Bülent Arınç'tan Selahattin Demirtaş'a tepki
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet sözcüsü Bülent Arınç, "Demirtaş çözüm süreci konusunda iyi niyetli çaba gösteren ve başarıya ulaşmasını arzu eden biri değildir" dedi.
Bakanlar Kurulu, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında toplandı.
Başbakanlık Merkez Bina'da düzenlenen toplantı sonrası Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç açıklamalarda bulundu.
Arınç, "Yaşar Kemal edebi yolculuğuna uğurlandı. Birkaç günden beri bu vefat sebebiyle Türkiye'de bir üzüntü olduğunu biliyorum. Ben de merhum Yaşar Kemal'e Allah'tan rahmet diliyorum. Gerçekten çok üzgünüz Anadolu'un bir evladıydı. Sadece onun için övüneceğimiz şey Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilmesi değil, o kitaplardaki öykülerden, roman kahramanlarının pek çoğunun zihinlerimizde yaşayacak olmasıdır. Yaşar Kemal inşallah bu ülkede gerçek bir barışı, halkımızın birbiriyle olan kaynaşmasını özleyen ve bekleyen insandı. Siyaset yaptığı zamanlarda da böyleydi. Büyük bir kayıptır, yeri herhalde dolmayacaktır. Ona hizmetleri ve eserlerinden dolayı şükranlarımı sunuyorum. Allah'tan rahmet diliyorum. Yine, 27 Şubat'ta hayatını kaybeden, geçmiş dönemlerde Başbakanlık yapan muhterem Erbakan Hocamızın da vefatının yıl dönümüydü. Muhterem Başbakanımızı rahmetle anıyorum, minnetle hatırlıyorum. Ondan şahsen çok şeyler öğrendiğimizi, ülkemizi, milletimizi sevmenin ne demek olduğunu, iyinin, güzelin hakimiyetini nasıl kurmamız gerektiğini ve milletçe ona şükran borçlu olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Allah Necmettin Erbakan hocamıza da rahmet etsin" ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu'nun bu hafta içinde dış ve iç gelişmelerle ilgili bilgi sunduğunu belirten Arınç, "Cuma günü İstanbul'da bazı önemli projelerin açıklandığını, cumartesi günü çözüm süreciyle ilgili önemli kararların alındığını, bu günde birkaç gün sürecek dış geziye gideceğini biliyoruz. Bunlarla ilgili düşüncelerini Sayın Başbakanımız aktardı. TBMM çalışmaları konusunda Sayın Yalçın Akdoğan yurtdışında olduğu için ona vekalet eden arkadaşımız bilgiler verdi. AB Bakanımız Volkan Bozkır AB konusundaki gelişmeleri Başbakanımız ve Bakanlarımıza aktardı. Avusturya'da çıkarılan İslam Yasası hakkında Bakanlar Kurulumuzu bilgilendirdi. Söz konusu yasa çerçevesinde getirilenler konusunda bazı olumsuz noktaların ve hükümlerin olduğunu biliyoruz. AB içindeki konumunu da çok iyi biliyoruz. Ne var ki bir yasa bazı milletvekilleri tarafından hazırlanmış, uzun süre tartışmaların ardından sadece oy çokluğuyla kabul edilmiştir. Tasarıya muhalefet partileri destek vermemiş. Ayrıntıları mevcuttur. Bununla ilgili bazı diplomatik, bazı itirazlarımızın, eleştirilerimizin olduğunu biliyoruz. Bir hukuki süreç de başlatılacaktır. Müslümanların Avusturya'da kazandığı müktesep haklarının zarar görmemesi ve bu elde edilen haklarının diğer başka ülkelerde de elden alınmasına yol açabilecek siyasi gelişmeleri önlemek adına Türkiye Cumhuriyeti diplomatik çalışmalarla değil, hukuki çalışmalarla da bu yasanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürülmesi dahil önemli bir çalışmayı başlatmış olacaktır" diye konuştu.
Arınç, bugün Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın önümüzdeki dönem için yargı reformu stratejik taslağı konusunda sunumun uzun zamanlarını aldığını ama bunun bütün yönleriyle tartışıldığını ifade etti.
