İhsanoğlu Açıklaması
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, "Bu medeni yarış olsun.
Saygı içinde olsun. Bunlar fazla buna itibar olunmuyor. Ben yine bu yolda bana düşen yine adaylara saygımdan dolayı Başbakana sayın Başbakan diyeceğim. O ne derse desin ben Sayın Başbakanım diyeceğim” dedi.
İhsanoğlu, basın toplantısının ardından Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nda (ATSO) kanaat önderleriyle bir araya geldi. İhsanoğlu, burada yaptığı konuşmasında Türkiye’nin iki şeye ihtiyacı olduğunu belirterek, bunun ise ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ ile olacağını vurguladı. Türkiye’nin bunu istediğini kaydeden İhsanoğlu, “Kavgasız gürültüsüz hayatımızı devam ettirelim. Medeni insanlar gibi bağırmadan, çağırmadan bu hayatı hep beraber devam ettirelim. Türkiye’nin 'Yurtta Sulh' prensibini uygulaması lazım. Türkiye son yıllarda gelişmesinde duraklama oldu. Bunu orta gelir duraklaması olarak görüyoruz. Türkiye dünyada tek gelişen ülke değil. Her ülke geri kalmışlığı aşmak için mücadele veriyor. Türkiye bunların içinde nerede. Başkaları nereye ulaştı. 2002’ den 2008’e kadar 3 bin dolardan 8 bine. 2008’den bu ya da 10 bin oldu. Orada durduk. Yunanistan aynı tarihlerde 2002’den 2008’de 13 binden 30 bine. Yani üç mislimiz. Bunu lütfen düşününüz, İspanya 16 bin dolardan 33 bin dolara, 6 sene içinde. Güney Kore aynı, yıllar içinde 12 binden 20 bin dolara. Biz hala 10’dayız. 4-5 senedir ilerlemiyoruz. Ve başarı gibi gösteriyoruz ve gerçekleri saklıyoruz. Minnet ediyoruz. Yanlış davranış ve politikalar içinde Türkiye G 20 içinden çıkar. Bu göstergeler. Makro göstergeler. Türkiye’de kalkınmanın zannedildiği gibi iyi gittiği manasına gelmez. Bunu düşünmemiz lazım” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE 1.LİGE GİRMESİ LAZIM”
İhsanoğlu şöyle devam etti:
“Türkiye ihracatta sıkıntılara maruz kaldı. Irak’la ticaretimiz yüzde 35 azaldı. Daha da azalacak. Suriye ile bitti. Ticaretimiz, İsrail üzerinden yapılıyor. Biz İsrail’i boykot edelim diyoruz. Bunlar hepsi ülkeye başarı olarak sunuluyor. Ekonomimizin en zayıf noktası sanayinin ekonomideki payı azalıyor. Bu ekonominin zayıflığı demektir.Türkiye artık ileri teknolojiye dayanan sanayiyi kurması lazım. Türkiye yüksek katma değer yaratan sanayiyi üretmesi için teşvik edilmelidir. Teknolojiyi transfer değil üretmemiz lazım. ARGE’ye yüksek para ayrılmalıdır. Biz yine orta sınıf tuzağına girdik. Milli gelir ortalaması açısından 10 bin dolarda durduk. Türkiye’nin ikinci lig değil muhakkak birinci lige girmesi lazım.”
“KREDİ VE VERGİ BORÇLARI ÜZERİNDE DURACAĞIM”
Türkiye’nin çok farklı şeyler düşünmesi gerektiğini belirten İhsanoğlu, “Türkiye siyasi kavgaya hapsetmiştir kendi. Kredi borçları, kredi kartları. Milyonlarca insan bu sıkıntı içinde. Sarmal büyüyor. Kredi kartından bir diğer kart ödeme yaparak kısa vadede çözüm bulurken uzun vadede sıkıntısı içinde. Devlet bu konuda bir şey yapmıyor. Vergi borcu artıyor, kar topu gibi git gide artıyor. Seçildiğim anda söz veriyorum bunların üzerine gideceğim. Fakir ve orta direk insanların vergi borçları üzerinde duracağım, kredi kartları borcu üzerinde duracağım ve orada bir çıkış arayacağım. Meclis ve yasama organlarıyla onları bir araya getirerek ve STK’ların da katkılarıyla bir çare yol haritası çizeceğiz. Türkiye’nin içerideki ekonomik huzuru sağlamak için mağdur kesimin dertlerini dinlemek lazım, çare bulmak lazım” dedi.
