Dink İddianamesi Açıklaması 'Dink Cinayeti Tasarı Bilinmesine Rağmen Operasyon Yapılmamıştır'
Hrant Dink cinayetine ilişkin kamu görevlileri hakkında hazırlanan iddianamede, “Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri olan şüphelilerin Hrant Dink’in öldürüleceğine dair kesin istihbari bilgiye sahip oldukları halde cinayet tasarısına ilişkin bilgilerin bir kısmını devletin ilgili birimlerinin yalnızca bir kısmına aktardıkları ve cinayeti tasarlayan örgüte operasyon yapmadıkları” belirtildi.
Hrant Dink cinayetine ilişkin, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güle, Dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı ve eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un da şüpheli olarak yer aldığı iddianamede, şüphelilerin cinayet öncesi gerekli tedbirleri almadıkları aktarıldı.
Hrant Dink’e yönelik tehdit atmosferinin, cinayet öncesinde Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü ve EGM İstihbarat Daire Başkanlığının bilgisi dahilinde olduğu belirtilen iddianamede, “Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü olan Ali Fuat Yılmazer, Dink soruşturması kapsamında C.Başsavcılığımızda 4 Aralık 2014 tarihinde vermiş olduğu ifadesinde, ‘Ben de Hrant Dink’e karşı yapılan bu eylemlerden haberdardım ve bir tehdit atmosferi olduğunu biliyordum” şeklinde beyanda bulunduğu kaydedildi.
Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri olan şüphelilerin Hrant Dink’e yönelik tehdit atmosferinden haberdar oldukları belirtilen iddianamede, “Hrant Dink’in öldürüleceğine dair kesin istihbari bilgiye sahip oldukları halde cinayet tasarısına ilişkin bilgilerin bir kısmını devletin ilgili birimlerinin yalnızca bir kısmına aktarmış, cinayet tasarısındaki gelişmeleri ve değişiklikleri kayıt altına almamış, cinayeti tasarlayan örgüte operasyon yapmamışlardır” denildi.
Hrant Dink cinayeti öncesi yaşanan sürece ve şüphelilerin savcılıkça alınan ifadelerine de yer verilen iddianamede, cinayetin faili Ogün Samast’ı takip eden istihbaratçılarla ilgili soruşturmanın ayrıldığı ve devam ettiği belirtildi.
CİNAYETE İLİŞKİN 9 KLASÖR SAKLANMIŞ EVRAK BULUNDU
Soruşturma kapsamında İstihbarat Daire Başkanlığı görevlilerine Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü arşivinin incelenmesi talimatının ardından, Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün arşivinde Hrant Dink cinayetine ilişkin aralarında bugüne kadar resmi kayıtlarda hiç gösterilmeyen belgelerin de yer aldığı 9 klasör evrak bulunduğu belirtildi.
“CİNAYET ÖRGÜT TARAFINDAN TASARLANDI BAŞSAVCILIĞA BİLDİRİLMEDİ”
İddianamede, Hrant Dink cinayeti örgüt tarafından tasarlanmasına rağmen Trabzon İl Emniyet Müdürü görevlilerinin yasal işlem başlatıp Trabzon C. Başsavcılığına bildirmedikleri anlatıldı. İddianamede, “Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri, Hrant Dink cinayetinin kim tarafından işleneceği, cinayetin hangi yöntemlerle işleneceği konusunda raporları kaleme aldıkları tarihte ve sonraki tarihlerde farklı bilgilere ulaşmalarına ve bu bilgiler doğru bilgiler olmasına rağmen bu bilgileri raporlara aktarmamış ve ilgili makamlara iletmemişlerdir” denildi.
