'KCK Kongreyi Bir Günde Toplamaya Hazır'
Dün Kandil’de KCK yetkilileri ile yaptıkları görüşmenin ardından bugün Diyarbakır’da İmralı heyeti adına açıklamalarda bulunan HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, KCK yetkililerinin kendilerine, kongre hazırlıkları yaparken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetin ortaya koyduğu yaklaşımları nedeniyle bunu dondurduklarını ancak hükümetin süreç ile ilgili adım atması durumunda kongreyi bir gün içerisinde toplamaya hazır olduklarını söylediklerini vurguladı.
Abdullah Öcalan ile yaptıkları tüm resmi başvurulara rağmen 2 aydır görüşemediklerini ve kendisinden haber alamadıklarını da ifade eden Baluken, Öcalan üzerinde yeni bir tecrit sistemi devreye konulduğunu ve bunun barış umudu üzerine karabasan gibi çöktüğünü kaydetti.
Çözüm süreci çerçevesinde dün Kandil’de KCK yetkilileri ile görüşme yapan İmralı heyeti, bugün Diyarbakır’da basın toplantısı düzenledi.
Toplantıya, heyette yer alan HDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, DTK Eş Başkanı Hatip Dicle ve Ceylan Bağrıyanık katıldı.
Heyet adına açıklamalarda bulunan Baluken, üç aydır yürüttükleri temaslarla ilgili kamuoyunu bilgilendirme ve sürecin geldiği aşamayı kamuoyu ile paylaşmak amacıyla toplantıyı düzenlediklerini belirtti.
Yaklaşık 2,5 yıldır devam eden çözüm sürecinde kalıcı bir barışın sağlanması açısından önemli bir aşamaya gelindiğini ifade eden Baluken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetinin müzakere masasını devirmeye çalışmadan önce gelinen aşamayı şu şekilde değerlendirdiklerini vurguladı:
“Tarihi Dolmabahçe mutabakatıyla tarafların müzakereyi başlatma iradesini ortaya koyması. Mutabakattaki 10 maddenin taraflar arasındaki uzun görüşme ve istişarelerden sonra kabul edilmesi. İmralı’da sayın Öcalan’ın da hazır bulunduğu toplantıda bir izleme heyetinin kurulması, bu heyetin son Nevruz manifestosundan bir hafta sonra adaya gitmesi ve sayın Öcalan tarafından KCK’ye silah bırakmak için kongreyi toplama çağrısı yapılması. Sayın Öcalan’ın Nevruz’da da belirttiği gibi bir hakikatleri araştırma komisyonu aracılığı ile Kürt meselesi ve demokratikleşme sorunu ile ilgili olarak demokratik çözümün geliştirilmesi. İzleme heyetinin devreye girmesi ile toplumun sürece dahil olması ve sürecin şeffaf bir şekilde ilerlemesi”.
“BARIŞ SÜRECİ SEKTEYE UĞRADI”
Bu 5 başlığın 30 yıllık çatışma sünecinin sonlanması ve Kürt meselesinin çözümü açısından toplumda yarattığı umutların herkesin malumu olduğunu anlatan Baluken, “Bizler de heyet olarak bu büyük umudun nihai çözüme ulaşması için üzerimize düşeni yerine getirme gayreti içinde olduk. Başta Öcalan olmak üzere büyük bir özveri ve fedakarlıkla, çoğunlukla da tek tarafla olarak bir aşamaya getirdiğimiz süreçte AK Parti’nin dayatmaları tüm kamuoyu tarafından bilinmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından deklare edilen ve AK Parti tarafından harfiyen yerine getirilen söylem ve politikalar barış sürecini sekteye uğratmıştır” dedi.
Baluken, bu söylem ve politikaları ise şöyle sıraladıklarını dile getirdi:
“Cumhurbaşkanı tarafından Nevruz bildirgesinden iki gün sonra dile getirilen, ‘İzleme heyetinin kuruluşunu yanlış bulduk, Dolmabahçe mutabakatını doğru değil, 10 maddenin demokrasi ile ilişkisi yok, ortada masa yoktur, devlet böyle kirli pazarlıklar içerisinde olmaz’ söylemi ve ‘Kürt sorunu yoktura’ gelen söylemler politikalar ve yaklaşımlar yüzyıllık Kürt meselesinin temel zemini oluşturan inkar ve buna dayalı asimilasyoncu, statükoca devlet anlayışının devam ettirileceğinin açık bir mesajıdır. Bunun akabinde Ağrı’nın Diyadin ilçesinde üç gencin yaşamını yitirmesine neden olan operasyonel süreç. Roboski ve sınır hattında ordunun kışla dışına çıkarılması. HDP’ye karşı hakaret ve tehdit dili. HDP çalışanlarına gözaltı furyası. HDP seçim çalışmalarına ve bürolarına yönelik linç saldırıları. Genel merkezimize yapılan silahlı saldırı ve yine yandaş medya aracılığı ile HDP’ye karşı yürütülen psikolojik linç kampanyası AK Parti hükümeti tarafından devreye konmuştur”.
