Hrant Dink Cinayetine Yeni İddianame (4)
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin hazırlanan yeni iddianamede, cinayet tasarısına ilişkin bütün resmi yazışma ve medya dosyalarının da bulunduğu sunucu imha edilerek, cinayet öncesinde dinleme kararıyla elde edilen son kayıtların ve resmi yazışmaların cinayetteki sorumluluğun ortadan kaldırılması ve suç örgütünün açığa çıkmaması amacıyla yok edildiği belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından yürütülen diğer soruşturma sonucunda hazırlanarak mahkemeye gönderilen iddianamede, şüpheli polis memuru Muhittin Zenit'in Erhan Tuncel ile 19 Ocak 2007'de cinayetin işlenmesinden 1 saat 44 dakika sonra telefonla görüştüğü kaydedildi.
Bu telefon görüşmesinden sonra Zenit tarafından eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'e telefonla bilgi verildiği ifade edilen iddianamede, Akyürek ve Yılmazer'in Zenit'e görevli olduğu Bayburt'tan aynı gün Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne gitmesini istedikleri, Zenit'in de akşam saatlerinde kış koşullarında kendi aracına kar lastikleri taktırarak ivedi bir şekilde Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne gittiği anlatıldı.
İddianamede, cinayetin ardından Zenit'in, dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı ve İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Ercan Demir'in talimatıyla Erhan Tuncel'le iki kez telefonla görüşüp buluşma gerçekleştirdiği belirtildi. Muhittin Zenit'in yürütülen soruşturmaya yardımcı olması ve suç faillerinin belirlenmesi amacıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne çağrıldığı ancak Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer'in Zenit'e İstanbul'a gitmemesi yönünde talimat vererek Dink cinayetinin aydınlatılmasını ve cinayetteki kendi rollerinin açığa çıkmasını engellemeye çalıştıklarını kaydedildi.
İstihbarat Daire Başkanlığı kampüsündeki, Recep Güven ve Ramazan Akyürek'in lojmanlarında gerçekleşen, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'den görevini bırakarak İstanbul'u terk etmesinin istendiği görüşmeden 6 gün sonra, Ogün Samast tarafından F/4 haber raporlarına kısmen yansıtıldığı şekilde, Dink'in Yasin Hayal'in azmettirmesi sonucu öldürüldüğü belirtilen iddianamede, Yılmazer, Akyürek ve dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı Personel Şube Müdürü Coşgun Çakar'ın yöneticiliğini yaptığı suç örgütü tarafından önceden detaylarıyla bilinen emniyet içinde bir yapılanmanın aracı olarak yol verilen cinayet tasarısının gerçekleştiği anlatıldı.
Cinayet öncesi süreçlerde yapılan hazırlıklardan Yılmazer ve Akyürek'in bilgisi olduğu ifade edilen iddianamede, "Hrant Dink cinayeti tasarısına ilişkin bütün resmi yazışma ve medya dosyalarının da bulunduğu sunucu imha edilerek, sorumluluk doğuracak, Hrant Dink cinayeti öncesinde dinleme kararıyla elde edilen son kayıtların ve resmi yazışmaların tümünün Dink cinayetindeki sorumluluğun ortadan kaldırılması ve suç örgütünün açığa çıkmaması amacıyla yok edildiği tespit edilmiştir" denildi.
- "Dink kasten koruma altına alınmadı"
Hrant Dink'i ölüme götüren süreç, cinayet öncesi, cinayet günü ve sonrasındaki olaylar, gelişmeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Yasin Hayal ve grubu tarafından geliştirilen cinayet tasarısına ilişkin gizli haber raporlarının dönemin İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ve bu konuda görevlendirilen İstihbarat Daire Başkan Yardımcıları Necmettin Emre veya Vedat Yavuz'a sunulmasının zorunlu olduğu ifade edilen iddianamede, bu raporların gizlenerek Dink'in koruma altına alınmasının kasten engellendiği anlatıldı.