TÜRKİYE’NİN YÜZDE 85’İ BORÇ BATAĞINDA
Türkiye’nin yüzde 85’inin kredi kartı yükü altında olduğunu aktaran İhsanoğlu, “Borç batağında. Böyle bir şey olur mu? Büyüdüğümüzü söylüyoruz. Asgari ücret 891 lira. Resmi verilere göre açlık sınırı 1550 lira. 890 lira alacaksın bu rakamın iki misli. Peki yoksulluk sınırı 3 bin 50 lira. Yani 4 misli. Türkiye bu noktadaysa bunu değinilmesi lazım. Muhalefet partileri aynı anda ekonomistler bunu düşünmeli. Türkiye bunu değerlendirmeli. Halk bunu değerlendirecek, halk Türkiye kavgaya girerse çok şey kaybedecek” diye konuştu.
12 -13 yıl önce devletin başında sakin bir Cumhurbaşkanı varken devletin tepesinde olan kavga nedeniyle ekonominin çöktüğünü hatırlatan İhsanoğlu, şunları söyledi:
“Cebimizdeki yüz liranın 50’si buharlaştı. Oraya öfkeli birinin geldiğini düşününüz. Türkiye’de hiçbir zaman icraat başı icradan görevli olanlara karşı bir Bakanlar Kurulu karar alıyor. Bakan kendi şahsı adına karar almıyor. Siyasi müşterek içinde karar alıyor. Devletin organları da aynı şekilde hareket ediyor. Sonra Merkez Bankası’nın faiz politikasında birtakım alımlar oluyor. Ondan sonra diyorlar ki, ‘Bu faiz lobisi, bu Merkez Bankası yanlış yapıyor’. O adam ekonominin gereği ne ise yapmaya çalışıyor. Yetkisini kullanıyor. Onun vatanseverliği sizinkinden az ya da çok olamaz. Sonra sizin gibi farklı düşünen herkese vatan haini gibi suçlamalara hakkınız yok. Allah korusun. Dünyanın neresinde vergi mükellefiyeti vergi müfettişleri siyasi emirlerle hareket edip iş adamlarının üzerine gönderiliyor. Nerede görülmüş bu? Bu diktatör dedikleri Sisi ve Beşar Esad yaptığı zaman tüm dünya ayağa kalkıyor. Biz de bu olduğu zaman susarak karşılıyoruz. Bu kararı 10 Ağustos’ta Türkiye verecektir.”
“SAYIN BAŞBAKAN DİYECEĞİM”
Türkiye 10 Ağustos’ta huzura kapı açacağının altını çizen İhsanoğlu, “Bütün partilerin desteğiyle olacaktır. Ben iki partinin uzlaşmasıyla başladım. Bugün 12 parti desteğini ilan eti. Türkiye’nin demografik siyasi haritasında değişiklik var. Onun için yapılana anketlerin çoğu eski dünyaya göre yapılmıştır. 30 Mart’taki hesaba göre yapılmıştır. Mesele 4 yada 10 parti değil. Mesele çok parti değil derinden geliyor. Türkiye’de sosyolojik bir değişim var. Türkiye siyaset ve sosyoloji eski bağlarını kopardı. İnsanlar farklı ses, nefes dinlemek istiyorlar. İnsanlar yoruldular. Bıktılar başka bir şey istiyorlar. Bundan da kimsenin rahatsız olmaması lazım. Demokrasi demek alternatif demektir. Türkiye’de neden İhsanoğlu diyenler var. Lütfen tamam oy vermeyiniz. Ama saygıda kusur etmeyin. En yüce makama layık olmak lazım. O makam tektir, en yücedir. Bu medeni yarış olsun. Saygı içinde olsun. Bunlar fazla buna itibar olunmuyor. Ben yine bu yolda bana düşen yine adaylara saygımdan dolayı Başbakana sayın Başbakan diyeceğim. O ne derse desin ben Sayın Başbakanım diyeceğim” ifadelerini kullandı.
