Eğitim Bir-Sen İl Divan Toplantısı Yapıldı

Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın Yayla, Türkiye’nin çok sıkıntılı süreçlerden geçtiğini belirterek, en kötü koşullarda bile her zaman dik duruşlarını sergilediklerini söyledi.

Eğitim Bir-Sen İl Divan Toplantısı Yapıldı
Yayla, Eğitim Bir-Sen Kastamonu Şubesi İl Divan Kurulu toplantısına katıldı.

İlim Yayca Cemiyetinde gerçekleştirilen toplantıda konuşan Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın Yayla, herkesin eşit oluşunun yasal zeminini oluşturmaya, özgürlüklerin önünü açmaya ihtiyaç olduğunu ifade ederek, “Hakça paylaşımı ve adaleti sağlamanın çabası içerisindeyiz” dedi.

Karanlık ellerin Türkiye üzerindeki kötü emellerine, bu ülke insanının kesinlikle boyun eğmeyeceğini belirten Yayla, “Ankara’da karanlık ellerin yine düğmeye bastığını görüyoruz. Saldırıda hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yararlananlara acil şifalar diliyorum. Sendika olarak, ülkemizin tekrar karanlık günlere götürülme çabalarını boşa çıkarıp mücadelede mevziyi terk etmeyeceğimizi buradan bir kez daha belirtmek istiyorum. Eğitim-Bir-Sen, bu mücadelenin önemli bir mihenk taşı ve 350 bini aşkın üyesiyle ülkemiz eğitimine önemli katkılarda bulunmayı sürdürecek. Sendikamız kurulduğu günden bu yana söylemiyle eylemi bir olan bir tavır sergilemiştir. Sendikamızın durduğu yerde nettir. Bir sendikanın duruşu zor zamanlarda daha da kendini belli eder. Bugünler de oldukça zor günler” diye konuştu.

“DİK DURMAK, HAK OLANI BİLMEK VE HAKKIMIZ OLANI TALEPTE İZZETLE DURMAKTIR”

Özelde üyelerinin, genelde de tüm kamu çalışanlarının haklarını savunmaya gayret ettiklerini söyleyen Yayla, bu uğurda ömürlerini harcadıkları ücretlerinin adaletle belirlenmesini ve alınmasını sağlamak için mücadele etmeye devam ettiklerini ifade ederek şöyle dedi:

“Son yıllarda bu yolda çok önemli mesafeler kat ettik. Adaleti belirlemek için referansımız, çalışanların emeğini sömürmeye alışmış kıt bakış açısı sahiplerinin belirlediği bir piyasanın şehir efsaneleri değil, ‘işçinin hakkını alın teri kurumadan veriniz’ diyen medeniyet değerlerimizdir. Dik durmak, hak olanı bilmek ve hakkımız olanı talepte izzetle durmaktır."

“İhtiyacımız olan şey, herkesin eşit oluşunun yasal zeminini oluşturmak, özgürlüklerin önünü açmaktır” diyen Yayla, Eğitim-Bir-Sen olarak, bütün çabalarının hakça paylaşımı ve adaleti sağlamak olduğunu kaydetti.

“TEŞKİLATIMIZ, MEMLEKETİN GÜVENCESİ VE SİGORTASI OLMAK DURUMUNDADIR”

Türkiye’ye sahip çıkmanın tek yolunun örgüt bilinci olduğunu ifade eden Yayla, “Eğitim Bir-Sen’e üye olmak sadece bir kağıda imza atmak değildir, duruştur. Özgürlüğümüz olmazsa, öz güvenimiz olmaz. Hakkınız olmazsa, alacağınız da olmaz. 28 Şubat’ta boncuk boncuk terleyen adam, memurlara yüzde 50-60 zam vermesine rağmen darbeye maruz kaldı. Buradaki mücadele sadece ekmek, emek mücadelesi değil, hak ile batıl arasındaki mücadeledir” ifadelerini kullandı.

Yayla, bilinçli bir şekilde yola çıkan bir camia içerisinde olduklarını belirterek, mücadele alanlarının sadece çalıştıkları yerler olmadığını ifade etti.

