5 Asırlık Sultan Iı. Bayezid Edirne Darüşşifası Yenilenen Yüzüyle Hizmete Açıldı
Edirne’de, 500 yıllık Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası, bir buçuk yıl süren yenileme çalışmalarının ardından yenilenen yüzüyle hizmete açıldı. Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’nın yenileme çalışmalarında katkı sağlayan Abdi İbrahim firmasına teşekkür ederek, gelecek nesillere aktarılması gereken bir eser olduğunu söyledi.
Osmanlı döneminde hastane olarak insanlara şifa dağıtan Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’nda yapılan ve bir buçuk yıl süren yenileme çalışmalarının ardından gerçekleştirilen açılış törenine, Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yener Yörük, Abdi İbrahim İlaç Sanayii Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, Cumhuriyet Başsavcısı Muhammet Savran, İl Emniyet Müdürü Adnan Armağan Erdoğan, kamu kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda basın mensubu katıldı.
"GELECEK NESİLLERE AKTARILMASI GEREKEN BİR ESER"
Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, Sultan II. Bayezid tarafından yaptırılan Edirne Darüşşifası ve Sağlık Müzesi’nin gelecek nesillere aktarılması gereken bir eser olduğunu belirterek, "Osmanlı, Selçuklu’nun mirasını devir aldı. Türkiye Cumhuriyeti de Osmanlı’nın mirasını devir aldı ve gidiyor. Selçuklu döneminde başlayan daruşifalar, o zamanlar insanların akıl hastalarını evlerinde kilitlediği, zincire vurduğu bir dönemde onlara şifa arayan, değişik yollarla onları tedavi etmeye çalışan bir milletin ahvaldi olmakla, onların torunları olmakla son derece huzurluyuz. Allah onlardan razı olsun. Beyazıt-ı Veli Hazretleri, 2. Sultan Beyazıthan bize 400 sene yaşayan bir eseri bıraktı. Akabinde gelecek nesillere nasıl tedavi yapıldığını ve bu günlere ışık tutacak şekilde sundu. Kendisinden Allah razı olsun diyor, ruhu şad olsun diyoruz. Diyorum ki Sağlık Müzemiz, gelecek nesillere aktaracağımız bir eser" dedi.
REKTÖR YÖRÜK: "MÜZEMİZ, TAMAMEN BİR BİLİMSEL ÇALIŞMANIN ESERİDİR"
Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yener Yörük de müzede yapılan her çalışmanın bilimsel çalışmalar neticesinde ortaya çıkarıldığına değinerek, "Sağlık Müzemiz 15 yıllık süreçte büyük ilgi gördü. Medyada yer aldı. Edirne’ye gelen herkes Selimiye Cami’nden sonra müzemizi de gezdi. Tabi ki zaman değişiyor, çağ değişiyor, sular akıyor ve bu bağlamda yenilenme ihtiyacı doğdu. Sayın Sağlık Bakanımız Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun işaretleriyle, Abdi İbrahim yönlendirmesiyle ve bölgesel lider olan Trakya Üniversitesi bir araya geldi ve bugün gördüğünüz eser ortaya çıktı. Müzede göreceğiniz her cümle doğrudur. Her cümlenin ardında bir literatür vardır. Tamamen bir bilimsel çalışmanın eseridir. Bu külliyenin yapıcısı 2. Sultan Beyazıthan hazretlerini de burada rahmetle anıyoruz. Bu müzenin Edirne’mize, bölgemize, ülkemize ve dünyaya önemli katkılar yapacağı inancıyla, emeği geçen herkese tekrar teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
BARUT: "İNSANLIĞA FAYDA SAĞLAYACAK HİZMETLER GERÇEKLEŞTİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Abdi İbrahim İlaç Firması Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut ise Abdi İbrahim olarak ülkeye ve insanlığa fayda sağlayacak hizmetler gerçekleştirdiklerini ve gerçekleştirmeye devam edeceklerini dile getirerek, "İçinde doğup büyüdüğümüz toprakların tarihine, kültürüne ve geleceğine sahip çıkmanın bizim en büyük görevimiz olduğuna inanıyoruz. Ve bu inançla toplumumuzun kültürel gelişimine katkı sağlamayı da yine bu topraklara olan teşekkür borcumuz olarak görüyoruz" şeklinde konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından başta Vali Şahin, Belediye Başkanı Gürkan, Rektör Yörük ve Abdi İbrahim İlaç Sanayii Yönetim Kurulu Başkanı Barut olmak üzere beraberlerindeki heyetle birlikte açılış kurdelesini kesti ve bir buçuk yıllık çalışmaların neticesinde yenilenen yüzüyle hizmete açılan Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası ve Sağlık Müzesi’ni gezdi.