Arınç, "6 Mart akşamı Sayın Bakanımızın görevinden ayrılmış olacaktır. Müteakiben getirilen bakan arkadaşımız takip edecektir. Bununla ilgili çalışma taslak üzerende halkımız bilgilendirilecektir" ifadelerini kullandı.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan'ın da önemli bir sunum yaptığını anlatan Arınç, "Türkiye Uzay Ajansı kurulmak üzere, ismini TUA olarak belirledik. İkinci sunumu da ulaşan ve erişen Türkiye başlıklı yüksek hızlı trenler, otoyollar, tüneller, raylı hatlar, boğaz geçişi, demiryolu entegrasyonu, devam eden ve önümüzdeki dönem başlayacak yatırımı hepimizi sevindirecek biçimde ortaya koydu. Türkiye bu konudaki yatırımlarına devam edecektir" dedi.
Çözüm süreciyle ilgili olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve bakanların görüşlerini ifade ettiğini hatırlatan Arınç, Davutoğlu'nun grup toplantısında çözüm süreci ve üzerinde mutabık kalınan hususların ne anlama geldiğini tekrar ifade ettiğini söyledi.
Açıklaması sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Arınç, bir gazetecinin, "HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın '10 madde tartışılmalı' açıklamalarını sorması üzerine, "Geçtiğimiz Cumartesi günü İstanbul'da HDP milletvekillerine bir tarafta da bakanların bulunduğu açıklamanın özeti şudur; bahar aylarında bu aşamada bir tarafın görevi buyken bir tarafta da anayasal bazı değişikliklerin yapılması, bazı hususların da tartışılmaya açılması istenmektedir. Bunların açıkladığı 2013 yılının Nevruz ayında da buna benzer Öcalan'ın mesajı milletvekilleri tarafından okunmuştu. Tabii 2013'teki bu noktadan bu noktaya gelinmiş bulunuyor. İki yıllık bir gecikme var. Silahları ellerinden bırakmadılar. Dışarıya çıkmanın ötesinde buna itiraz ettiler. Çok büyük terör olayları yaşanmadı, mayınlar patlamadı bunları olumlu olarak gördük. Bunun yanında kamu güvenliğini bozan olaylar yaşandı. 6-7 ay önce Kobani olaylarını bahane ederek, insanları öldürmek, insanların evlerine tecavüz etmek kadınların çocukların zarar gördüğü toplumsal olay dediğimiz doğrudan terör olayları az da olsa kendini göstermeye başladı.
Terör eylemleri, toplumsal olayları şiddet mutlaka bitecektir. Çözüm süreci ancak bundan sonra konuşulmaya başlanacaktır. Yakılan iş makinelerinin, çözüm süreciyle gelin oturalım bakalım konuşalım demesini kimse beklemesin. Hükümetimiz bu konuda kararlıdır, ben de hükümetimizin bu konudaki kararını temsil ediyorum. Kimseyle alıp veremeyeceğimiz hiçbir şey yok. HDP legal bir partidir. Çözüm sürecinde bizim partnerimizdir. Partnerimizle iyi ilişkiler kurmak onlarla çözüm süreci konusunda müşterek çalışmayı arzu ederiz. Parlamento dışında olanlar da iyi arkadaşlıklarımızın olduğunu herkes bilmelidir" cevabını verdi.
