Başbakan Yardımcısı Babacan Açıklaması
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Koalisyonların, siyasi istikrar bozulduğu zaman bir ülkeyi kısa zamanda nasıl çökertebiliyorlar, en canlı örneğini yakın tarihimizde yaşamışız. Bunun için önümüzdeki dönem çok kritik olacak" dedi.
Babacan, Ekonomi Kulübü tarafından düzenlenen programda yaptığı konuşmada, dışa açık bir ekonomi olarak dünyada olup bitenlerin Türkiye'yi az ya da çok etkilediğini söyledi.
Böylesi bir ortamda ülke ekonomisini azami şekilde korumak, varsa fırsatlardan istifade etmek gerektiğini dile getiren Babacan, dışarıdan gelebilecek her türlü olumsuzluk karşısında da ekonominin kalıcı bir hasara uğramamasını sağlamanın öncelikler arasında bulunduğunu belirtti. Babacan, izlediklerini ekonomik politikaların özünde de bunların bulunduğunu vurguladı.
Türkiye'nin küresel sorunları yakından izlediğine, finansal ve ekonomik sorunlara çözüm arayışları içerisinde yer aldığına işaret eden Babacan, Türkiye'nin, G20 Dönem Başkanlığında da bu organizasyonun gündemine ve çalışma konularına başlıklar eklediğini söyledi.
Küresel krizin ekonomiler üzerindeki etkilerinin sürdüğüne dikkati çeken Babacan, özellikle Avrupa ekonomisinin genel tablosunun Türkiye'yi yakından ilgilendirdiğini, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyanın da ciddi sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu vurguladı.
- İstikrar vurgusu
Dünyada nüfusunun çoğunluğu Müslüman olup kendi içinde istikrarını koruyabilen, ekonomisini güçlü tutabilen ülke sayısının çok sınırlı olduğuna işaret eden Babacan, şunları kaydetti:
"Türkiye olarak sahip olduğumuz istikrar zeminin kıymetini mutlaka bilmemiz lazım. Türkiye'deki siyasi istikrar şu anda en önemli değerimiz, varlığımız. İstikrar olmadığında dünyanın en büyük ikinci petrol rezervlerine sahip Irak, nasıl her gün vahşetin sahnesi olabiliyor, Libya gibi bir ülke nasıl zor duruma düşebiliyor. Bir bakıma petrol, gaz, diğer doğal kaynaklar da para etmiyor, ülkede siyasi istikrar, huzur, güven yoksa... Bizim en önemli varlığımız bu. Tarihimizde hiçbir zaman sömürgeci olmamışız, başka ülkelerin varlıklarına, servetine el koyup da üzerine oturmamışız, doğal kaynaklarımız sınırlı.
Türkiye olarak alnımızın teri, bileğimiz gücüyle ekonomimizi büyüttük, hak ederek bu noktaya geldik. Ağırlıklı olarak da özel sektörün çabalarıyla bugünkü noktaya geldik. 12 yıllık tecrübemizde devletin yaptığı harcamanın, yatırımların büyümeye katkısı hemen hemen sıfır. Bizim büyümemiz asıl özel sektör eliyle oluyor. Havaalanları, otoyolları, köprüler, barajlar yapıyoruz, bunlar Türkiye'deki yatırımların yüzde 20'si ediyor. Türkiye'deki yatırım harcamasının yüzde 80'ini özel sektör yapıyor."
Siyasi istikrar olmadan ekonomik istikrarı sağlamak neredeyse imkansız olduğunu vurgulayan Babacan, böyle bir ülke bulunmadığını söyledi.
- Katılım bankacılığı ve Megabank
Ali Babacan, katılım bankalarının 1980'lardan bu yana hizmet verdiğini ama özellikle 1990'lı dönemlerde katılım bankalarının çok ciddi dışlandığını, üvey evlat yerine konulduğunu belirtti.
Katılım bankalarının 2001 kriziyle çok ciddi sorunlarla başbaşa kaldığını anlatan Babacan, "Katılım bankalarının finans sistemimizdeki piyasa payı yüzde 3'ten 5'e çıktı. Bundan da memnun değiliz. Bunun için kamuyu da bu işin içine sokalım dedik. Bu konuda hassasiyeti olan mevduat sahibi ve fon kullanımı oldukça çok fazla. Yeter ki imkan olsun, kapılar açılsın" dedi.