“MUHATAPLARIMIZIN TEHLİKELERE KARŞI DİKKATİNİ ÇEKTİK”
İmralı heyetinin süreç ile bağdaşmayan bu konularla ilgili devlet ve hükümet yetkilileri ile önemli birkaç görüşme gerçekleştirdiğine dikkat çeken Baluken, şunları kaydetti:
“Bu politika ve yaklaşımların olası tehlikelerine muhataplarımızın dikkati çekilmiştir. Yine bu görüşmeler esnasında izleme heyetinin kurulması ve bu heyetin İmralı’da Öcalan ile birlikte toplantı yapması talebi resmi olarak muhataplarımıza ifade edilmiştir. Bu yapıcı önerilerimize karşı hükümet ve Cumhurbaşkanı Erdoğan içine girdikleri olumsuz tavırdan tek bir adım geri atmamış, süreci rahatlatacak tek bir gelişmenin önünü açmamışlardır. İzleme heyeti halen kurulmadığı gibi sayın Öcalan ile heyetimizin görüşme talebine resmi bir cevap verilmemiştir. Bırakalım sayın Öcalan ile görüşme talebimizin karşılanmasını, sürecin mimarı olan Öcalan üzerinde yeni bir tecrit sistemi devreye konmuştur. Tecrit barış umudu üzerine karabasan gibi çökmüştür. AK Parti hükümeti adeta süreci bitirmek üzere en tehlikeli yaklaşımını, devirmeye çalıştığı müzakere masasının üzerine koymuştur”.
“HÜKÜMETİ ÖCALAN’A DOĞRU YAKLAŞMAŞA ÇAĞIRIYORUZ”
İmralı heyeti olarak, tüm kurum ve bileşenleri ile bu durumu asla kabullenmediklerini ve şiddet ile kınadıklarını paylaştıklarını vurgulayan Baluken, “Sayın Öcalan’ın koşulları konusunda barış yanlışı herkesin son derece hassa olduğunu AK Parti hükümetine hatırlatıyoruz. Tecridi gündemleştirmek ateşe benzinle gitmek, badışı kanlı çarmıha yeniden germeye çalışmaktır. Bizim açımızdan bugüne kadar AK Parti hükümetinin süreç içerisinde pek çok yaklaşımının tolare edilmiş olmasına rağmen barış önderliğinin konumu asla kanıksanacak bir konu olarak ele alınmamıştır. Hükümeti derhal bu tecrit uygulamasından vazgeçmeye davet ediyoruz. Barış isteniyorsa, hükümeti sayın Öcalan’’a doğru yaklaşmaya çağırıyoruz” dedi.
AK Partili yetkililerin zaman zaman HDP ve Kandil’i sert bir dille eleştirdiğini ancak sayın Öcalan’ın yaklaşımlarını desteklediğini diye getiren Baluken, “Biz bu tezatı kendilerine hatırlatıyoruz. Madem sayın Öcalan bu sürecin toparlayıcısı durumundadır. Bu tecriti bir an önce kaldırmaları gerektiğini tekrar vurgulamak istiyoruz” diye konuştu.
“KONGRE BİR GÜN İÇİNDE TOPLANABİLİR”
Dün KCK yetkilileri ile yaptıkları görüşmelerde, yetkililerin kendilerine tüm örgüt birimlerinin tecrit ile ilgili büyük bir tepkisellik içinde olduğunu açık bir şekilde ifade ettiğini anlatan Baluken, şunları kaydetti:
“Önderliğimize yaklaşım sürece yaklaşımdır tespitinde bulunmuşlardır. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce kaldırılması gerektiği, tüm birimler tarafından heyetimize aktarılmıştır. İzleme heyeti kurulmamışken, demokratik alanlar hergün saldırı altındayken AK Parti’nin her şey yolundaymış gibi sürdürdüğü politikaları büyük bir samimiyetsiz olarak değerlendirdiklerini ifade etmişlerdir. KCK yetilileri kongre hazırlıkları yaparlarken, Cumhurbaşkanı ve AK Parti’nin ortaya koyduğu bu yaklaşımlardan dolayı bunu dondurduklarını ifade etmiş, hükümetin adım atması durumunda bir gün içerisinde bile kongreyi toplamaya hazır olduklarını ifade etmişlerdir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen halkımız barışın gerçekleşmesi uğruna büyük bir sabırla süreci takip etme ve nihai sonuca götürme kararlılığındadır. Bunun hükümet tarafından doğru algılanmasını umut ediyoruz”.