‘2009 yılından bu yana hükümetteyim’ diyen Arınç, “Çözüm sürecini en çok savunanlardan birisiyim. Çözüm sürecinin Türkiye için olmazsa olmaz, bir netice hasıl etmesini beklerim. Çünkü terörün sona ermesi akan kanların durması bizim hedefimizdir. Ama birilerin ümit ettiği gibi çözüm süreci çözülme süreci değildir. Biz bu ülkenin birliği ve dirliğini isteriz. İnsanımızı anlamaya çalışırız. Bunu bir lütuf olarak değil insan hakkı olarak da düşünürüz. Bana bağlı kurumlarda yapılanları herkes biliyor ve takdir ediyor. Bugüne kadar HDP’li milletvekillerinin hiçbirisi beni çözüm sürecini engellemeye çalışmakla itham etmedi. Bu yüzden müsaade ederseniz. Hükümet sözcülüğü ve başbakan yardımcılığı görevim dışında onlara iki şey söylemek isterim. O açıklamada 3 HDP'li milletvekilleri var. Onlara teşekkür ediyorum. Bu kişiler aynı zamanda İmralı adasına giden görüşme heyeti içerinde de iki yıldan beri yer alıyorlar. Bu süreci yakından takip eden, görevi icabı, istihbaratın verdiği bilgiler yanında özel bilgilere sahip insandım ben. Bugün üç tane arkadaşımız da içlerinde Pervin Buldan'da var. Demirtaş, çözüm süreci konusunda iyi niyetli çaba gösteren ve bunun nihayete ulaşmasını arzu eden insan değildir. O şimdi önümüzdeki seçimler için iyi bir proje olarak gözüküyor. Bu proje için Türkiye’de çalışanlar var. Bu proje sadece Demirtaş'ın şahsında değil. İçinde kızıl yıldızı da barındıran Vatan Partisi için de bir noktadır. Bir başka parti için de bir noktadır. AK Parti’nin kuruculuğunu yapan, imam hatip mezunu olmasıyla bu çizgiden sapmamış bir insan şimdi Doğu Perinçek'le Suriye’ye ziyarete gidebiliyor. AK Parti’de ikinci adamlıktan bugün HDP’de adaylık bir başkasından da bahsedebiliriz. Bir proje var, bu proje içinde birileri küçültülmeye birileri büyütülmeye çalışılır. Ama sonunda milletin dediği olur. Ben kendisinin başarılı bir siyasetçi olacağını düşünüyorum, Sadece en büyük engelin egosu olduğunu söylemiştim. Çözüm sürecine bugüne kadar ne kadar engel çıkarılmışsa bunlardan sorumlu olanların en başında Selahattin Demirtaş’tır. Sayın Demirtaş'ın yüz ifadesine bakın çatma kaşlar, sıkıntı, öfke ve nefret. Bunları çözebilecek noktadasınız ama olan olmuştur. Çözüm sürecinde iyi niyetli anlayış gösteren insanlar anlayışla, akılla bu karar karar vermişlerdir" şeklinde konuştu.
Arınç, çözüm sürecine ilişkin bir soru üzerine, "Sonuca yaklaştığımızın farkındayım. Sadece şunu bilsinler. 4 Şubat’ta açıklanması gereken bu 10 madde neden 24 gün sonra açıklanabilmiştir? Benim sözlerimizin sırrı bu 24 günün içerisinde. Çünkü bu farklı bir şekilde bize ulaştırılmıştı. İçinde kabul edemeyeceğimiz şeyler vardı. Biz oradan gelen her şeyi kabul edemeyiz. Biz hükümetiz, biz devleti temsil ediyoruz. Evet, ortak bir noktada insan hakları bağlamında, kardeşlik noktasında yapacağımız çok şey var. Ama öyle kelimeleri kullanmanız uygun olmayabilir. İtiraz ettik, bunun üzerine turizm gelişti maşallah. Bir kısmı apar topar İmralı’ya gitti, bir kısmı Kandil’e gitti. 24 gün böyle geçti. Şimdi Bülent Arınç'ı eleştirmek için sizin hiçbir hakkınız yok. benim söylediğim tel şey şudur; bizim önümüze gelen ve kabul edilmesi gereken metin, okunan metin değildir. Gelinen nokta beni teyit ediyor. Eğer 4'ünde elimize getirilen noktayı kabul etmiş olsaydık ben bunların hiçbirini söylememiş olurdum. Yapmamız gerekenler konusunda el birliğiyle metin hemen hemen yüzde 60 değiştirilerek bu noktaya geldi. İyi de oldu” dedi.
Pervin Buldan’ın gönderdiği selamın sorulması üzerine Arınç, “Sayın Buldan bana selam gönderiyor. O iyi niyetli, samimi bir hanımefendidir. Acı çekenlerden birisidir. Bu işlerin bu noktaya gelmesinde çok olumlu katkıları olmuştur. Benim söylediğim ve eleştirdiği konu, cumartesi günü okunan konu değildir. Yüzde 60’ı değişen bir metin, ben çok şükür ilkeli, kararlı siyaset yapmayı seven bir insanım ve bana güvenilmesini isterim. Bana güven noktasında bir eksiklik olursa bu siyasi hayatımda bir kara leke olur. Ne Demirtaş ne Buldan 4 Şubat'ta önümüze getirilen metin bu değil diyorsa benim sözlerim de o kadar haklıdır. Bu saatten sonra isimler üzerine konuşmayı arzu etmiyorum. Mecbur kalmadıkça. İç Güvenlik Paketi konusunda Başbakanımız çalışmaların devam edeceğini söyledi.
