Davutoğlu Canlı Yayında Açıklaması (6)
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, gençlere kitap okumaları tavsiyesinde bulunarak, "Zihninde bir resim çizemeyenin bir tez üretmesi çok zor, bunun için gençlerimizin insan doğasını iyi inceleyen romancıların eserlerini mutlaka okumaları lazım" dedi.
Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu ile NTV ve Star televizyonu ortak yayınında "Liderler Konuşuyor" programına konuk olup, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Sare Davutoğlu, kadına yönelik şiddet konusunda düşüncelerinin sorulması üzerine, toplumdaki güzel aile örneklerinin çoğaltılarak bu sorunun aşılabileceğini söyledi.
Erkeklerin güzel örnekler olması gerektiğini ifade eden Başbakan Davutoğlu da Özgecan Aslan olayının ardından mitinglerde erkeklerden kadına yönelik şiddete karşı olmaları konusunda söz aldığını, mitinge katılan kadınları da şahit tuttuğunu anlattı. Davutoğlu, 31 yıllık evliliklerinde yüksek sesli konuşmanın dahi yaşanmadığını kaydederek, "Ailede ne görülürse o yaşanır. Benim çocukluğumda annem rahmetli derdi ki "erkeğin keli, kel demek saçsız anlamında değil kötü anlamında. Erkeğin keli kadın döver, kadının keli çocuk döver" diye konuştu.
Sare Davutoğlu da şiddetin öğrenilmiş bir davranış olduğunu vurguladı.
Başbakan Davutoğlu, bir soru üzerine, ev hayatlarında kendisine karşı güçlü bir muhalefet hissettiğini, eşi Sare Davutoğlu'nun mesleği gereği sağlık sistemindeki aksaklıkları dile getirdiğini, bazı duyarsızlıklara, düzensizliklere dikkati çektiğini ifade etti.
Hesap verme makamında kendisinin bulunduğunu, ailesinin ve hiçbir siyasi liderin ailesinin hesap verme makamında bulunmadığını ifade eden Davutoğlu, "Rekabet edeceğimiz kişiler muhataplarımızdır. Herhangi bir şekilde bir siyasi liderin ailesinin o siyasi tartışmanın parçası haline getirilmesini ahlaken de siyasi olarak da doğru görmem" değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, küçük kızının eğitim sistemine yönelik eleştirileri bulunduğunu, haklı olarak "biz niye bu kadar fazla enformasyon öğreniyoruz, onun yerine becerilerimizi geliştirsek" dediğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Evde ciddi eleştiriler oluyor. Biz de sabah kahvaltıları kutsal gibidir, sabah ortak kahvaltı yaparız, hele hele pazar sabahları aile forumu gibidir. Dün kızım eğitim sistemimizi ciddi şekilde eleştirdi, 'arkadaşlarım bana söylüyorlar ben de haklı buluyorum, biz niye bu kadar fazla enformasyon öğreniyoruz, onun yerine becerilerimizi geliştirsek' dedi. Son derece tutarlı. Ben de ona bazı şeyler anlattım. Sonra bunu gençlerle toplantıda zikrettim. Bizim çocuklarımız da aile bireylerinin her biri bu ülkenin vatandaşı. Benim oğlum ve kızım olmak dışında ben onlara vatandaşlık bilincini de vermek zorundayım, bana bazen evlat kimliğinden çıkıp, başbakan olarak, vatandaş olarak hesap sorabilmeliler, bunu zarafetle yapmaları önemli. Bazen çok üzdüğünü düşününce de akşam eve geldiğimizde, geçen öyle biraz bir şey oldu, daha çok başbakan kızı olmaktan doğan rahatsızlık sebebiyle, 'etrafta niye bu kadar koruma var, ben niye özgür değilim...' Oğlum da öyle. Bütün koridora kendi el yazısıyla benim gönlümü almak için, renkli kalemlerle ne güzel şiirsel ifadeler, 'dünyanın en vicdanlı insanı' falan diye yazmış. Yatak odasına kadar her yeri döşemişti. Eleştiri de oluyor, gönül alma da oluyor, geçinip gidiyoruz."
