AK Parti, Cemevlerinin Tanımını Alevilere Bırakacak

MELDA ÇETİNER-  Aleviler ile ilgili yarım kalan dosyayı raftan indiren AK Parti, cemevlerinin tanımını Alevilere bırakacak.

AK Parti İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, AA muhabirine, Başkanlık olarak üzerinde çalıştıkları dosyalarda gelinen durumla ilgili açıklamada bulundu.

AK Parti bünyesinde ilk kez İnsan Hakları Başkanlığı kurulduğuna işaret eden Üstün, bu alanın daha önce Siyasi ve Hukuki İşler Başkanlığı bünyesinde olduğunu, "AK Parti reformlarda duraksadı"  algısını kırmak, insan hakları alanında çalışmalar yaparak oluşan kararları Hükümet ve Parlamento nezdinde hayata geçirmek için değişikliğe gidildiğini  kaydetti.

Yeni projeler üzerinde çalıştıklarını anlatan Üstün, bunlardan biri olan Alevilere yönelik yarım kalan dosyayı raftan indirerek yeniden ele almaya başladıklarını belirtti. Konunun Seçim Beyannamesi, Hükümet Programı ve Acil Eylem Planı'nda da yer aldığına dikkati çeken Üstün, yapılacaklar konusunda şu bilgiyi verdi:

"Cemevlerine statü kazandırılacak. Cemevlerinin elektrik ve su gibi giderleri devletçe, hükümetçe karşılanacak.  Konuya statü kazandırırken cemevlerinde dedeler hizmet veriyorsa, onların maaşları da devletçe karşılanacak. Bunları yaparken İmar ve Belediye yasalarında birtakım değişiklikler gerçekleştirilecek. Söylem bazında da bazı itirazlar var, 'ayrımcılık yapılıyor' tarzında...Bu algıyı da ortadan kaldıracak fiili adımlar atılacak. Cemevini tam olarak tarif etmeyecek, bunu cemaatin kendisine bırakacağız. Bu konuda hassas olanlar, kendilerini nasıl görmek istiyorlarsa, o şekilde tarif etsinler. Yine bu hizmetlerin alımı talep ve isteğe bağlı olacak. Kendi isteklerine bırakılacak, isterlerse alacaklar. Esnek ve cemaate bağlı bir durum olarak muhataplarımıza bırakıyoruz. Bu konuda ciddi gelişmeler kısa sürede gerçekleştirilecek. Üç ay içinde yapılacak."

-"Romanlar kolay bir çalışma alanı..."

Başkanlık olarak üzerinde durdukları bir diğer kesimin Romanlar olduğunun altını çizen Üstün, bu dosyanın daha kolay bir çalışma alanı oluşturduğunu belirtti.

Atılacak adımların daha çok pratikte olacağını vurgulayan Üstün, "Aslında toplum kesimleri içinde en fazla mağdur olan ama en az sesleri çıkan kesim Romanlar. Yasal düzenlemeye gerek yok. Daha çok iskan, eğitim, çalışma hayatı ve ayrımcılıkla ilgili sorunları var. Bunların pratikte atılacak adımlarla çözümlenmesi gerekiyor. Bu adımları da el birliğiyle hükümetimiz ve yerel yönetimlerle birlikte atacağız" dedi.

Üstün, gayrimüslimlerle ilgili bir gündem maddelerinin olmadığını ancak talep ya da bir sorun alanı olarak kendilerine iletilmesi halinde ele alabileceklerini ifade etti. Daha önce vakıflar ve mal varlıklarıyla ilgili adımların atıldığını hatırlatan Üstün, taleplere açık olduklarını, her türlü sorunu çözebileceklerini ancak kendilerine herhangi bir talep gelmediğini söyledi.

-"Artık muhatabımız oradaki vatandaşlarımız"

Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni insan hakları ve demokratik haklar boyutuyla çalıştıklarını anlatan Üstün, "Muhatabımız artık oradaki tüm insanlarımız, vatandaşlarımız, sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri...Herkes bizim muhatabımız. Öncelikle projeyle elde ettiğimiz kazanımları anlatıyoruz, insan hakları çerçevesinde talep edilecek bazı haklar varsa veya çözülmesi gereken  sorunlar varsa bunlara karşı da açık olduğumuzu ve çalışmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. İnsan hakları çerçevesinde yeni imkanlar sunabileceğimizi açık şekilde ifade ediyoruz" diye konuştu.