Megabank konusunda ise yaklaşık 1 yıldır uğraştıklarını anımsatan Babacan, Endonezya, Türkiye ve İslam Kalkınma Bankasının kurucu olarak yer aldığı, güçlü finansal yapıya sahip bu yeni finans kuruluşunun dünyadaki katılım bankaları için merkez bankası görevi göreceğini ve büyük yatırımlar için yatırım bankacılığı fonksiyonu üstleneceğini söyledi. Babacan, "Hazine'den arkadaşlarımız Cidde'ye yola çıkıyorlar. Endonezya'dan gelen yetkililerle ve İslam Kalkınma Bankası ile beraber kuruluş mekanizmasını, çalışma usullerini ve amacını yazılı dokümanlar haline getirmeye başlıyoruz. Kısa zamanda bu yeni müesseseyi de dünyaya kazandırmayı ümit ediyoruz" diye konuştu.
- "Muhalefet kendi dönemlerini hatırlıyor"
Babacan, Türkiye'nin sağlam bir bütçeyle yola devam ettiğini ifade ederek, "Diğer siyasi partilerin bu ara üzerine oynadıkları mali disiplin, sağlam bütçe ayağını tamamen ortadan kaldıracak kadar tehlikeli politikalar. Dolayısıyla onlara hiç prim vermeyiz, vermeyeceğiz de. Onlar kendi dönemlerini hatırlıyorlar emekli maaşlarına, asgari ücrete yüzde 30, 40, 50 zamların verildiği dönemler olmuş ama arkadan gelen yüzde 50, 60, 80 enflasyon paranın değerini sıfırlamış. Önemli olan maaşın nominal rakamı değildir. Önemli olan o paranın satın alma gücüdür. 12 yıllık dönem, satın alma gücünün arttığı bir dönemdir. Bütçede gerçekçi olacağız. Çünkü orada har vurup harman savurunca bunun sonu para basmaya gidiyor, para basma da enflasyonu getiriyor. Enflasyon da verilen zamların hepsini alıp götürüyor" diye konuştu.
Önümüzdeki dönemde en önemli koruların yapısal ve mikro ekonomik reformlar olacağını vurgulayan Babacan, bu amaçla 1248 eylemi bir takvime bağlı olarak açıkladıklarını söyledi.
Kamu hizmetlerinden memnuniyet ve güvende yargı alanında gerileme yaşandığına işaret eden Ali Babacan, yargıdaki bazı hakim ve savcıların belli bir yapının kontrolü ve emir komuta zincirinde çalışıyor olmasının başlı başına felaket olduğunu dile getirdi. Babacan, "Orada bir reform yapılacaksa bunu hükümet, Meclis yapacak. Yargı kendi kendini reforme edecek bir kabiliyete sahip değil" dedi.
Babacan, eğitimin reforma ihtiyaç duyulan bir diğer önemli alan olduğunu belirten Babacan, bu alanda niceliksel ilerleme sağlanmasına karşın niteliğe bakıldığında sorunlar bulunduğunu ifade etti.
- "Türkiye'nin önü açık"
Türkiye'nin bir geçiş dönemi yaşadığını ve buna yönelik yol haritasını detaylı olarak hazırladıklarını dile getiren Babacan, "Ekonomik aktörler önlerini göremezlerse dururlar. Görüş mesafesi kısalırsa daha yavaş giderler. Bu tüketici, yatırımcı ve finans sektörü için de böyledir. Önümüzdeki dönemle ilgili hazırlıklar bütün detaylarıyla yapıldı. Burada önemli olan yazılıp çizilenin fiilen uygulanması. Hazırlıklarımız harfiyen uygulandıktan sonra Türkiye'nin önü, yolu açık" diye konuştu.
Siyasi istikrar bozulduğunda bir ülkenin nasıl kötüleşebildiğinin dünyadaki örneklerde ve koalisyonlar dönemlerinde görüldüğünü belirten Babacan, "Koalisyonların, siyasi istikrar bozulduğu zaman bir ülkeyi kısa zamanda nasıl çökertebiliyorlar en canlı örneğini yakın tarihimizde yaşamışız. Bunun için önümüzdeki dönem çok kritik olacak. Seçimlerle ortaya çıkacak siyasi tablo Türkiye'nin önümüzdeki 4, 8 yılını biçimlendirecek çok kritik bir dönem. Ümit ediyorum ki seçimler Türkiye'deki istikrar zeminini güçlendiren bir sonuç getirir" dedi.
