12 Eylül Davası'nda Karar
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, 12 Eylül davasında Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'ya müebbet hapis cezası verilmesine ilişkin, "Türkiye'ye barış gelirse ülke normalleşir ve demokratik bir hukuk devleti haline gelirse intikamımız alınır, ölenlerin de boş yere ölmediği anlaşılır" dedi.
AA muhabirine 12 Eylül Davası'nda verilen kararı değerlendiren Tan, babası Bedii Tan'ın 12 Eylül sonrası gözaltına alındıktan 53 gün sonra Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde işkence görerek hayatını kaybettiğini söyledi.
Tan, babasının askerden döndükten sonra Diyarbakır ve Batman'da yerel gazete çıkardığını, 1960'tan sonra Diyarbakır Karayolları 9'uncu Bölge Müdürlüğünde memur olarak görev yaptığını, sonraki yıllarda da gazetecilik ve muhasebeciliğe devam ettiğini dile getirdi.
- "PKK babamın ortağı olduğu şirketten para almış"
Tan, babasının serbest muhasebecilik yaparken bir şirketin ortağı olarak da ticarete atıldığını ifade ederek, "PKK babamın ortağı olduğu şirketten 12 Eylül döneminde 2 milyon civarında para almış. Parayı alan PKK'lı da itirafçı olmuş. Bu nedenle şirketin bütün ortakları, elemanları ve babam da dahil, 'yasadışı bir örgüte yardımdan' dolayı gözaltına alındı" diye konuştu.
Babası ile aynı dönemde tutuklananların beraat ettiğini, babasının da dosyasının beraatle sonuçlandığını ifade eden Tan, Diyarbakır Cezaevi'nin tarihinde bir ilk olarak babasına otopsi yaptırabildiklerini kaydetti.
"Ölüm nedeninin belirtilmemesine rağmen rapor ile yasal olarak haklarımızı arama imkanı bulduk" diyen Tan, babasının otopsi raporunda darp edildiğine dair ifadeye yer verildiğini, söyledi.
- "Bu suçla ilgili hukuk alanında hesap sormayı tercih ettik"
Tan, babasının ölümüne neden olarak cezaevinde görev yapan bir er ve gardiyanın sorumlu tutulduğunu belirterek, Diyarbakır Askeri Cezaevi tarihinde bir ilkin gerçekleşerek, işkencenin belgelendiğini savundu.
Ere, 6 yıl 8 ay ceza verildiğini dile getiren Tan, şöyle konuştu.
"Ancak işkencenin emrini veren ve insanlık tarihinin nefretle andığı İç Güvenlik Amiri Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran, Kenan Evren ve o dönemde Diyarbakır Kolordu Komutanı olan Kemal Yamak bu cinayet ve katliamların bir numaralı sorumlusuydu. Yamak, hakkında defalarca suç duyurusunda bulundum. Hala da içimde bir ateş olarak duruyor. Bu kişiyi ahirette de söyleyeceğim. 'Kastı aşan fiil ile öldürmek' suçuyla ceza alan er aslında bir piyondu. Esas bu suçları işleyenler, Yıldıran, Yamak ve Evren ile onlara destek verenlerdi."
Tan, tüm yaşananları iyi bildiklerini anlatarak, "Bu suçla ilgili şahsi hesap sormak yerine hukuk alanında hesap sormayı, tarihe mal etmeyi ve suçu belgelemeyi tercih ettik" şeklinde konuştu.
Bunun sadece babasının davası olmadığına işaret eden Tan, bunun sistemli bir işkence ve darbe meselesi olduğunu, yüzlerce insanın gözaltına alınarak, büyük bir kısmına işkence uygulandığını kaydetti.
