Odatv Davasına Devam Ediliyor
Odatv davasında söz alan sanık Barış Terkoğlu, paralel yapıya değindiği savunmasında, “Dünyanın en alçak adamı devletin üzerine giysin diye verdiği üniformayı kendi cemaati ve çetesi için kullanan kişidir” dedi.
Sanıklardan Ahmet Şık ise “Bizleri bugün burada yargılanıyor gösteren, devletin içinde çöreklenmiş bir çete olduğuna şüphemiz yok” ifadelerini kullandı.
Gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın ve eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın da aralarında bulunduğu 13 sanıklı Odatv davasına devam ediliyor.
“BİZİ YENİ BİR İDDİANAME İLE YARGILAYIN”
Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Prof. Dr. Yalçın Küçük polis çıraklarının yazdıklarıyla yıllarca hapishanede yattıklarını öne sürdü. Küçük, “Bu iddianameyi hazırlayan polis şefinin adını daha önce defalarca söylemiştik. O devlet görevlisi, şube müdürlüğü görevinden uzaklaştırıldı. Bunlar bizlere haddi olmayan işler yaptığı için şimdi devlet memuru değil. Bizi bu iddianameyle yargılamayın, bize yakışır yeni bir iddianame hazırlayarak yargılayın. Bu bir torba davadır. Ya benim tiyatrocu olduğuma ya da suçsuz olduğuma karar verin” dedi.
“KOZİNOĞLU KARANLIK KUVVETLER TARAFINDAN ZİNDANA ATILMIŞ BİR DEVLET MEMURUDUR”
“Biz gazeteciyiz, işsiz bırakıldık, zindanlara atıldık” sözleriyle savunmasına başlayan tutuksuz sanık Soner Yalçın, “Odatv davasına gazetecilik davası desek de, sanıkların ismini anarken bir ismi unuttuk. Kaşif Kozinoğlu. Ben kendisini hiç tanımadım. Ama kendisi devlet içine sinmiş karanlık kuvvetler tarafından zindana atılmış bir devlet memurudur. Biz her türlü işkenceye ve acıya katlanmışız, aşılanmışız. Bu davada kan akmıştır. Bu davada cinayet vardır. Bu dava dosyasını kapatın ve bunu hazırlayan polisler, savcılar ve hakimler hakkında suç duyurusunda bulunun. İftiralar atölyesinin yakasına yapışın. Biz Kaşif Kozinoğlu’nun katillerini unutamayız. Burada polisler savcılar ve hakimler adına suç duyurusunda bulunmak istiyorum" dedi.
“BİZİ BURAYA ATTIRAN ALİ FUAT YILMAZER’DİR”
19 ay tutuklu kaldığını belirten Barış Pehlivan da, “Mahkemelerde heyete ve savcıya defalarca bana soru sorun dedim. Tek bir soru bile sormadılar. İşte Odatv davası böyle bir dava. Bizi buraya attıran Ali Fuat Yılmazer’dir. Bizi buraya attıran devlet içindeki çete ve Fettullah Gülen’dir. Sanık sandalyelerindekilerin yerini değiştirin” diye konuştu.
