Evsizler Kışı Spor Salonunda Geçiriyor
İstanbul'da hava şartlarının ağırlaşmasıyla yaklaşık 900 evsiz, Zeytinburnu Spor Salonu'nda konuk ediliyor.
Zabıta Daire Başkanlığı ve polis ekipleri tarafından sokaklardan toplanan yaklaşık 900 evsiz ve kimsesiz, spor salonunda erkekler ve kadınları için oluşturulan ayrı bölümlere yaşıyor. Banyo yaptırılan, saç sakal tıraşı edilen, kıyafet ihtiyaçları karşılanan evsizlere, üç öğün yemek ve çay veriliyor. Televizyon da izleyen evsizler için spor salonunda 24 saat hizmet veren doktor da bulunuyor.
Ekonomik nedenlerle sokaklarda, köprü altlarında, parklarda, terk edilmiş viranelerde yaşamını sürdüren belediyenin "kış misafirleri"nin hayat hikayeleri de yürek burkuyor.
Spor salonunda kalan 55 yaşındaki Sezai Asır, kangren olan ayağının tedavisinin yapıldığını ancak çok ağrı çektiğini söyledi.
Ailesinin olmadığını ve yıllardır sokaklarda yaşadığını anlatan Asır, "Ayakkabıcıydım. İşlerimin iyi gitmemesi nedeniyle sokakları mesken tuttum. Soğuktan korunmak için bir haftadır burada ağırlanıyorum. Yemek ve sağlık gibi ihtiyaçlarım karşılanıyor. Ekonomik durumum yok. İşsizim" dedi.
Spor salonunda 3 aydır bulunan 30 yaşındaki Erkan Ateş, nisana kadar kalmalarına izin verildiğini belirterek, sonrasında ne yapacağı konusunda endişeli. Ailesinin Erzincan'ın köyünde yaşadığını dile getiren Ateş, duygularını şöyle aktardı:
"Mesleğim yok. Vasıfsız olduğum için iş bulamıyorum. Çalıştığım zaman da paramı vermiyorlar. 2 yıldır evsiz olarak yaşıyorum. Hastanelerde, parkta kalıyorum. Tiner, bali ve bonzai kullanmadım. Yaşadığımız kadar yaşıyoruz ama bu nereye kadar gidecek bilmiyorum. Sokaklarda kötü olaylar oluyor. Param çalındı. Sokağın sonu yok. Gelecekten de en büyük beklentim, bir ev sahibi olmak. Ekmek paramı kazanmak için her işi yaparım."
- "Evlenmek için yarışmaya çıkmak istiyorum"
Evsiz 61 yaşındaki Ahmet Tulum, eşinden ayrıldığını ve evlenmek istediğini dile getirdi.
Tulum'un evlenme programlarına çıkma talebi, salondakileri gülümsetti.
- "İki bacağımı kaybettim"
Tekerlekli sandalyede yaşam mücadelesi veren 59 yaşındaki Orhan Orkçu, burada iki aydır kalıyor. Soğuk havada bu tesiste korunduğunu dile getiren Orkçu, burada vaktin nasıl geçtiğini anlamadığını söyledi.
Orkçu, "Ailem yok. Mesleğim elektrik teknisyeni ama hastalığım nedeniyle çok fazla çalışamadım. 1990'da kalp ve damar tıkanıklığı nedeniyle ayaklarım rahatsızlandı. 1998'de Haseki'de ameliyat oldum ve ayaklarımı kaybettim. Devlet bize sahip çıkıyor. Çalışmak da isterim ama nasıl çalışabilirim" dedi.
- "İstanbul taşı toprağı derlerdi. Bu eskidenmiş"
Afyonkarahisar'da domates ve biber yetiştirerek çiftçilikle hayatını kazandığını belirten 52 yaşındaki Mustafa Günay, eşinden ayrıldıktan sonra geldiği İstanbul'da felaketlerle karşılaştığını kaydetti.
