'Öncü Medeniyet, Güçlü Sendika, Büyük Türkiye' Buluşması
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Çözüm Süreci'ni 'çözülme süreci' gibi yansıtıp, bunu istismar edenler şunu bir kenara yazsınlar; eğer bugün AK Parti'nin reformları olmasaydı, bölücü terör örgütünün şehir yapılanması ve son dönemdeki çağrıları belki bugün daha fazla destek ve güç bulurdu" dedi.
Şimşek, Memur-Sen tarafından Gaziantep'teki bir otelde düzenlenen "Öncü Medeniyet, Güçlü Sendika, Büyük Türkiye" buluşmasında yaptığı konuşmada, klasik bir sendikacılığın dışında anlamlar üstlenen Memur-Sen'in ülke için iftihar kaynağı olduğunu söyledi.
Son dönemlerde yapılan sözleşmelerle memurların kazanımlarını anlatan Mehmet Şimşek, bu kazanımların enflasyon gibi bazı unsurlara karşı kalıcı olabilmesi için istikrarın ve yatırımların devamının gerektiğine işaret etti.
1990'lı yıllarda memurlara verilen zamlara değinen Bakan Şimşek, "Kağıt üzerinde güzel zamlar alındı ama devamında bir anlamda hırsızlık yapıldı ve paralar basıldı. Dolayısıyla alınan zamlar hiç bir işe yaramadı. O yüzden istikrarı ve yatırımları sürdürmeliyiz" diye konuştu.
Türkiye'nin 2016 yılı bütçesinin kısa süre önce Meclis'e gönderildiğini hatırlatan Şimşek, emekli ve kamu çalışanları için yaklaşık 360 milyarlık bütçe ayrıldığını vurguladı.
Bu rakamın çok ciddi bir oran olduğunu belirten Mehmet Şimşek, toplam yatırımlara 52 milyar ayırırken, personele daha fazlasının verileceğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Tabii ki sendikalar olarak daha fazlası için çalışacaksınız ama şimdi odaklanmamız gereken nokta şu; Bu kazanımları devam ettirecek bir Türkiye ideali. Kolay değil bunlar. 2002 yılını hatırlayın. Memuruna ve işçisine borçlu bir ülkeydik. AK Parti döneminde sadece IMF borcu değil, aynı zamanda kendi memur ve işçisine olan borç da ödendi. O günler çabuk unutuluyor ama o günleri yeniden yaşamamak ve kazanımları sürdürmek için bunları hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor."
- "Erdoğan ile 3'üncü kalkınma başladı"
"Menderes" denince akla "reform ve kalkınma" geldiğini, Özal'ın ise muhlis şekilde aldığı ülkeyi yeniden koşturmaya başlattığını dile getiren Bakan Şimşek, "Bu isimler hem ekmeğimizi büyütmüş hem de demokrasiyi geliştirmiş. Ondan sonra da AK Parti dönemi gelmiş ve Kurucu Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde 3'üncü kez kalkınma başladı. 1970'li yılları hatırlayın, hep koalisyonlar var. Koalisyonlar neyi başardı? Maalesef hiç bir şeyi başaramadı. Ülke her alanda, moral anlamında da çöküş içerisinde ve resmen iflas etmiş haldeydi. Neden? Çünkü koalisyonlar sorunları çözme iradesi gösteremiyor, reform yapılamıyor. Böyle olunca da ülke potansiyelini gerçekleştiremiyor. 1990'lı yıllar farklı mı? Yine koalisyonlar var. Üç aşağı beş yukarı bugün sahnedeki partilerin hepsi AK Parti dışında o zamanda da var. O yıllar neler oldu? Krizler damgasını vurdu. Maalesef Türkiye yerinde saydı" şeklinde konuştu.
AK Parti'nin hükümette olduğu 2000'li yıllarda ise Türkiye'nin ticaretten yaşama, ulaşımdan reformlara kadar hemen her alanda Avrupa'daki ve Ortadoğu'daki çöküntüye rağmen reform yaptığını, milli gelirini artırdığını, Dünya Bankası verilerine göre ise gelirde sınıf atladığını aktaran Şimşek, yani bu dönemde ülkenin hem ekmeğini büyüttüğünü hem de gelişimine devam ettiğini vurguladı.
