Malatya'da 'Devlet İçi Yapılanmalarla Mücadele' Paneli

Farklı ve yeni gündem konularını derinlemesine kamuoyunun dikkatine sunan Malatya Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş, “Devlet İçi Yapılanmalarla Mücadele’’ adlı panel düzenledi.

Malatya'da 'Devlet İçi Yapılanmalarla Mücadele' Paneli
Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen programa konuşmacı olarak eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun ve eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan katıldı.

Moderatörlüğünü Araştırmacı Yazar-Gazeteci Ferhat Ünlü’nün gerçekleştirdiği panele Yeşilyurt Kaymakamı Nesim Babahanoğlu, Kale Kaymakamı Emin Bağlı, Malatya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ercan Turan, Ertan Mumcu, Malatya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı İhsan Gencay, Malatya Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Genel Müdürü Sabri Akın ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Programın açılış konuşmasını yapan Malatya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ertan Mumcu, “Türkiye ne zaman bölgesinde söz sahibi olmaya başlasa bu ülkede kardeş kavgası tutuşturulmaya başlanılıyor” diye konuştu.

Son dönemlerde devletin ana kademelerini olumsuz yönde etkileyen farklı bir yapılanmanın çıktığını belirten Mumcu, bu yapılanmanın aktörlerini ise herkesin çok iyi bildiğini söyledi.



Açılış konuşmasının ardından geçilen panelde ilk olarak söz alan eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, 17-25 Aralık operasyonuna değindi. Arslan, 2013 yılında İsrailli 47 milletvekilinin Halk Bank’ı hedefe koymasından sonra cemaatin yolsuzluk kumpasında Halk Bank’ın hedef alındığını kaydetti.

Arslan, “Bunun üzerine basa basa söylüyorum. Bu bir yolsuzluk operasyonu değildi, kesinlikle devlet otoritesini zaafa uğratmak veya ele geçirmek. Bu projenin devamıydı ama Allah ellerine yüzlerine bulaştırdı” diyerek yapılanların kumpas olduğunu ifade etti.

Paralel yapının ellerine geçirdiği her belgeyi arşivlediğini dile getiren Arslan, örgütün halen bile şantajla iş gördürdükleri birçok kişinin bulunduğunu söyledi.

Ortaya çıkan dinlemelerin örgütün yaptıklarının beşte biri bile olmadığını söyleyen Arslan, “Bunların nasıl sahte operasyonlarla kumpaslar yaptıkları, Türk devletine büyük zararlar verdikleri, ordumuzu nasıl bitirdikleri, bürokratik kademeleri nasıl yok ettikleri, peş peşe sona eren ve hepsi beraatla sonuçlanan davalarla ortaya çıktı” şeklinde konuştu.

“ÖRGÜTÜN SON HEDEFİ MİT’Tİ”

Cemaatin eskiden devlet kurumunda kritik noktalara yerleştiğini belirten Aslan, örgütün son hedefinin ise MİT olduğunu ancak burayı ele geçiremediklerini ifade etti.

Daha sonra söz alan eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ise, cemaatin kendisini de Hizbullah terör örgütü kapsamında Rıdvan Çınar kod adıyla dinlediğini, bu şekilde birçok isme kumpas yapıldığını savundu. Dünyada en fazla arşivi bulunan örgütün paralel yapılanma olduğunu kaydeden Uzun, cemaatin siyasi kumpaslarına da değindi. İntihar ettiği öne sürülen Malatyalı Özel Hareket Daire Başkanı Behçet Oktay’a da değinen Uzun, “İki defa Cumhurbaşkanından yüksek hizmet ödülü almış Hekimhanlı şehit kardeşim Behçet Oktay’ın telefonunu dinlemişler. Benim dinleme kararımın alındığı gün 19 Şubat 2009 günü Behçet Oktay, Abdurrahman Doğru kod adıyla Hizbullahçı olarak dinlenmeye alınmış” ifadelerini kullandı.

Oktay’ın telefonunun dinlenmeye başlanılmasından 6 gün sonra öldürüldüğünü öne süren Uzun, Behçet Oktay’ın ölümünden sonra yapılan otopsi tutanaklarını da göstererek, “Behçet Oktay’ın ölümünden sonra ellerinin üzerinde metal kelepçe izleri var. 13 tane kaburga kemiği kırılmış, güya kalp masajı yapılırken olmuş” diye konuştu.

Cemaatin Behçet Oktay’ın vatan ve millet sevgisinden korktuğu için dinleme yaptıklarını söyleyen Uzun, Malatya’daki Zirve Yayınevi cinayetine de değinerek, bunun da bir kumpas olduğunu iddia etti.

Panelde son olarak söz alan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, toplum olarak bu konulara duyarlılık gösterilmesi gerektiğini belirterek, “Demokrasi halkın sahip çıkması ile mümkün. Bu ülkenin de ayakta kalması için halkın koyduğu tavır önemlidir. Dünyanın bütün ordularından da, polislerinden de önemli olan halkın tavrıdır” ifadelerini kullandı.

Cemaatin halkın iyi niyet ve duygularını kullanarak bu noktaya geldiğini ifade eden Avcı, “Hükümette kendilerine muhalif olmaya başlayınca hükümetin aleyhinde çalışmaya başladılar. Hükümet aleyhine dosyalar tanzim etmeye başladılar. Ve en sonunda dediler ki biz Türkiye’de her şeyi yapan biziz. Yargıyı öyle bir kullanıyorlardı ki karşılarındaki her şeyi yargıyla yok ediyorlardı. Bir hakim ve bir savcının verdiği kararla her şeyi yapabiliyorlardı. İşte cemaat bu yargıyı öyle bir kullandı ki karşısına çıkan herkesi bitirdi. Ve bir gün dedi ki bu yargı ile ben bu hükümeti yok ederim. Gerçekten zamanında planlandığı gibi yapsalardı bugün hükümet diye bir şey olmazdı diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Panelin sonunda konuşmacılara protokol tarafından kayısı takdim edilirken, program panelistlerin kitaplarını imzalaması ile son buldu.
Kaynak: İHA