Bizler de Bakan ve Başbakanımızla neden bunlara karşı çıkıyorsunuz. Düzeltilmesini istediğiniz yer neresi gelin konuşalım denmiştir. MHP'de, CHP'de, HDP'de bağırıp çağırarak engellemeye çalışmaya devam etmişlerdir. Molotofa, bonzaiye karşı gelmişler. Ona da karşı çıksaydınız bari” şeklinde cevapladı.
Musul Valisi'nin Musul'u kurtarmaya yönelik operasyona Türkiye'nin de destek vereceğine dair iddialarının sorulması üzerine Arınç, "Nuceyfi şu anda Musul'da değil. Maalesef Musul, DEAŞ’ın işgali altında. Binlerce insan bu acıyı yüreklerinde hissediyor. Biz DEAŞ’a karşı 60’tan fazla ülkenin desteklediği koalisyonda elbette destek olan bir ülkeyiz. Bunun sınırlı olduğunu söylemeliyim. Koalisyonun aldığı kararlardan haberimiz vardır. Ancak eğer DEAŞ’a karşı böyle bir koalisyon hareket edecek ve sonuç almaya çalışacaksa 3-5 yıl içerisinde olması sadece bombalamakla, havadan yapılacak operasyonlarla netice almak bizce mümkün değil. Türkiye bunu söylüyor ve daha kapsamlı kara harekatının gerekli olduğunu ifade etmeye çalışıyor. Güvenli hava sahasının emniyet bölgelerinin mutlaka bizim açımızdan olmazsa olmazı olduğunu koalisyon da çok iyi biliyor. Uçuşa yasak bölgenin gerçekleşmesi mümkün olmadı ama görüşmeler devam ediyor. Türkiye'nin kendi açısından yararlı gördüğü hususlarda bir anlaşma olursa biz de koalisyon içerisinde üzerimize düşeni mutlaka yerine getiririz" ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
Başbakanlık Merkez Bina'da düzenlenen toplantı sonrası Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç açıklamalarda bulundu.
Arınç, "Yaşar Kemal edebi yolculuğuna uğurlandı. Birkaç günden beri bu vefat sebebiyle Türkiye'de bir üzüntü olduğunu biliyorum. Ben de merhum Yaşar Kemal'e Allah'tan rahmet diliyorum. Gerçekten çok üzgünüz Anadolu'un bir evladıydı. Sadece onun için övüneceğimiz şey Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilmesi değil, o kitaplardaki öykülerden, roman kahramanlarının pek çoğunun zihinlerimizde yaşayacak olmasıdır. Yaşar Kemal inşallah bu ülkede gerçek bir barışı, halkımızın birbiriyle olan kaynaşmasını özleyen ve bekleyen insandı. Siyaset yaptığı zamanlarda da böyleydi. Büyük bir kayıptır, yeri herhalde dolmayacaktır. Ona hizmetleri ve eserlerinden dolayı şükranlarımı sunuyorum. Allah'tan rahmet diliyorum. Yine, 27 Şubat'ta hayatını kaybeden, geçmiş dönemlerde Başbakanlık yapan muhterem Erbakan Hocamızın da vefatının yıl dönümüydü. Muhterem Başbakanımızı rahmetle anıyorum, minnetle hatırlıyorum. Ondan şahsen çok şeyler öğrendiğimizi, ülkemizi, milletimizi sevmenin ne demek olduğunu, iyinin, güzelin hakimiyetini nasıl kurmamız gerektiğini ve milletçe ona şükran borçlu olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Allah Necmettin Erbakan hocamıza da rahmet etsin" ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu'nun bu hafta içinde dış ve iç gelişmelerle ilgili bilgi sunduğunu belirten Arınç, "Cuma günü İstanbul'da bazı önemli projelerin açıklandığını, cumartesi günü çözüm süreciyle ilgili önemli kararların alındığını, bu günde birkaç gün sürecek dış geziye gideceğini biliyoruz. Bunlarla ilgili düşüncelerini Sayın Başbakanımız aktardı. TBMM çalışmaları konusunda Sayın Yalçın Akdoğan yurtdışında olduğu için ona vekalet eden arkadaşımız bilgiler verdi. AB Bakanımız Volkan Bozkır AB konusundaki gelişmeleri