksikliğimiz. Bizim kızmaya öfkelenmeye hiç hakkımız yok. Biz sadece bu topraklarda, bu kadar öğretilmiş cehaleti nasıl yayabildik. Bu kadar bu literatürden, bu kelimelerden bu kavramlardan kendi çocuklarımızı, kendi insanlarımızı hatta kendi yöneticilerimizi nasıl mahrum bıraktık bunun üzerinde düşünmeliyiz" ifadelerine yer verdi.
- "Diyanet İşleri Başkanlığını unutuyorlar"
Kendisinin son günlerde üzüntülü günler geçirdiğini anlatan Görmez, "Şahsım, kurumum, ülkem, gönül coğrafyam adına. Çünkü herkes bugünlerde konuşurken, öyle ara dönemlerde devletin bir sopası haline getirilmek istenen Diyanetten bahsediyor. Yoksa son yıllarda bütün gönül coğrafyamızı kuşatan Rusya'nın içerisindeki 30 milyon Müslüman'la buluşan, Türk Cumhuriyetlerinde Kafkaslarda, Baltık Cumhuriyetlerinde, Balkanlardaki bütün Müslümanların müessesesi haline gelen Diyanet İşleri Başkanlığını unutuyorlar. Doğrusu bunu dikkate almıyorlar. Belki de öfke biraz bundan dolayı" sözlerine yer verdi.
Görmez, yüzyıl sonra dünyanın her bölgesinde kendisini yetim kabul etmiş, azınlık kalmış Müslüman kardeşleriyle ilişkiler kurduklarını, okullar ve camiler yaptıklarını aktararak, gecikmişliğin farkında olduklarını vatandaşların yardım ve himmetiyle de bu eksikliği hızla gidereceklerini kaydetti.
- "Bir cehalet dönemi yaşıyoruz"
Avrupa Birliği tartışmaları için yargı ve temel haklar faslında bulunduğunu ve orada Türkiye'yi taşımaktan sorumlu olan büyükelçi ile arasında geçen bir diyaloğu anlatan Görmez, "Kur'anda bulunan hadisler üzerinden İslam tartışmasına cüret eden bir cehalet dönemi yaşıyoruz. Yahut peygamberimizin ayetleri üzerinden İslam tartışması yapan cehalet örneklerine şahitlik ediyoruz" diye konuştu.
Sorunun öğretilmiş bir cehalet olduğunu belirten Görmez, şunları belirtti:
"Bugün yaşadığımız sorun Şam, Bağdat diyarında, Kahire'de, Yemen'de Müslümanların hikmetten uzaklaştıkları için İslam'ı tatbik edilemeyen bir hükümler manzumesine indirgemesinden kaynaklanmıştır. Bugün ilmi hikmeti ve mağrifeti yerleştirememekten kaynaklanan ciddi bir bilgi ve düşünce krizi içinde olduğumuzu ifade etmek isterim. İster Vuslat Platformu olsun, ister Usul Platformu olsun dünyada ve ülkemizde İslam medeniyetinin yeniden inşası üzerinde duracaksak o zaman öncelikle ilim, hikmet ve marifet. Bu üç kavramın nasıl birleştiririz bu öğretilmiş cehaleti nasıl ortadan kaldırırız hep birlikte üzerinde durmamız gerekiyor.
'Ey iman edenler siz yer yüzünde adaleti ayakta tutacaksınız ve bu adaletinizle de bütün insanlara örnek olacaksınız. siz dünyanızda adaleti ayakta tutacaksınız ve örnek olacaksınız'. Müslümanlar bununla mükellef. Ama teorik olarak bile biz adalet mefkuremizi kaybettik. Teorik olarak dahi adalet mefkuremizi yeniden ayağa kaldırmak mecburiyetimiz var."
Uluslararası Vuslat Derneği Başkanı Hamza Cebeci de bütün problemlerin sebebinin, kaynağının ve çözümünün de insanlarda bulunduğunu söyledi.
İnsanların inandıkları yolda ve görevlerini hakkıyla yapmaları durumunda problemlerin ortadan kalkacağını belirten Cebeci, Batı'nın ürettiklerine Müslümanların ürettiklerinden daha fazla güvenildiğini, bunun bertaraf edilmesi gerektiğini, ülkesinde mazisi kendisine karanlık gösterilen bir nesil yetiştirildiğini örnekler vererek anlattı.
- "Onlar şehittir inşallah"
Ülkenin 100 yılına şahitlik ettiklerini ve 50 yılını da gördüklerini belirten Cebeci, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu nedenle bugün ki halimizi elbette ki dua ve şükür ile karşılayacağız. Ama yeterli bulmayacağız. Çanakkale'yi kutladık. Zafer olarak kutladık. Ama bir müdafaa harbinde 250 küsur bin şehit vermişsek ve kısa zaman sonra da bu topraklar taksim edilmişse bunu gerçekçi olarak değerlendirmek lazım. Eğer harp meydanlarında ölüm emretmek doğru olsaydı, Allah'ın peygamberi, Bedir'de, Uhut'da, Hendek'te ölümü emrederdi. Parmak sayısı kadar şehit var. Onun için bu milletin evlatları, boyu tüfeğin boyu kadar olan çocuklar Çanakkale'de şehit olmuştur. Onlar şehittir İnşallah. Ama onları bu cephelere sürenler bunun hesabını verecekler."
- "Allah'ın izniyle bu millet uyanık olacak"
Cebeci, Türkiye'nin 1. Dünya Savaşı'nda düştüğü duruma sokulmak istendiğine dikkati çekerek, "Bugün de aynı oyunlara aynı tezgahlara bizi sürüklemeye çalışıyorlar. Eğer başımızda ki idareciler, ferasetsiz ve dirayetsiz olsa bu milletin evlatlarını düşünmese, bizi Suriye ile de, İran ile de harp ettirirlerdi. Hem de Müslüman kardeşlerimizle ettirirlerdi. Ama bunlara karşı Allah'ın izniyle bu millet uyanık olacak. Ama sarsılmamak ve yıkılmamak için daha yapacak çok şeylerimiz var" sözlerine yer verdi.
"Surda bir delik açtık mukaddes mi mukaddes ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es" sözünü hatırlatan Cebeci, "Allah'ın izniyle surda gedik açıldı. O dönemin gençliği elhamdülillah bugün iktidarda. Önümüzde çok büyük bir imtihan var. Ufak tefek hataları büyütmeden büyük resme bakarak yine üzerimize düşeni yapmalıyız" dedi.
- Sonuç bildirgesi
Uluslararası Vuslat Derneği Genel Sekreteri Ahmet Malatyalı da sempozyumun sonuç bildirgesini okudu. Malatyalı, "Dünyanın geçmekte olduğu en büyük kriz, medeniyet krizidir. Bağnazlıklar, bilgisizlik, tahammülsüzlük, ön yargı, düşmanlık, kin ve nefret duyguları, terör ve şiddet eylemleri, savaş ve saldırganlık eğilimleri yaşanan krizin sonuçlarıdır. Toplumumuzun temel taşıyıcı ve koruyucu yapısı olan aile ve fertleri arasındaki münasebetler zedelenmiş, gençlik, üretkenlik ve tefekkürden uzaklaştırılıp manevi değerlerden kopartılarak malayani meşgalelerin esiri olup harap edilmiştir" diye konuştu.