Sare Davutoğlu, çocukların her şeyi aileden öğrendiğini, kitap okuyan bir ailedeki çocukların da kitaplara karşı meyilli olduğunu anlattı. Son dönemde teknolojinin hızlı gelişmesiyle, gençlerin daha çok enformasyon, ama biraz yarım yamalak yüzeysel enformasyon sahibi olduklarını belirten Sare Davutoğlu, "Çünkü bilgi zaten çok kolay, 300-500 sayfalık bir kitabı okumaktansa Google girip merak ettikleri şeyi öğrenebileceklerini düşünüyorlar, oysa bir kitap okuduğunuzda sadece bilgi öğrenmiyorsunuz, birçok şey öğreniyorsunuz. Bir hatırat okuduğunuzda, o kişinin yaşadığı toplumla ilgili şeyleri, hissiyatını öğreniyorsunuz, sadece hatırat üzerinden bile çok şey öğreniyorsunuz" yorumunu yaptı.
Hem okumayan hem de teknolojiyi abartılı şekilde kullanan bir toplum yapısına sahip olunduğunu vurgulayan Sare Davutoğlu, teknolojinin insanları kitaplardan uzaklaştırdığını, temel okunması gereken kitapların bile okunmadığını düşündüğünü aktardı. Sare Davutoğlu, gençlere kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için medya, eğitim sistemi ve toplum önündeki kişilerin örnek davranışlar sergilemesi gerektiğini söyledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu da eşinin sözleri üzerine kendisinin şu an 4 farklı yerde kütüphanesi bulunduğunu, kütüphanesinde nadide tabir ettiği kitaplar yer aldığını anlatarak, "Kitapsız bir odada uyumadım, 14-15 yaşından bu yana. Çocuklarımın da yatak odasında mutlaka kitap olması lazım, kitap kokusunu hissetmesi lazım. O mübarek bir koku gerçekten. Sahafa girdiğimde hissettiğim kokuyu, gül bahçesine girdiğimde de hissediyorum" ifadesini kullandı.
Eşi Sare Davutoğlu'nun en çok çileyi dar evlerde kitaplardan çektiğini dile getiren Başbakan Davutoğlu, şunları anlattı:
"Sefure doğdu 1,5 yaşında, ben doktora tezi yazıyorum, eski daktiloyla tak tak yazıyorum. Sefure dizime oturur, bazen bilgisayara karışır, bazen kitaplarla oynar. Sare Hanım da 'kitaplarını yırtacak' dedi. Ben de dedim ki 'bir kitap yırtar, iki kitap yırtar, ama kitapla yaşamayı öğrenir.' Şimdi bu kızımızın en az benim kadar zengin kütüphanesi var. Kütüphaneye gittiğinizde, daha 5-6 yaşındaydı o oturur kitapları okur iki saat, üç saat sonra da hesap eder, Malezya'da 'baba sana 85 ringiti kazandırdım...' O ne kadar okuduysa, ben o kadar kitap daha alırdım. Bu bir sevdirme meselesi. Bugünlerde Sare Hanım'ın okuduğu Oliver Sacks diye önemli bir psikolog var, nörolog ama müthiş psikolojik analizleri var. Bazen ondan bana öyle masajlar anlatıyor ki, karşılıklı olarak kitap okumak ve paylaşmak kültürü yerleşmesi önem taşıyor."
Başbakan Davutoğlu, doçentlik jürisinde bulunduğu bir kişinin de sadece bilgiye dayalı kitapları okumasından dolayı sorun yaşadığını, kişilerin roman da okuması gerektiğini vurguladı. Davutoğlu, "Zihninde bir resim çizemeyenin bir tez üretmesi çok zor, bunun için gençlerimizin insan doğasını iyi inceleyen romancıların eserlerini mutlaka okumaları lazım. Dostoyevski, Tolstoy, Balzac, Ahmet Hamdi Tanpınar, Reşat Nuri, Hüseyin Rahmi Gürpınar... Bunlar hayatın çeşnisi olan eserler, bir de Sare Hanım'ın dediği gibi otobiyografiler var. Onun için ben evde kitap kültürünü Sare Hanım'a borçluyum" diye konuştu.