VESAYET İDDİALARINA CEVAP
İhsanoğlu kendisiyle ilgili vesayet iddiaları ile ilgili olarak şu açıklamaları yaptı:
“Deniliyor ki vesayet sisteminin temsilcisi İhsanoğlu. Beni iki tane meşru, parlamentoda grubu olan CHP ve MHP aday gösterdi. Türkiye’de bütün partiler desteklerini ilan ettiler. AK Partili arkadaşlar da desteklerini ilan ettiler. Kimi açık yaptı, kimi açık yapamadı. Onlar da huzur istiyor. Kavga istemiyorlar. Tüm bu partiler vesayetçi mi? RTÜK, YÖK kim muhalefetti kim korudu bunları? 12 senedir meclis sizin elinizde, hükümet elinizde, siz RTK’ü, YÖK’ü kaldırdınız mı? Bu vesayet sistemi değil mi? Niye kaldırmadınız? Siz kaldırmak istediniz de biz hayır mı dedik? Sendikalar kanunu, 12 Eylül kanunu niye değiştirmediniz? Bunlar asgari vesayet sisteminin kanunlarıydı. Siyasi partiler seçim kanunu yüzde 10 barajı siz söylediniz. Vesayet işte bunlar. Siz bunları muhafaza edeceksiniz. Türkiye bunları anlamış durumda yeni bir ses bir nefes istiyor. İçeride huzur dışarıda itibar istiyor.”
“KAÇIRILAN DİPLOMATLAR BAYRAMDA GELECEK İÇİME DOĞDU”
İhsanoğlu, “Bizim evlatlarımız rehine. Başkonsolosumuz, diplomatlarımız. Benim temennim bunların bir an evvel, içimde de böyle bir his var, inşallah bayramı aileleriyle geçirirler. Ben buna inanıyorum. Benim şöyle bir hissim var. Bayramı aileleri ile geçirecekler. Türkiye biraz nefes almış olacaktır” dedi.
“TÜRKİYE ATEŞE SU SERPMELİDİR”
Türkiye’nin etrafındaki devletlerin parçalanmak üzere olduğuna vurgu yapan İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Etrafımızdaki terör örgütleri, İslam adına cirit atıyorlar. Sınırlarımız köprü gibi giren çıkanın hesabı yok. Türkiye bu ateşlerin üzerine suyla gitmezse su serperek gitmezse bu ateşler Türkiye’yi yakabilir. Biz bunu istemiyoruz. Biz Çankaya’ya huzuru getirecek Türkiye’ye dışarıda saygınlık getirecek bu dünyayı tanıyan batıyı doğuyu bilen insana ihtiyaç var. Bizim yolculuğumuz bir mukaddes yolculuktur. Türkiye’ye huzuru getirmek için sembol olarak kullandığımız ekmeği büyütmek istiyoruz. Bunun yanında biz sevgi ekmeyi istiyoruz. Biz bu ülkede saygı ekmek istiyoruz. Birlik ekmek istiyoruz. Biz bu ülkede dirlik ekmek istiyoruz. Ekmeği büyüterek hep beraber bölüşmek istiyoruz. Bize sığınan kardeşlerimizle de. Türkmenlere fazla ilgi göstermiyoruz. Farklı şeylerle uğraşmak istiyoruz. Türkmenlerin Türklerden başka kimseyle alakası yok. Türkiye bizi alamıyor diyorlar. Mısır’daki Rabia için ağıt yakıyoruz Türk Rabia için bir şey yapmıyoruz. Bu ekmeği herkesle bölüşeceğiz ama bu vatanı, bu toprağı kimse ile bölüşmeyeceğiz. Allah bu ülkeye millete zeval vermesin” dedi.
ATSO BAŞKANI BUDAK: "ÇEVREMİZ BİR ATEŞ YUMAĞI HALİNDE"
Türkiye’nin demokrasiyle önemli farklar oluşturduğunu belirten ATSO Başkanı Çetin Osman Budak ise, “Çevremiz bir ateş yumağı halinde. Bugün bu ülkede birlik ve beraberlik adına bir şeyler sergilediysek bu Cumhuriyetin ve demokrasinin ana göstergesidir. Antalya 1980 yılından sonra en hızlı büyüyen illerden biri oldu. Bu sebeplerden birisi turizmdir. Antalya’da daha fazla yatak yapmayalım. Yeteri ki kadar fiziki olarak büyüdük. 12 milyon turiste ev sahipliği yapıyor. Yerli turizmi de destekleyen kent oldu. Artık kalite istiyoruz. Antalya’nın 550 bin Antalya’nın yatağı. 12 ay boyunca bunu doldurmanın çaresine bakılmalı” diye konuştu.
