UNDP 2015 İnsani Gelişme Raporu Lansmanı
İSTANBUL - Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Türkiye'nin İnsani Gelişme Endeksi'nde 2014 yıllında 69. sırada olduğunu anımsatarak, "Şimdi 72'ye gerilemiş gibi görünüyoruz. Bu yıl farklı bir çalışma yapılmış durumda. Bundan kaynaklanan 3 puanlık bir gerileme söz konusu ama esas itibariyle geçen yılın aynı bazını devam ettirdiğimiz zaman sıralamada bir değişiklik yok" dedi.
Yılmaz, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) 2015 İnsani Gelişme Raporu Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Lansmanı'nda, ekonomik, sosyal ve çevresel boyuta yönetişim boyutunun da dahil edilmesi gerektiğini, bu dahil edilmediği zaman tablonun eksik kaldığını kaydetti.
Bölgesel çatışmalar ile siyasi sorunların yaşandığı ülkelerin sürdürülebilir kalkınma konusunda arzu edilen gelişimi gösteremediğine dikkati çeken Yılmaz, Türkiye olarak sürdürülebilir kalkınma amaçlarını çok önemsediklerini dile getirdi.
10. Kalkınma Planı'nı hazırlarken çok katılımcı bir süreç geçirdiklerini vurgulayan Yılmaz, 10 binin üzerinde insanın söz konusu plana katkı sağladığını ifade etti.
Yılmaz, Türkiye'nin 2015 İnsani Gelişme Endeksi'nde yer alan puanının 0,761 olduğunu anımsatarak, "188 ülke içinde 72. konumdayız" dedi.
Türkiye'nin 2014 yıllında 69. sırada olduğunu hatırlatan Yılmaz, "Şimdi 72'ye gerilemiş gibi görünüyoruz. Aslında bu fiili bir gerileme değil. Geçen yılki konumumuzu aynen koruyoruz. Bu yıl farklı bir çalışma yapılmış durumda. Bundan kaynaklanan 3 puanlık bir gerileme söz konusu ama esas itibarıyla geçen yılın aynı bazını devam ettirdiğimiz zaman sıralamada bir değişiklik yok. Yani bugünkü sıralamayı geçen yıla taşıdığınız zaman yine 72. konumdayız" şeklinde konuştu.
Yılmaz, Türkiye'nin burada da yüksek insani gelişmişlik kategorisinde yer aldığına işaret ederek, toplamda 4 kategori olduğunu, Türkiye'nin 3. kategoride bulunduğunun altını çizdi.
Türkiye'nin 0,761 olan İnsani Gelişmişlik Endeksi puanını 0,800'e çıkardığı zaman en yüksek insani gelişmişlik kategorisine geçilmiş olunacağını belirten Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu yönde gayret ediyoruz. 2000 yılında 0,653 imiş endeksteki yerimiz. Bugün 0,761'e ulaşmış durumdayız. Bunu 0,800'e çıkardığımız zaman en yüksek insani gelişmişliğe ulaşmış olacağız. Bu ölçümün yapıldığı 3 temel eksen var; Biri doğumda yaşam beklentisi verisi. Türkiye burada 75,3 yıla ulaşmış durumda ve 188 ülke arasında 65. sıradayız. İkinci husus eğitimle ilgili göstergeler.Bu da okullaşma oranı. 78 milyon nüfusunun okulda geçirdiği süre ortalama 7,6 yıl. Türkiye bu rakam ile 188 ülke arasında 110. sırada.Türkiye'yi aşağı çeken en önemli gösterge de bu.
Bu rakam 2000 yılında 5,5 yıl idi ve gelecek yıllarda bu rakam daha da iyiye gidecek. Beklenen okullaşma süresi 14,5 yıl. Türkiye 188 ülke arasında 56. sırada. Bu rakam gelecek nesillerin bugüne göre 2 kat daha fazla eğitimli olacağı anlamına geliyor. Üçüncü parametre ise kişi başına düşen GSYH. Türkiye burada 188 ülke arasında 60. sırada. 2000 yılında satın alma gücüne göre kişi başına düşen gelirimiz 12 bin 890 dolarken, bugün 18 bin 677 dolara çıkmış durumda. Farklı kuruluşların farklı hesapları var. İnşallah bu konuda da daha iyi bir noktaya ulaşacağız"
- "Bazı ülkelerde yüzde 50'nin üzerine çıkan genç işsizlik rakamlarından bahsediliyor"
Yılmaz, küresel krizden sonra en fazla problem yaşanılan alanın istihdam olduğunu söyledi.