SULTAN II. BAYEZİD EDİRNE DARÜŞŞİFASI
Sultan II. Bayezid Darüşşifası, II. Bayezid’in 1484’te Akkirman Seferleri’nden elde ettiği ganimet gelirleri ile yaptırdığı külliyenin bir ünitesidir. Darüşşifa, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na kadar yaklaşık 400 yıl boyunca önceleri her türlü hastaya; sonraları sadece ruh ve akıl hastalarına hizmet verdi. 1866 yılında Edirne’de yeni bir hastane açılınca darüşşifa binası akıl hastalarına tahsis edilmiş ve Edirne Bimarhanesi adını almıştır. Osmanlı-Rus savaşında Edirne’nin işgali üzerine akıl hastaları İstanbul-Toptaşı Bimarhanesi’ne gönderildi (1878). Savaştan sonra onarılan Edirne Bimarhanesi, 23 Kasım 1893 tarihinde yeniden hasta kabul etmeye başladı.
1910 yılında fıskiyeli havuzun üstüne soba kurulmuş, hasta yatakları sobanın etrafına yerleştirilmişti. Çevresine zarar veren tehlikeli akıl hastaları kapalı odalarda tutuluyordu. Bir süre sonra Dr. Mazhar Osman’ın girişimiyle akıl hastaları Kıyık’taki Fransız Hastanesi’ne sevk edildi (1915). Böylece 427 senelik bir hastane kapatılmış oldu.
II. Bayezid Dârüşşifası’nın birbirine bağlı iki avlu ve şifahane olmak üzere üç bölümü vardır. İlk avlunun (Bîrun) sağında sıra halinde yer alan altı odada (poliklinik); hekimler, kehhaller ve cerrahlar, hastaların ilk muayenelerini yaparlardı. Bazı odalarda ise akıl hastaları tecrit edilirdi. Avlunun sol tarafında çamaşırhane, kiler ve mutfak vardı. Mutfakta hasta yemekleri pişirilir, çalışanlar yemeklerini imarette yerdi.
Şifahane bölümünde, yüksek bir kubbeyle örtülü havuzlu mermer döşeli bir salonun çevresinde, ocaklı 6 kış ve sekili 5 sofa (yaz odası) bulunmaktadır. Sofalardan biri müzikle tedaviye ayrılmıştı, dördünün de yazlık oda olarak kullanıldığı kabul edilir. Hastane mimarisi tarihinde merkezi sistem olarak tanımlanan bu planın ilk uygulandığı yerlerden biri olması bakımından Edirne Dârüşşifası’nın dünya hastanecilik tarihinde önemli bir yeri vardır. Şifahanenin büyük kubbesinin tepesindeki fener, hem iç mekanı aydınlatıp ferahlık vermek hem de havayı ve pis kokuları dışarı atmak amacıyla yapılmıştır. Bu bölümün akustiği de çok iyi ayarlanmıştır.
Kaynak: İHA
"GELECEK NESİLLERE AKTARILMASI GEREKEN BİR ESER"
Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, Sultan II. Bayezid tarafından yaptırılan Edirne Darüşşifası ve Sağlık Müzesi’nin gelecek nesillere aktarılması gereken bir eser olduğunu belirterek, "Osmanlı, Selçuklu’nun mirasını devir aldı. Türkiye Cumhuriyeti de Osmanlı’nın mirasını devir aldı ve gidiyor. Selçuklu döneminde başlayan daruşifalar, o zamanlar insanların akıl hastalarını evlerinde kilitlediği, zincire vurduğu bir dönemde onlara şifa arayan, değişik yollarla onları tedavi etmeye çalışan bir milletin ahvaldi olmakla, onların torunları olmakla son derece huzurluyuz. Allah onlardan razı olsun. Beyazıt-ı Veli Hazretleri, 2. Sultan Beyazıthan bize 400 sene yaşayan bir eseri bıraktı. Akabinde gelecek nesillere nasıl tedavi yapıldığını ve bu günlere ışık tutacak şekilde sundu. Kendisinden Allah razı olsun diyor, ruhu şad olsun diyoruz. Diyorum ki Sağlık Müzemiz, gelecek nesillere aktaracağımız bir eser" dedi.