İş bulamadığı için İstanbul'a geldiğine pişman olduğunu anlatan Günay, şunları söyledi:
"Buraya gelen bir pişman, gelmeyen bin pişman. İnsanlar yanılıp İstanbul'a gelmesin. İstanbul'un taşı toprağı altın derlerdi, o yalan. O yıllar önceymiş. İstanbul güzel ama bizlerin yaşayabildiği bir yer değil. Aile sorunlarım vardı. İnsan mutlu yuvasını bırakıp, gelip buralarda yaşamaz. Memleketimde domates, biber, salatalık, arpa, buğday, pancar yetiştiriyordum. Eşimden ayrıldım. 2 yıl önce İstanbul'a göç ettim. Ancak iş bulamadım. Sokaklarda yaşıyorum. Hayatın gerçeği. İnsanlar bu duruma bilerek düşmez. Memleketime geri gitmek istiyorum."
- Savaştan kaçan Suriyeliler, spor salonuna sığındı
Spor salonunda kalan evsizlerden Suriyeli Abdülhamit Suri, Halep'teki savaştan kaçarak İstanbul'a sığındığını söyledi.
Evlerine füze ve bomba atıldığını ve orada yaşamalarına imkan olmadığını anlatan Suri, tesiste 3 öğün yemek yiyip, çay içebildiğini belirtti.
Gelecekte savaşın olmadığı güzel bir hayat hayal ettiğini dile getiren Suri, "Suriye'den daha iyi bir hayat yaşayabilmek için Türkiye'ye geldik. Suriye'ye dönmek için savaşın bitmesini bekliyoruz" şeklinde konuştu.
- "Almanya'da ilk Türk restoranını 1970'te ben açtım"
Hüseyin Erkuş da (70), 2 aydır spor salonununda yaşadığını aktardı. Eski eşi ve çocuklarının Almanya'da çok zengin hayat sürdüklerini kaydeden Erkuş, duygularını şöyle dile getirdi:
"Sivas'tan Almanya'ya işçi olarak gittim. Almanya'da ilk Türk restoranını 1970'te ben açtım. Türk yemekleri veriyorduk. İşlerim çok güzeldi. Gelen işçiler ise kimi uyuşturucu sattı, kimi hırsızlık yaptı. Eroin nedir yüzünü görmedim. Alman polisi, beni şebeke başı olmakla suçladı. 10 sene Almanya'da suçsuz yere hapishanede yattım. Yuvam yıkıldı. İnsanoğlu nankör. Düşme... Düştüğün zaman en yakının sana ilk tekmeyi vurur. Bu dünya böyle. Öğrendik ama geç öğrendim. 70 yaşına geldim, nerede yaşıyorum. İstanbul'a geldim. Sabıkalı olduğum için kimse iş vermedi. Almanya'ya gitmişsin, herkese yardımcı olmuşun ama şimdi sen kendin muhtaç olmuşsun. Utancımdam kimsenin kapısına da gidemedim."
Kaynak: AA
Ekonomik nedenlerle sokaklarda, köprü altlarında, parklarda, terk edilmiş viranelerde yaşamını sürdüren belediyenin "kış misafirleri"nin hayat hikayeleri de yürek burkuyor.
Spor salonunda kalan 55 yaşındaki Sezai Asır, kangren olan ayağının tedavisinin yapıldığını ancak çok ağrı çektiğini söyledi.
Ailesinin olmadığını ve yıllardır sokaklarda yaşadığını anlatan Asır, "Ayakkabıcıydım. İşlerimin iyi gitmemesi nedeniyle sokakları mesken tuttum. Soğuktan korunmak için bir haftadır burada ağırlanıyorum. Yemek ve sağlık gibi ihtiyaçlarım karşılanıyor. Ekonomik durumum yok. İşsizim" dedi.
Spor salonunda 3 aydır bulunan 30 yaşındaki Erkan Ateş, nisana kadar kalmalarına izin verildiğini belirterek, sonrasında ne yapacağı konusunda endişeli. Ailesinin Erzincan'ın köyünde yaşadığını dile getiren Ateş, duygularını şöyle aktardı:
"Mesleğim yok. Vasıfsız olduğum için iş bulamıyorum. Çalıştığım zaman da paramı vermiyorlar. 2 yıldır evsiz olarak yaşıyorum. Hastanelerde, parkta kalıyorum. Tiner, bali ve bonzai kullanmadım. Yaşadığımız kadar yaşıyoruz ama bu nereye kadar gidecek bilmiyorum. Sokaklarda kötü olaylar oluyor. Param çalındı. Sokağın sonu yok. Gelecekten de en büyük beklentim, bir ev sahibi olmak. Ekmek paramı kazanmak için her işi yaparım."
