Çocuklarda 'Dikkat” Dağınıklığına 'Dikkat”
Uzman psikolog Mahmut Yıldırım, çocuklarda dikkat dağınıklığının tedavi edilmemesi durumunda yetişkinlik dönemleri, evlilikleri, iş ve sosyal yaşantılarının zarar gördüğünü belirterek, ilaçlı tedavinin de bağımlığa neden olabileceğini vurguladı.
Yıldırım, geliştirilen bazı özel yöntemlerle, ilaç kullanmadan, çocukları dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite bozukluğu gibi durumlardan kısa sürede kurtarabildiklerine dikkat çekti.
Yüksek Yapılı Zekalar kurucusu uzman psikolog Mahmut Yıldırım, dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite bozukluğuna ilişkin İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Dikkat dağınıklığının son dönemlerde ortaya çıkan ve gittikçe yayılan bir problem olduğuna dikkat çeken Yıldırım, bunun öğrenme, algılama süreçlerinin yanı sıra hayatın her alanında kendisini gösterdiğini vurguladı. Bunun kişi hayatında organizasyonsuzluk ve düzensizliğe neden olduğunu ifade eden Yıldırım, "Dikkat dağınıklığını özellikle çocukları dikkate alarak ifade etmekte fayda var. Bu problemin birden fazla ortamda meydana gelmesi lazım. Bu belirtiler 7 yaştan önce başlar. Ama akademik olarak dikkat dağınıklığını tespit etmek için 1, 2 ve 3’ncü sınıflarda çocuğumuz performansına, akademik yönelimine, derslere olan ilgisine, ödevlerine olan yaklaşımına bakmakta fayda var. Bu tanıyı koyarken evde çocuğumuzla ilgilenen ebeveynlerin, öğretmenlerin ya da rehberlik servislerindeki arkadaşlarımızın gözlemleri çok önemli bir yere sahip" dedi.
Dikkat dağınıklığının annelere, babalara ya da öğretmenlere göre farklı şekillerde değerlendirilebileceğine işaret eden Yıldırım, "Bir anneye göre çocuktaki dikkat dağınıklığı şu, sürekli kanepede zıplar, oradan başka yere zıplar, çocuğu bıraksak düz duvara tırmanır, televizyon izlerken, oyun oynarken sürekli kafası başka yerde, kitap okurken ya da ders çalışırken yine aynı şekilde. Bunlar temel olarak anne babalarımızın ifade ettiği dikkat dağınıklığı göstergeleri. Öğretmenlerimiz de sınıftaki performansına göre dikkat dağınıklığı olup, olmadığını yönünde bizleri yönlendirebiliyor” diye konuştu.
"PROBLEM BULUNDUĞUNDA ÇÖZÜM KOLAY"
Dikkat dağınıklığını birkaç konu üzerinde değerlendirmenin faydalı olacağını da anlatan Yıldırım, şunları söyledi:
“Çocuklarımız netice itibariyle genetik bir mirasla dünyaya gelirler. Zeka, algı, yaratıcılık ve liderlik performansları her ne kadar genetik olarak aktarılsa da öğrenme ve algı problemleri de genetik olarak aktarılır. Çocuklardaki problemin genetik olup, olmadığına bakmakta fayda var.
İlk çocukluk dönemi dediğimiz 6 yaşına kadarki dönemde anne ve babanın çocuk iletişimlerinin nasıl olduğuna, pedagojik olarak yönlendirmelerinin doğru mu yanlış mı olduğuna bakmakta fayda var. Bu süreçlerden sonra ilkokul hayatı başladığı zaman çocuğumuzun akademik yönelimleri, zeka türünün belirlenmesi, yetenekleri, ilgi alanları ve akademik olarak yeterlilik göstermesine baktığımızda dikkat probleminin neden kaynaklandığı ortaya çıkıyor. Bu problem neden kaynaklanıyorsa bundan sonraki süreçte çözümü çok kolay."
"İLAÇLI TEDAVİ TARTIŞILIYOR"
Dikkat dağınıklığı, hiperaktivite bozukluğu, aşırı hareketlilik, öğrenme ve algılama problemleri ile davranış bozukluğunun ortadan kaldırılması için birkaç çözüm yolunun olduğunu kaydeden Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bunun günümüzde sıklıkla kullanılan yöntemlerden birisi ilaçlı tedavi. Hemen hemen Türkiye’de de yaygınlaşmada olan ilaç tedavisiyle çocuklarımızın beyin altyapısındaki bazı hormonel yapının dışarıdan müdahale ile çözülmesi, dikkatli, uyanık ve ayıkta kalma probleminin aşmaları sağlanabiliyor. Ancak bütün ilaçlı tedavi yöntemleri tartışılmakta. Çünkü kullanan çocukların birçoğunda uyku ve davranış bozukluğu devam ediyor. İlaca karşı bağımlılık kazanma davranışları devam ediyor. ABD’de de yapılan araştırmalara göre dikkat dağınıklığı ilacı kullanan çocuklarda ergenlik ve sonrası dönemde madde bağımlılığı olasılığının artmış."