(Sürecek)
Kaynak: AA
Sare Davutoğlu, kadına yönelik şiddet konusunda düşüncelerinin sorulması üzerine, toplumdaki güzel aile örneklerinin çoğaltılarak bu sorunun aşılabileceğini söyledi.
Erkeklerin güzel örnekler olması gerektiğini ifade eden Başbakan Davutoğlu da Özgecan Aslan olayının ardından mitinglerde erkeklerden kadına yönelik şiddete karşı olmaları konusunda söz aldığını, mitinge katılan kadınları da şahit tuttuğunu anlattı. Davutoğlu, 31 yıllık evliliklerinde yüksek sesli konuşmanın dahi yaşanmadığını kaydederek, "Ailede ne görülürse o yaşanır. Benim çocukluğumda annem rahmetli derdi ki "erkeğin keli, kel demek saçsız anlamında değil kötü anlamında. Erkeğin keli kadın döver, kadının keli çocuk döver" diye konuştu.
Sare Davutoğlu da şiddetin öğrenilmiş bir davranış olduğunu vurguladı.
Başbakan Davutoğlu, bir soru üzerine, ev hayatlarında kendisine karşı güçlü bir muhalefet hissettiğini, eşi Sare Davutoğlu'nun mesleği gereği sağlık sistemindeki aksaklıkları dile getirdiğini, bazı duyarsızlıklara, düzensizliklere dikkati çektiğini ifade etti.
Hesap verme makamında kendisinin bulunduğunu, ailesinin ve hiçbir siyasi liderin ailesinin hesap verme makamında bulunmadığını ifade eden Davutoğlu, "Rekabet edeceğimiz kişiler muhataplarımızdır. Herhangi bir şekilde bir siyasi liderin ailesinin o siyasi tartışmanın parçası haline getirilmesini ahlaken de siyasi olarak da doğru görmem" değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, küçük kızının eğitim sistemine yönelik eleştirileri bulunduğunu, haklı olarak "biz niye bu kadar fazla enformasyon öğreniyoruz, onun yerine becerilerimizi geliştirsek" dediğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Evde ciddi eleştiriler oluyor. Biz de sabah kahvaltıları kutsal gibidir, sabah ortak kahvaltı yaparız, hele hele pazar sabahları aile forumu gibidir. Dün kızım eğitim sistemimizi ciddi şekilde eleştirdi, 'arkadaşlarım bana söylüyorlar ben de haklı buluyorum, biz niye bu kadar fazla enformasyon öğreniyoruz, onun yerine becerilerimizi geliştirsek' dedi. Son derece tutarlı. Ben de ona bazı şeyler anlattım. Sonra bunu gençlerle toplantıda zikrettim. Bizim çocuklarımız da aile bireylerinin her biri bu ülkenin vatandaşı. Benim oğlum ve kızım olmak dışında ben onlara vatandaşlık bilincini de vermek zorundayım, bana bazen evlat kimliğinden çıkıp, başbakan olarak, vatandaş olarak hesap sorabilmeliler, bunu zarafetle yapmaları önemli. Bazen çok üzdüğünü düşününce de akşam eve geldiğimizde, geçen öyle biraz bir şey oldu, daha çok başbakan kızı olmaktan doğan rahatsızlık sebebiyle, 'etrafta niye bu kadar koruma var, ben niye özgür değilim...' Oğlum da öyle. Bütün koridora kendi el yazısıyla benim gönlümü almak için, renkli kalemlerle ne güzel şiirsel ifadeler, 'dünyanın en vicdanlı insanı' falan diye yazmış. Yatak odasına kadar her yeri döşemişti. Eleştiri de oluyor, gönül alma da oluyor, geçinip gidiyoruz."
