MİT Tırlarının Durdurulması Davasına Gizlilik Kararı Verilmesi
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, MİT tırlarının durdurulması davasına gizlilik kararı verilmesinin, Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine aykırı olduğunu savundu.
Davayı izlemek üzere gelen CHP'li milletvekilleri ve YARSAV yetkilileri, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin, ilk derece mahkeme sıfatıyla görüştüğü "Adana ve Hatay'da MİT'e ait tırların durdurulmasına" ilişkin davayla ilgili gizlilik kararı almasını eleştirdi.
Tanal, MİT tırları diye tabir edilen araçların sivil plakalı olduğunu, jandarmanın arama yapması neticesinde basına yansıyan haberler nedeniyle ortada gizli bir durumun kalmadığını öne sürdü.
Tanal, "Dünyanın hiçbir yerinde devlet silah kaçakçılığı yapmaz, burada görülen olay aslında devletin silah kaçakçılığı yaptığının bir belgesidir" görüşünü savundu.
Dünyada hiçbir devletin suç işleme özgürlüğü bulunmadığını dile getiren Tanal, şöyle devam etti:
"Suç işlemek dünyanın hiçbir ülkesinde devlet sırrı olarak kabul edilemez. Burada da kabul edilmemesi gerekirdi. Burada da bir intikam hukuku uygulanıyor. Duruşmanın kapalı yapılması, Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine aykırılık teşkil etmektedir. Halkın mevcut gerçekleri öğrenmesini engellemektedir. Bu sebepten dolayı duruşma kararını kapalı verenler, Cumhuriyetin savcılarını, sarayın savcısı tarafından yargılayanlar hukuk devleti önünde mutlaka ama mutlaka günün birinde hesap vermek zorundadır."
- "Vatana ihanetin belgesidir"
CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, duruşmayla ilgili gizlilik kararı alınmasının suç olduğunu, ortadaki mevcut suçun örtbas edilmeye çalışıldığını ileri sürdü. Davada çok sayıda insanın mağdur edildiğini belirten Erdem, "İşini yapmış, mesleğini icra etmiş, gündüzün bir vaktinde MİT'e ait olmayan telefonlarla yapılan görüşme trafiği üzerinden IŞİD'e silah taşıdığı tescillenmiş tırları durduran insanların vatan haini olarak yargılanması, vatana ihanetin belgesidir" görüşünü savundu.
YARSAV Başkanı Murat Arslan, "Bu davada asıl yargılanması gerekenler, görevini yapan savcılar değil, görev ve yetkisi dışında silah sevkıyatı yapan kamu görevlileri ve savcıların görevini yapmasını engelleyen dönemin bürokratlarıdır" dedi.
Gizlilik kararını da eleştiren Arslan, "150 yıl önce Yıldız çadırlarında yapılan yargılama adı altındaki tiyatro aynen devam ediyor. Mahkeme başkanı, savcının talebi olmadan bu konudaki görüşünü soruyor. Dolayısıyla bunun bir kurgu olduğu çok açık. Bir gün yargının üzerindeki sis bulutları dağılacak ve gün ışığında yapılacak bir yargılamayla hakikatler ortaya çıkacaktır" ifadesini kullandı.
Özgürlük ve Demokrasi İçin Avrupalı Yargıçlar ve Savcılar Birliği (MEDEL) Yönetim Kurulu Üyesi George Almpouras, Türkiye'de yargının bağımsızlığıyla ilgili endişelerini içeren raporları daha önce yayınladıklarını söyledi.
Hassas bir dava olduğu için duruşmayı izlemek üzere geldiklerini aktaran Almpouras, davanın içeriğini bilmediği için alınan gizlilik kararıyla ilgili bir eleştiri getiremeyeceğini bildirdi. Almpouras, ancak yargılamaların açık ve şeffaf olması gerekliliğine inandıklarını dile getirdi.