“SALDIRILARI ŞİDDETLE KINIYORUZ”
Süreç açısından önemli tehlikenin de partileri şansında tüm demokratik siyasi alana yönelen pervasız saldırılar olduğuna dikkat çeken Baluken, şu ifadelerde bulundu:
“Seçim süreci başladığı günden bu yana 70’in üzerinde merkezde seçim çalışmalarımıza ve merkezlerimize yapılan saldırılar dün Adana ve İçeldeki saldırılarla birlikte yeni bir aşamaya geçmiştir. Bunun arkasında partimizi her aşamada nefret dili ili ötekileştiren Cumhurbaşkanı, Başbakan ve AK Partili yetkililerin olduğu bizim açımızdan nettir. Biz bu saldırıyı hem yapanları hem de arka planında bulunanları bugün bir kez daha şiddetle kınıyoruz. Cumhurbaşkanı ve başbakandan timsah gözyaşı anlamına gelen kınama mesajları değil bu saldırıları durdurmalarını bekliyoruz. Bu saldırılar seçim süreci ve sandık güvenliği açısından da demokratik ortamın tamamen ortadan kalktığını açık bir şekilde göstermektedir. Her gün partimizi tehditle, silahla oy topluyor diye suçlayanlar, bu saldırılarla teşhir olmuşlardır. Ayrıca Ağrı’da başlayıp, Roboski ve tüm sınır halkı başta olmak üzere bölgenin tamamında devam eden askeri operasyonlar tüm çağrı ve uyarılarımıza rağmen devam etmektedir. Dünkü toplantıda KCK yetkilileri, AK Parti’nin hergün askerleri kırsal alana gönderdiğini ve ölümlerin yaşanması için PKK’yı çatışma zeminine çekmeye çalıştıklarını vurgulamışlardır. Buna rağmen KCK yetkilileri gerillanın çatışmaya girmemesi için olabildiğince hassa davrandığını, devrede olan çatışmasızlığın süreç açısından en kıymetli kazanım olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Başta kadın ve genç olmak üzere tüm halkımızı çatışmasızlığa, çözüme ve barışa sahip çıkmaya, davet ediyoruz”.
“2 AYDIR ÖCALAN İLE GÖRÜŞMEDİK”
Baluken, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. En son heyette yer alan iki kişinin 5 Nisan’da Abdullah Öcalan ile görüştüğünü vurgulayan Baluken, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu tarihlerden itibaren biz sayın Öcalan’dan herhangi bir haber almış değiliz. Bu konuda devlet yetkililerinin görüşüp, görüşmediğini bilmiyoruz. Defalarca resmi başvurularımız olmasına rağmen herhangi bir geri dönüş bize yapılmış değil. Hem barış sürecinin hem de Ortadoğu’nun geleceğinin mimarı konumunda olan, Ortadoğu kamuoyu tarafından ne söylediği takip edilen bir halk önderinin kendi heyeti ile görüşmesini kesilmesi bizim açımızdan açık bir tecrit uygulamasıdır. Hükümetle ise son olarak 20-25 Nisan’da görüştük. Hükümet yetkilileri ile 3 ayrı toplantı gerçekleştirdik. O toplantılarda da dışarıda seçim gerilimi ne olursa olsun bu diyalog kanalının mutlaka açık tutulması gerektiğini ve özellikle çözüm sürecini yürüten heyetlerin bu konuda bütün olumsuzluklara rağmen sorumlu bir söylem ve üslupla sürece yaklaşmaları gerektiğini ifade ettik. Ancak görüyoruz ki bizim yapmış olduğumuz görüşmelerden sonra da en olumsuz açıklamalar müzakere masasında karşımızda oturan hükümetin çözüm süreci heyetinden geliyor. Yalçın Akdoğan, Efkan Ala ve Bekir Bozdağ’ın HDP’ye yönelik saldırıları adeta teşvik eden söylemlerini biz büyük bir sorumsuzluk ve görüşmelerde bizim önerilerimize karşı büyük bir ciddiyetsizlik tutumu solarak değerlendiriyoruz. Bu pencereden baktığımızda önerilerimizin dikkate alınmadığı diyalog kanallarının hükümet tarafından bilinçli bir şekilde kapalı tutulduğu ortaya çıkıyor”.