Sare Davutoğlu, çocukların her şeyi aileden öğrendiğini, kitap okuyan bir ailedeki çocukların da kitaplara karşı meyilli olduğunu anlattı. Son dönemde teknolojinin hızlı gelişmesiyle, gençlerin daha çok enformasyon, ama biraz yarım yamalak yüzeysel enformasyon sahibi olduklarını belirten Sare Davutoğlu, "Çünkü bilgi zaten çok kolay, 300-500 sayfalık bir kitabı okumaktansa Google girip merak ettikleri şeyi öğrenebileceklerini düşünüyorlar, oysa bir kitap okuduğunuzda sadece bilgi öğrenmiyorsunuz, birçok şey öğreniyorsunuz. Bir hatırat okuduğunuzda, o kişinin yaşadığı toplumla ilgili şeyleri, hissiyatını öğreniyorsunuz, sadece hatırat üzerinden bile çok şey öğreniyorsunuz" yorumunu yaptı.
Hem okumayan hem de teknolojiyi abartılı şekilde kullanan bir toplum yapısına sahip olunduğunu vurgulayan Sare Davutoğlu, teknolojinin insanları kitaplardan uzaklaştırdığını, temel okunması gereken kitapların bile okunmadığını düşündüğünü aktardı. Sare Davutoğlu, gençlere kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için medya, eğitim sistemi ve toplum önündeki kişilerin örnek davranışlar sergilemesi gerektiğini söyledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu da eşinin sözleri üzerine kendisinin şu an 4 farklı yerde kütüphanesi bulunduğunu, kütüphanesinde nadide tabir ettiği kitaplar yer aldığını anlatarak, "Kitapsız bir odada uyumadım, 14-15 yaşından bu yana. Çocuklarımın da yatak odasında mutlaka kitap olması lazım, kitap kokusunu hissetmesi lazım. O mübarek bir koku gerçekten. Sahafa girdiğimde hissettiğim kokuyu, gül bahçesine girdiğimde de hissediyorum" ifadesini kullandı.
Eşi Sare Davutoğlu'nun en çok çileyi dar evlerde kitaplardan çektiğini dile getiren Başbakan Davutoğlu, şunları anlattı:
"Sefure doğdu 1,5 yaşında, ben doktora tezi yazıyorum, eski daktiloyla tak tak yazıyorum. Sefure dizime oturur, bazen bilgisayara karışır, bazen kitaplarla oynar. Sare Hanım da 'kitaplarını yırtacak' dedi. Ben de dedim ki 'bir kitap yırtar, iki kitap yırtar, ama kitapla yaşamayı öğrenir.' Şimdi bu kızımızın en az benim kadar zengin kütüphanesi var. Kütüphaneye gittiğinizde, daha 5-6 yaşındaydı o oturur kitapları okur iki saat, üç saat sonra da hesap eder, Malezya'da 'baba sana 85 ringiti kazandırdım...' O ne kadar okuduysa, ben o kadar kitap daha alırdım. Bu bir sevdirme meselesi. Bugünlerde Sare Hanım'ın okuduğu Oliver Sacks diye önemli bir psikolog var, nörolog ama müthiş psikolojik analizleri var. Bazen ondan bana öyle masajlar anlatıyor ki, karşılıklı olarak kitap okumak ve paylaşmak kültürü yerleşmesi önem taşıyor."
Başbakan Davutoğlu, doçentlik jürisinde bulunduğu bir kişinin de sadece bilgiye dayalı kitapları okumasından dolayı sorun yaşadığını, kişilerin roman da okuması gerektiğini vurguladı. Davutoğlu, "Zihninde bir resim çizemeyenin bir tez üretmesi çok zor, bunun için gençlerimizin insan doğasını iyi inceleyen romancıların eserlerini mutlaka okumaları lazım. Dostoyevski, Tolstoy, Balzac, Ahmet Hamdi Tanpınar, Reşat Nuri, Hüseyin Rahmi Gürpınar... Bunlar hayatın çeşnisi olan eserler, bir de Sare Hanım'ın dediği gibi otobiyografiler var. Onun için ben evde kitap kültürünü Sare Hanım'a borçluyum" diye konuştu.
(Sürecek)