Bir çok ülkenin genç istihdamda problemleri olduğuna işaret eden Yılmaz, bazı ülkelerde yüzde 50'nin üzerine çıkan genç işsizlik rakamlarından bahsedildiğini anımsattı.
Çalışma hayatının çok boyutlu bir hayat olduğunu belirten Yılmaz, insanların çalışması gelir getirili işler olsa da çalışma hayatının aynı zamanda sosyal hayata katılım ve öz güven de sağladığını kaydetti.
Çalışma hayatının sosyal politikaları yakından ilgilendirdiğini vurgulayan Yılmaz, daha fazla iş oluşturma meselesinin ekonomik büyüme ile de yakından ilgili olduğunu dile getirdi.
Yılmaz, Türkiye olarak istihdama büyük önem verdiklerinin altını çizdi.
Ulusal İstihdam Stratejisi hazırladıklarını hatırlatan Yılmaz, buradaki temel amacın kayıt dışılığı azaltmak, bütün kesimlerin iş gücü piyasasına erişimini sağlamak olduğunu ifade etti.
Türkiye İş Kurumu'nun (İŞKUR) aktif iş gücü politikalarına harcadığı kaynakların 2001'den 2015'e geçen sürede 3 kat arttığı bilgisini veren Yılmaz, burada yaklaşık 2 milyar liralık bir bütçenin harcanmaya başlandığını kaydetti.
- "Sosyal desteklerle istihdam arasındaki bağı daha da güçlendirmek istiyoruz"
Yılmaz, özel sektörün yeni iş oluşturmada önemli bir role sahip olduğunu belirterek, "Bizim sadece kamu politikaları ile daha fazla iş imkanı oluşturmamız mümkün değil" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun geçen günlerde yeni bir eylem planı ilan ettiğini anımsatan Yılmaz, söz konusu eylem planında çok sayıda iş gücü piyasası ile ilgili konu olduğunu söyledi.
Sosyal desteklerle istihdam arasındaki bağı daha da güçlendirmek istediklerini anlatan Yılmaz, burada attıkları adımlardan bahsetti.
Yılmaz, Türkiye'de üniversite mezunu kadınların iş gücüne katılım oranının yüzde 70'in üzerinde olduğunu, son yıllarda neredeyse her yıl kadınların iş gücüne katılımında 1'er puanlık artış görüldüğünün altını çizdi.
Konuşmasından sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Yılmaz, Türkiye'de 2 milyonun üzerinde Suriyeli sığınmacı olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin büyük fedakarlıklar yaparak insani görevini layıkıyla gerçekleştirdiğini vurgulayan Yılmaz, "Geriye dönüp bakıldığında Türkiye'nin yaptığı bu fedakarlıklar, insani destekler çok daha takdir edilecek inşallah. Ama bu konuda maalesef gelişmiş dünyanın pek destek verdiğini ifade edemeyiz. Dünyanın üzerine düşeni yeterince yaptığını söyleyemeyiz. Çok daha fazlası yapılmalı" ifadelerini kullandı.
Konuya AB ile uluslararası kuruluşların duyarlılığının arttığını gördüklerini ve bunun sevindirici olduğuna işaret eden Yılmaz, "Temennimiz bunun devam etmesi. Çünkü göçmen, sığınmacı konuları tüm insanlığın sorunu. Uluslararası hukuk da bunu gerektiriyor" dedi.
Suriye'deki siyasi gerilim arttıkça, sığınmacı meselesinin daha uzun vadeli bir nitelik kazandığına dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bu, insani desteklerin ötesinde kalkınma desteklerini de gerekli kılıyor. Nüfusun eğitimi, kayıp bir nesil yetişmemesi için çocukların ve gençlerin eğitimi, sağlık imkanlarının iyileştirilmesi ve mesleki nitelik ile donanımlarının artırılması son derece önemli.
Sığınmacı nüfusun oluşturduğu illerde alt yapılarda ciddi baskılar söz konusu. Oralara destekler verilmesi ilgili bölgelerin rahatlatılması önemli. Dolayısıyla AB'nin ve dünyanın bu konulara destek vermesinin çok çok önemli olduğunu düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki dönemde bu ilgiyi daha fazla görürüz."
Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
"Şunu da söylemek zorundayım; siyasi meseleler çözülmeden ne yaparsanız yapın tam anlamıyla kalıcı bir çözüm olmuyor. Suriye'deki siyasi mesele çözülmeden ne insani desteklerle, ne de kalkınma politikalarıyla sorun tam anlamıyla çözülmez. Bu anlamda da Suriye'deki zalim yönetimin ortadan kalkması Suriye'deki insanlar için barışın huzurun tesis edilmesi en köklü çözüm elbette."
Kaynak: AA
Bölgesel çatışmalar ile siyasi sorunların yaşandığı ülkelerin sürdürülebilir kalkınma konusunda arzu edilen gelişimi gösteremediğine dikkati çeken Yılmaz, Türkiye olarak sürdürülebilir kalkınma amaçlarını çok önemsediklerini dile getirdi.
10. Kalkınma Planı'nı hazırlarken çok katılımcı bir süreç geçirdiklerini vurgulayan Yılmaz, 10 binin üzerinde insanın söz konusu plana katkı sağladığını ifade etti.
Yılmaz, Türkiye'nin 2015 İnsani Gelişme Endeksi'nde yer alan puanının 0,761 olduğunu anımsatarak, "188 ülke içinde 72. konumdayız" dedi.
Türkiye'nin 2014 yıllında 69. sırada olduğunu hatırlatan Yılmaz, "Şimdi 72'ye gerilemiş gibi görünüyoruz. Aslında bu fiili bir gerileme değil. Geçen yılki konumumuzu aynen koruyoruz. Bu yıl farklı bir çalışma yapılmış durumda. Bundan kaynaklanan 3 puanlık bir gerileme söz konusu ama esas itibarıyla geçen yılın aynı bazını devam ettirdiğimiz zaman sıralamada bir değişiklik yok. Yani bugünkü sıralamayı geçen yıla taşıdığınız zaman yine 72. konumdayız" şeklinde konuştu.
Yılmaz, Türkiye'nin burada da yüksek insani gelişmişlik kategorisinde yer aldığına işaret ederek, toplamda 4 kategori olduğunu, Türkiye'nin 3. kategoride bulunduğunun altını çizdi.
Türkiye'nin 0,761 olan İnsani Gelişmişlik Endeksi puanını 0,800'e çıkardığı zaman en yüksek insani gelişmişlik kategorisine geçilmiş olunacağını belirten Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu yönde gayret ediyoruz. 2000 yılında 0,653 imiş endeksteki yerimiz. Bugün 0,761'e ulaşmış durumdayız. Bunu 0,800'e çıkardığımız zaman en yüksek insani gelişmişliğe ulaşmış olacağız. Bu ölçümün yapıldığı 3 temel eksen var; Biri doğumda yaşam beklentisi verisi. Türkiye burada 75,3 yıla ulaşmış durumda ve 188 ülke arasında 65. sıradayız. İkinci husus eğitimle ilgili göstergeler.Bu da okullaşma oranı. 78 milyon nüfusunun okulda geçirdiği süre ortalama 7,6 yıl. Türkiye bu rakam ile 188 ülke arasında 110. sırada.Türkiye'yi aşağı çeken en önemli gösterge de bu.
Bu rakam 2000 yılında 5,5 yıl idi ve gelecek yıllarda bu rakam daha da iyiye gidecek. Beklenen okullaşma süresi 14,5 yıl. Türkiye 188 ülke arasında 56. sırada. Bu rakam gelecek nesillerin bugüne göre 2 kat daha fazla eğitimli olacağı anlamına geliyor. Üçüncü parametre ise kişi başına düşen GSYH. Türkiye burada 188 ülke arasında 60. sırada. 2000 yılında satın alma gücüne göre kişi başına düşen gelirimiz 12 bin 890 dolarken, bugün 18 bin 677 dolara çıkmış durumda. Farklı kuruluşların farklı hesapları var. İnşallah bu konuda da daha iyi bir noktaya ulaşacağız"
- "Bazı ülkelerde yüzde 50'nin üzerine çıkan genç işsizlik rakamlarından bahsediliyor"
Yılmaz, küresel krizden sonra en fazla problem yaşanılan alanın istihdam olduğunu söyledi.
Bir çok ülkenin genç istihdamda problemleri olduğuna işaret eden Yılmaz, bazı ülkelerde yüzde 50'nin üzerine çıkan genç işsizlik rakamlarından bahsedildiğini anımsattı.
