Başbakan Davutoğlu, Canlı Yayında

Başbakan Ahmet Davutoğlu, İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu'nun sözlerine ilişkin, "Burada Netenyahu, bütün dünya liderlerini Cumhurbaşkanımız ve bana tepkide bulunmaya çağırdı ama yalnız kaldı. Herhangi birisi tepki duyup da bize dönüp bir şey söyledi mi?" dedi.

Davutoğlu, NTV-Star TV ortak yayınında Oğuz Haksever'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Medyaya yönelik baskıların olduğu iddialarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, bu durumu, "uluslararası alanda belli çevrelerin son dönemde yürüttüğü çalışmalara çarpıcı bir örnek" şeklinde niteledi.
Davutoğlu, dün Brüksel'de olduğunu ve yaptığı görüşmelerde Türkiye'de basın özgürlüğü konusunun açılmadığını kaydederek, şunları söyledi:
"Gazetecileri Koruma Komitesi, en büyük dünya gazetecilik örgütü, Türkiye'ye ekim ayında geldi. Adalet Bakanlığımız görüştü kendileriyle. Uluslararası Basın Enstitüsü'yle birlikte çok listeler yayınlayan bir örgüt. Kendilerinden Türkiye'de tutuklu gazetecilerin listesi istendi. 10 isim verdiler. Bu 10 ismin 3'ü daha önce salıverilmiş. Ben bunları anlattım Avrupa Birliği'nde. Ben konuyu açarak anlattım. Çünkü Avrupa Parlamentosu'nun aldığı kararı açıkça kabul etmemiz mümkün değil. Bu geriye kalan 7 gazetecinin tek tek ne zaman ve hangi suçtan tutuklandığını kendilerine izah ettim. Birisi bir hanım; silah bulundurmaktan, banka soygunculuğundan 1991 veya 1992'de... Bir başkası 1995'te. Hemen hemen hepsi bizim iktidarımızdan önce ve tümü de şiddet kullanmak suretiyle yapılan suçlar dolayısıyla."
- "Türkiye'de haber nedeniyle baskı yapılamaz"
Davutoğlu, Türkiye'de yüzlerce gazetecinin tutuklu olduğu yönünde bir algı oluşturulduğunu vurgulayarak, şu bilgileri verdi:
"Türkiye'de 7 bin basın yayın organı, bin 500'e yakın köşe yazarı, 258 kanal, 193 uydu kanalı var. Türkiye dinamik bir toplum. Siz de biliyorsunuz en çok satan 5 gazetenin en azından 3'ü, hadi 4'ü diyelim hükümete muhalif gazeteler. 4,5 aydır başbakanım. Bir tek kişi çıksın desin ki 'Şöyle bir haber sebebiyle baskıya uğradık'. Daha önce de Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde bütün bu gazeteler bu çizgilerini sürdürdüler ve şu ana kadar da 12 yıldır bu ülkede kendi mesleklerini icra ediyorlar. En sert muhalefetle..."
- "Sorumsuzca yayınlar yapılıyor"
İstanbul'da, siyasete girmeden önce şahsi aldığı bir evi olduğunu, o evin yanında da başka bir site bulunduğunu anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"O sitenin içinde benim için, OBA helikopterinin inmesi için ağaçlar kesilerek alan açıldığı iddiasıyla bir sayfalık haber verildi.

Biraz önce Charlie Hebdo şeyini yapan gazetede, Cumhuriyet'te açık söyleyeyim. O da bu atıfla bir haber yaptı. Benim ne pistten haberim var, ne o siteyle bir alakam var, ne de oraya helikopterim inmiş. Helikopter, Başbakanlık helikopteri, bir tek indiği yer burasıdır, resmi alandır. Gerekmedikçe de helikopter kullanmam. Bugün mahkeme tazminata mahkum etti. Bugün aldım haberi. Bu kadar sorumsuzca yayın yapılacak, yine de hukuk dışında herhangi başka bir yola başvurulmadı. Bunların hepsi gözümüzün önündeyken; dışarıda öyle bir algı oluşuyor ki 'Türkiye'de her an basına baskı var' algısı. Avrupa Parlamentosu'nun kararının olduğu gün, Brüksel'de bunları sordum. Muhataplarım bunlardan habersiz ve bunu da dile bile getirme ihtiyacı hissetmediler. Dışarıda basın özgürlüğü konusunda Türkiye'yi eleştiren herhangi bir şey de iletilmedi."
- "Kıyasıya eleştirelim ama hakaret etmeyelim"
Davutoğlu, hayatta en önem verdiği şeyin fikir özgürlüğü olduğunu, yüksek lisans ya da doktoraya başlayan öğrencilerine de önce kendi makalelerini verdiğini ve eleştirmelerini istediğini aktararak, eleştirme konusunda kimsenin tabu olmadığını dile getirdi.
Eleştirilmekten çekinmediğini vurgulayan Davutoğlu, "Herkes eleştirsin ama bir tek şeye, insan onuruna yönelik hakarete tahammül özgürlük değildir. İşte burada çizgi çok net" dedi.

