İngiltere'nin Aşırılıkla Mücadele Stratejisine Tepki
İngiltere'deki Müslümanlar, hükümetin aşırılıkla mücadele stratejisinin dikkatle uygulanması için çağrıda bulunarak, hükümetin alacağı önlemlerin, toplumun Müslüman üyelerini yabancılaştırmaması gerektiğine dikkati çekti.
İngiltere Başbakanı David Cameron'ın detaylarını açıkladığı stratejiye ilişkin konuşan İngiltere'de aşırıcılıkla mücadele eden "Faith Matters" adlı kuruluşun Direktörü Fiyaz Mughal, aşırılığı teşvik edenlere karşı açılan savaşa yardımcı olmak için yapılabilecek birçok şey olduğunu belirtti.
Mughal, "Hükümet ayrıca bu stratejinin, DAEŞ sorununa ve El Kaide'den esinlenmiş aşırılığa çözüm olan, ana akım Müslüman toplulukları yabancılaştırmadığından emin olmalı. Bu önlemlerin yanı sıra ayrıca, toplumların dışlanmasından beslenen, entegrasyon, hükümet düşmanlığı ve sosyal dışlanmışlık sorunlarıyla da ilgilenmeliyiz" dedi.
Mughal ayrıca, İngiltere'deki aşırı sağcı grupların oluşturduğu ve devam eden tehdidin unutulmaması gerektiğini belirterek, "Bu grupların eylemlerinin de hükümetin önlemleriyle kıstırılması gerekli" ifadesini kullandı.
- "Önlemler, Müslümanlarla ve dini hayatlarıyla ilgili endişeleri olan bir azınlığa hitap ediyor"
Londra merkezli Britanya Müslüman Konseyi (MCB) Genel Sekreteri Shuja Shafi de söz konusu stratejinin hatalı bir analiz üzerine inşa edildiğini vurgulayarak, hedeflenenin tersi sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulundu.
Shafi, stratejinin "bulanık bir 'İngiliz değerleri' anlayışına dayandırıldığını belirterek, "Müslümanlar üzerinde yoğunlaşıyor. Bu strateji hedeflenenin tam tersi sonuçlar doğurabilir, El Kaide ve DAEŞ'le mücadelede en çok ihtiyaç duyulan insanları, yani İngiltere Müslümanlarını yabancılaştırabilir. Bu önlemler, terörizm belasından ziyade, Müslümanlarla ve dini hayatlarıyla ilgili endişeleri olan bir azınlığa hitap ediyor" diye konuştu.
İngiltere Müslümanlarının bugüne kadar terörün karşısında durduğunun altını çizen Shafi, "Bu nedenle, teröre karşı geliştirilen etkin ve kanıta dayalı inisiyatiflere açığız. Terör tehdidi gerçek ve ciddi. Ancak bu sorunla yüzleşme, toplumun her kesimiyle, özellikle de İngiliz Müslüman topluluklarının çeşitli kesimleriyle açık ve samimi diyaloğu gerektirir" değerlendirmesinde bulundu.
Bugüne kadar terörün "aşırılık" ve islami uygulamalarla öznel bir biçimde yan yana getirildiğine işaret eden Shafi, yeni stratejinin de "Müslümanların sürekli sadakat sınavından geçmesi gerektiği" şeklindeki algıyı pekiştireceğini ifade etti.
Yeni stratejinin ABD'de 1950'li yıllardaki McHarthy uygulamalarını çağrıştıran ögeler içerdiğini belirten Shafi, aşırı grupların buluştuğu camilerin kapatılması fikrini örnek gösterdi. Shafi, "Böyle camiler gerçekten var mı ve kim bunların aşırı olduğuna karar veriyor?" diye sordu.
Shafi, stratejide yer alan "kara liste" ve bireylere yasaklar koyma gibi unsurların da ancak saydam ve yargı denetimindeki süreçlerle uygulanması gerektiğini vurgularken, bu süreçlere yabancı hükümetlerin müdahalelerinin de önlenmesini gerekeceğini söyledi.