"TÜRKİYE’DE KLİNİK YETERSİZLİĞİ VAR"
Bu nedenler yüzünden dikkat ile alakalı problemlerin çözümünde ikinci aşama çalışmaları yapılmaya başlandığını ve eğitimli psikoterapi uygulandığını vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu uygulamalar ile dikkat eksikliği, hiperaktivite ve davranış bozukluğu gibi problemler çözülebiliyor. Günümüzde Türkiye’de de buna benzer çalışmalar yapılıyor. Ama ebeveynlerin yeteri kadar bilgi sahibi olmaması ilaç kullanımının artmasına neden oluyor. Türkiye’de çok fazla çözüm sunabilecek bir kliniğimiz de yok. Dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite bozukluğu dediğimiz öğrenme problemleri ve davranış bozuklukları fark edildiği zaman çözülmediğinde az önce bahsettiğimiz denetim aktarımdan dolayı çocuklarımıza aktarılarak gider. Yetişkinlik döneminde, evlilik, iş ve sosyal hayatı zarar görmeye başlar. Tutarlı, kendi başına hayatını devam ettirebilen ve irade sahibi insandan çok uzaklaşılır. Dolayısıyla bu problem keşfedildiğinde çözüm için gerekli faaliyetlere başlanmalı. İlaçlı tedavi çözüm değil, sonu gelmeyen, belki de bir ömür boyu devam edecek olan bir tedavi silsilesini içeren bir yönü var. Ama bizler uyguladığımız bazı yöntemlerle kişinin kişilik ve karakteristik özelliklerinden tutun zeka alanlarından, yetenek alanlarına kadar, dikkat problemlerine kadar öğrenme algılamaya kadar detaylı bir envanter çıkardıktan sonra bu problemleri çözebilmekteyiz. Geliştirdiğimiz yöntemlerle kısa sürede bunlar ortadan kalkabilmekte. Yüksek Yapılı Zekalar olarak bu çalışmaları yapıyoruz. Tüm Türkiye’de de yaygınlaştırmaya başladık. Çocuklarımızın ilaç kullanmadan dikkat eksikliği hiperaktivite ve davranış bozukluğu gibi problemlerden kurtulmasına yardımcı olmaktayız."
Kaynak: İHA
Yüksek Yapılı Zekalar kurucusu uzman psikolog Mahmut Yıldırım, dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite bozukluğuna ilişkin İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Dikkat dağınıklığının son dönemlerde ortaya çıkan ve gittikçe yayılan bir problem olduğuna dikkat çeken Yıldırım, bunun öğrenme, algılama süreçlerinin yanı sıra hayatın her alanında kendisini gösterdiğini vurguladı. Bunun kişi hayatında organizasyonsuzluk ve düzensizliğe neden olduğunu ifade eden Yıldırım, "Dikkat dağınıklığını özellikle çocukları dikkate alarak ifade etmekte fayda var. Bu problemin birden fazla ortamda meydana gelmesi lazım. Bu belirtiler 7 yaştan önce başlar. Ama akademik olarak dikkat dağınıklığını tespit etmek için 1, 2 ve 3’ncü sınıflarda çocuğumuz performansına, akademik yönelimine, derslere olan ilgisine, ödevlerine olan yaklaşımına bakmakta fayda var. Bu tanıyı koyarken evde çocuğumuzla ilgilenen ebeveynlerin, öğretmenlerin ya da rehberlik servislerindeki arkadaşlarımızın gözlemleri çok önemli bir yere sahip" dedi.
Dikkat dağınıklığının annelere, babalara ya da öğretmenlere göre farklı şekillerde değerlendirilebileceğine işaret eden Yıldırım, "Bir anneye göre çocuktaki dikkat dağınıklığı şu, sürekli kanepede zıplar, oradan başka yere zıplar, çocuğu bıraksak düz duvara tırmanır, televizyon izlerken, oyun oynarken sürekli kafası başka yerde, kitap okurken ya da ders çalışırken yine aynı şekilde. Bunlar temel olarak anne babalarımızın ifade ettiği dikkat dağınıklığı göstergeleri. Öğretmenlerimiz de sınıftaki performansına göre dikkat dağınıklığı olup, olmadığını yönünde bizleri yönlendirebiliyor” diye konuştu.