İktidarda oldukları zaman içerisinde bütün inanç ve etnik gruplara en geniş anlamda yaşam alanı tanındığını kaydeden Mehmet Şimşek, "Tabii ki her şey mükemmel değil. 'Her şey yapıldı, bitti' diyemeyiz. O nedenle önümüzdeki 4 yıla ilişkin çok kapsamlı bir reform planımız var. Yeni anayasa, kalkınma, kamu yönetimi ve vergilendirmeye kadar bir çok alanda reformdan bahsediyoruz. Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak ve geliri daha adil paylaşacak bir yol haritamız ortaya kondu. Güçlü bir harita ve milletimize vaatlerimiz var. Onları hayata geçirebilmemiz için 1 Kasım'da milli iradenin AK Parti lehine sandığa yansıması lazım" ifadelerini kullandı.
- Çözüm Süreci
Bakan Şimşek, ülkedeki sorunların çözümünün herkesi kucaklama, birlik ve beraberliğin yanı sıra kalkınma, reform ve gelişmeden geçtiğine işaret etti.
Bunun başarılmaması halinde bugün Yemen'de, Suriye'de, Irak'ta veya Libya'da sahnelenen büyük oyunun ikinci perdesinin Türkiye'ye de yansıyacağını savunan Şimşek, şöyle devam etti:
"Çözüm Süreci'ni 'çözülme süreci' gibi yansıtıp, bunu istismar edenler şunu bir kenara yazsınlar; Eğer bugün AK Parti'nin reformları olmasaydı, bölücü terör örgütünün şehir yapılanması ve son dönemdeki çağrıları belki bugün daha fazla destek ve güç bulurdu. Cizre, Nusaybin veya Diyarbakır'daki başka bir yerde halkımız bölücü örgütün isyan çağrılarına cevap vermiyorsa, bu AK Parti'nin samimiyeti ve reformları sayesindedir. Aslında biz Türkiye'de özgürlükleri sınırlarsak, farklılıkları güvenlik penceresinden tehlike olarak görürsek, o zaman Türkiye sıkıntılarla karşı karşıya kalır. Türkiye daha çok demokrasi, hak ve özgürlükle inanın daha da bütünleşir ve güçlenir. Ama daha çok demokrasi, hak ve özgürlük, eli silahlı eşkıyayla mücadeleyle sağlanabilir. Çünkü dünyanın hiç bir ülkesinde, bir taraftan demokrasi olacak, hak ve özgürlük olacak, bir tarafta da eli silahlı eşkıya... Bu olmaz.
Zaten Kürt kardeşlerimizin ve tüm kardeşlerimizin hak ve özgürlüklerinin, demokrasinin iyi işlemesinin en iyi yolu, insanların huzuru, kamu huzuru ve güvenliğidir. Kamu güvenliği olmadan insanların iradesi sandığa yansır mı? Bugün Doğu ve Güneydoğu'daki bazı illerimizde insanlarımız dükkanlarını açıp kapatırken terör örgütünün tehdidiyle karşı karşıya. Küçük esnafın rızkını koparmak için ne yapıp, ne yapamayacağı hususu terör örgütünün militanlarının baskısı ve tehdidiyle zaman zaman şekilleniyor. Problem, hak ve özgürlükse, ki bu hiç bir zaman örgütün problemi olmadı, o zaman silahların derhal bırakılıp susması veya gömülmesi, hiç bir yerde olmaması lazım."
Mehmet Şimşek, toplumun tüm kesimlerini dinleyip, sorun ve çözümleri seçim beyannamelerine yansıttıklarını vurgulayarak, bunları da gerçekçi şekilde 2016 bütçesine yerleştirdiklerini kaydetti.