“ERMENİ PATRİĞİ TARAFINDAN CERRAH’A HİTABEN DİLEKÇE GÖNDERİLMİŞ”
Dink cinayetinin işlendiği tarihte İstanbul İl Emniyet Müdürü olarak görev yapan Celalettin Cerrah’ın Hrant Dink’e yönelik yaşanan gelişmelere ilişkin ayrıntılı bilgi sahibi olduğu belirtilen iddianamede, “Ermeni Patriği Mutafyan tarafından 2004 yılında Ermeni kurumlarına yönelik güvenlik tedbirleri alınması yönündeki dilekçe bizzat Cerrah’a hitaben hazırlanmış ve gönderilmiştir. Hrant Dink’in 2004 yılından itibaren ölüm tehditleri aldığını ve 2004 yılında yardımcısı Hakan Aydın Türkeli tarafından Agos gazetesi ile Hrant Dink’in evine yönelik güvenlik tedbirleri alınmasına ilişkin yazı yazdığını bilmektedir” ifadeleri kullanıldı
“CERRAH, DİNK’E YÖNELİK KORUMA TEDBİRLERİ ALINMASI TALİMATINI VERMEMİŞTİR”
Cerrah’ın bu gelişmelerle birlikte Hrant Dink’e yönelik şahsi, fiziki ve mekansal koruma tedbirleri alınması için talimat vermesini zorunlu kıldığı kaydedilen iddianamede, “2004 yılında Hrant Dink’in ölüm tehditleri aldığı anda Agos gazetesi ile Hrant Dink’in evine yönelik alınmasına karar verilen güvenlik tedbirlerinin yanı sıra Hrant Dink’e şahsi ve fiziki koruma tedbirleri alınması için talimat vermesi gerekli iken bu talimatı vermemiştir. Cerrah, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, Emniyet Teşkilat Kanunu, Koruma Hizmetleri Yönetmeliği, Emniyet Müdürlükleri Koruma Şube Müdürlükleri Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliği uyarınca Hrant Dink’e yönelik şahsi, fiziki ve mekansal koruma tedbirlerinin alınmamasından ötürü sorumluluk sahibidir” denildi.
“AHMET İLHAN GÜLER SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRMEMİŞTİR”
Ahmet İlhan Güler’in Dink’in tehdit edilmesi ve cinayet sonrası yaşanan süreçte sorumluluklarını yerine getirmediği kaydedildi. İddianamede, Güler’in soruşturma aşmasında alınan ifadesinde “Yani bugün adliyenin içerisinde bir kişi çırılçıplak soyunursa bu ses getirir, bu farklı da olabilir, ancak burada yapılacak eylemler ölüme varmayacak nitelikteki eylemler olabilir, yani protesto niteliğindeki eylemler olabilir” şeklindeki beyanlarının gerçekliği bulunmadığı aktarıldı.
49 KİŞİ HAKKINDA TAKİPSİZLİK KARARI
İddianamenin son kısmında ise, aralarında Ergenekon davası sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük, dönemin İstanbul Vali yardımcısı Ergun Güngör’ün de bulunduğu 49 şüpheli hakkında “Görevi Kötüye Kullanma, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Resmi Belgede Sahtecilik, Örgütün veya Amacının Propagandasını Yapma, Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, Görevi Kötüye Kullanmak, Suçu ve Suçluyu Övmek, Kasten Öldürme” suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildiği belirtildi.
Kaynak: İHA
Hrant Dink’e yönelik tehdit atmosferinin, cinayet öncesinde Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü ve EGM İstihbarat Daire Başkanlığının bilgisi dahilinde olduğu belirtilen iddianamede, “Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü olan Ali Fuat Yılmazer, Dink soruşturması kapsamında C.Başsavcılığımızda 4 Aralık 2014 tarihinde vermiş olduğu ifadesinde, ‘Ben de Hrant Dink’e karşı yapılan bu eylemlerden haberdardım ve bir tehdit atmosferi olduğunu biliyordum” şeklinde beyanda bulunduğu kaydedildi.
Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri olan şüphelilerin Hrant Dink’e yönelik tehdit atmosferinden haberdar oldukları belirtilen iddianamede, “Hrant Dink’in öldürüleceğine dair kesin istihbari bilgiye sahip oldukları halde cinayet tasarısına ilişkin bilgilerin bir kısmını devletin ilgili birimlerinin yalnızca bir kısmına aktarmış, cinayet tasarısındaki gelişmeleri ve değişiklikleri kayıt altına almamış, cinayeti tasarlayan örgüte operasyon yapmamışlardır” denildi.
Hrant Dink cinayeti öncesi yaşanan sürece ve şüphelilerin savcılıkça alınan ifadelerine de yer verilen iddianamede, cinayetin faili Ogün Samast’ı takip eden istihbaratçılarla ilgili soruşturmanın ayrıldığı ve devam ettiği belirtildi.
CİNAYETE İLİŞKİN 9 KLASÖR SAKLANMIŞ EVRAK BULUNDU
Soruşturma kapsamında İstihbarat Daire Başkanlığı görevlilerine Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü arşivinin incelenmesi talimatının ardından, Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün arşivinde Hrant Dink cinayetine ilişkin aralarında bugüne kadar resmi kayıtlarda hiç gösterilmeyen belgelerin de yer aldığı 9 klasör evrak bulunduğu belirtildi.