Shafi ayrıca strateji kapsamında çeşitli gruplara dağıtılması öngörülen bütçenin de yine saydam bir şekilde ve ölçülebilir hedeflerle çalışan tüm gruplara ulaştırılması gerektiğini kaydetti.
- İngiltere'nin yeni aşırılıkla mücadele stratejisi
Hükümetin yeni stratejisi kapsamında aşırılıkla mücadele için dört konuya odaklanılacak. Bu konular hükümet tarafından, aşırı ideolojiyle mücadele, aşırılığa karşı çıkanlarla birlikte ortaklıklar oluşturma, aşırıcılara engel olma ve daha uyumlu toplumlar inşa etme olarak sıralandı.
Stratejinin amacının, insanların aşırılıktan zarar görmelerini önlemek olduğu belirten İngiliz Hükümeti, bu kapsamda, bazı Müslüman gruplar için 5 milyon sterlin kaynak ayıracak. İslamiyet ile İslami aşırılık arasında farklılık olduğu belirtilen stratejide, sadece İslami aşırılıktan bahsedilemeyecek, aşırı sağ ve Nazi yanlısı grupların da aşırılık kapsamına girecek.
Yeni strateji çerçevesinde ayrıca İçişleri Bakanlığı içerisinde "Aşırılık Analiz Birimi" kurulacak ve İçişleri Bakanlığı da yeni bir iletişim ağı oluşturacak. Strateji kapsamında ayrıca aileler, çocuklarını radikalleşmeden korumak için pasaportlarına el koyabilecek ve iptal edebilecek.
İngiltere'den Suriye ve Irak'a yaklaşık 700 İngiliz vatandaşının DAEŞ saflarında savaşmak için gittiği tahmin ediliyor. Gidenler arasında genç kızlar ve kadınlar da bulunuyor.
2011'den bu yana yürürlükte olan hükümetin "Prevent" isimli stratejisiyle de ülkede aşırılıkla mücadele ediliyordu ancak bu strateji kimi zaman yeterli bulunmuyordu.
Birleşik Krallık'ta yaklaşık 3 milyon Müslüman yaşıyor. Bu sayının 2030 yılına kadar 5 buçuk milyona ulaşması öngörülüyor.
Kaynak: AA
Mughal, "Hükümet ayrıca bu stratejinin, DAEŞ sorununa ve El Kaide'den esinlenmiş aşırılığa çözüm olan, ana akım Müslüman toplulukları yabancılaştırmadığından emin olmalı. Bu önlemlerin yanı sıra ayrıca, toplumların dışlanmasından beslenen, entegrasyon, hükümet düşmanlığı ve sosyal dışlanmışlık sorunlarıyla da ilgilenmeliyiz" dedi.
Mughal ayrıca, İngiltere'deki aşırı sağcı grupların oluşturduğu ve devam eden tehdidin unutulmaması gerektiğini belirterek, "Bu grupların eylemlerinin de hükümetin önlemleriyle kıstırılması gerekli" ifadesini kullandı.
- "Önlemler, Müslümanlarla ve dini hayatlarıyla ilgili endişeleri olan bir azınlığa hitap ediyor"
Londra merkezli Britanya Müslüman Konseyi (MCB) Genel Sekreteri Shuja Shafi de söz konusu stratejinin hatalı bir analiz üzerine inşa edildiğini vurgulayarak, hedeflenenin tersi sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulundu.
Shafi, stratejinin "bulanık bir 'İngiliz değerleri' anlayışına dayandırıldığını belirterek, "Müslümanlar üzerinde yoğunlaşıyor. Bu strateji hedeflenenin tam tersi sonuçlar doğurabilir, El Kaide ve DAEŞ'le mücadelede en çok ihtiyaç duyulan insanları, yani İngiltere Müslümanlarını yabancılaştırabilir. Bu önlemler, terörizm belasından ziyade, Müslümanlarla ve dini hayatlarıyla ilgili endişeleri olan bir azınlığa hitap ediyor" diye konuştu.