Başbakanımız ve Bakanlarımıza aktardı. Avusturya'da çıkarılan İslam Yasası hakkında Bakanlar Kurulumuzu bilgilendirdi. Söz konusu yasa çerçevesinde getirilenler konusunda bazı olumsuz noktaların ve hükümlerin olduğunu biliyoruz. AB içindeki konumunu da çok iyi biliyoruz. Ne var ki bir yasa bazı milletvekilleri tarafından hazırlanmış, uzun süre tartışmaların ardından sadece oy çokluğuyla kabul edilmiştir. Tasarıya muhalefet partileri destek vermemiş. Ayrıntıları mevcuttur. Bununla ilgili bazı diplomatik, bazı itirazlarımızın, eleştirilerimizin olduğunu biliyoruz. Bir hukuki süreç de başlatılacaktır. Müslümanların Avusturya'da kazandığı müktesep haklarının zarar görmemesi ve bu elde edilen haklarının diğer başka ülkelerde de elden alınmasına yol açabilecek siyasi gelişmeleri önlemek adına Türkiye Cumhuriyeti diplomatik çalışmalarla değil, hukuki çalışmalarla da bu yasanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürülmesi dahil önemli bir çalışmayı başlatmış olacaktır" diye konuştu.
Arınç, bugün Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın önümüzdeki dönem için yargı reformu stratejik taslağı konusunda sunumun uzun zamanlarını aldığını ama bunun bütün yönleriyle tartışıldığını ifade etti.
Arınç, "6 Mart akşamı Sayın Bakanımızın görevinden ayrılmış olacaktır. Müteakiben getirilen bakan arkadaşımız takip edecektir. Bununla ilgili çalışma taslak üzerende halkımız bilgilendirilecektir" ifadelerini kullandı.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan'ın da önemli bir sunum yaptığını anlatan Arınç, "Türkiye Uzay Ajansı kurulmak üzere, ismini TUA olarak belirledik. İkinci sunumu da ulaşan ve erişen Türkiye başlıklı yüksek hızlı trenler, otoyollar, tüneller, raylı hatlar, boğaz geçişi, demiryolu entegrasyonu, devam eden ve önümüzdeki dönem başlayacak yatırımı hepimizi sevindirecek biçimde ortaya koydu. Türkiye bu konudaki yatırımlarına devam edecektir" dedi.
Çözüm süreciyle ilgili olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve bakanların görüşlerini ifade ettiğini hatırlatan Arınç, Davutoğlu'nun grup toplantısında çözüm süreci ve üzerinde mutabık kalınan hususların ne anlama geldiğini tekrar ifade ettiğini söyledi.
Açıklaması sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Arınç, bir gazetecinin, "HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın '10 madde tartışılmalı' açıklamalarını sorması üzerine, "Geçtiğimiz Cumartesi günü İstanbul'da HDP milletvekillerine bir tarafta da bakanların bulunduğu açıklamanın özeti şudur; bahar aylarında bu aşamada bir tarafın görevi buyken bir tarafta da anayasal bazı değişikliklerin yapılması, bazı hususların da tartışılmaya açılması istenmektedir. Bunların açıkladığı 2013 yılının Nevruz ayında da buna benzer Öcalan'ın mesajı milletvekilleri tarafından okunmuştu. Tabii 2013'teki bu noktadan bu noktaya gelinmiş bulunuyor. İki yıllık bir gecikme var. Silahları ellerinden bırakmadılar. Dışarıya çıkmanın ötesinde buna itiraz ettiler. Çok büyük terör olayları yaşanmadı, mayınlar patlamadı bunları olumlu olarak gördük. Bunun yanında kamu güvenliğini bozan olaylar yaşandı. 6-7 ay önce Kobani olaylarını bahane ederek, insanları öldürmek, insanların evlerine tecavüz etmek kadınların çocukların zarar gördüğü toplumsal olay dediğimiz doğrudan terör olayları az da olsa kendini göstermeye başladı.
