Müdafi Avukatı Bülent Demirbaş Açıklaması
Kırşehir’de Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 8 Eylül Davaları ile ilgili açıklamada bulunan müdafi avukatı Bülent Demirbaş, görülen davada herhangi bir etnik kimlik çatışmasının olmadığını söyledi.
Demirbaş açıklamasında, “Kırşehir’de meydana gelen provokatif olayların davası görülmeye başlanıldı. Ağır Ceza Mahkemesinde duruşmaların ilk bölümü görüldü.
Başlanılan davada hukuka aykırılıklar vardı. Biz bu hukuka aykırılıkları dile getirdik. Dava başladığında dile getirdiğimiz ilk husus iddianamedeki ‘Gül Kitapevine işyeri sahibine etnik kimlik farklılığı gözetilerek saldırıldığı’ yer alıyordu. Bu ifade Kırşehir ile birlikte kamuoyunu uzun süre meşgul etti. Türk-Kürt çatışması varmış gibi haberler çarpıtılarak lanse edildi” dedi.
"KIRŞEHİR ÇATIŞMANIN YAŞANDIĞI ŞEHİR DEĞİLDİR"
Demirbaş, Kırşehir’de yaşananların etnik kimlikler sonucu olmadığının altını çizerek, “Kırşehir’de yaşananlar etnik kimlik nedeniyle yaşanan çatışmalar değildir. Duruşmalar başladığında Gül Kitapevi sahibi Sait Akıllı’ya daha önceki ifadesine de dayanarak etnik kimliğinin ne olduğunu sorduk. Sanıklar TCK 216’dan yargılanıyor. Irk farklılığına dayalı bir suç olup olmadığını anlamak için böyle bir soru yönelttik. Müştekilerde siyasi tercihleri nedeni ile saldırıların olabileceğini belirttiler" dedi.
ADAM ÖLDÜRMEYE KASITTAN YARGILANAN SANIKLAR VAR
Bazı sanıklar adam öldürmeye teşebbüsten yargılanıyor, fakat bu iddianın görülen mahkeme ile çürüdüğünü ise avukat Demirbaş şöyle anlattı:
“Kitapevi sahipleri ifadelerinde satırla saldırdıklarını bu esnada yangının olmadığını yangının başladığında kırık camdan içeri tekrar girdiğini ve yangını söndürmeye çalıştıklarını ifade etti.
Kişilerin içerideyken yakılarak öldürülmeye çalışılmadığını ifadeleri ile kabul etmişlerdir. Bu durum ise davanın seyrini değiştirecek bir ifadedir.”
"KIRŞEHİR’DEKİ OLAYLAR PKK’YA TEPKİ OLAYLARIDIR"
Yaşanan olayların etnik kimlik yapıları ile alakalı bir olay olmadığını ve PKK’ya tepki olayları olduğunu anlatan Demirbaş, “Meydana gelen olaylar etnik kimlik yapısı ile alakalı değil, PKK’ya tepki neticesidir. Zira müşteki avukatları da sloganların daha çok PKK’ya yönelik olduğunu Kürtlere yönelik ifadelerin olaylar boyunca duyulmadığını gözlemişlerdir. Kırşehir’de bulunan esnaflardan yüzde 30’unun Kürt kökenli yurttaş olduğu beyan edilmiştir. Kırşehir’de Kürtlere yönelik hareket olmamış aksine halk PKK’ya destek verdiği iddia edilen yerlerden dolayı tahrik olmuştur. Türkiye ise davayı etnik çatışma varmış gibi tartışmıştır. Sorduğumuz sorularla da sadece Kürt kökenli esnafların değil Türk kökenli esnaflarında zarar gördüğüdür.” İfadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
Başlanılan davada hukuka aykırılıklar vardı. Biz bu hukuka aykırılıkları dile getirdik. Dava başladığında dile getirdiğimiz ilk husus iddianamedeki ‘Gül Kitapevine işyeri sahibine etnik kimlik farklılığı gözetilerek saldırıldığı’ yer alıyordu. Bu ifade Kırşehir ile birlikte kamuoyunu uzun süre meşgul etti. Türk-Kürt çatışması varmış gibi haberler çarpıtılarak lanse edildi” dedi.
"KIRŞEHİR ÇATIŞMANIN YAŞANDIĞI ŞEHİR DEĞİLDİR"
Demirbaş, Kırşehir’de yaşananların etnik kimlikler sonucu olmadığının altını çizerek, “Kırşehir’de yaşananlar etnik kimlik nedeniyle yaşanan çatışmalar değildir. Duruşmalar başladığında Gül Kitapevi sahibi Sait Akıllı’ya daha önceki ifadesine de dayanarak etnik kimliğinin ne olduğunu sorduk. Sanıklar TCK 216’dan yargılanıyor. Irk farklılığına dayalı bir suç olup olmadığını anlamak için böyle bir soru yönelttik. Müştekilerde siyasi tercihleri nedeni ile saldırıların olabileceğini belirttiler" dedi.
ADAM ÖLDÜRMEYE KASITTAN YARGILANAN SANIKLAR VAR
Bazı sanıklar adam öldürmeye teşebbüsten yargılanıyor, fakat bu iddianın görülen mahkeme ile çürüdüğünü ise avukat Demirbaş şöyle anlattı:
“Kitapevi sahipleri ifadelerinde satırla saldırdıklarını bu esnada yangının olmadığını yangının başladığında kırık camdan içeri tekrar girdiğini ve yangını söndürmeye çalıştıklarını ifade etti.
Kişilerin içerideyken yakılarak öldürülmeye çalışılmadığını ifadeleri ile kabul etmişlerdir. Bu durum ise davanın seyrini değiştirecek bir ifadedir.”
"KIRŞEHİR’DEKİ OLAYLAR PKK’YA TEPKİ OLAYLARIDIR"
Yaşanan olayların etnik kimlik yapıları ile alakalı bir olay olmadığını ve PKK’ya tepki olayları olduğunu anlatan Demirbaş, “Meydana gelen olaylar etnik kimlik yapısı ile alakalı değil, PKK’ya tepki neticesidir. Zira müşteki avukatları da sloganların daha çok PKK’ya yönelik olduğunu Kürtlere yönelik ifadelerin olaylar boyunca duyulmadığını gözlemişlerdir. Kırşehir’de bulunan esnaflardan yüzde 30’unun Kürt kökenli yurttaş olduğu beyan edilmiştir. Kırşehir’de Kürtlere yönelik hareket olmamış aksine halk PKK’ya destek verdiği iddia edilen yerlerden dolayı tahrik olmuştur. Türkiye ise davayı etnik çatışma varmış gibi tartışmıştır. Sorduğumuz sorularla da sadece Kürt kökenli esnafların değil Türk kökenli esnaflarında zarar gördüğüdür.” İfadelerini kullandı.