İngiltere Müslümanlarının bugüne kadar terörün karşısında durduğunun altını çizen Shafi, "Bu nedenle, teröre karşı geliştirilen etkin ve kanıta dayalı inisiyatiflere açığız. Terör tehdidi gerçek ve ciddi. Ancak bu sorunla yüzleşme, toplumun her kesimiyle, özellikle de İngiliz Müslüman topluluklarının çeşitli kesimleriyle açık ve samimi diyaloğu gerektirir" değerlendirmesinde bulundu.
Bugüne kadar terörün "aşırılık" ve islami uygulamalarla öznel bir biçimde yan yana getirildiğine işaret eden Shafi, yeni stratejinin de "Müslümanların sürekli sadakat sınavından geçmesi gerektiği" şeklindeki algıyı pekiştireceğini ifade etti.
Yeni stratejinin ABD'de 1950'li yıllardaki McHarthy uygulamalarını çağrıştıran ögeler içerdiğini belirten Shafi, aşırı grupların buluştuğu camilerin kapatılması fikrini örnek gösterdi. Shafi, "Böyle camiler gerçekten var mı ve kim bunların aşırı olduğuna karar veriyor?" diye sordu.
Shafi, stratejide yer alan "kara liste" ve bireylere yasaklar koyma gibi unsurların da ancak saydam ve yargı denetimindeki süreçlerle uygulanması gerektiğini vurgularken, bu süreçlere yabancı hükümetlerin müdahalelerinin de önlenmesini gerekeceğini söyledi.
Shafi ayrıca strateji kapsamında çeşitli gruplara dağıtılması öngörülen bütçenin de yine saydam bir şekilde ve ölçülebilir hedeflerle çalışan tüm gruplara ulaştırılması gerektiğini kaydetti.
- İngiltere'nin yeni aşırılıkla mücadele stratejisi
Hükümetin yeni stratejisi kapsamında aşırılıkla mücadele için dört konuya odaklanılacak. Bu konular hükümet tarafından, aşırı ideolojiyle mücadele, aşırılığa karşı çıkanlarla birlikte ortaklıklar oluşturma, aşırıcılara engel olma ve daha uyumlu toplumlar inşa etme olarak sıralandı.
Stratejinin amacının, insanların aşırılıktan zarar görmelerini önlemek olduğu belirten İngiliz Hükümeti, bu kapsamda, bazı Müslüman gruplar için 5 milyon sterlin kaynak ayıracak. İslamiyet ile İslami aşırılık arasında farklılık olduğu belirtilen stratejide, sadece İslami aşırılıktan bahsedilemeyecek, aşırı sağ ve Nazi yanlısı grupların da aşırılık kapsamına girecek.
Yeni strateji çerçevesinde ayrıca İçişleri Bakanlığı içerisinde "Aşırılık Analiz Birimi" kurulacak ve İçişleri Bakanlığı da yeni bir iletişim ağı oluşturacak. Strateji kapsamında ayrıca aileler, çocuklarını radikalleşmeden korumak için pasaportlarına el koyabilecek ve iptal edebilecek.
İngiltere'den Suriye ve Irak'a yaklaşık 700 İngiliz vatandaşının DAEŞ saflarında savaşmak için gittiği tahmin ediliyor. Gidenler arasında genç kızlar ve kadınlar da bulunuyor.
2011'den bu yana yürürlükte olan hükümetin "Prevent" isimli stratejisiyle de ülkede aşırılıkla mücadele ediliyordu ancak bu strateji kimi zaman yeterli bulunmuyordu.
Birleşik Krallık'ta yaklaşık 3 milyon Müslüman yaşıyor. Bu sayının 2030 yılına kadar 5 buçuk milyona ulaşması öngörülüyor.