Memurların veya işçilerin bugüne kadarki kazanımlarını, ancak 13 yıllık iktidar tecrübesi olan, milli ve manevi hassasiyetleri çok yüksek AK Parti kadrolarının koruyabileceğini aktaran Şimşek, "1 Kasım partiler yarışı değil, Türkiye'nin bundan sonraki performansını, kazanımlarını belirleyecek bir seçimdir. Dolayısıyla, bir anlamda dönüm noktasındayız. O yüzden sandığa gidip, iyi düşünerek oy vermeliyiz" dedi.
Kaynak: AA
Son dönemlerde yapılan sözleşmelerle memurların kazanımlarını anlatan Mehmet Şimşek, bu kazanımların enflasyon gibi bazı unsurlara karşı kalıcı olabilmesi için istikrarın ve yatırımların devamının gerektiğine işaret etti.
1990'lı yıllarda memurlara verilen zamlara değinen Bakan Şimşek, "Kağıt üzerinde güzel zamlar alındı ama devamında bir anlamda hırsızlık yapıldı ve paralar basıldı. Dolayısıyla alınan zamlar hiç bir işe yaramadı. O yüzden istikrarı ve yatırımları sürdürmeliyiz" diye konuştu.
Türkiye'nin 2016 yılı bütçesinin kısa süre önce Meclis'e gönderildiğini hatırlatan Şimşek, emekli ve kamu çalışanları için yaklaşık 360 milyarlık bütçe ayrıldığını vurguladı.
Bu rakamın çok ciddi bir oran olduğunu belirten Mehmet Şimşek, toplam yatırımlara 52 milyar ayırırken, personele daha fazlasının verileceğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Tabii ki sendikalar olarak daha fazlası için çalışacaksınız ama şimdi odaklanmamız gereken nokta şu; Bu kazanımları devam ettirecek bir Türkiye ideali. Kolay değil bunlar. 2002 yılını hatırlayın. Memuruna ve işçisine borçlu bir ülkeydik. AK Parti döneminde sadece IMF borcu değil, aynı zamanda kendi memur ve işçisine olan borç da ödendi. O günler çabuk unutuluyor ama o günleri yeniden yaşamamak ve kazanımları sürdürmek için bunları hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor."
- "Erdoğan ile 3'üncü kalkınma başladı"
"Menderes" denince akla "reform ve kalkınma" geldiğini, Özal'ın ise muhlis şekilde aldığı ülkeyi yeniden koşturmaya başlattığını dile getiren Bakan Şimşek, "Bu isimler hem ekmeğimizi büyütmüş hem de demokrasiyi geliştirmiş. Ondan sonra da AK Parti dönemi gelmiş ve Kurucu Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde 3'üncü kez kalkınma başladı. 1970'li yılları hatırlayın, hep koalisyonlar var. Koalisyonlar neyi başardı? Maalesef hiç bir şeyi başaramadı. Ülke her alanda, moral anlamında da çöküş içerisinde ve resmen iflas etmiş haldeydi. Neden? Çünkü koalisyonlar sorunları çözme iradesi gösteremiyor, reform yapılamıyor. Böyle olunca da ülke potansiyelini gerçekleştiremiyor. 1990'lı yıllar farklı mı? Yine koalisyonlar var. Üç aşağı beş yukarı bugün sahnedeki partilerin hepsi AK Parti dışında o zamanda da var. O yıllar neler oldu? Krizler damgasını vurdu. Maalesef Türkiye yerinde saydı" şeklinde konuştu.
AK Parti'nin hükümette olduğu 2000'li yıllarda ise Türkiye'nin ticaretten yaşama, ulaşımdan reformlara kadar hemen her alanda Avrupa'daki ve Ortadoğu'daki çöküntüye rağmen reform yaptığını, milli gelirini artırdığını, Dünya Bankası verilerine göre ise gelirde sınıf atladığını aktaran Şimşek, yani bu dönemde ülkenin hem ekmeğini büyüttüğünü hem de gelişimine devam ettiğini vurguladı.