- "Evlenmek için yarışmaya çıkmak istiyorum"
Evsiz 61 yaşındaki Ahmet Tulum, eşinden ayrıldığını ve evlenmek istediğini dile getirdi.
Tulum'un evlenme programlarına çıkma talebi, salondakileri gülümsetti.
- "İki bacağımı kaybettim"
Tekerlekli sandalyede yaşam mücadelesi veren 59 yaşındaki Orhan Orkçu, burada iki aydır kalıyor. Soğuk havada bu tesiste korunduğunu dile getiren Orkçu, burada vaktin nasıl geçtiğini anlamadığını söyledi.
Orkçu, "Ailem yok. Mesleğim elektrik teknisyeni ama hastalığım nedeniyle çok fazla çalışamadım. 1990'da kalp ve damar tıkanıklığı nedeniyle ayaklarım rahatsızlandı. 1998'de Haseki'de ameliyat oldum ve ayaklarımı kaybettim. Devlet bize sahip çıkıyor. Çalışmak da isterim ama nasıl çalışabilirim" dedi.
- "İstanbul taşı toprağı derlerdi. Bu eskidenmiş"
Afyonkarahisar'da domates ve biber yetiştirerek çiftçilikle hayatını kazandığını belirten 52 yaşındaki Mustafa Günay, eşinden ayrıldıktan sonra geldiği İstanbul'da felaketlerle karşılaştığını kaydetti.
İş bulamadığı için İstanbul'a geldiğine pişman olduğunu anlatan Günay, şunları söyledi:
"Buraya gelen bir pişman, gelmeyen bin pişman. İnsanlar yanılıp İstanbul'a gelmesin. İstanbul'un taşı toprağı altın derlerdi, o yalan. O yıllar önceymiş. İstanbul güzel ama bizlerin yaşayabildiği bir yer değil. Aile sorunlarım vardı. İnsan mutlu yuvasını bırakıp, gelip buralarda yaşamaz. Memleketimde domates, biber, salatalık, arpa, buğday, pancar yetiştiriyordum. Eşimden ayrıldım. 2 yıl önce İstanbul'a göç ettim. Ancak iş bulamadım. Sokaklarda yaşıyorum. Hayatın gerçeği. İnsanlar bu duruma bilerek düşmez. Memleketime geri gitmek istiyorum."
- Savaştan kaçan Suriyeliler, spor salonuna sığındı
Spor salonunda kalan evsizlerden Suriyeli Abdülhamit Suri, Halep'teki savaştan kaçarak İstanbul'a sığındığını söyledi.
Evlerine füze ve bomba atıldığını ve orada yaşamalarına imkan olmadığını anlatan Suri, tesiste 3 öğün yemek yiyip, çay içebildiğini belirtti.
Gelecekte savaşın olmadığı güzel bir hayat hayal ettiğini dile getiren Suri, "Suriye'den daha iyi bir hayat yaşayabilmek için Türkiye'ye geldik. Suriye'ye dönmek için savaşın bitmesini bekliyoruz" şeklinde konuştu.
- "Almanya'da ilk Türk restoranını 1970'te ben açtım"
Hüseyin Erkuş da (70), 2 aydır spor salonununda yaşadığını aktardı. Eski eşi ve çocuklarının Almanya'da çok zengin hayat sürdüklerini kaydeden Erkuş, duygularını şöyle dile getirdi:
"Sivas'tan Almanya'ya işçi olarak gittim. Almanya'da ilk Türk restoranını 1970'te ben açtım. Türk yemekleri veriyorduk. İşlerim çok güzeldi. Gelen işçiler ise kimi uyuşturucu sattı, kimi hırsızlık yaptı. Eroin nedir yüzünü görmedim. Alman polisi, beni şebeke başı olmakla suçladı. 10 sene Almanya'da suçsuz yere hapishanede yattım. Yuvam yıkıldı. İnsanoğlu nankör. Düşme... Düştüğün zaman en yakının sana ilk tekmeyi vurur. Bu dünya böyle. Öğrendik ama geç öğrendim. 70 yaşına geldim, nerede yaşıyorum. İstanbul'a geldim. Sabıkalı olduğum için kimse iş vermedi. Almanya'ya gitmişsin, herkese yardımcı olmuşun ama şimdi sen kendin muhtaç olmuşsun. Utancımdam kimsenin kapısına da gidemedim."