Kaynak: İHA
Çözüm süreci çerçevesinde dün Kandil’de KCK yetkilileri ile görüşme yapan İmralı heyeti, bugün Diyarbakır’da basın toplantısı düzenledi.
Toplantıya, heyette yer alan HDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, DTK Eş Başkanı Hatip Dicle ve Ceylan Bağrıyanık katıldı.
Heyet adına açıklamalarda bulunan Baluken, üç aydır yürüttükleri temaslarla ilgili kamuoyunu bilgilendirme ve sürecin geldiği aşamayı kamuoyu ile paylaşmak amacıyla toplantıyı düzenlediklerini belirtti.
Yaklaşık 2,5 yıldır devam eden çözüm sürecinde kalıcı bir barışın sağlanması açısından önemli bir aşamaya gelindiğini ifade eden Baluken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetinin müzakere masasını devirmeye çalışmadan önce gelinen aşamayı şu şekilde değerlendirdiklerini vurguladı:
“Tarihi Dolmabahçe mutabakatıyla tarafların müzakereyi başlatma iradesini ortaya koyması. Mutabakattaki 10 maddenin taraflar arasındaki uzun görüşme ve istişarelerden sonra kabul edilmesi. İmralı’da sayın Öcalan’ın da hazır bulunduğu toplantıda bir izleme heyetinin kurulması, bu heyetin son Nevruz manifestosundan bir hafta sonra adaya gitmesi ve sayın Öcalan tarafından KCK’ye silah bırakmak için kongreyi toplama çağrısı yapılması. Sayın Öcalan’ın Nevruz’da da belirttiği gibi bir hakikatleri araştırma komisyonu aracılığı ile Kürt meselesi ve demokratikleşme sorunu ile ilgili olarak demokratik çözümün geliştirilmesi. İzleme heyetinin devreye girmesi ile toplumun sürece dahil olması ve sürecin şeffaf bir şekilde ilerlemesi”.
“BARIŞ SÜRECİ SEKTEYE UĞRADI”
Bu 5 başlığın 30 yıllık çatışma sünecinin sonlanması ve Kürt meselesinin çözümü açısından toplumda yarattığı umutların herkesin malumu olduğunu anlatan Baluken, “Bizler de heyet olarak bu büyük umudun nihai çözüme ulaşması için üzerimize düşeni yerine getirme gayreti içinde olduk. Başta Öcalan olmak üzere büyük bir özveri ve fedakarlıkla, çoğunlukla da tek tarafla olarak bir aşamaya getirdiğimiz süreçte AK Parti’nin dayatmaları tüm kamuoyu tarafından bilinmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından deklare edilen ve AK Parti tarafından harfiyen yerine getirilen söylem ve politikalar barış sürecini sekteye uğratmıştır” dedi.
Baluken, bu söylem ve politikaları ise şöyle sıraladıklarını dile getirdi:
“Cumhurbaşkanı tarafından Nevruz bildirgesinden iki gün sonra dile getirilen, ‘İzleme heyetinin kuruluşunu yanlış bulduk, Dolmabahçe mutabakatını doğru değil, 10 maddenin demokrasi ile ilişkisi yok, ortada masa yoktur, devlet böyle kirli pazarlıklar içerisinde olmaz’ söylemi ve ‘Kürt sorunu yoktura’ gelen söylemler politikalar ve yaklaşımlar yüzyıllık Kürt meselesinin temel zemini oluşturan inkar ve buna dayalı asimilasyoncu, statükoca devlet anlayışının devam ettirileceğinin açık bir mesajıdır. Bunun akabinde Ağrı’nın Diyadin ilçesinde üç gencin yaşamını yitirmesine neden olan operasyonel süreç. Roboski ve sınır hattında ordunun kışla dışına çıkarılması. HDP’ye karşı hakaret ve tehdit dili. HDP çalışanlarına gözaltı furyası. HDP seçim çalışmalarına ve bürolarına yönelik linç saldırıları. Genel merkezimize yapılan silahlı saldırı ve yine yandaş medya aracılığı ile HDP’ye karşı yürütülen psikolojik linç kampanyası AK Parti hükümeti tarafından devreye konmuştur”.