- "Babamın cenazesini alabildiğimiz için şanslıydık"
Tan, o dönem babası ile görüşemediğini ancak dedesi ile genç yaşta kaybettiği kardeşinin babasını görebildiğini belirterek, şöyle dedi:
"Annem bir süre yaşananları bize söylemedi. Haberimiz olduktan sonra Diyarbakır'a geldim fakat babamla görüşemedim. Babamı gören dedem ruhsal yönden çöküntüye uğradı. Biz yine de şanslı bir aileydik. Birçok aile yıllarca göremediği çocuğunun işkence ile öldürüldüğünü biliyordu. Onlar cenazelerini dahi alamadı. Tabutlar çivilenerek gece gömülüyordu. Babamın ölümünden 3 gün sonra cenazesini aldık. Babamın cenazesini alabildiğimiz için şanslıydık. Cenazenin üzerindeki darp izlerini görebildik. Cenazemizi kefenle sarıp törenle defnedebildiğimiz için şanslıydık. Ne kadar anlatırsak anlatalım yaşanan acıları ifade etmek imkansız. Allah bu durumu kimseye yaşatmasın."
- "Demokratik bir Türkiye inşa edersek hepimizin intikamı alınmış olur"
Evren ve Şahinkaya'ya verilen cezaları yeterli bulmadığını vurgulayan Tan, "Anayasal düzeni darbe yoluyla devirmek suçundan ceza aldılar. Darbe zaten büyük bir suç. Ancak insan haklarına karşı işlenen suç ile ilgili dosya açılmadı. Dolayısıyla Evren ve şebekesi yaptıklarıyla ilgili halka en küçük bir hesap vermedi" ifadelerini kullandı.
Tan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Burada, 'babamı bir er öldürdü ben de gideyim onu öldüreyim' demek çözüm değildir. Babamı ve bu kadar insanı öldüren düzendir. Hem Türkiye içindeki faşist düzen hem de uluslararası alanda destek verenlerdir. Türkiye'ye barış gelirse ülke normalleşir ve demokratik bir hukuk devleti haline gelirse intikamımız alınır, ölenlerin de boş yere ölmediği anlaşılır. Bunun yolu yeni bir anayasa, toplumsal barış, geçmişe sünger çekmek, hesap sorabileceklerimizden hesap sormakla olur. Demokratik bir Türkiye inşa edersek hepimizin intikamı alınmış olur."
Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nin bir insanlık müzesi olmasını istediklerini anlatan Tan, insanlık tarihinin ve gelecek nesillerin orada yaşananları bilmesi halinde bir daha böyle acıların yaşanmayacağını ümit ettiklerini vurguladı.
Kaynak: AA
Tan, babasının askerden döndükten sonra Diyarbakır ve Batman'da yerel gazete çıkardığını, 1960'tan sonra Diyarbakır Karayolları 9'uncu Bölge Müdürlüğünde memur olarak görev yaptığını, sonraki yıllarda da gazetecilik ve muhasebeciliğe devam ettiğini dile getirdi.
- "PKK babamın ortağı olduğu şirketten para almış"
Tan, babasının serbest muhasebecilik yaparken bir şirketin ortağı olarak da ticarete atıldığını ifade ederek, "PKK babamın ortağı olduğu şirketten 12 Eylül döneminde 2 milyon civarında para almış. Parayı alan PKK'lı da itirafçı olmuş. Bu nedenle şirketin bütün ortakları, elemanları ve babam da dahil, 'yasadışı bir örgüte yardımdan' dolayı gözaltına alındı" diye konuştu.
Babası ile aynı dönemde tutuklananların beraat ettiğini, babasının da dosyasının beraatle sonuçlandığını ifade eden Tan, Diyarbakır Cezaevi'nin tarihinde bir ilk olarak babasına otopsi yaptırabildiklerini kaydetti.
"Ölüm nedeninin belirtilmemesine rağmen rapor ile yasal olarak haklarımızı arama imkanı bulduk" diyen Tan, babasının otopsi raporunda darp edildiğine dair ifadeye yer verildiğini, söyledi.
- "Bu suçla ilgili hukuk alanında hesap sormayı tercih ettik"
Tan, babasının ölümüne neden olarak cezaevinde görev yapan bir er ve gardiyanın sorumlu tutulduğunu belirterek, Diyarbakır Askeri Cezaevi tarihinde bir ilkin gerçekleşerek, işkencenin belgelendiğini savundu.