Kaynak: AA
Böylesi bir ortamda ülke ekonomisini azami şekilde korumak, varsa fırsatlardan istifade etmek gerektiğini dile getiren Babacan, dışarıdan gelebilecek her türlü olumsuzluk karşısında da ekonominin kalıcı bir hasara uğramamasını sağlamanın öncelikler arasında bulunduğunu belirtti. Babacan, izlediklerini ekonomik politikaların özünde de bunların bulunduğunu vurguladı.
Türkiye'nin küresel sorunları yakından izlediğine, finansal ve ekonomik sorunlara çözüm arayışları içerisinde yer aldığına işaret eden Babacan, Türkiye'nin, G20 Dönem Başkanlığında da bu organizasyonun gündemine ve çalışma konularına başlıklar eklediğini söyledi.
Küresel krizin ekonomiler üzerindeki etkilerinin sürdüğüne dikkati çeken Babacan, özellikle Avrupa ekonomisinin genel tablosunun Türkiye'yi yakından ilgilendirdiğini, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyanın da ciddi sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu vurguladı.
- İstikrar vurgusu
Dünyada nüfusunun çoğunluğu Müslüman olup kendi içinde istikrarını koruyabilen, ekonomisini güçlü tutabilen ülke sayısının çok sınırlı olduğuna işaret eden Babacan, şunları kaydetti:
"Türkiye olarak sahip olduğumuz istikrar zeminin kıymetini mutlaka bilmemiz lazım. Türkiye'deki siyasi istikrar şu anda en önemli değerimiz, varlığımız. İstikrar olmadığında dünyanın en büyük ikinci petrol rezervlerine sahip Irak, nasıl her gün vahşetin sahnesi olabiliyor, Libya gibi bir ülke nasıl zor duruma düşebiliyor. Bir bakıma petrol, gaz, diğer doğal kaynaklar da para etmiyor, ülkede siyasi istikrar, huzur, güven yoksa... Bizim en önemli varlığımız bu. Tarihimizde hiçbir zaman sömürgeci olmamışız, başka ülkelerin varlıklarına, servetine el koyup da üzerine oturmamışız, doğal kaynaklarımız sınırlı.
Türkiye olarak alnımızın teri, bileğimiz gücüyle ekonomimizi büyüttük, hak ederek bu noktaya geldik. Ağırlıklı olarak da özel sektörün çabalarıyla bugünkü noktaya geldik. 12 yıllık tecrübemizde devletin yaptığı harcamanın, yatırımların büyümeye katkısı hemen hemen sıfır. Bizim büyümemiz asıl özel sektör eliyle oluyor. Havaalanları, otoyolları, köprüler, barajlar yapıyoruz, bunlar Türkiye'deki yatırımların yüzde 20'si ediyor. Türkiye'deki yatırım harcamasının yüzde 80'ini özel sektör yapıyor."
Siyasi istikrar olmadan ekonomik istikrarı sağlamak neredeyse imkansız olduğunu vurgulayan Babacan, böyle bir ülke bulunmadığını söyledi.
- Katılım bankacılığı ve Megabank
Ali Babacan, katılım bankalarının 1980'lardan bu yana hizmet verdiğini ama özellikle 1990'lı dönemlerde katılım bankalarının çok ciddi dışlandığını, üvey evlat yerine konulduğunu belirtti.
Katılım bankalarının 2001 kriziyle çok ciddi sorunlarla başbaşa kaldığını anlatan Babacan, "Katılım bankalarının finans sistemimizdeki piyasa payı yüzde 3'ten 5'e çıktı. Bundan da memnun değiliz. Bunun için kamuyu da bu işin içine sokalım dedik. Bu konuda hassasiyeti olan mevduat sahibi ve fon kullanımı oldukça çok fazla. Yeter ki imkan olsun, kapılar açılsın" dedi.