İddianamede, eylemlerin bütün olarak değerlendirilmesinde varılan sonuç, şöyle ifade edildi:
"Erhan Tuncel'in yardımcı istihbarat elemanlığına 23 Kasım 2006'da Ramazan Akyürek tarafından son verilmesine rağmen, bu husus kendisine tebliğ edilmeyerek, Hrant Dink cinayeti tasarısıyla ilgili bilgi akışının kesilmesinin önüne geçildiği ancak elde edilen yeni bilgilerin F/4 raporlarına dönüştürülmesi ve resmi kayıtlara geçirilmesinin de bu şekilde engellendiği anlaşılmıştır. Cinayetten 4 ay kadar önce cinayeti işleyecek Ogün ismine kadar tüm detaylı bilgilerin öğrenilmesine rağmen tasarlanan cinayetin engellenmesine dönük hayati öneme haiz bilgiler resmi yazışmalara konu edilmemiştir. Akyürek tarafından, cinayeti işleyen suç örgütüne dair sahip olduğu bilgileri, soruşturmayı yürüten İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerinden, bu konuda sorulan sorulara rağmen ısrarla gizlemiştir. Erhan Tuncel cinayet günü Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde hakkında yakalama ve gözaltı kararı bulunmamasına rağmen 14 saat alıkonularak kendisiyle resmi kayıtlara yansıtılmayan görüşmeler yapılmıştır. Muhittin Zenit ve diğer İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerince cinayet tasarısına dair resmi belgelerin yeniden düzenlenerek bir kısmı yok edilmiştir. Cinayetten 9 gün önce arıza formu düzenlenerek İstihbarat Daire Başkanlığı'na gönderilen ancak İstihbarat Daire Başkanlığı'nda teslim alındığına dair bir evrak bulunmayan, Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün bütün yazışma ve medya dosyalarının bulunduğu sunucu, suç delillerini gizlemek amacıyla yok edilmiştir. "
- "Hrant Dink cinayeti araç suç niteliğinde"
İddianamede, Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Coşgun Çakar'ın Emniyet teşkilatı içinde Fetullah Gülen cemaati olarak tanımlanan bir yapılanmayı gerçekleştirerek, sonradan kumpas oldukları anlaşılan Ergenekon, Balyoz gibi soruşturmaları başlatmayı amaç edinen silahlı terör örgütünün yöneticilerinden olduğu belirtilerek, bu anlamda, amaç suçun gerçekleştirilmesi için Hrant Dink cinayetinin araç suç niteliğinde olduğu ifade edildi.
Ramazan Akyürek'in "Hrant Dink'in ne pahasına olursa olsun Yasin Hayal tarafından öldürüleceği" bilgisine sahip olmasına rağmen, açık ve yakın tehlike altında bulunan Dink'in yaşam hakkını korumak için kanundan kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmeyerek, cinayeti işleyecek gruba operasyonel faaliyet yaptırmadığı vurgulanan iddianamede, İstihbarat Daire Başkanlığı görevini yürüttüğü 1 Ağustos 2008'de, cinayet davasına bakan mahkeme başkanı Erkan Çanak hakkında "Selman Büyükburç" sahte ismiyle İBDA/C Terör Örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle, Çanak adına kayıtlı telefonun 3 ay dinlenmesine dönük karar çıkartarak, yargılamayı yürüten mahkeme başkanını ve yargılamayı kontrol altına aldığı belirtildi.
Kaynak: AA
Bu telefon görüşmesinden sonra Zenit tarafından eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'e telefonla bilgi verildiği ifade edilen iddianamede, Akyürek ve Yılmazer'in Zenit'e görevli olduğu Bayburt'tan aynı gün Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne gitmesini istedikleri, Zenit'in de akşam saatlerinde kış koşullarında kendi aracına kar lastikleri taktırarak ivedi bir şekilde Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne gittiği anlatıldı.
İddianamede, cinayetin ardından Zenit'in, dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı ve İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Ercan Demir'in talimatıyla Erhan Tuncel'le iki kez telefonla görüşüp buluşma gerçekleştirdiği belirtildi. Muhittin Zenit'in yürütülen soruşturmaya yardımcı olması ve suç faillerinin belirlenmesi amacıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne çağrıldığı ancak Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer'in Zenit'e İstanbul'a gitmemesi yönünde talimat vererek Dink cinayetinin aydınlatılmasını ve cinayetteki kendi rollerinin açığa çıkmasını engellemeye çalıştıklarını kaydedildi.
İstihbarat Daire Başkanlığı kampüsündeki, Recep Güven ve Ramazan Akyürek'in lojmanlarında gerçekleşen, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'den görevini bırakarak İstanbul'u terk etmesinin istendiği görüşmeden 6 gün sonra, Ogün Samast tarafından F/4 haber raporlarına kısmen yansıtıldığı şekilde, Dink'in Yasin Hayal'in azmettirmesi sonucu öldürüldüğü belirtilen iddianamede, Yılmazer, Akyürek ve dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı Personel Şube Müdürü Coşgun Çakar'ın yöneticiliğini yaptığı suç örgütü tarafından önceden detaylarıyla bilinen emniyet içinde bir yapılanmanın aracı olarak yol verilen cinayet tasarısının gerçekleştiği anlatıldı.