Antalya’nın 6 milyon ton yaş ve sebze olarak tarım ürünü olduğunu dile getiren Budak, “Aslında tarım toprakları ne kadar stratejikse Antalya’da da bunların olması lazım. Tarım topraklarının Türkiye’de inşaata açılması geleceğimizi sekteye uğratacaktır. Artık Türkiye’de gürültüden, kavgadan uzaklaşma dilini kullanan liderler istiyoruz. Siyaset aslında bütün aklın tabanına kadar söylemlerini yaygınlaştırdı. Bugün eğer şu anki dil, üslubu örnek alacaksak gelecekte vay halimize. Ekonomide orta gelir tuzağından çıkılması gerekir. Eğitimden başlayarak demokrasilerde ilerlemesi tarımda ,ticarette, hukukta reformların yapmasını dile getiriyoruz. Yeter ki hızla yapısal reformların özellikle hayata geçirilmesi büyük ihtiyaç durumundadır. Bir ülkede ekonomi zayıfladığında sosyal adalet zayıflar. Güçlü bir ekonomi için ilerlemeyi sağlamak gerekir” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından ATSO Başkanı Budak, İhsanoğlu'na tablo hediye etti.
İhsanoğlu, daha sonra Antalya Valisi Sebahattin Öztürk’ü makamında ziyaret etti.
Öte yandan, aşırı sıcak nedeniyle İhsanoğlu’nun bazı kapalı pazar programının iptal edildiği öğrenildi.
Kaynak: İHA
İhsanoğlu, basın toplantısının ardından Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nda (ATSO) kanaat önderleriyle bir araya geldi. İhsanoğlu, burada yaptığı konuşmasında Türkiye’nin iki şeye ihtiyacı olduğunu belirterek, bunun ise ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ ile olacağını vurguladı. Türkiye’nin bunu istediğini kaydeden İhsanoğlu, “Kavgasız gürültüsüz hayatımızı devam ettirelim. Medeni insanlar gibi bağırmadan, çağırmadan bu hayatı hep beraber devam ettirelim. Türkiye’nin 'Yurtta Sulh' prensibini uygulaması lazım. Türkiye son yıllarda gelişmesinde duraklama oldu. Bunu orta gelir duraklaması olarak görüyoruz. Türkiye dünyada tek gelişen ülke değil. Her ülke geri kalmışlığı aşmak için mücadele veriyor. Türkiye bunların içinde nerede. Başkaları nereye ulaştı. 2002’ den 2008’e kadar 3 bin dolardan 8 bine. 2008’den bu ya da 10 bin oldu. Orada durduk. Yunanistan aynı tarihlerde 2002’den 2008’de 13 binden 30 bine. Yani üç mislimiz. Bunu lütfen düşününüz, İspanya 16 bin dolardan 33 bin dolara, 6 sene içinde. Güney Kore aynı, yıllar içinde 12 binden 20 bin dolara. Biz hala 10’dayız. 4-5 senedir ilerlemiyoruz. Ve başarı gibi gösteriyoruz ve gerçekleri saklıyoruz. Minnet ediyoruz. Yanlış davranış ve politikalar içinde Türkiye G 20 içinden çıkar. Bu göstergeler. Makro göstergeler. Türkiye’de kalkınmanın zannedildiği gibi iyi gittiği manasına gelmez. Bunu düşünmemiz lazım” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE 1.LİGE GİRMESİ LAZIM”
İhsanoğlu şöyle devam etti:
“Türkiye ihracatta sıkıntılara maruz kaldı. Irak’la ticaretimiz yüzde 35 azaldı. Daha da azalacak. Suriye ile bitti. Ticaretimiz, İsrail üzerinden yapılıyor. Biz İsrail’i boykot edelim diyoruz. Bunlar hepsi ülkeye başarı olarak sunuluyor. Ekonomimizin en zayıf noktası sanayinin ekonomideki payı azalıyor. Bu ekonominin zayıflığı demektir.Türkiye artık ileri teknolojiye dayanan sanayiyi kurması lazım. Türkiye yüksek katma değer yaratan sanayiyi üretmesi için teşvik edilmelidir. Teknolojiyi transfer değil üretmemiz lazım. ARGE’ye yüksek para ayrılmalıdır. Biz yine orta sınıf tuzağına girdik. Milli gelir ortalaması açısından 10 bin dolarda durduk. Türkiye’nin ikinci lig değil muhakkak birinci lige girmesi lazım.”