Çalışma hayatının çok boyutlu bir hayat olduğunu belirten Yılmaz, insanların çalışması gelir getirili işler olsa da çalışma hayatının aynı zamanda sosyal hayata katılım ve öz güven de sağladığını kaydetti.
Çalışma hayatının sosyal politikaları yakından ilgilendirdiğini vurgulayan Yılmaz, daha fazla iş oluşturma meselesinin ekonomik büyüme ile de yakından ilgili olduğunu dile getirdi.
Yılmaz, Türkiye olarak istihdama büyük önem verdiklerinin altını çizdi.
Ulusal İstihdam Stratejisi hazırladıklarını hatırlatan Yılmaz, buradaki temel amacın kayıt dışılığı azaltmak, bütün kesimlerin iş gücü piyasasına erişimini sağlamak olduğunu ifade etti.
Türkiye İş Kurumu'nun (İŞKUR) aktif iş gücü politikalarına harcadığı kaynakların 2001'den 2015'e geçen sürede 3 kat arttığı bilgisini veren Yılmaz, burada yaklaşık 2 milyar liralık bir bütçenin harcanmaya başlandığını kaydetti.
- "Sosyal desteklerle istihdam arasındaki bağı daha da güçlendirmek istiyoruz"
Yılmaz, özel sektörün yeni iş oluşturmada önemli bir role sahip olduğunu belirterek, "Bizim sadece kamu politikaları ile daha fazla iş imkanı oluşturmamız mümkün değil" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun geçen günlerde yeni bir eylem planı ilan ettiğini anımsatan Yılmaz, söz konusu eylem planında çok sayıda iş gücü piyasası ile ilgili konu olduğunu söyledi.
Sosyal desteklerle istihdam arasındaki bağı daha da güçlendirmek istediklerini anlatan Yılmaz, burada attıkları adımlardan bahsetti.
Yılmaz, Türkiye'de üniversite mezunu kadınların iş gücüne katılım oranının yüzde 70'in üzerinde olduğunu, son yıllarda neredeyse her yıl kadınların iş gücüne katılımında 1'er puanlık artış görüldüğünün altını çizdi.
Konuşmasından sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Yılmaz, Türkiye'de 2 milyonun üzerinde Suriyeli sığınmacı olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin büyük fedakarlıklar yaparak insani görevini layıkıyla gerçekleştirdiğini vurgulayan Yılmaz, "Geriye dönüp bakıldığında Türkiye'nin yaptığı bu fedakarlıklar, insani destekler çok daha takdir edilecek inşallah. Ama bu konuda maalesef gelişmiş dünyanın pek destek verdiğini ifade edemeyiz. Dünyanın üzerine düşeni yeterince yaptığını söyleyemeyiz. Çok daha fazlası yapılmalı" ifadelerini kullandı.
Konuya AB ile uluslararası kuruluşların duyarlılığının arttığını gördüklerini ve bunun sevindirici olduğuna işaret eden Yılmaz, "Temennimiz bunun devam etmesi. Çünkü göçmen, sığınmacı konuları tüm insanlığın sorunu. Uluslararası hukuk da bunu gerektiriyor" dedi.
Suriye'deki siyasi gerilim arttıkça, sığınmacı meselesinin daha uzun vadeli bir nitelik kazandığına dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bu, insani desteklerin ötesinde kalkınma desteklerini de gerekli kılıyor. Nüfusun eğitimi, kayıp bir nesil yetişmemesi için çocukların ve gençlerin eğitimi, sağlık imkanlarının iyileştirilmesi ve mesleki nitelik ile donanımlarının artırılması son derece önemli.
Sığınmacı nüfusun oluşturduğu illerde alt yapılarda ciddi baskılar söz konusu. Oralara destekler verilmesi ilgili bölgelerin rahatlatılması önemli. Dolayısıyla AB'nin ve dünyanın bu konulara destek vermesinin çok çok önemli olduğunu düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki dönemde bu ilgiyi daha fazla görürüz."
Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
"Şunu da söylemek zorundayım; siyasi meseleler çözülmeden ne yaparsanız yapın tam anlamıyla kalıcı bir çözüm olmuyor. Suriye'deki siyasi mesele çözülmeden ne insani desteklerle, ne de kalkınma politikalarıyla sorun tam anlamıyla çözülmez. Bu anlamda da Suriye'deki zalim yönetimin ortadan kalkması Suriye'deki insanlar için barışın huzurun tesis edilmesi en köklü çözüm elbette."