Yakın zamanda bölgede ziyaretlerde bulunduklarını, gelecek dönemde de sık sık gideceklerini dile getiren Üstün, hem Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin kazanımlarını anlatacaklarını hem de yeni talepleri karşılamaya hazır olduklarını anlatacaklarını belirtti. "Bugün yöre insanı PKK'dan uzaklaşmışsa, bu Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nden elde edilen kazanımlardan dolayıdır" diyen Üstün, projenin  boşa gitmediğini, demokrasi ve insan hakları boyutuyla hedefine ulaştığını, bu nedenle alanı açık tuttuklarını ve ilerlemeye devam edeceklerini kaydetti.

Üstün, AK Parti ile birlikte Türkiye'de yerel yönetimlerin güçlü hale geldiğini, özellikle büyükşehirlerde belediye başkanlarının bakan kadar etkili, yetkili ve güçlü olduğunu, farklı ne yapılacağına bakmak gerektiğini söyledi. Yerel yönetimlerin ekonomik olarak güçlendirilebileceğini belirten Üstün, AK Parti'de Yerel Yönetimler Başkanlığı'nın da konuyla ilgili çalışma içinde olduğunu hatırlattı.

Türkiye'de yerinden yönetim anlayışının gelişmesini desteklediklerini ancak bu anlayışın kötüye kullanılmasına izin vermeyeceklerini vurgulayan Üstün, şöyle devam etti:

"Buradan başka anlamlar çıkartılması yönünde emeller varsa buna da müsaade edecek değiliz. Yöre halkı da bu tür hendek siyasetine karşı.  Bunu açıkça görüyoruz. Bir modern devlette böyle bir hendek siyasetine kesinlikle izin vermez. Modern devlet, sokaklarında, mahallelerinde, şehirlerinde elinde otomatik silahlarla gezen insanlara hoşgörü gösteremez. Bugün de durum budur. Halkımız da buna destek olmuyor. Bunu niye yapıyorlar anlayamıyoruz. Adeta kamikaze gibi intihar saldırısı yapıyorlar. Öleceklerini bile bile gençleri ölüme sürüyorlar. Bunu niye yapıyorlar; PKK kaybettiği itibarını gençlerin ölümü üzerinde yeniden sağlamaya çalışıyor. Her mahalleden bir insan ölsün istiyorlar, nefret derinleşsin, acılar artsın, acılar üzerinde tekrar bir toparlanmaya gitmeyi hedefliyor. Ama bu yaklaşım karşılık bulmuyor bölge insanından."

Bölge insanında PKK'dan psikolojik kırılma ve kopuşun 6-7 Ekim olaylarında başladığının altını çizen Üstün, "Bu olaylarla birlikte birçok şehrimizde Kürtlerin mallarını, dükkanlarını, canlarını yakmışlardır. Oradan başlayan bir kopuş var. 7 Haziran'dan sonra 80 milletvekili çıkarılmasına rağmen siyaset yerine, şiddeti tercihi etmeleri bu kopuşu hızlandırmış, ardından hendek siyaseti ve orada insanları abluka altına almaları artık bardağı taşıran son damla olmuş" ifadelerini kullandı.

Üstün, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu insanlar artık tamamen PKK'dan nefret eder hale gelmiş. Bölge insanı duygusal kopuş yaşıyor diyorlar ya...Aslında bu duygusal kopuş HDP'den olmuş. PKK'dan da artık nefret eder hale gelmişler. Diyarbakır'a gittik, orada insanlar 'sadece yoksul gariban semtlerde olaylar oluyor, hendekler kazılıyor da zenginlerin yaşadığı villaların bulunduğu yerlerde niye bir şey olmuyor?' diyorlar.  Garibanların çocukları üzerinden yürütülen bir siyaset var. Oradaki insanlar açık şekilde bunu da sorguluyor artık."

Kaynak: AA