Ölümle burun buruna yaşamlar
Otomobille defalarca takla atmak, yüksek bir yerden düşmek, alevlerin içine dalmak, hareket halindeki motosikletten başka bir araca geçmek... Bunlar filmlerin, dizilerin en tehlikeli, en heyecanlı sahnelerinde oyuncuların yerine geçen dublörlerin işinin bir parçası. Onlar görevlerinin her anını ölüm riskiyle geçiriyor.
- Galeri Ölümle burun buruna yaşamlar
Rol aldıkları sahnelerin üstesinden başarıyla gelen dublörler aslında ne özel güçlere sahip bir süper kahraman, ne de canını umursamayacak kadar gözü kara. Dünyaca ünlü filmlerin en tehlikeli sahnelerinde görev alan dublörler zorlu eğitimlerden geçiyor. Ancak her şey dublörün kendisinde bitmiyor, onun hayatını koruyacak tedbirleri alan ekibin de işini en iyi şekilde yapması gerekiyor.
Terminatör, Zor Ölüm, Taşıyıcı, Taksi gibi Hollywood'un aksiyon dolu birçok filminde, Arnold Schwarzenegger, Bruce Willis, Jean Claude Van Damme gibi ünlü oyuncularla çalışmış Türk dublör Ayhan Yıkgeç, dublörlerin 'aksiyon dolu' hayatını AA'ya anlattı.
-Eğitim şart
İzmirli ailenin Almanya'da doğup büyüyen oğlu Yıkgeç, iyi araç kullanmayı çocukluğunda Almanya'da otomobil çöplüğünde kazalı, ancak hala hareket edebilen otomobillerle çalışarak öğrendiğini aktardı. Yıkgeç, arkadaşlarının uyarısıyla otomobil ve motosikletteki yeteneğini fark edince dublör olmaya karar verdiğini, bunun için de ABD'deki dublörlük okulunda eğitim aldığını ifade etti.
Oyuncuların tehlikeli sahnelerde riske girmediğini, bir oyuncudan yüksekten atlamasının, gerçek bir dövüş sahnesinde rol almasının ya da yanmasının istenemeyeceğini kaydeden Yıkgeç, 'Böyle sahnelerde görev, bu işin eğitimini almış biz dublörlere düşüyor' dedi.
-'Çok sayıda yaralanan, ölen dublör oldu'
Yıkgeç, 26 yıllık meslek hayatındaki her sahnenin tehlikelerle dolu olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
'Riski azaltmak için önlemlerimi alıyorum. Çok sayıda yaralanan, ölen dublör oldu. 12-13 takla attığım, helikopterden 25 metreden aşağıya atladığım sahneler var. Bir araç 80 kilometre hızla size çarpıyor. Sonuçta etten kemikteniz biz de. Aracı kullanan bir hata yapsa ya da dublör zamanlama hatası yapsa ölme riski yüzde yüz. Bu bir ekip işi. Mesela otomobille takla atacağım; arabanın içine bariyerler döşeyen, kaynak yapan insan benim hayatımı alt üst edebilir. Bariyerlerin bir santimetre yanlış kaynatılması halinde tavanın altında sıkışarak can verebilirim. Yanma sahnelerinde tenimizi alevden koruyan jeller kullanıyoruz ama en fazla 48 saniye korur, sahne uzarsa yanarsınız. Biz 'montaj mı' dedikleri şeyi gerçekten yapıyoruz, araçla takla atılacaksa o aracın içinde biz oluyoruz. Filmler oyuncuların isimleriyle anılıyor ama can alıcı sahnelerinde siz görev yapmışsınız.'
-'Size kazasız belasız derler, biz kaza yapmaya gideriz'
Yıkgeç, dublörlerin ailesinin yaşadığı sıkıntıları da paylaştı.
Annesinin televizyonda sahneyi izlerken hangi risklerin olduğunu anlamadığını ancak film setine gelip çekimleri izlerken çok sıkıntı çektiğini söyledi.
Yıkgeç, 'Canlı olarak çekimi izlemeye kalp dayanmaz. Annemin neler çektiğini biliyorum. Çok uğraştı, bırakmamı istedi. Anne yüreği. Siz evden çıkarken size 'kazasız, belasız' diyorlar, bize diyemezler, biz kaza yapmaya gidiyoruz çünkü belanın içine gidiyoruz. Ne kadar güzel kaza yaparsak o kadar ödüllendiriliyoruz' diye konuştu.
Yıkgeç, son yıllarda Hollywood aksiyonuna alışık Türk seyircisine güzel işler sunabilmek için Türkiye'de dublör talebinin arttığını dile getirerek, bu nedenle kamera hilesi olan görüntüler yerine gerçek aksiyonların yansıtıldığı, kaliteli yapımlar ortaya çıktığını söyledi.
Türkiye'de gözü kara insan sayısının çok olduğuna ancak bunun dublör olmak için yeterli olmadığına dikkati çeken Yıkgeç, bir dublör okulu açarak yetenekli gençleri yetiştirmeyi amaçladığını sözlerine ekledi.