İktidarda oldukları zaman içerisinde bütün inanç ve etnik gruplara en geniş anlamda yaşam alanı tanındığını kaydeden Mehmet Şimşek, "Tabii ki her şey mükemmel değil. 'Her şey yapıldı, bitti' diyemeyiz. O nedenle önümüzdeki 4 yıla ilişkin çok kapsamlı bir reform planımız var. Yeni anayasa, kalkınma, kamu yönetimi ve vergilendirmeye kadar bir çok alanda reformdan bahsediyoruz. Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak ve geliri daha adil paylaşacak bir yol haritamız ortaya kondu. Güçlü bir harita ve milletimize vaatlerimiz var. Onları hayata geçirebilmemiz için 1 Kasım'da milli iradenin AK Parti lehine sandığa yansıması lazım" ifadelerini kullandı.
- Çözüm Süreci
Bakan Şimşek, ülkedeki sorunların çözümünün herkesi kucaklama, birlik ve beraberliğin yanı sıra kalkınma, reform ve gelişmeden geçtiğine işaret etti.
Bunun başarılmaması halinde bugün Yemen'de, Suriye'de, Irak'ta veya Libya'da sahnelenen büyük oyunun ikinci perdesinin Türkiye'ye de yansıyacağını savunan Şimşek, şöyle devam etti:
"Çözüm Süreci'ni 'çözülme süreci' gibi yansıtıp, bunu istismar edenler şunu bir kenara yazsınlar; Eğer bugün AK Parti'nin reformları olmasaydı, bölücü terör örgütünün şehir yapılanması ve son dönemdeki çağrıları belki bugün daha fazla destek ve güç bulurdu. Cizre, Nusaybin veya Diyarbakır'daki başka bir yerde halkımız bölücü örgütün isyan çağrılarına cevap vermiyorsa, bu AK Parti'nin samimiyeti ve reformları sayesindedir. Aslında biz Türkiye'de özgürlükleri sınırlarsak, farklılıkları güvenlik penceresinden tehlike olarak görürsek, o zaman Türkiye sıkıntılarla karşı karşıya kalır. Türkiye daha çok demokrasi, hak ve özgürlükle inanın daha da bütünleşir ve güçlenir. Ama daha çok demokrasi, hak ve özgürlük, eli silahlı eşkıyayla mücadeleyle sağlanabilir. Çünkü dünyanın hiç bir ülkesinde, bir taraftan demokrasi olacak, hak ve özgürlük olacak, bir tarafta da eli silahlı eşkıya... Bu olmaz.
Zaten Kürt kardeşlerimizin ve tüm kardeşlerimizin hak ve özgürlüklerinin, demokrasinin iyi işlemesinin en iyi yolu, insanların huzuru, kamu huzuru ve güvenliğidir. Kamu güvenliği olmadan insanların iradesi sandığa yansır mı? Bugün Doğu ve Güneydoğu'daki bazı illerimizde insanlarımız dükkanlarını açıp kapatırken terör örgütünün tehdidiyle karşı karşıya. Küçük esnafın rızkını koparmak için ne yapıp, ne yapamayacağı hususu terör örgütünün militanlarının baskısı ve tehdidiyle zaman zaman şekilleniyor. Problem, hak ve özgürlükse, ki bu hiç bir zaman örgütün problemi olmadı, o zaman silahların derhal bırakılıp susması veya gömülmesi, hiç bir yerde olmaması lazım."
Mehmet Şimşek, toplumun tüm kesimlerini dinleyip, sorun ve çözümleri seçim beyannamelerine yansıttıklarını vurgulayarak, bunları da gerçekçi şekilde 2016 bütçesine yerleştirdiklerini kaydetti.
Memurların veya işçilerin bugüne kadarki kazanımlarını, ancak 13 yıllık iktidar tecrübesi olan, milli ve manevi hassasiyetleri çok yüksek AK Parti kadrolarının koruyabileceğini aktaran Şimşek, "1 Kasım partiler yarışı değil, Türkiye'nin bundan sonraki performansını, kazanımlarını belirleyecek bir seçimdir. Dolayısıyla, bir anlamda dönüm noktasındayız. O yüzden sandığa gidip, iyi düşünerek oy vermeliyiz" dedi.