Ere, 6 yıl 8 ay ceza verildiğini dile getiren Tan, şöyle konuştu.
"Ancak işkencenin emrini veren ve insanlık tarihinin nefretle andığı İç Güvenlik Amiri Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran, Kenan Evren ve o dönemde Diyarbakır Kolordu Komutanı olan Kemal Yamak bu cinayet ve katliamların bir numaralı sorumlusuydu. Yamak, hakkında defalarca suç duyurusunda bulundum. Hala da içimde bir ateş olarak duruyor. Bu kişiyi ahirette de söyleyeceğim. 'Kastı aşan fiil ile öldürmek' suçuyla ceza alan er aslında bir piyondu. Esas bu suçları işleyenler, Yıldıran, Yamak ve Evren ile onlara destek verenlerdi."
Tan, tüm yaşananları iyi bildiklerini anlatarak, "Bu suçla ilgili şahsi hesap sormak yerine hukuk alanında hesap sormayı, tarihe mal etmeyi ve suçu belgelemeyi tercih ettik" şeklinde konuştu.
Bunun sadece babasının davası olmadığına işaret eden Tan, bunun sistemli bir işkence ve darbe meselesi olduğunu, yüzlerce insanın gözaltına alınarak, büyük bir kısmına işkence uygulandığını kaydetti.
- "Babamın cenazesini alabildiğimiz için şanslıydık"
Tan, o dönem babası ile görüşemediğini ancak dedesi ile genç yaşta kaybettiği kardeşinin babasını görebildiğini belirterek, şöyle dedi:
"Annem bir süre yaşananları bize söylemedi. Haberimiz olduktan sonra Diyarbakır'a geldim fakat babamla görüşemedim. Babamı gören dedem ruhsal yönden çöküntüye uğradı. Biz yine de şanslı bir aileydik. Birçok aile yıllarca göremediği çocuğunun işkence ile öldürüldüğünü biliyordu. Onlar cenazelerini dahi alamadı. Tabutlar çivilenerek gece gömülüyordu. Babamın ölümünden 3 gün sonra cenazesini aldık. Babamın cenazesini alabildiğimiz için şanslıydık. Cenazenin üzerindeki darp izlerini görebildik. Cenazemizi kefenle sarıp törenle defnedebildiğimiz için şanslıydık. Ne kadar anlatırsak anlatalım yaşanan acıları ifade etmek imkansız. Allah bu durumu kimseye yaşatmasın."
- "Demokratik bir Türkiye inşa edersek hepimizin intikamı alınmış olur"
Evren ve Şahinkaya'ya verilen cezaları yeterli bulmadığını vurgulayan Tan, "Anayasal düzeni darbe yoluyla devirmek suçundan ceza aldılar. Darbe zaten büyük bir suç. Ancak insan haklarına karşı işlenen suç ile ilgili dosya açılmadı. Dolayısıyla Evren ve şebekesi yaptıklarıyla ilgili halka en küçük bir hesap vermedi" ifadelerini kullandı.
Tan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Burada, 'babamı bir er öldürdü ben de gideyim onu öldüreyim' demek çözüm değildir. Babamı ve bu kadar insanı öldüren düzendir. Hem Türkiye içindeki faşist düzen hem de uluslararası alanda destek verenlerdir. Türkiye'ye barış gelirse ülke normalleşir ve demokratik bir hukuk devleti haline gelirse intikamımız alınır, ölenlerin de boş yere ölmediği anlaşılır. Bunun yolu yeni bir anayasa, toplumsal barış, geçmişe sünger çekmek, hesap sorabileceklerimizden hesap sormakla olur. Demokratik bir Türkiye inşa edersek hepimizin intikamı alınmış olur."
Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nin bir insanlık müzesi olmasını istediklerini anlatan Tan, insanlık tarihinin ve gelecek nesillerin orada yaşananları bilmesi halinde bir daha böyle acıların yaşanmayacağını ümit ettiklerini vurguladı.