Cinayet öncesi süreçlerde yapılan hazırlıklardan Yılmazer ve Akyürek'in bilgisi olduğu ifade edilen iddianamede, "Hrant Dink cinayeti tasarısına ilişkin bütün resmi yazışma ve medya dosyalarının da bulunduğu sunucu imha edilerek, sorumluluk doğuracak, Hrant Dink cinayeti öncesinde dinleme kararıyla elde edilen son kayıtların ve resmi yazışmaların tümünün Dink cinayetindeki sorumluluğun ortadan kaldırılması ve suç örgütünün açığa çıkmaması amacıyla yok edildiği tespit edilmiştir" denildi.
- "Dink kasten koruma altına alınmadı"
Hrant Dink'i ölüme götüren süreç, cinayet öncesi, cinayet günü ve sonrasındaki olaylar, gelişmeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Yasin Hayal ve grubu tarafından geliştirilen cinayet tasarısına ilişkin gizli haber raporlarının dönemin İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ve bu konuda görevlendirilen İstihbarat Daire Başkan Yardımcıları Necmettin Emre veya Vedat Yavuz'a sunulmasının zorunlu olduğu ifade edilen iddianamede, bu raporların gizlenerek Dink'in koruma altına alınmasının kasten engellendiği anlatıldı.
İddianamede, eylemlerin bütün olarak değerlendirilmesinde varılan sonuç, şöyle ifade edildi:
"Erhan Tuncel'in yardımcı istihbarat elemanlığına 23 Kasım 2006'da Ramazan Akyürek tarafından son verilmesine rağmen, bu husus kendisine tebliğ edilmeyerek, Hrant Dink cinayeti tasarısıyla ilgili bilgi akışının kesilmesinin önüne geçildiği ancak elde edilen yeni bilgilerin F/4 raporlarına dönüştürülmesi ve resmi kayıtlara geçirilmesinin de bu şekilde engellendiği anlaşılmıştır. Cinayetten 4 ay kadar önce cinayeti işleyecek Ogün ismine kadar tüm detaylı bilgilerin öğrenilmesine rağmen tasarlanan cinayetin engellenmesine dönük hayati öneme haiz bilgiler resmi yazışmalara konu edilmemiştir. Akyürek tarafından, cinayeti işleyen suç örgütüne dair sahip olduğu bilgileri, soruşturmayı yürüten İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerinden, bu konuda sorulan sorulara rağmen ısrarla gizlemiştir. Erhan Tuncel cinayet günü Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde hakkında yakalama ve gözaltı kararı bulunmamasına rağmen 14 saat alıkonularak kendisiyle resmi kayıtlara yansıtılmayan görüşmeler yapılmıştır. Muhittin Zenit ve diğer İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerince cinayet tasarısına dair resmi belgelerin yeniden düzenlenerek bir kısmı yok edilmiştir. Cinayetten 9 gün önce arıza formu düzenlenerek İstihbarat Daire Başkanlığı'na gönderilen ancak İstihbarat Daire Başkanlığı'nda teslim alındığına dair bir evrak bulunmayan, Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün bütün yazışma ve medya dosyalarının bulunduğu sunucu, suç delillerini gizlemek amacıyla yok edilmiştir. "
- "Hrant Dink cinayeti araç suç niteliğinde"
İddianamede, Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Coşgun Çakar'ın Emniyet teşkilatı içinde Fetullah Gülen cemaati olarak tanımlanan bir yapılanmayı gerçekleştirerek, sonradan kumpas oldukları anlaşılan Ergenekon, Balyoz gibi soruşturmaları başlatmayı amaç edinen silahlı terör örgütünün yöneticilerinden olduğu belirtilerek, bu anlamda, amaç suçun gerçekleştirilmesi için Hrant Dink cinayetinin araç suç niteliğinde olduğu ifade edildi.
Ramazan Akyürek'in "Hrant Dink'in ne pahasına olursa olsun Yasin Hayal tarafından öldürüleceği" bilgisine sahip olmasına rağmen, açık ve yakın tehlike altında bulunan Dink'in yaşam hakkını korumak için kanundan kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmeyerek, cinayeti işleyecek gruba operasyonel faaliyet yaptırmadığı vurgulanan iddianamede, İstihbarat Daire Başkanlığı görevini yürüttüğü 1 Ağustos 2008'de, cinayet davasına bakan mahkeme başkanı Erkan Çanak hakkında "Selman Büyükburç" sahte ismiyle İBDA/C Terör Örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle, Çanak adına kayıtlı telefonun 3 ay dinlenmesine dönük karar çıkartarak, yargılamayı yürüten mahkeme başkanını ve yargılamayı kontrol altına aldığı belirtildi.