“MUHATAPLARIMIZIN TEHLİKELERE KARŞI DİKKATİNİ ÇEKTİK”
İmralı heyetinin süreç ile bağdaşmayan bu konularla ilgili devlet ve hükümet yetkilileri ile önemli birkaç görüşme gerçekleştirdiğine dikkat çeken Baluken, şunları kaydetti:
“Bu politika ve yaklaşımların olası tehlikelerine muhataplarımızın dikkati çekilmiştir. Yine bu görüşmeler esnasında izleme heyetinin kurulması ve bu heyetin İmralı’da Öcalan ile birlikte toplantı yapması talebi resmi olarak muhataplarımıza ifade edilmiştir. Bu yapıcı önerilerimize karşı hükümet ve Cumhurbaşkanı Erdoğan içine girdikleri olumsuz tavırdan tek bir adım geri atmamış, süreci rahatlatacak tek bir gelişmenin önünü açmamışlardır. İzleme heyeti halen kurulmadığı gibi sayın Öcalan ile heyetimizin görüşme talebine resmi bir cevap verilmemiştir. Bırakalım sayın Öcalan ile görüşme talebimizin karşılanmasını, sürecin mimarı olan Öcalan üzerinde yeni bir tecrit sistemi devreye konmuştur. Tecrit barış umudu üzerine karabasan gibi çökmüştür. AK Parti hükümeti adeta süreci bitirmek üzere en tehlikeli yaklaşımını, devirmeye çalıştığı müzakere masasının üzerine koymuştur”.
“HÜKÜMETİ ÖCALAN’A DOĞRU YAKLAŞMAŞA ÇAĞIRIYORUZ”
İmralı heyeti olarak, tüm kurum ve bileşenleri ile bu durumu asla kabullenmediklerini ve şiddet ile kınadıklarını paylaştıklarını vurgulayan Baluken, “Sayın Öcalan’ın koşulları konusunda barış yanlışı herkesin son derece hassa olduğunu AK Parti hükümetine hatırlatıyoruz. Tecridi gündemleştirmek ateşe benzinle gitmek, badışı kanlı çarmıha yeniden germeye çalışmaktır. Bizim açımızdan bugüne kadar AK Parti hükümetinin süreç içerisinde pek çok yaklaşımının tolare edilmiş olmasına rağmen barış önderliğinin konumu asla kanıksanacak bir konu olarak ele alınmamıştır. Hükümeti derhal bu tecrit uygulamasından vazgeçmeye davet ediyoruz. Barış isteniyorsa, hükümeti sayın Öcalan’’a doğru yaklaşmaya çağırıyoruz” dedi.
AK Partili yetkililerin zaman zaman HDP ve Kandil’i sert bir dille eleştirdiğini ancak sayın Öcalan’ın yaklaşımlarını desteklediğini diye getiren Baluken, “Biz bu tezatı kendilerine hatırlatıyoruz. Madem sayın Öcalan bu sürecin toparlayıcısı durumundadır. Bu tecriti bir an önce kaldırmaları gerektiğini tekrar vurgulamak istiyoruz” diye konuştu.
“KONGRE BİR GÜN İÇİNDE TOPLANABİLİR”
Dün KCK yetkilileri ile yaptıkları görüşmelerde, yetkililerin kendilerine tüm örgüt birimlerinin tecrit ile ilgili büyük bir tepkisellik içinde olduğunu açık bir şekilde ifade ettiğini anlatan Baluken, şunları kaydetti:
“Önderliğimize yaklaşım sürece yaklaşımdır tespitinde bulunmuşlardır. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce kaldırılması gerektiği, tüm birimler tarafından heyetimize aktarılmıştır. İzleme heyeti kurulmamışken, demokratik alanlar hergün saldırı altındayken AK Parti’nin her şey yolundaymış gibi sürdürdüğü politikaları büyük bir samimiyetsiz olarak değerlendirdiklerini ifade etmişlerdir. KCK yetilileri kongre hazırlıkları yaparlarken, Cumhurbaşkanı ve AK Parti’nin ortaya koyduğu bu yaklaşımlardan dolayı bunu dondurduklarını ifade etmiş, hükümetin adım atması durumunda bir gün içerisinde bile kongreyi toplamaya hazır olduklarını ifade etmişlerdir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen halkımız barışın gerçekleşmesi uğruna büyük bir sabırla süreci takip etme ve nihai sonuca götürme kararlılığındadır. Bunun hükümet tarafından doğru algılanmasını umut ediyoruz”.