Duruşmaya tutuklu sanıklar Süleyman Bağrıyanık, Ahmet Karaca, Özcan Şişman, Aziz Takcı ve Özkan Çokay jandarma eşliğinde getirildi. Bu sırada, Süleyman Bağrıyanık'ın eşi Süreyya Bağrıyanık, eşine sarılarak özlem giderdi.
Kaynak: AA
Tanal, MİT tırları diye tabir edilen araçların sivil plakalı olduğunu, jandarmanın arama yapması neticesinde basına yansıyan haberler nedeniyle ortada gizli bir durumun kalmadığını öne sürdü.
Tanal, "Dünyanın hiçbir yerinde devlet silah kaçakçılığı yapmaz, burada görülen olay aslında devletin silah kaçakçılığı yaptığının bir belgesidir" görüşünü savundu.
Dünyada hiçbir devletin suç işleme özgürlüğü bulunmadığını dile getiren Tanal, şöyle devam etti:
"Suç işlemek dünyanın hiçbir ülkesinde devlet sırrı olarak kabul edilemez. Burada da kabul edilmemesi gerekirdi. Burada da bir intikam hukuku uygulanıyor. Duruşmanın kapalı yapılması, Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine aykırılık teşkil etmektedir. Halkın mevcut gerçekleri öğrenmesini engellemektedir. Bu sebepten dolayı duruşma kararını kapalı verenler, Cumhuriyetin savcılarını, sarayın savcısı tarafından yargılayanlar hukuk devleti önünde mutlaka ama mutlaka günün birinde hesap vermek zorundadır."
- "Vatana ihanetin belgesidir"
CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, duruşmayla ilgili gizlilik kararı alınmasının suç olduğunu, ortadaki mevcut suçun örtbas edilmeye çalışıldığını ileri sürdü. Davada çok sayıda insanın mağdur edildiğini belirten Erdem, "İşini yapmış, mesleğini icra etmiş, gündüzün bir vaktinde MİT'e ait olmayan telefonlarla yapılan görüşme trafiği üzerinden IŞİD'e silah taşıdığı tescillenmiş tırları durduran insanların vatan haini olarak yargılanması, vatana ihanetin belgesidir" görüşünü savundu.
YARSAV Başkanı Murat Arslan, "Bu davada asıl yargılanması gerekenler, görevini yapan savcılar değil, görev ve yetkisi dışında silah sevkıyatı yapan kamu görevlileri ve savcıların görevini yapmasını engelleyen dönemin bürokratlarıdır" dedi.
Gizlilik kararını da eleştiren Arslan, "150 yıl önce Yıldız çadırlarında yapılan yargılama adı altındaki tiyatro aynen devam ediyor. Mahkeme başkanı, savcının talebi olmadan bu konudaki görüşünü soruyor. Dolayısıyla bunun bir kurgu olduğu çok açık. Bir gün yargının üzerindeki sis bulutları dağılacak ve gün ışığında yapılacak bir yargılamayla hakikatler ortaya çıkacaktır" ifadesini kullandı.
Özgürlük ve Demokrasi İçin Avrupalı Yargıçlar ve Savcılar Birliği (MEDEL) Yönetim Kurulu Üyesi George Almpouras, Türkiye'de yargının bağımsızlığıyla ilgili endişelerini içeren raporları daha önce yayınladıklarını söyledi.
Hassas bir dava olduğu için duruşmayı izlemek üzere geldiklerini aktaran Almpouras, davanın içeriğini bilmediği için alınan gizlilik kararıyla ilgili bir eleştiri getiremeyeceğini bildirdi. Almpouras, ancak yargılamaların açık ve şeffaf olması gerekliliğine inandıklarını dile getirdi.
Duruşmaya tutuklu sanıklar Süleyman Bağrıyanık, Ahmet Karaca, Özcan Şişman, Aziz Takcı ve Özkan Çokay jandarma eşliğinde getirildi. Bu sırada, Süleyman Bağrıyanık'ın eşi Süreyya Bağrıyanık, eşine sarılarak özlem giderdi.