REKTÖR YÖRÜK: "MÜZEMİZ, TAMAMEN BİR BİLİMSEL ÇALIŞMANIN ESERİDİR"
Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yener Yörük de müzede yapılan her çalışmanın bilimsel çalışmalar neticesinde ortaya çıkarıldığına değinerek, "Sağlık Müzemiz 15 yıllık süreçte büyük ilgi gördü. Medyada yer aldı. Edirne’ye gelen herkes Selimiye Cami’nden sonra müzemizi de gezdi. Tabi ki zaman değişiyor, çağ değişiyor, sular akıyor ve bu bağlamda yenilenme ihtiyacı doğdu. Sayın Sağlık Bakanımız Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun işaretleriyle, Abdi İbrahim yönlendirmesiyle ve bölgesel lider olan Trakya Üniversitesi bir araya geldi ve bugün gördüğünüz eser ortaya çıktı. Müzede göreceğiniz her cümle doğrudur. Her cümlenin ardında bir literatür vardır. Tamamen bir bilimsel çalışmanın eseridir. Bu külliyenin yapıcısı 2. Sultan Beyazıthan hazretlerini de burada rahmetle anıyoruz. Bu müzenin Edirne’mize, bölgemize, ülkemize ve dünyaya önemli katkılar yapacağı inancıyla, emeği geçen herkese tekrar teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
BARUT: "İNSANLIĞA FAYDA SAĞLAYACAK HİZMETLER GERÇEKLEŞTİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Abdi İbrahim İlaç Firması Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut ise Abdi İbrahim olarak ülkeye ve insanlığa fayda sağlayacak hizmetler gerçekleştirdiklerini ve gerçekleştirmeye devam edeceklerini dile getirerek, "İçinde doğup büyüdüğümüz toprakların tarihine, kültürüne ve geleceğine sahip çıkmanın bizim en büyük görevimiz olduğuna inanıyoruz. Ve bu inançla toplumumuzun kültürel gelişimine katkı sağlamayı da yine bu topraklara olan teşekkür borcumuz olarak görüyoruz" şeklinde konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından başta Vali Şahin, Belediye Başkanı Gürkan, Rektör Yörük ve Abdi İbrahim İlaç Sanayii Yönetim Kurulu Başkanı Barut olmak üzere beraberlerindeki heyetle birlikte açılış kurdelesini kesti ve bir buçuk yıllık çalışmaların neticesinde yenilenen yüzüyle hizmete açılan Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası ve Sağlık Müzesi’ni gezdi.
SULTAN II. BAYEZİD EDİRNE DARÜŞŞİFASI
Sultan II. Bayezid Darüşşifası, II. Bayezid’in 1484’te Akkirman Seferleri’nden elde ettiği ganimet gelirleri ile yaptırdığı külliyenin bir ünitesidir. Darüşşifa, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na kadar yaklaşık 400 yıl boyunca önceleri her türlü hastaya; sonraları sadece ruh ve akıl hastalarına hizmet verdi. 1866 yılında Edirne’de yeni bir hastane açılınca darüşşifa binası akıl hastalarına tahsis edilmiş ve Edirne Bimarhanesi adını almıştır. Osmanlı-Rus savaşında Edirne’nin işgali üzerine akıl hastaları İstanbul-Toptaşı Bimarhanesi’ne gönderildi (1878). Savaştan sonra onarılan Edirne Bimarhanesi, 23 Kasım 1893 tarihinde yeniden hasta kabul etmeye başladı.
1910 yılında fıskiyeli havuzun üstüne soba kurulmuş, hasta yatakları sobanın etrafına yerleştirilmişti. Çevresine zarar veren tehlikeli akıl hastaları kapalı odalarda tutuluyordu. Bir süre sonra Dr. Mazhar Osman’ın girişimiyle akıl hastaları Kıyık’taki Fransız Hastanesi’ne sevk edildi (1915). Böylece 427 senelik bir hastane kapatılmış oldu.
II. Bayezid Dârüşşifası’nın birbirine bağlı iki avlu ve şifahane olmak üzere üç bölümü vardır. İlk avlunun (Bîrun) sağında sıra halinde yer alan altı odada (poliklinik); hekimler, kehhaller ve cerrahlar, hastaların ilk muayenelerini yaparlardı. Bazı odalarda ise akıl hastaları tecrit edilirdi. Avlunun sol tarafında çamaşırhane, kiler ve mutfak vardı. Mutfakta hasta yemekleri pişirilir, çalışanlar yemeklerini imarette yerdi.
Şifahane bölümünde, yüksek bir kubbeyle örtülü havuzlu mermer döşeli bir salonun çevresinde, ocaklı 6 kış ve sekili 5 sofa (yaz odası) bulunmaktadır. Sofalardan biri müzikle tedaviye ayrılmıştı, dördünün de yazlık oda olarak kullanıldığı kabul edilir. Hastane mimarisi tarihinde merkezi sistem olarak tanımlanan bu planın ilk uygulandığı yerlerden biri olması bakımından Edirne Dârüşşifası’nın dünya hastanecilik tarihinde önemli bir yeri vardır. Şifahanenin büyük kubbesinin tepesindeki fener, hem iç mekanı aydınlatıp ferahlık vermek hem de havayı ve pis kokuları dışarı atmak amacıyla yapılmıştır. Bu bölümün akustiği de çok iyi ayarlanmıştır.