“DÜNYANIN EN ALÇAK ADAMI DEVLETİN ÜNİFORMASINI KENDİ CEMAATİ İÇİN KULLANANDIR”
Mahkemelere defalarca çıktıklarını ancak yargılanmadıklarını vurgulayan Barış Terkoğlu, devlet içindeki paralel yapıya değindiği savunmasında “Bizler duruşmalara gittiğimizde canımız yargılanmak çekiyordu. Keşke biz de yargılansak diyorduk. Bu davadaki sahtekarlıklar artık yerin altından fışkırıyor. Dünyanın en alçak adamı gazetelerin 3’üncü sayfasındaki çocuğuna musallat olan adam değildir. Dünyanın en alçak adamı devletin üzerine giysin diye verdiği üniformayı kendi cemaati ve çetesi için kullanan kişidir. Biz adaleti, hukuku istiyoruz. Bu sanık sandalyelerine, bu kumpası kuranların oturtulmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“BİZİ YARGILAYAN HAKİMLER VE POLİSLER GİTTİ BİZ HALA BURADAYIZ”
Sanıklar arasında bulunan ve hapishanede hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu’nu hatırlatmak istediğini belirten sanık Müyesser Yıldız Uğur, “5 yıl geçti biz hala neyle suçlandığımızı bilmiyoruz. 414 gün sonra yeniden buradayız, yargılamanın hangi aşamasında olduğumuzu bilmiyoruz. 414 gün günde bu ülkede çanak çömlek patladı. Bizi yargılayan hakimler polisler ve savcılar bir yerlere gitti, biz hala burada yargılanıyoruz. Bizim hiç tanımadığımız dev bir adam Kaşif Kozinoğlu hapishanede hayatını kaybetti. Kozinoğlu’nun ruhunun rahat etmesi için biran önce bu davayı bitirin” diye konuştu.
“BİR ZAMANLARIN KAHRAMAN SAVCISI ZEKERİYA ÖZ’Ü ANMADAN GEÇEMEYECEĞİM ”
Ahmet Şık ise 3 Mart 2011’de gözaltına alındığını hatırlatarak dosyayı okuduğu için mahkeme heyetine teşekkür etti. Şık, “O zamanlar kahraman diye anılan bir savcı vardı. Adını anmadan geçemeyeceğim. Zekeriya Öz. Öz, bana ‘Ahmet Bey'i tanımam polis gönderiyor ben imzalıyorum’ demişti. Bizleri bugün burada yargılanıyor gösteren, devletin içinde çöreklenmiş bir çete olduğuna şüphemiz yok” dedi.
“BAYKAL’LA ANILDIĞIM İÇİN KÜÇÜK DÜŞTÜM”
Deniz Baykal’ın kendisi hakkında açtım dediği davaların suç duyuruları ve tazminat davaları olduğuna dikkati çeken sanık İklim Ayfer Kaleli “Baykal’ın bana dava açmasının nedeni kendisini küçük düşürmüş olmam iddiasıdır. Kasetlerle anılmış bir adamı benim de küçük düşürmeme gerek yoktur. Tam tersi ben Baykal’la anıldığım için küçük düştüm. Gerçekten Baykal’ın söylediklerinin tamamen yalan olduğu tapeler silinmediyse bana iade edilmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.
“BENİM GİBİ BİR SALAK MI BAYKAL’A KOMPLO KURACAK?”
Söz konusu tapelerin mahkemede sesli olarak herkesin içinde dinletilmesini isteyen Kaleli, “Baykal’ın açıklamaları yüzünden 38 bin habere konu oldum, kamuoyu tarafından linç edildim. Baykal bana sürekli olarak tazminat davası açıyor. Ben hiçbir yerde Baykal’la yaşadığım talihsiz olayı anlatmadım. Elebaşı bu kadar büyük bir grupta benim gibi bir salak mı Baykal’a komplo yapacak?” diye konuştu.
“BİLGİSAYARIMA GELEN VİRÜS AMERİKA’DAN GÖNDERİLMİŞTİR”
Odatv davasının, konusu olmadığını öne süren Hanefi Avcı, “Tüm bunları yapanların cemaat mensubu oldukları açıktır. Ben önce örgüt mensubu olmaktan sonra örgüte yardım etmekten yargılanıyorum. Bir kitap yüzünden buradayım. Bu dosyadaki belgelerin çoğu çocuk saflığıyla yazılmıştır. Sanıkların çoğunu tanımam. Bilgisayarıma gelen virüsün Amerika’dan gönderildiği apaçıktır. Bu dava bir grup polis ve yargı mensubunun sahte belgelerle bize kurduğu bir komplodur. Beraatimi ve örgütlü iftira için sizin tarafınızdan suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz. Bizim vicdanımız rahat” dedi.
Sanıkların savunmasının ardından duruşma şu sıralar avukatlarının taleplerinin alınması ile devam ediyor.
Kaynak: İHA
Gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın ve eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın da aralarında bulunduğu 13 sanıklı Odatv davasına devam ediliyor.
“BİZİ YENİ BİR İDDİANAME İLE YARGILAYIN”
Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Prof. Dr. Yalçın Küçük polis çıraklarının yazdıklarıyla yıllarca hapishanede yattıklarını öne sürdü. Küçük, “Bu iddianameyi hazırlayan polis şefinin adını daha önce defalarca söylemiştik. O devlet görevlisi, şube müdürlüğü görevinden uzaklaştırıldı. Bunlar bizlere haddi olmayan işler yaptığı için şimdi devlet memuru değil. Bizi bu iddianameyle yargılamayın, bize yakışır yeni bir iddianame hazırlayarak yargılayın. Bu bir torba davadır. Ya benim tiyatrocu olduğuma ya da suçsuz olduğuma karar verin” dedi.
“KOZİNOĞLU KARANLIK KUVVETLER TARAFINDAN ZİNDANA ATILMIŞ BİR DEVLET MEMURUDUR”
“Biz gazeteciyiz, işsiz bırakıldık, zindanlara atıldık” sözleriyle savunmasına başlayan tutuksuz sanık Soner Yalçın, “Odatv davasına gazetecilik davası desek de, sanıkların ismini anarken bir ismi unuttuk. Kaşif Kozinoğlu. Ben kendisini hiç tanımadım. Ama kendisi devlet içine sinmiş karanlık kuvvetler tarafından zindana atılmış bir devlet memurudur. Biz her türlü işkenceye ve acıya katlanmışız, aşılanmışız. Bu davada kan akmıştır. Bu davada cinayet vardır. Bu dava dosyasını kapatın ve bunu hazırlayan polisler, savcılar ve hakimler hakkında suç duyurusunda bulunun. İftiralar atölyesinin yakasına yapışın. Biz Kaşif Kozinoğlu’nun katillerini unutamayız. Burada polisler savcılar ve hakimler adına suç duyurusunda bulunmak istiyorum" dedi.
“BİZİ BURAYA ATTIRAN ALİ FUAT YILMAZER’DİR”
19 ay tutuklu kaldığını belirten Barış Pehlivan da, “Mahkemelerde heyete ve savcıya defalarca bana soru sorun dedim. Tek bir soru bile sormadılar. İşte Odatv davası böyle bir dava. Bizi buraya attıran Ali Fuat Yılmazer’dir. Bizi buraya attıran devlet içindeki çete ve Fettullah Gülen’dir. Sanık sandalyelerindekilerin yerini değiştirin” diye konuştu.
“DÜNYANIN EN ALÇAK ADAMI DEVLETİN ÜNİFORMASINI KENDİ CEMAATİ İÇİN KULLANANDIR”
Mahkemelere defalarca çıktıklarını ancak yargılanmadıklarını vurgulayan Barış Terkoğlu, devlet içindeki paralel yapıya değindiği savunmasında “Bizler duruşmalara gittiğimizde canımız yargılanmak çekiyordu. Keşke biz de yargılansak diyorduk. Bu davadaki sahtekarlıklar artık yerin altından fışkırıyor. Dünyanın en alçak adamı gazetelerin 3’üncü sayfasındaki çocuğuna musallat olan adam değildir. Dünyanın en alçak adamı devletin üzerine giysin diye verdiği üniformayı kendi cemaati ve çetesi için kullanan kişidir. Biz adaleti, hukuku istiyoruz. Bu sanık sandalyelerine, bu kumpası kuranların oturtulmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“BİZİ YARGILAYAN HAKİMLER VE POLİSLER GİTTİ BİZ HALA BURADAYIZ”
Sanıklar arasında bulunan ve hapishanede hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu’nu hatırlatmak istediğini belirten sanık Müyesser Yıldız Uğur, “5 yıl geçti biz hala neyle suçlandığımızı bilmiyoruz. 414 gün sonra yeniden buradayız, yargılamanın hangi aşamasında olduğumuzu bilmiyoruz. 414 gün günde bu ülkede çanak çömlek patladı. Bizi yargılayan hakimler polisler ve savcılar bir yerlere gitti, biz hala burada yargılanıyoruz. Bizim hiç tanımadığımız dev bir adam Kaşif Kozinoğlu hapishanede hayatını kaybetti. Kozinoğlu’nun ruhunun rahat etmesi için biran önce bu davayı bitirin” diye konuştu.
