Cumhurbaşkanı Erdoğan Meclis'in Yeni Yasama Yılını Açtı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milletimizin feraset ve basireti, milli ve yerli olanla gayri milli ve yabancılaşmış olanı en iyi şekilde ayıracak hassasiyete sahiptir. 1 Kasım seçimleri bu manada son derece önemli bir sınavdır" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Meclis'in Yeni Yasama Yılını Açtı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 25. Dönem 2. Yasama Yılı’nın açılışı dolayısıyla Genel Kurul’da konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışını gerçekleştiren ilk Meclis’ten 25. Dönem’e kadar bu aziz çatı altında vazife yapmış olan tüm milletvekillerine şükranlarımı ifade ediyorum. TBMM üyelerinden başta ilk başkan Gazi Mustafa Kemal olmak üzere ahirete irtihal eden herkesi de rahmetle yad ediyorum. Yine bu yasama yılı açılışı vesilesiyle tüm şehitlerimizi rahmetle minnetle anıyor, gazilerimizden vefat edenlere rahmet, hayatta olanlara uzun ömürler niyaz ediyorum. Milletin oyuyla milletimizi temsil etmek maksadıyla bu çatı altında vazife üstlenmiş ancak vazifeleri sırasında çeşitli şekillerde kendilerine kıyılmış Meclis üyelerimizi bugün özellikle anmak istiyorum. Ali Şükrü Bey’i, Gün Sazak, Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu ve Meclis üyesiyken katledilmiş diğer tüm isimleri hayatları pahasına demokrasinin yolunu aydınlattıkları için rahmetle yad ediyor, mekanları cennet olsun diyorum" ifadelerini kullandı.

7 Haziran seçimlerinin hiçbir siyasi partinin tek başına iktidarı sağlayamadığı bir tabloyla sonuçlandığını hatırlatan Erdoğan, "TBMM’nin 25. Dönem’i kısa sürmüş olabilir ama milli iradenin üstünlüğü ve çözüm üretme kabiliyetini ortaya koyması bakımından çok büyük anlama sahiptir. Yaşadığımız süreç demokrasi tarihimizde ilk kez şahit olduğumuz bir süreçtir" diye konuştu.

Bir hükümet kurulmamış olmasına rağmen Türkiye’nin, anayasasını harfiyyen uygulamak suretiyle çok büyük bir demokratik olgunluk sergilediğini vurgulayan Erdoğan, "Geçmişte benzeri süreçlerde Türkiye’de ekonominin ve siyasetin karşı karşıya kaldığı badireler hepimizin malumudur. Hükümet kurulamaması, cumhurbaşkanı seçilmemesi gibi durumlarda Türkiye aylarca krizlerin pençesinde kıvranmıştır hatta kimi durumlarda demokrasi dahi askıya alınmıştır. Siyasetin çözüm üretemediği, bu bahaneye sarılan müdahaleciler, vesayetçiler, siyaset kurumunu zayıflatmakla kalmamış, demokrasimizde de derin yaralar açmışlardır. 7 Haziran’dan bugüne kadar olan süreci Türkiye’nin demokrasinin, hukukun, siyasetin, milli iradenin gereklerine uygun şekilde yaşamış olması hepimiz adına büyük bir kazançtır. Ülkemizde siyasetin de devletin de kurumsallaşma sürecinde kat ettiği mesafeyi bu dönem vesilesiyle test ettik, ulaştığımız ileri düzeyi gördük. Siyasi partilerin varoluş gayesi siyasal alanı savunmak ve temsil görevlerini en iyi şekilde yerine getirmektir. Siyaset dışı saiklerle bu alanı boşaltan, görev üstlenmekten kaçınan siyasi partiler kendi varlıklarını inkar ediyor demektir. Kimse siyasal alanda ortaya çıkartılan boşluğun faturasını Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere başka yerlere kesmeye çalışarak sorumluluktan kaçamaz" açıklamasında bulundu.

"TÜRKİYE’NİN SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNÜ SİYASETİN DIŞINDA ARAMAK BU MİLLETE YAPILACAK EN BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR"

"Türkiye’nin sorunlarının çözümünü siyasetin dışında, siyaset dışı odaklarda aramak bu ülkeye ve bu millete yapılacak en büyük kötülüktür" diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Milletimizin basireti her türlü kilidi açacak marifete sahiptir. Milli irade tek ve yegane çıkış yoludur. Allah’ın izniyle Türkiye 1 Kasım’da bir kez daha demokratik kurallar çerçevesinde seçimini yapacak, milli iradeyi tecelli ettirecektir. 1 Kasım’da millet iradesinin en sağlıklı biçimde sandığa yansıması, parlamento içinde ve dışındaki tüm siyasi partiler için bir namus ve şeref meselesidir. Terörün çirkin yüzünün sandıkları tehdit etmesini engellemek için tüm siyasi partilerin insani ve vicdani bir tavır sergileyeceklerini, kolaylaştırıcı bir yaklaşım içinde olacaklarını umuyorum. Siyasette farklılıklarımız ile ülkenin ve milletin menfaatleri arasındaki ayrımı çok iyi yaparak hep birlikte üzerimize düşen görevleri yerine getirmeliyiz. Milletimizin birliğinin, ülkemizin bütünlüğünün, bayrağımızın, İstiklal Marşı’mızın, resmi dilimizin hepimizin asgari ortak noktası olduğunu burada özellikle vurgulamak isterim. Bu aziz kürsüde edilen yeminlere, yapılan ahitleşmeye uymak herkes için demokratik bir görevden öte ahlaki bir vazifedir. Türkiye’nin istiklal ve istikbalinin söz konusu olduğu yerde yek vücut olarak hareket edemezsek milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz."

“TÜRKİYE’YE YÖNELEN TÜM SALDIRILAR BU ÜLKENİN ÇELİKTEN İRADESİ KARŞISINDA ERİMEYE MAHKUMDUR”

Siyasi partiler ve siyasi kadroların ülkeye ve millete hizmet konusunda rekabet ve yarış içinde olduğunu belirten Erdoğan, "Şuna hiç kimsenin itirazı olamayacağı düşüncesindeyim; bu rekabetin ülkenin ve milletin aleyhine sonuçlar doğuracak bir zemine kayması kabul edilemez. Milletin dışında güç odaklarına, özellikle de terör örgütlerine, paralel yapılara sırtlarını dayayanlar, bunlar üzerinden algı operasyonlarına girişenler, millete ve hukuka hesap vermekten kurtulamayacaktır. Milletimizin feraset ve basireti, milli ve yerli olanla gayri milli ve yabancılaşmış olanı en iyi şekilde ayıracak hassasiyete sahiptir. 1 Kasım seçimleri bu manada son derece önemli bir sınavdır. Türkiye’nin bu önemli sınavı da başarıyla atlatacağına yürekten inanıyorum. Seçimlerin ardından Türkiye ekonomisi büyümeye, Türkiye demokrasisi emin adımlarla geleceğe ilerlemeye devam edecektir. Türkiye her anlamda emin ellerdedir. Tarih hiç şüpheniz olmasın Türkiye’nin önlemez büyümesi ve güçlenmesine şahitlik etmeyi sürdürecektir. Türkiye’ye yönelen tüm saldırılar bu ülkenin çelikten iradesi karşısında erimeye mahkumdur. Tek bir vatandaşım dahi tedirgin olmasın. Türkiye okun yaydan fırlaması gibi geri dönülemez bir atılım dönemindedir ve İnşallah 2023 hedeflerimize mutlaka ulaşılacaktır" ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA