Nurettin Topçu Vefatının 40. Yılında Anıldı

Osmangazi Belediyesi ve Türkiye Yazarlar Birliği Bursa Şubesi’nin birlikte düzenlediği “Hatıralar Arasında” programında, bu hafta, Türkiye’nin yetiştirdiği önemli fikir adamlarından biri olan Nurettin Topçu anıldı.

Nurettin Topçu Vefatının 40. Yılında Anıldı
Türkiye Yazarlar Birliği Bursa Şube Başkanı Mustafa Baki Efe’nin sunumuyla Seyyid Usul Kültür Merkezi’nde gerçekleşen programda Nurettin Topçu, vefatının 40’ıncı yılında yad edildi. Programa konuşmacı olarak katılan Nıurettin Topçu’nun öğrencileri Prof. Dr. Mustafa Kara ve Cahit Çollak katılarak, Topçu’ya dair hatıralarını anlattı. Konuşmasına “Büyük mütefekkirleri anlamak ve anmak kadar, anlatmakta da zor” diyerek başlayan Prof. Dr. Kara, “Hele ki, ahlakın büstünü yap deseler Nurettin Topçu’yu yapardım denilen bir insan söz konusu ise, burada onu anlatmanın zorluğu kat be kat artacaktır bizim için” diye konuştu.

Cahit Çollak da yaptığı konuşmasında, “Elbette Nurettin Topçu gibi bir değerimizi anlatmak zor ama asıl sorulması gereken, biz bugün Nurettin Topçu’nun ahlakının, samimi duruşunun ve ömür boyu taşıdığı derdinin neresindeyiz? Asıl sorulması gereken budur diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Çolak, konuşmasının ardından Necip Fazıl ile Nurettin Topçu arasında geçen şu hikayeyi dinleyicilerle paylaştı: “Nurettin Topçu hocamızı hasta yatağında ziyarete gelen Necip Fazıl, odaya girince Nurettin Topçu’ya şöyle seslenir : “Nurettin bey sen ruhun ıstırabını çekmiş bir mustaripsin, bedenin ıstırabı ne ki? Vur tekmeyi gir içeri der.” Nurettin Topçu da bu söz karşısında Necip Fazıl’a “Onu sen yapabilirsin, biz nasıl yapabiliriz ki” şeklinde cevap verir.

Salonda dinleyiciler arasında bulunan ve Nurettin Topçu üzerine önemli biyografik bir çalışmaya imza atmış olan Doç. Dr. M. Fatih Birgül de, konuşmalarıyla programa katkı koydu. Türkiye Yazarlar Birliği Bursa Şube Başkanı Mustafa Baki Efe, programın sonunda Nurettin Topçu’ya ait olan şu sözleri söyledi:

“Yarınki Türkiye’nin kurucuları, yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, sabırlı ve azimli, lakin gösterişsiz ve nümayişsiz çalışan, ruh cephesinin maden işçileri olacaklardır. Bu ruh amelesinin ilk ve esaslı işi, insan yetiştirmektir. Hünerleri hep fedakarlık olan bu hizmet ehli gençler, hizmetlerinin mükafatını da hizmet ettikleri insanlardan beklemeyecekler, sonsuzluğa sundukları eserlerinin akislerini, yine sonsuzluktan dinleyeceklerdir.”
Kaynak: İHA