“CİNAYET ÖRGÜT TARAFINDAN TASARLANDI BAŞSAVCILIĞA BİLDİRİLMEDİ”
İddianamede, Hrant Dink cinayeti örgüt tarafından tasarlanmasına rağmen Trabzon İl Emniyet Müdürü görevlilerinin yasal işlem başlatıp Trabzon C. Başsavcılığına bildirmedikleri anlatıldı. İddianamede, “Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri, Hrant Dink cinayetinin kim tarafından işleneceği, cinayetin hangi yöntemlerle işleneceği konusunda raporları kaleme aldıkları tarihte ve sonraki tarihlerde farklı bilgilere ulaşmalarına ve bu bilgiler doğru bilgiler olmasına rağmen bu bilgileri raporlara aktarmamış ve ilgili makamlara iletmemişlerdir” denildi.
“ERMENİ PATRİĞİ TARAFINDAN CERRAH’A HİTABEN DİLEKÇE GÖNDERİLMİŞ”
Dink cinayetinin işlendiği tarihte İstanbul İl Emniyet Müdürü olarak görev yapan Celalettin Cerrah’ın Hrant Dink’e yönelik yaşanan gelişmelere ilişkin ayrıntılı bilgi sahibi olduğu belirtilen iddianamede, “Ermeni Patriği Mutafyan tarafından 2004 yılında Ermeni kurumlarına yönelik güvenlik tedbirleri alınması yönündeki dilekçe bizzat Cerrah’a hitaben hazırlanmış ve gönderilmiştir. Hrant Dink’in 2004 yılından itibaren ölüm tehditleri aldığını ve 2004 yılında yardımcısı Hakan Aydın Türkeli tarafından Agos gazetesi ile Hrant Dink’in evine yönelik güvenlik tedbirleri alınmasına ilişkin yazı yazdığını bilmektedir” ifadeleri kullanıldı
“CERRAH, DİNK’E YÖNELİK KORUMA TEDBİRLERİ ALINMASI TALİMATINI VERMEMİŞTİR”
Cerrah’ın bu gelişmelerle birlikte Hrant Dink’e yönelik şahsi, fiziki ve mekansal koruma tedbirleri alınması için talimat vermesini zorunlu kıldığı kaydedilen iddianamede, “2004 yılında Hrant Dink’in ölüm tehditleri aldığı anda Agos gazetesi ile Hrant Dink’in evine yönelik alınmasına karar verilen güvenlik tedbirlerinin yanı sıra Hrant Dink’e şahsi ve fiziki koruma tedbirleri alınması için talimat vermesi gerekli iken bu talimatı vermemiştir. Cerrah, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, Emniyet Teşkilat Kanunu, Koruma Hizmetleri Yönetmeliği, Emniyet Müdürlükleri Koruma Şube Müdürlükleri Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliği uyarınca Hrant Dink’e yönelik şahsi, fiziki ve mekansal koruma tedbirlerinin alınmamasından ötürü sorumluluk sahibidir” denildi.
“AHMET İLHAN GÜLER SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRMEMİŞTİR”
Ahmet İlhan Güler’in Dink’in tehdit edilmesi ve cinayet sonrası yaşanan süreçte sorumluluklarını yerine getirmediği kaydedildi. İddianamede, Güler’in soruşturma aşmasında alınan ifadesinde “Yani bugün adliyenin içerisinde bir kişi çırılçıplak soyunursa bu ses getirir, bu farklı da olabilir, ancak burada yapılacak eylemler ölüme varmayacak nitelikteki eylemler olabilir, yani protesto niteliğindeki eylemler olabilir” şeklindeki beyanlarının gerçekliği bulunmadığı aktarıldı.
49 KİŞİ HAKKINDA TAKİPSİZLİK KARARI
İddianamenin son kısmında ise, aralarında Ergenekon davası sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük, dönemin İstanbul Vali yardımcısı Ergun Güngör’ün de bulunduğu 49 şüpheli hakkında “Görevi Kötüye Kullanma, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Resmi Belgede Sahtecilik, Örgütün veya Amacının Propagandasını Yapma, Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, Görevi Kötüye Kullanmak, Suçu ve Suçluyu Övmek, Kasten Öldürme” suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildiği belirtildi.