Terör eylemleri, toplumsal olayları şiddet mutlaka bitecektir. Çözüm süreci ancak bundan sonra konuşulmaya başlanacaktır. Yakılan iş makinelerinin, çözüm süreciyle gelin oturalım bakalım konuşalım demesini kimse beklemesin. Hükümetimiz bu konuda kararlıdır, ben de hükümetimizin bu konudaki kararını temsil ediyorum. Kimseyle alıp veremeyeceğimiz hiçbir şey yok. HDP legal bir partidir. Çözüm sürecinde bizim partnerimizdir. Partnerimizle iyi ilişkiler kurmak onlarla çözüm süreci konusunda müşterek çalışmayı arzu ederiz. Parlamento dışında olanlar da iyi arkadaşlıklarımızın olduğunu herkes bilmelidir" cevabını verdi.
‘2009 yılından bu yana hükümetteyim’ diyen Arınç, “Çözüm sürecini en çok savunanlardan birisiyim. Çözüm sürecinin Türkiye için olmazsa olmaz, bir netice hasıl etmesini beklerim. Çünkü terörün sona ermesi akan kanların durması bizim hedefimizdir. Ama birilerin ümit ettiği gibi çözüm süreci çözülme süreci değildir. Biz bu ülkenin birliği ve dirliğini isteriz. İnsanımızı anlamaya çalışırız. Bunu bir lütuf olarak değil insan hakkı olarak da düşünürüz. Bana bağlı kurumlarda yapılanları herkes biliyor ve takdir ediyor. Bugüne kadar HDP’li milletvekillerinin hiçbirisi beni çözüm sürecini engellemeye çalışmakla itham etmedi. Bu yüzden müsaade ederseniz. Hükümet sözcülüğü ve başbakan yardımcılığı görevim dışında onlara iki şey söylemek isterim. O açıklamada 3 HDP'li milletvekilleri var. Onlara teşekkür ediyorum. Bu kişiler aynı zamanda İmralı adasına giden görüşme heyeti içerinde de iki yıldan beri yer alıyorlar. Bu süreci yakından takip eden, görevi icabı, istihbaratın verdiği bilgiler yanında özel bilgilere sahip insandım ben. Bugün üç tane arkadaşımız da içlerinde Pervin Buldan'da var. Demirtaş, çözüm süreci konusunda iyi niyetli çaba gösteren ve bunun nihayete ulaşmasını arzu eden insan değildir. O şimdi önümüzdeki seçimler için iyi bir proje olarak gözüküyor. Bu proje için Türkiye’de çalışanlar var. Bu proje sadece Demirtaş'ın şahsında değil. İçinde kızıl yıldızı da barındıran Vatan Partisi için de bir noktadır. Bir başka parti için de bir noktadır. AK Parti’nin kuruculuğunu yapan, imam hatip mezunu olmasıyla bu çizgiden sapmamış bir insan şimdi Doğu Perinçek'le Suriye’ye ziyarete gidebiliyor. AK Parti’de ikinci adamlıktan bugün HDP’de adaylık bir başkasından da bahsedebiliriz. Bir proje var, bu proje içinde birileri küçültülmeye birileri büyütülmeye çalışılır. Ama sonunda milletin dediği olur. Ben kendisinin başarılı bir siyasetçi olacağını düşünüyorum, Sadece en büyük engelin egosu olduğunu söylemiştim. Çözüm sürecine bugüne kadar ne kadar engel çıkarılmışsa bunlardan sorumlu olanların en başında Selahattin Demirtaş’tır. Sayın Demirtaş'ın yüz ifadesine bakın çatma kaşlar, sıkıntı, öfke ve nefret. Bunları çözebilecek noktadasınız ama olan olmuştur. Çözüm sürecinde iyi niyetli anlayış gösteren insanlar anlayışla, akılla bu karar karar vermişlerdir" şeklinde konuştu.