“BİR ZAMANLARIN KAHRAMAN SAVCISI ZEKERİYA ÖZ’Ü ANMADAN GEÇEMEYECEĞİM ”
Ahmet Şık ise 3 Mart 2011’de gözaltına alındığını hatırlatarak dosyayı okuduğu için mahkeme heyetine teşekkür etti. Şık, “O zamanlar kahraman diye anılan bir savcı vardı. Adını anmadan geçemeyeceğim. Zekeriya Öz. Öz, bana ‘Ahmet Bey'i tanımam polis gönderiyor ben imzalıyorum’ demişti. Bizleri bugün burada yargılanıyor gösteren, devletin içinde çöreklenmiş bir çete olduğuna şüphemiz yok” dedi.
“BAYKAL’LA ANILDIĞIM İÇİN KÜÇÜK DÜŞTÜM”
Deniz Baykal’ın kendisi hakkında açtım dediği davaların suç duyuruları ve tazminat davaları olduğuna dikkati çeken sanık İklim Ayfer Kaleli “Baykal’ın bana dava açmasının nedeni kendisini küçük düşürmüş olmam iddiasıdır. Kasetlerle anılmış bir adamı benim de küçük düşürmeme gerek yoktur. Tam tersi ben Baykal’la anıldığım için küçük düştüm. Gerçekten Baykal’ın söylediklerinin tamamen yalan olduğu tapeler silinmediyse bana iade edilmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.
“BENİM GİBİ BİR SALAK MI BAYKAL’A KOMPLO KURACAK?”
Söz konusu tapelerin mahkemede sesli olarak herkesin içinde dinletilmesini isteyen Kaleli, “Baykal’ın açıklamaları yüzünden 38 bin habere konu oldum, kamuoyu tarafından linç edildim. Baykal bana sürekli olarak tazminat davası açıyor. Ben hiçbir yerde Baykal’la yaşadığım talihsiz olayı anlatmadım. Elebaşı bu kadar büyük bir grupta benim gibi bir salak mı Baykal’a komplo yapacak?” diye konuştu.
“BİLGİSAYARIMA GELEN VİRÜS AMERİKA’DAN GÖNDERİLMİŞTİR”
Odatv davasının, konusu olmadığını öne süren Hanefi Avcı, “Tüm bunları yapanların cemaat mensubu oldukları açıktır. Ben önce örgüt mensubu olmaktan sonra örgüte yardım etmekten yargılanıyorum. Bir kitap yüzünden buradayım. Bu dosyadaki belgelerin çoğu çocuk saflığıyla yazılmıştır. Sanıkların çoğunu tanımam. Bilgisayarıma gelen virüsün Amerika’dan gönderildiği apaçıktır. Bu dava bir grup polis ve yargı mensubunun sahte belgelerle bize kurduğu bir komplodur. Beraatimi ve örgütlü iftira için sizin tarafınızdan suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz. Bizim vicdanımız rahat” dedi.
Sanıkların savunmasının ardından duruşma şu sıralar avukatlarının taleplerinin alınması ile devam ediyor.