Sendika olarak ilk işlerinin üyelerin, öğretmenlerin, kamu çalışanlarının ve genelde de tüm emek mücadelesi verenlerin hakkını ve hukukunu aramak olduğunu dile getiren Yayla, şöyle devam etti: “Türkiye ciddi kırılma noktalarından, korku tünellerinden geçti ama yeni oyunlar sahneye konulmaya devam ediyor. 28 Şubat’ta Eğitim Bir-Sen, Memur-Sen gibi kurumlar olsaydı biz, bunları konuşmamış olacaktık. Çok ciddi kronik sorunlarımız var. Çözüm süreci, yeni anayasa çalışmaları ve seçim dönemi var. Geçen yıl yaşananları sanki tekrar yaşıyoruz. 7 Haziran’a kadar her şeye hazırlıklı olmalıyız. Bu teşkilat, bulunduğu yerde memleketin güvencesi ve sigortası olmak durumundadır. Sıkıntılı süreçlerden geçiyoruz. Aslında problem dışarıda falan değil, kendi içimizde.”

“EĞİTİM ÇALIŞANLARININ TAKDİRİNİ KAZANDIK”

Konuşmasında toplu sözleşme görüşmelerine de değinen Yayla, 3. Dönem Toplu Sözleşme’nin tarihi bir başarıyla ve çok önemli kazanımların elde edilmesiyle ve tüm kamu görevlilerini memnun eden bir mutabakatla sonuçlandığını ifade etti.

Genel toplu sözleşmeyle elde ettikleri kazanımlarla bütün kamu görevlilerini memnun ederken, eğitim hizmet kolu toplu sözleşmesiyle de eğitim çalışanlarının takdirini kazandıklarını aktaran Yayla, “Eğitim hizmet kolundaki kazanımlarımızın içerisinde nöbete ücretin ayrı bir yeri var. Diğer sendikaların alınabileceğine inanmadığı, manipülasyon ve gerginlik malzemesi yaptığı, üyelerimiz başta olmak üzere bütün öğretmenlerin ısrarla beklediği nöbet ücretini alarak tarihi bir başarının altına imza attık. Böylece, mesleki eğitim merkezleri de dahil olmak üzere örgün eğitim kurumlarında fiilen nöbet görevini yerine getiren müdür yardımcıları ile öğretmenlere, 2016 yılında haftada 2 saat, 2017 yılında ise haftada 3 saat ek ders ücreti ödenecektir. Bu sayede, öğretmenlerimizin aylık gelirlerine ilgili yılların birinci ve ikinci altı aylık dönemleri itibarıyla, 2016’da 98 TL ila103 TL, 2017 yılında ise 159 ila 166 TL ilave brüt artış sağladık. Bir başka önemli kazanımımız, Bakanlıkça hafta sonu yapılan merkezi sınavlarda görev alan eğitim çalışanlarına, ek ders ücreti yerine ÖSYM ve diğer kurumlarca yapılan sınavlarda olduğu gibi sınav gösterge rakamına dayalı sınav ücreti ödenmesini elde etmek oldu. Bu kazanımla, sınavda görev alanlara 5 saat tutarında ek ders ücreti yerine, ilgili yılın altı aylık dönemleri itibarıyla, her oturum için 2016 yılında en düşük 141 TL ila 148 TL, 2017 yılında ise 152 TL ila 158 TL sınav ücreti ödenecek. Hafta içi mesai saatleri sonrası ve hafta sonlarında düzenlenen kurslarda görev alan memur ve hizmetlilere, fazla çalışma ücretinin iki katı tutarında fazla çalışma ücreti ödenmesi suretiyle ayda 163 TL’ye kadar ilave gelir elde ettik. Kredi ve Yurtlar Kurumu ile üniversitelere bağlı yurtlarda görev yapan personele ödenen fazla çalışma ücretinin bir kat artırılmasını ve bunun sözleşmeli personele de ödenmesini sağlayarak ayda 293 TL’ye kadar fazla çalışma ücreti elde ettik. İLKSAN dayatmasına bütünüyle son verdik. Kısacası, sendikal duruştan yoksun zihniyetin elde etmek bir tarafa teklif etmeyi bile aklına getirmediği kazanımları ve konuları, toplu sözleşme metnine dahil ettik. Şimdi, kazanım üreten sendikal vizyonumuzu, kazanımlarımızı anlatmak için nefes tüketen sendikal misyonla destekleme vaktidir” şeklinde konuştu.

“KARDEŞLİĞİN, BİRLİK VE BERABERLİĞİN GARANTİSİ OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Ankara’yı kana bulayan, milleti yasa boğan, 97 vatandaşın hayatla bağını kopartan canileri ve onları azmettirenlerini lanetlediğini ifade eden Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum da, şunları kaydetti:

“Bu alçakça saldırıyı yapan taşeronların, teröre asıl işverenlik yapanların, azmettirenlerin, vahşet emrini verenlerin bir an önce bulunmasını ve hak ettikleri şekilde cezalandırılmasını istiyoruz. Devletin bütün kurumlarını, yetkililerini, siyasi partileri, siyasi liderleri ve tüm siyasi aktörleri, Türkiye’nin bütün sivil toplum örgütlerini teröre karşı tek ses olmaya, terörü bitirmeye kararlı nefes olmaya, ortak hareket etmeye, yasta ortaklaşmaya, terörle mücadeleye yoğunlaşmaya davet ediyoruz."

Eğitim-Bir-Sen olarak, milletin bağrından umudun adı olarak filizlenip, birlik ve beraberlik içerisinde kardeşliğin teminatı olmanın haklı gururuyla, bu teveccühe layık bir duruş sergileme çabasıyla çalışmalarını sürdürdüklerini anlatan Olçum, “3. Dönem Toplu Sözleşme’de 213 kazanım elde ederek, kamu görevlilerinin ve emeklilerinin yüzünü güldürdüğümüz bugünlerde bu sevinci yaşamaya fırsat kalmadan maalesef kirli oyunlarla acı dolu günler yaşıyoruz” dedi.

Milli iradenin fırsat bulup ayağa kalktığı zamanlarda şer güçlerinin hemen devreye girdiğini vurgulayan Olçum, şunları söyledi: “Yakın tarihimizde buna sık sık tanık oluyoruz. Bu millete ağır bedeller ödetilerek bu uyanışın önüne geçmeye çalışanlar, hepsi şer üstüne ittifak edip aynı dili kullanıyorlar. Çünkü kandan beslenenlerin, varlığını başkalarının yokluğu üstüne kuranların yapabilecekleri başka bir şey yoktur. Milletimizin uyanışı, yıllardır kendisine vurulan prangalardan kurtulup, zincirlerini kırması, kardeşçe ve birlikte yaşaması bunların uykularını kaçırmaya yetmiştir bile. Memur-Sen, Eğitim-Bir-Sen, kardeşliğin, birlik ve beraberliğin somut hâli, inşa edicisi ve garantisidir, olmaya da devam edecektir."

“ÜLKEMİZİN TEMEL SORUNLARINA, İLGİSİZ KALMAYACAĞIZ”

Eğitim-Bir-Sen olarak, bir yandan kamu çalışanlarının ekonomik, özlük, sosyal ve kültürel haklarının kazanılması ve geliştirilmesi mücadelesini verirken, diğer yandan bu ülkede yaşamanın üzerilerine yüklediği sorumluluk gereği, bu ülkenin en temel sorunlarına da ilgisiz ve duyarsız kalmayacaklarının altını çizen Olçum, şöyle devam etti:

“Gelecek tasavvurumuzda özgür birey, sivil anayasa ve sivil toplum vardır. Sivil anayasa talebimizin hayata geçirilmesi için azami gayret göstereceğiz. 12 Eylül darbe anayasasının revize edilmesi için uğraşılmasının doğru olmadığını söylüyoruz. Halkın tercihlerine dayanan katılımcı bir anayasa için yine inisiyatif alacağız. Kavganın, karmaşanın ve karanlığın değil; demokrasinin, saygının, sevginin, huzurun, aydınlığın, hak ve özgürlüklerin taraftarıyız. Doğru kimden gelirse gelsin yanında, yanlış kimden gelirse gelsin karşısındayız. Hakkın ve haklının temsilcisi olan Eğitim-Bir-Sen olarak, ilkeli sendikal anlayışımızla bu milletin yeniden dirilişinde hizmet etmeye devam edeceğiz."

