2. Uluslararası İslam Finansı Ve İktisadı Konferansı

İSTANBUL - Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Talat Ulussever, başta Borsa İstanbul olmak üzere sermaye piyasalarının tüm aktörleriyle birlikte Türkiye'nin gayrimenkul, enerji, bilişim teknolojisi ve savunma sanayi alanlarındaki büyük projelerinin halk tarafından finanse edileceği, gelirin de halk ile paylaşılacağı yapıları canlandırma gayreti içinde olmaları gerektiğini belirterek, "Bu amaçla yeni mekanizmalar geliştirmek zorundayız" dedi.

Anadolu Ajansı'nın "global iletişim ortağı" olduğu, Dünya Bankası, Sermaye Piyasası Kurulu ve Borsa İstanbul iş birliğiyle G20 çatısı altında düzenlenen "2. Uluslararası İslam Finansı ve İktisadı Konferansı" başladı.

İslam finansı ve iktisadının temellerini oluşturan kavramların değerlendirildiği konferansta Türkiye, Malezya, Körfez ve Batı merkezli İslami finans örnekleri masaya yatırılıyor.

Talat Ulussever, konferansta yaptığı konuşmada, son krizin ardından konjonktürel çözümlere ve politikalara odaklanılmasının küresel düzeyde reel sektörü canlandıramamakla kalmayıp küresel borç yükünün 2008 yılından bu yana 50 trilyon doların üzerinde artmasına sebep olduğunu, bu durumun reel sektör getirilerinden bağımsız bir şekilde merkez bankalarınca belirlenen faiz oranlarının bir yansıması olduğunu dile getirdi.

Sermayenin marjinal verimliliğinden tamamen bağını koparmış bu ekonomik ortamda küresel düzeyde bir yatırım-tasarruf dengesizliğinin ortaya çıktığını belirten Ulussever, "Denilebilir ki, faizsiz bir dünyada fiyatın oluşamayacağını ve sıfır faizin tüm ekonomik kararları olumsuz etkileyeceğini iddia eden ana akım ekonomi ve finans bakış açısı, küresel ekonomiyi tam da karşı oldukları bu ekonomik duruma sokmuş ve maalesef bir çözüm yolu da geliştirememiştir" dedi.

Gelecek dönemde reel ekonomideki aracılık faaliyetlerinde daha aktif bir rol üstlenen ve aynı zamanda topluma fayda sağlayıcı ve değer yaratıcı bir finansal sisteme olan ihtiyacın artarak hissedileceği kanaatinde olduğunu vurgulayan Ulussever, sözlerine şöyle devam etti:

"Dünyadaki İslami finansal varlıkların yaklaşık yüzde 80'inini bankacılık oluştururken, bankacılık içerisinde de risk paylaşımına dayalı olmayan enstrümanların oranının yüzde 90 civarında olduğunu görmekteyiz. Ülkemiz özelinde ise yaklaşık üçte ikilik kısmı mevduata yönlenen yurt içi tasarrufların ve özkaynaklardan daha fazla borçlanan şirketlerin olduğu bir tablo ile karşı karşıyayız. Dünyada ve ülkemizde borçlanmaya dayalı bir yapı yerine güçlü bir ekonomik büyüme için sermaye piyasaları öncülüğünde risk paylaşımına dayalı ürünlerin daha fazla yer aldığı yeni bir sisteme, oluşuma ve hikayeye ihtiyaç duyulduğu aşikardır."

- "Kur'an-ı Kerim'e göre refah sadece zenginler arasında dolaşmamalıdır"

Ulussever, OECD ülkeleri arasında 50 yıllık veriyi inceleyen bir çalışmaya göre kredi ile finansmanın ekonomiye negatif bir etkisi olduğu gösterilirken, finansman için borsaları seçen ekonomilerin daha hızlı ve sağlıklı büyüdüğünün ortaya konulduğunu söyledi.

Başta Borsa İstanbul olmak üzere sermaye piyasalarının tüm aktörleriyle birlikte Türkiye'nin gayrimenkul, enerji, bilişim teknolojisi ve savunma sanayi alanlarındaki büyük projelerinin halk tarafından finanse edileceği ve yine gelirin de halk ile paylaşılacağı yapıları canlandırma gayreti içinde olmaları gerektiğini belirten Ulussever, "Bu amaçla yeni mekanizmalar geliştirmek zorundayız" dedi.

Son finansal krizin risk paylaşımı esasına dayalı olmayan finansal sistemin piyasalardaki çalkantıları absorbe edemediğini ispatladığını vurgulayan Ulussever, buna karşılık risk paylaşımı esasına dayalı İslam finansının her ne kadar uygulamada bazı eksiklikleri bulunsa da arka plandaki fikriyatı ile başta Müslüman coğrafya olmak üzere tüm dünyada bir ivme kazandığını dile getirdi.

Ulussever, risk kavramının temelinin İslam'daki rızk kavramından geldiğini, böylece risk paylaşımı ifadesinin rızk paylaşımı olarak da anlaşılabileceğini ifade etti.

Nasıl ki İslam'da zekat ve sadaka ile refah ve kazancın paylaşılması teşvik ediliyorsa, ticaret ve yatırımlardaki olası refah ve kazancın da paylaşılmasının özendirildiğine dikkati çeken Ulussever, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İslami prensiplere uygun bir finansal sistemde, gelir adaletsizliğinin yapısal bir sorun teşkil edemeyeceği gayet açıktır. Kur'an-ı Kerim'de refahın sadece zenginler arasında dolaşan bir servet veya güç olmaması gerektiğine özellikle vurgu yapılır. Peki bu paylaşım ne şekilde olmalıdır? Bu paylaşım noktasında son zamanlarda ünlü simalardan ve devlet büyüklerimizden farklı görüşler dile getirilmektedir."

- "Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de fıkıh ile ekonomi bilgisi olanlar bir araya gelemiyor"

Ulussever, neyin ticareti yapılıyor hususunun yanında, ticaret nasıl yapılıyor sorusunun da oldukça önemli olduğunu söyledi.

İslami finans alanında insan kaynağı problemi olduğuna dikkati çeken Ulussever, dünyada öne çıkan 20 İslam aliminin dünyadaki tüm danışma şeri kurulu üyeliklerinin yüzde 55'inde yer tuttuğunu ve en tepedeki 2 İslam aliminin her birinin ise 85 farklı kurul üyeliği bulunduğunu dile getirdi.

Nicel eksikliklerin yanında nitel eksikliklerin de olduğuna işaret eden Ulussever, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de fıkıh ile ekonomi bilgisi olanların bir araya gelemediğini ifade etti.

Ulussever, ilahiyat fakültesi bünyesinde İslam ekonomisi ve finansı alanında çalışmalar yapmak üzere bir araştırma merkezi kurulmasını teklif etti.

Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Arat ise İslami finans alanında dünya çapında çeşitli merkezlerin oluşmaya başladığını, bu konuda Türkiye'de atılan adımların da sevindirici olduğunu söyledi.

Bu arada Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de konferansa bir telgraf yolladı.

Kaynak: AA