“SALDIRILARI ŞİDDETLE KINIYORUZ”
Süreç açısından önemli tehlikenin de partileri şansında tüm demokratik siyasi alana yönelen pervasız saldırılar olduğuna dikkat çeken Baluken, şu ifadelerde bulundu:
“Seçim süreci başladığı günden bu yana 70’in üzerinde merkezde seçim çalışmalarımıza ve merkezlerimize yapılan saldırılar dün Adana ve İçeldeki saldırılarla birlikte yeni bir aşamaya geçmiştir. Bunun arkasında partimizi her aşamada nefret dili ili ötekileştiren Cumhurbaşkanı, Başbakan ve AK Partili yetkililerin olduğu bizim açımızdan nettir. Biz bu saldırıyı hem yapanları hem de arka planında bulunanları bugün bir kez daha şiddetle kınıyoruz. Cumhurbaşkanı ve başbakandan timsah gözyaşı anlamına gelen kınama mesajları değil bu saldırıları durdurmalarını bekliyoruz. Bu saldırılar seçim süreci ve sandık güvenliği açısından da demokratik ortamın tamamen ortadan kalktığını açık bir şekilde göstermektedir. Her gün partimizi tehditle, silahla oy topluyor diye suçlayanlar, bu saldırılarla teşhir olmuşlardır. Ayrıca Ağrı’da başlayıp, Roboski ve tüm sınır halkı başta olmak üzere bölgenin tamamında devam eden askeri operasyonlar tüm çağrı ve uyarılarımıza rağmen devam etmektedir. Dünkü toplantıda KCK yetkilileri, AK Parti’nin hergün askerleri kırsal alana gönderdiğini ve ölümlerin yaşanması için PKK’yı çatışma zeminine çekmeye çalıştıklarını vurgulamışlardır. Buna rağmen KCK yetkilileri gerillanın çatışmaya girmemesi için olabildiğince hassa davrandığını, devrede olan çatışmasızlığın süreç açısından en kıymetli kazanım olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Başta kadın ve genç olmak üzere tüm halkımızı çatışmasızlığa, çözüme ve barışa sahip çıkmaya, davet ediyoruz”.
“2 AYDIR ÖCALAN İLE GÖRÜŞMEDİK”
Baluken, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. En son heyette yer alan iki kişinin 5 Nisan’da Abdullah Öcalan ile görüştüğünü vurgulayan Baluken, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu tarihlerden itibaren biz sayın Öcalan’dan herhangi bir haber almış değiliz. Bu konuda devlet yetkililerinin görüşüp, görüşmediğini bilmiyoruz. Defalarca resmi başvurularımız olmasına rağmen herhangi bir geri dönüş bize yapılmış değil. Hem barış sürecinin hem de Ortadoğu’nun geleceğinin mimarı konumunda olan, Ortadoğu kamuoyu tarafından ne söylediği takip edilen bir halk önderinin kendi heyeti ile görüşmesini kesilmesi bizim açımızdan açık bir tecrit uygulamasıdır. Hükümetle ise son olarak 20-25 Nisan’da görüştük. Hükümet yetkilileri ile 3 ayrı toplantı gerçekleştirdik. O toplantılarda da dışarıda seçim gerilimi ne olursa olsun bu diyalog kanalının mutlaka açık tutulması gerektiğini ve özellikle çözüm sürecini yürüten heyetlerin bu konuda bütün olumsuzluklara rağmen sorumlu bir söylem ve üslupla sürece yaklaşmaları gerektiğini ifade ettik. Ancak görüyoruz ki bizim yapmış olduğumuz görüşmelerden sonra da en olumsuz açıklamalar müzakere masasında karşımızda oturan hükümetin çözüm süreci heyetinden geliyor. Yalçın Akdoğan, Efkan Ala ve Bekir Bozdağ’ın HDP’ye yönelik saldırıları adeta teşvik eden söylemlerini biz büyük bir sorumsuzluk ve görüşmelerde bizim önerilerimize karşı büyük bir ciddiyetsizlik tutumu solarak değerlendiriyoruz. Bu pencereden baktığımızda önerilerimizin dikkate alınmadığı diyalog kanallarının hükümet tarafından bilinçli bir şekilde kapalı tutulduğu ortaya çıkıyor”.