“HİÇ DURMADAN YÜRÜMELİYİZ VE ÇOK ÇALIŞMALIYIZ”

Eğitim Bir-Sen’in vicdanların güçlü sesi ve aynı zamanda da kazanımların doğru adresi olduğunu ifade eden Eğitim-Bir-Sen Kastamonu Şube Başkanı Orhan Sancaktaroğlu ise, “Bu amaçla yürümeliyiz, hiç durmadan yürümeliyiz. Çok çalışmalıyız. Hem bizden öncekilerin izinden yürüdük hem de tarihe iz bıraktık. Hep milletimizin yöneldiği yerde olduk. Onun için Türkiye’nin en büyük Sivil Toplum Kuruluşu olduk. Kuruluşumuzdan beri çalışanın, mazlumun ve milletin hep hayrına koştuk. Koşmaya devam edeceğiz” dedi.

Kamuda kılık kıyafet serbestliği eylemi yaptıklarına dikkat çeken Sancaktaroğlu, “Ancak ülkemizin değişik yerlerinde ve ilimizde, eylemimizi hafife alan, kabul etmeyen az da olsa yöneticiler var. Bu yöneticilerin bu hareketlerine devam etmesi durumunda gerek Genel Merkezimiz, gerekse Şube olarak en sert tepki ile karşılaşacaklarını unutmamalarını hatırlatmak isterim. Bu yöneticiler, eski Türkiye özleminde olan kendilerini yenileyemeyenlerdir. Bunlar herhalde bir yerlere selam çakma derdindeler. Bu arkadaşlar yeni Türkiye’ye ya alışacaklar ya da alışacaklar. Başka yolu yok” diye konuştu.

Bütün mazlumların umudu olma yolunda ilerleyen Türkiye’yi, bu yolculuğundan alıkoymaya çalışan güçlerin, içimizdeki hainlerle bir olup terör eylemleri yaptıklarına işaret eden Sancaktaroğlu, “Geçen hafta Ankara’da bombalama eyleminde insanlıktan nasiplenmemiş bir terör örgütünün birliğimizi, kardeşliğimizi hedef alan saldırısı bizi yasa boğmuştur. Güvenlik güçlerimiz sonuna kadar bunlarla mücadele edecektir. Bu yolda şehit olan güvenlik güçlerimize rahmet diliyorum. Ülkemizin dünyaya umut olma yolculuğunu durduramayacaklar. Onları bekleyen akıbeti eninde sonunda gelecektir”

Eğitim Bir-Sen’i bir avuç insanın kurduğunu belirten Sancaktaroğlu, 2003 yılında Kastamonu’da Eğitim Bir-Sen’in kuranlarında bir avuç insan olduğunu ifade ederek, “Her gittikleri yerde bin bir zorlukla üye yapmaya çalışıyorlardı. Onlar bir gün Abana’ya gittiklerinde birini bulurlar ve Anıl hoca onlara “üye olmak için sizi bekliyordum” der. Ondan sonra bu olaya ağabeylerimiz bir milad koyarlar Anıl’dan önce Anıl’dan sonra. İşte o günlerden geldik”

Eğitim Bir-Sen olarak omuzlarındaki yükün farkında olduklarına dikkat çeken Sancaktaroğlu, şöyle konuştu: “Bu teşkilat şımarmadan daha önce olduğu gibi her zaman haklının ve mazlumun yanında olamaya devam edecektir. Kimsenin şüphesi olmasın.”

Konuşmaların ardından Eğitim Bir-Sen’in ilçede görev alan şube başkanlarına teşekkür plaketi verildi.

Ayrıca Sancaktaroğlu, Divan Kurulu Toplantısına katılan Eğitimin Bir-Sen Genel Başkan Yardımcılarına Allah yazılı ahşap tablodan hediye etti.
Kaynak: İHA