Başbakan Davutoğlu, "Herhangi bir gazeteci, 'Gazetecilik faaliyetim dolayısıyla Türkiye'de şu baskı altında kaldım' diye, bir Ahmet Şık, Nedim Şener şeyleri vardır. Onların da bugün güya kendilerinin baskı altında olduklarını iddia eden, bürokrasiye de hukuka da sızmış bazı çeteler tarafından nasıl mağdur edildiğini şimdi biz, ki siyasi otorite müdahil olsa onları da bilirdi. Bizim tüm meselemiz artık ülke ve toplum olarak belli standartlarda anlaşmamız. Kıyasıya eleştirelim ama hakaret etmeyelim. İnsanların saygı duyduğu sembollere, kişilere hakaret etmeyelim. Kişisel olarak da Başbakan olarak da tutumum bu. Böyle bir hakaret olup da ülkenin iç güvenliği veyahut huzuru etkilenecekse ona karşı da tutum almak açık bir sorumluluktur" diye konuştu.

Davutoğlu, İsrail Başbakanı Netenyahu'yla bir tartışmanın söz konusu olduğu ifade edilip, buna ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine, teröre herkesin aynı ölçüde karşı çıkması gerektiğini kaydederek, "Paris'te ölenlere hep taziye diledik, dayanışma gösterdik ama şimdi bizim de; burada dini bir kimlik anlamında söylemiyorum, konu Müslümanlıkla ilgili olduğu için söylüyorum, Müslümanların da Filistinlilerin de Ortadoğuluların da Asyalıların da Afrikalıların da aynı dayanışmayı görmeyi talep etmek haklarıdır. Gazze'de bu yaz yaşananlar ortada" ifadelerini kullandı.
-"Gazze'de yaşamanın zorluğunu oraya gidince anladım"
Afyon'da, Filistinli 12-13 yaşlarında bir kızı ziyaret ettiğini, eğer Türkiye'ye getirilmeseydi kız çocuğunun gözlerinin kör olacağını anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nedir bu kızın suçu? Ne suç işledi? Binlerce yıl belki atalarının orada yaşıyor olmasının dışında ne suçu var bu kızın? Ben Gazze'ye gidip de o havadan sürekli bombalanırken, hastaneye gittiğimde o babaya sarıldığımda, o bombaları hissettiğimde Gazze'de yaşamanın ne demek olduğunu gördüm. Ne suçu var bu insanların? O babanın ve o kızın ne suçu vardı? Bütün bunları örteceksiniz, sonra Paris'te arz-ı endam edip barış için yürüyeceksiniz. Bu ikiyüzlülüğe bizim tepki göstermemiz son derece normaldir. Birileri de bizim varlığımızdan rahatsız olmuşlarsa onlara da cevap hakkımız doğar. Burada Netenyahu, bütün dünya liderlerini Cumhurbaşkanımız ve bana tepkide bulunmaya çağırdı ama yalnız kaldı. Herhangi birisi tepki duyup da bize dönüp bir şey söyledi mi? Biz insanlık onuru neyi gerektiriyorsa ve bu toprakların çocuğu olmak, bu topraklar derken bütün bu coğrafyayı kastediyorum, neyi gerektiriyorsa onu yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Bunun için de Netenyahu'dan izin alacak değiliz. ABD sözcüsü Türkiye'de büyük haber olur ama ABD'de nihayet bir açıklama, kayda geçsin diye bir açıklama. Orada da çok açık bir İsrail yanlısı bir tutum yoktu açıkçası ama olsa da fark etmez. Bizim tutumumuzu herhangi bir yerden test etmeye ihtiyacımız yok. Doğru olanı yaparız."
- Uluslararası Terör Zirvesi
18 Şubat'ta yapılacak "Uluslararası Terör Zirvesi"ne katılım konusunda bir karara varıp varmadığına ilişkin soruya Davutoğlu, "O belli oldu. Böyle bir terör zirvesi yok. Bize gelen haber, bunun içişleri bakanları düzeyinde bir Danışma Zirvesi olacağı" yanıtını verdi.
Davutoğlu, Türkiye'nin bu zirvede yer alıp almayacağının sorulması üzerine ise "İçişleri bakanları düzeyinde olduğunda katılım ve format yine önem taşır ama nihayet uluslararası teröre karşı dayanışma ve mücadele anlamında bizim tutumumuz açıktır. Ayrıca benim ve Hillary Cilinton'ın kurmuş olduğu teröre karşı küresel mücadele platformu var Türkiye-ABD eş başkanlığında. Dolayısıyla bütün bu alanlarda teröre karşı mücadele ederiz. Başkaları da devlet terörü şeklinde masum insanları katlederse, ona da ayrıca tepkimizi gösteririz" dedi.

(Sürecek)
Kaynak: AA