Megabank konusunda ise yaklaşık 1 yıldır uğraştıklarını anımsatan Babacan, Endonezya, Türkiye ve İslam Kalkınma Bankasının kurucu olarak yer aldığı, güçlü finansal yapıya sahip bu yeni finans kuruluşunun dünyadaki katılım bankaları için merkez bankası görevi göreceğini ve büyük yatırımlar için yatırım bankacılığı fonksiyonu üstleneceğini söyledi. Babacan, "Hazine'den arkadaşlarımız Cidde'ye yola çıkıyorlar. Endonezya'dan gelen yetkililerle ve İslam Kalkınma Bankası ile beraber kuruluş mekanizmasını, çalışma usullerini ve amacını yazılı dokümanlar haline getirmeye başlıyoruz. Kısa zamanda bu yeni müesseseyi de dünyaya kazandırmayı ümit ediyoruz" diye konuştu.
- "Muhalefet kendi dönemlerini hatırlıyor"
Babacan, Türkiye'nin sağlam bir bütçeyle yola devam ettiğini ifade ederek, "Diğer siyasi partilerin bu ara üzerine oynadıkları mali disiplin, sağlam bütçe ayağını tamamen ortadan kaldıracak kadar tehlikeli politikalar. Dolayısıyla onlara hiç prim vermeyiz, vermeyeceğiz de. Onlar kendi dönemlerini hatırlıyorlar emekli maaşlarına, asgari ücrete yüzde 30, 40, 50 zamların verildiği dönemler olmuş ama arkadan gelen yüzde 50, 60, 80 enflasyon paranın değerini sıfırlamış. Önemli olan maaşın nominal rakamı değildir. Önemli olan o paranın satın alma gücüdür. 12 yıllık dönem, satın alma gücünün arttığı bir dönemdir. Bütçede gerçekçi olacağız. Çünkü orada har vurup harman savurunca bunun sonu para basmaya gidiyor, para basma da enflasyonu getiriyor. Enflasyon da verilen zamların hepsini alıp götürüyor" diye konuştu.
Önümüzdeki dönemde en önemli koruların yapısal ve mikro ekonomik reformlar olacağını vurgulayan Babacan, bu amaçla 1248 eylemi bir takvime bağlı olarak açıkladıklarını söyledi.
Kamu hizmetlerinden memnuniyet ve güvende yargı alanında gerileme yaşandığına işaret eden Ali Babacan, yargıdaki bazı hakim ve savcıların belli bir yapının kontrolü ve emir komuta zincirinde çalışıyor olmasının başlı başına felaket olduğunu dile getirdi. Babacan, "Orada bir reform yapılacaksa bunu hükümet, Meclis yapacak. Yargı kendi kendini reforme edecek bir kabiliyete sahip değil" dedi.
Babacan, eğitimin reforma ihtiyaç duyulan bir diğer önemli alan olduğunu belirten Babacan, bu alanda niceliksel ilerleme sağlanmasına karşın niteliğe bakıldığında sorunlar bulunduğunu ifade etti.
- "Türkiye'nin önü açık"
Türkiye'nin bir geçiş dönemi yaşadığını ve buna yönelik yol haritasını detaylı olarak hazırladıklarını dile getiren Babacan, "Ekonomik aktörler önlerini göremezlerse dururlar. Görüş mesafesi kısalırsa daha yavaş giderler. Bu tüketici, yatırımcı ve finans sektörü için de böyledir. Önümüzdeki dönemle ilgili hazırlıklar bütün detaylarıyla yapıldı. Burada önemli olan yazılıp çizilenin fiilen uygulanması. Hazırlıklarımız harfiyen uygulandıktan sonra Türkiye'nin önü, yolu açık" diye konuştu.
Siyasi istikrar bozulduğunda bir ülkenin nasıl kötüleşebildiğinin dünyadaki örneklerde ve koalisyonlar dönemlerinde görüldüğünü belirten Babacan, "Koalisyonların, siyasi istikrar bozulduğu zaman bir ülkeyi kısa zamanda nasıl çökertebiliyorlar en canlı örneğini yakın tarihimizde yaşamışız. Bunun için önümüzdeki dönem çok kritik olacak. Seçimlerle ortaya çıkacak siyasi tablo Türkiye'nin önümüzdeki 4, 8 yılını biçimlendirecek çok kritik bir dönem. Ümit ediyorum ki seçimler Türkiye'deki istikrar zeminini güçlendiren bir sonuç getirir" dedi.