İngiltere Başbakanı Cameron Açıklaması
İngiltere Başbakanı David Cameron, DAEŞ'in üssü olarak bilinen Rakka kentini "yılanın başı" diye nitelendirerek, "Ülkemize karşı doğrudan ve büyüyen bir tehdit var ve biz bununla sadece Irak'ta değil, Suriye'de de mücadele etmeliyiz. Bunu yapma gereği Paris saldırılarından sonra daha belirginleşti" dedi.
Cameron, İngiliz Parlamentosu'nun alt kanadı Avam Kamarası'nda, Paris'te meydana gelen terör saldırıları ve Antalya'da yapılan G20 Zirvesi'ndeki temasları hakkında milletvekillerini bilgilendirdi ve sorularını yanıtladı.
Paris saldırılarını üstlenen DAEŞ'in merkezinin Suriye'nin Rakka kenti olduğunu ve İngiltere'ye yönelik saldırıların da bu kentte planlanmakta olduğunu belirten David Cameron, "Yılanın başı Rakka'dır" ifadesini kullandı.
- "Suriye'de de mücadele etmeliyiz"
İngiltere'nin DAEŞ'e karşı Irak'ta mücadele ettiğini, Suriye'de ise ABD, Fransa, Ürdün ve Körfez ülkelerinin mücadelesine başta istihbarat olmak üzere çeşitli alanlarda destek sağladığını anlatan Cameron, sözlerini şöyle sürürdü:
"Ama daha önce de pek çok kez söylediğim gibi daha fazlasını yapmamız gerektiğine inanıyorum. Ülkemize karşı doğrudan ve büyüyen bir tehdit var ve biz bununla sadece Irak'ta değil, Suriye'de de mücadele etmeliyiz. Bunu yapma gereği Paris saldırılarından sonra daha belirginleşti. Ülkemizi korumanın risklerini ve yükünü başkalarının üstlenmesini bekleyemeyiz, beklememeliyiz de."
- DAEŞ'le mücadele için kapsamlı strateji
Parlamento'nun Dışilişkiler Komisyonu'nca hazırlanan ve "İngiltere'nin Suriye'ye askeri müdahalesine karşı çıkan" rapora ilişkin olarak da Başbakan Cameron, "Dışilişkiler Komisyonu'nun raporuna bizzat cevap vereceğim. DAEŞ'le mücadele için kapsamlı stratejimizi ve daha istikrarlı ve huzurlu Ortadoğu vizyonumuzu açıklayacağım" diye konuştu.
Bu stratejinin Suriye'de "eyleme geçmeyi" de içermesi gerektiğini belirten David Cameron, bunun için Parlamento'da gereken çoğunluğu ikna edecek argümanları ortaya koymayı ümit ettiğini dile getirdi.
- "Güvenli bölge" Avrupa'ya göçü hızlandırır
Cameron, bir soru üzerine, Suriye'de sivillere yönelik bir "güvenli bölge" oluşturulması ihtimaliyle ilgili olarak ise şunları söyledi:
"Daha önce de söyledim, böyle bölgeleri, onları gerçekten güvenli kılmadan ilan edemezsiniz. Bunu yapmak için de Suriye hava savunmasına, uçaklarına, komuta kontrol merkezlerine yönelik çok ağır askeri müdahalede bulunmanız gerekebilir. Ayrıca, bölgeyi güvenli kılmak için kara birlikleri de gerekli olabilir. Bence bu önerilerle ilgili gerçek sorunlar var. Bunları inceledim ve Türklerle tartıştım."
David Cameron, "güvenli bölge"ye bir diğer itirazını da şu sözlerle dile getirdi:
"Türkiye'de 2 milyon Suriyeli sığınmacı var. Eğer bunlar güvenli bölgenin kendilerini oraya sürmek için oluşturulduğu hissine kapılırsa, Avrupa'ya gelmek için acele etmeye başlayabilirler."
- Suriye'ye müdahale 2013'te reddedildi
Cameron'ın lideri olduğu Muhafazakar Parti milletvekillerinin çoğunlukta bulunduğu Dışilişkiler Komisyonu, bu ay başında yayımladığı raporda, İngiltere'nin Suriye'deki DAEŞ hedeflerine hava saldırısı düzenlemektense, Suriye'deki iç savaşın sona erdirilmesi çabalarına odaklanması gerektiğini bildirmişti.