Arınç, çözüm sürecine ilişkin bir soru üzerine, "Sonuca yaklaştığımızın farkındayım. Sadece şunu bilsinler. 4 Şubat’ta açıklanması gereken bu 10 madde neden 24 gün sonra açıklanabilmiştir? Benim sözlerimizin sırrı bu 24 günün içerisinde. Çünkü bu farklı bir şekilde bize ulaştırılmıştı. İçinde kabul edemeyeceğimiz şeyler vardı. Biz oradan gelen her şeyi kabul edemeyiz. Biz hükümetiz, biz devleti temsil ediyoruz. Evet, ortak bir noktada insan hakları bağlamında, kardeşlik noktasında yapacağımız çok şey var. Ama öyle kelimeleri kullanmanız uygun olmayabilir. İtiraz ettik, bunun üzerine turizm gelişti maşallah. Bir kısmı apar topar İmralı’ya gitti, bir kısmı Kandil’e gitti. 24 gün böyle geçti. Şimdi Bülent Arınç'ı eleştirmek için sizin hiçbir hakkınız yok. benim söylediğim tel şey şudur; bizim önümüze gelen ve kabul edilmesi gereken metin, okunan metin değildir. Gelinen nokta beni teyit ediyor. Eğer 4'ünde elimize getirilen noktayı kabul etmiş olsaydık ben bunların hiçbirini söylememiş olurdum. Yapmamız gerekenler konusunda el birliğiyle metin hemen hemen yüzde 60 değiştirilerek bu noktaya geldi. İyi de oldu” dedi.
Pervin Buldan’ın gönderdiği selamın sorulması üzerine Arınç, “Sayın Buldan bana selam gönderiyor. O iyi niyetli, samimi bir hanımefendidir. Acı çekenlerden birisidir. Bu işlerin bu noktaya gelmesinde çok olumlu katkıları olmuştur. Benim söylediğim ve eleştirdiği konu, cumartesi günü okunan konu değildir. Yüzde 60’ı değişen bir metin, ben çok şükür ilkeli, kararlı siyaset yapmayı seven bir insanım ve bana güvenilmesini isterim. Bana güven noktasında bir eksiklik olursa bu siyasi hayatımda bir kara leke olur. Ne Demirtaş ne Buldan 4 Şubat'ta önümüze getirilen metin bu değil diyorsa benim sözlerim de o kadar haklıdır. Bu saatten sonra isimler üzerine konuşmayı arzu etmiyorum. Mecbur kalmadıkça. İç Güvenlik Paketi konusunda Başbakanımız çalışmaların devam edeceğini söyledi.
Bizler de Bakan ve Başbakanımızla neden bunlara karşı çıkıyorsunuz. Düzeltilmesini istediğiniz yer neresi gelin konuşalım denmiştir. MHP'de, CHP'de, HDP'de bağırıp çağırarak engellemeye çalışmaya devam etmişlerdir. Molotofa, bonzaiye karşı gelmişler. Ona da karşı çıksaydınız bari” şeklinde cevapladı.
Musul Valisi'nin Musul'u kurtarmaya yönelik operasyona Türkiye'nin de destek vereceğine dair iddialarının sorulması üzerine Arınç, "Nuceyfi şu anda Musul'da değil. Maalesef Musul, DEAŞ’ın işgali altında. Binlerce insan bu acıyı yüreklerinde hissediyor. Biz DEAŞ’a karşı 60’tan fazla ülkenin desteklediği koalisyonda elbette destek olan bir ülkeyiz. Bunun sınırlı olduğunu söylemeliyim. Koalisyonun aldığı kararlardan haberimiz vardır. Ancak eğer DEAŞ’a karşı böyle bir koalisyon hareket edecek ve sonuç almaya çalışacaksa 3-5 yıl içerisinde olması sadece bombalamakla, havadan yapılacak operasyonlarla netice almak bizce mümkün değil. Türkiye bunu söylüyor ve daha kapsamlı kara harekatının gerekli olduğunu ifade etmeye çalışıyor. Güvenli hava sahasının emniyet bölgelerinin mutlaka bizim açımızdan olmazsa olmazı olduğunu koalisyon da çok iyi biliyor. Uçuşa yasak bölgenin gerçekleşmesi mümkün olmadı ama görüşmeler devam ediyor. Türkiye'nin kendi açısından yararlı gördüğü hususlarda bir anlaşma olursa biz de koalisyon içerisinde üzerimize düşeni mutlaka yerine getiririz" ifadelerini kullandı.