"PROBLEM BULUNDUĞUNDA ÇÖZÜM KOLAY"
Dikkat dağınıklığını birkaç konu üzerinde değerlendirmenin faydalı olacağını da anlatan Yıldırım, şunları söyledi:
“Çocuklarımız netice itibariyle genetik bir mirasla dünyaya gelirler. Zeka, algı, yaratıcılık ve liderlik performansları her ne kadar genetik olarak aktarılsa da öğrenme ve algı problemleri de genetik olarak aktarılır. Çocuklardaki problemin genetik olup, olmadığına bakmakta fayda var.
İlk çocukluk dönemi dediğimiz 6 yaşına kadarki dönemde anne ve babanın çocuk iletişimlerinin nasıl olduğuna, pedagojik olarak yönlendirmelerinin doğru mu yanlış mı olduğuna bakmakta fayda var. Bu süreçlerden sonra ilkokul hayatı başladığı zaman çocuğumuzun akademik yönelimleri, zeka türünün belirlenmesi, yetenekleri, ilgi alanları ve akademik olarak yeterlilik göstermesine baktığımızda dikkat probleminin neden kaynaklandığı ortaya çıkıyor. Bu problem neden kaynaklanıyorsa bundan sonraki süreçte çözümü çok kolay."
"İLAÇLI TEDAVİ TARTIŞILIYOR"
Dikkat dağınıklığı, hiperaktivite bozukluğu, aşırı hareketlilik, öğrenme ve algılama problemleri ile davranış bozukluğunun ortadan kaldırılması için birkaç çözüm yolunun olduğunu kaydeden Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bunun günümüzde sıklıkla kullanılan yöntemlerden birisi ilaçlı tedavi. Hemen hemen Türkiye’de de yaygınlaşmada olan ilaç tedavisiyle çocuklarımızın beyin altyapısındaki bazı hormonel yapının dışarıdan müdahale ile çözülmesi, dikkatli, uyanık ve ayıkta kalma probleminin aşmaları sağlanabiliyor. Ancak bütün ilaçlı tedavi yöntemleri tartışılmakta. Çünkü kullanan çocukların birçoğunda uyku ve davranış bozukluğu devam ediyor. İlaca karşı bağımlılık kazanma davranışları devam ediyor. ABD’de de yapılan araştırmalara göre dikkat dağınıklığı ilacı kullanan çocuklarda ergenlik ve sonrası dönemde madde bağımlılığı olasılığının artmış."
"TÜRKİYE’DE KLİNİK YETERSİZLİĞİ VAR"
Bu nedenler yüzünden dikkat ile alakalı problemlerin çözümünde ikinci aşama çalışmaları yapılmaya başlandığını ve eğitimli psikoterapi uygulandığını vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu uygulamalar ile dikkat eksikliği, hiperaktivite ve davranış bozukluğu gibi problemler çözülebiliyor. Günümüzde Türkiye’de de buna benzer çalışmalar yapılıyor. Ama ebeveynlerin yeteri kadar bilgi sahibi olmaması ilaç kullanımının artmasına neden oluyor. Türkiye’de çok fazla çözüm sunabilecek bir kliniğimiz de yok. Dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite bozukluğu dediğimiz öğrenme problemleri ve davranış bozuklukları fark edildiği zaman çözülmediğinde az önce bahsettiğimiz denetim aktarımdan dolayı çocuklarımıza aktarılarak gider. Yetişkinlik döneminde, evlilik, iş ve sosyal hayatı zarar görmeye başlar. Tutarlı, kendi başına hayatını devam ettirebilen ve irade sahibi insandan çok uzaklaşılır. Dolayısıyla bu problem keşfedildiğinde çözüm için gerekli faaliyetlere başlanmalı. İlaçlı tedavi çözüm değil, sonu gelmeyen, belki de bir ömür boyu devam edecek olan bir tedavi silsilesini içeren bir yönü var. Ama bizler uyguladığımız bazı yöntemlerle kişinin kişilik ve karakteristik özelliklerinden tutun zeka alanlarından, yetenek alanlarına kadar, dikkat problemlerine kadar öğrenme algılamaya kadar detaylı bir envanter çıkardıktan sonra bu problemleri çözebilmekteyiz. Geliştirdiğimiz yöntemlerle kısa sürede bunlar ortadan kalkabilmekte. Yüksek Yapılı Zekalar olarak bu çalışmaları yapıyoruz. Tüm Türkiye’de de yaygınlaştırmaya başladık. Çocuklarımızın ilaç kullanmadan dikkat eksikliği hiperaktivite ve davranış bozukluğu gibi problemlerden kurtulmasına yardımcı olmaktayız."