Avam Kamarası, iki yıl önce, hükümetin "Suriye'ye askeri müdahaleyi de kapsayabilecek güçlü bir insani tepkinin verilmesi gerektiği" yönündeki prensip önergesini 272'ye karşı 285 oyla reddetmişti.
Kaynak: AA
Paris saldırılarını üstlenen DAEŞ'in merkezinin Suriye'nin Rakka kenti olduğunu ve İngiltere'ye yönelik saldırıların da bu kentte planlanmakta olduğunu belirten David Cameron, "Yılanın başı Rakka'dır" ifadesini kullandı.
- "Suriye'de de mücadele etmeliyiz"
İngiltere'nin DAEŞ'e karşı Irak'ta mücadele ettiğini, Suriye'de ise ABD, Fransa, Ürdün ve Körfez ülkelerinin mücadelesine başta istihbarat olmak üzere çeşitli alanlarda destek sağladığını anlatan Cameron, sözlerini şöyle sürürdü:
"Ama daha önce de pek çok kez söylediğim gibi daha fazlasını yapmamız gerektiğine inanıyorum. Ülkemize karşı doğrudan ve büyüyen bir tehdit var ve biz bununla sadece Irak'ta değil, Suriye'de de mücadele etmeliyiz. Bunu yapma gereği Paris saldırılarından sonra daha belirginleşti. Ülkemizi korumanın risklerini ve yükünü başkalarının üstlenmesini bekleyemeyiz, beklememeliyiz de."
- DAEŞ'le mücadele için kapsamlı strateji
Parlamento'nun Dışilişkiler Komisyonu'nca hazırlanan ve "İngiltere'nin Suriye'ye askeri müdahalesine karşı çıkan" rapora ilişkin olarak da Başbakan Cameron, "Dışilişkiler Komisyonu'nun raporuna bizzat cevap vereceğim. DAEŞ'le mücadele için kapsamlı stratejimizi ve daha istikrarlı ve huzurlu Ortadoğu vizyonumuzu açıklayacağım" diye konuştu.
Bu stratejinin Suriye'de "eyleme geçmeyi" de içermesi gerektiğini belirten David Cameron, bunun için Parlamento'da gereken çoğunluğu ikna edecek argümanları ortaya koymayı ümit ettiğini dile getirdi.
- "Güvenli bölge" Avrupa'ya göçü hızlandırır
Cameron, bir soru üzerine, Suriye'de sivillere yönelik bir "güvenli bölge" oluşturulması ihtimaliyle ilgili olarak ise şunları söyledi:
"Daha önce de söyledim, böyle bölgeleri, onları gerçekten güvenli kılmadan ilan edemezsiniz. Bunu yapmak için de Suriye hava savunmasına, uçaklarına, komuta kontrol merkezlerine yönelik çok ağır askeri müdahalede bulunmanız gerekebilir. Ayrıca, bölgeyi güvenli kılmak için kara birlikleri de gerekli olabilir. Bence bu önerilerle ilgili gerçek sorunlar var. Bunları inceledim ve Türklerle tartıştım."
David Cameron, "güvenli bölge"ye bir diğer itirazını da şu sözlerle dile getirdi:
"Türkiye'de 2 milyon Suriyeli sığınmacı var. Eğer bunlar güvenli bölgenin kendilerini oraya sürmek için oluşturulduğu hissine kapılırsa, Avrupa'ya gelmek için acele etmeye başlayabilirler."
- Suriye'ye müdahale 2013'te reddedildi
Cameron'ın lideri olduğu Muhafazakar Parti milletvekillerinin çoğunlukta bulunduğu Dışilişkiler Komisyonu, bu ay başında yayımladığı raporda, İngiltere'nin Suriye'deki DAEŞ hedeflerine hava saldırısı düzenlemektense, Suriye'deki iç savaşın sona erdirilmesi çabalarına odaklanması gerektiğini bildirmişti.
Avam Kamarası, iki yıl önce, hükümetin "Suriye'ye askeri müdahaleyi de kapsayabilecek güçlü bir insani tepkinin verilmesi gerektiği" yönündeki prensip önergesini 272'ye karşı 285 oyla reddetmişti.