“KREDİ VE VERGİ BORÇLARI ÜZERİNDE DURACAĞIM”
Türkiye’nin çok farklı şeyler düşünmesi gerektiğini belirten İhsanoğlu, “Türkiye siyasi kavgaya hapsetmiştir kendi. Kredi borçları, kredi kartları. Milyonlarca insan bu sıkıntı içinde. Sarmal büyüyor. Kredi kartından bir diğer kart ödeme yaparak kısa vadede çözüm bulurken uzun vadede sıkıntısı içinde. Devlet bu konuda bir şey yapmıyor. Vergi borcu artıyor, kar topu gibi git gide artıyor. Seçildiğim anda söz veriyorum bunların üzerine gideceğim. Fakir ve orta direk insanların vergi borçları üzerinde duracağım, kredi kartları borcu üzerinde duracağım ve orada bir çıkış arayacağım. Meclis ve yasama organlarıyla onları bir araya getirerek ve STK’ların da katkılarıyla bir çare yol haritası çizeceğiz. Türkiye’nin içerideki ekonomik huzuru sağlamak için mağdur kesimin dertlerini dinlemek lazım, çare bulmak lazım” dedi.
TÜRKİYE’NİN YÜZDE 85’İ BORÇ BATAĞINDA
Türkiye’nin yüzde 85’inin kredi kartı yükü altında olduğunu aktaran İhsanoğlu, “Borç batağında. Böyle bir şey olur mu? Büyüdüğümüzü söylüyoruz. Asgari ücret 891 lira. Resmi verilere göre açlık sınırı 1550 lira. 890 lira alacaksın bu rakamın iki misli. Peki yoksulluk sınırı 3 bin 50 lira. Yani 4 misli. Türkiye bu noktadaysa bunu değinilmesi lazım. Muhalefet partileri aynı anda ekonomistler bunu düşünmeli. Türkiye bunu değerlendirmeli. Halk bunu değerlendirecek, halk Türkiye kavgaya girerse çok şey kaybedecek” diye konuştu.
12 -13 yıl önce devletin başında sakin bir Cumhurbaşkanı varken devletin tepesinde olan kavga nedeniyle ekonominin çöktüğünü hatırlatan İhsanoğlu, şunları söyledi:
“Cebimizdeki yüz liranın 50’si buharlaştı. Oraya öfkeli birinin geldiğini düşününüz. Türkiye’de hiçbir zaman icraat başı icradan görevli olanlara karşı bir Bakanlar Kurulu karar alıyor. Bakan kendi şahsı adına karar almıyor. Siyasi müşterek içinde karar alıyor. Devletin organları da aynı şekilde hareket ediyor. Sonra Merkez Bankası’nın faiz politikasında birtakım alımlar oluyor. Ondan sonra diyorlar ki, ‘Bu faiz lobisi, bu Merkez Bankası yanlış yapıyor’. O adam ekonominin gereği ne ise yapmaya çalışıyor. Yetkisini kullanıyor. Onun vatanseverliği sizinkinden az ya da çok olamaz. Sonra sizin gibi farklı düşünen herkese vatan haini gibi suçlamalara hakkınız yok. Allah korusun. Dünyanın neresinde vergi mükellefiyeti vergi müfettişleri siyasi emirlerle hareket edip iş adamlarının üzerine gönderiliyor. Nerede görülmüş bu? Bu diktatör dedikleri Sisi ve Beşar Esad yaptığı zaman tüm dünya ayağa kalkıyor. Biz de bu olduğu zaman susarak karşılıyoruz. Bu kararı 10 Ağustos’ta Türkiye verecektir.”
“SAYIN BAŞBAKAN DİYECEĞİM”
Türkiye 10 Ağustos’ta huzura kapı açacağının altını çizen İhsanoğlu, “Bütün partilerin desteğiyle olacaktır. Ben iki partinin uzlaşmasıyla başladım. Bugün 12 parti desteğini ilan eti. Türkiye’nin demografik siyasi haritasında değişiklik var. Onun için yapılana anketlerin çoğu eski dünyaya göre yapılmıştır. 30 Mart’taki hesaba göre yapılmıştır. Mesele 4 yada 10 parti değil. Mesele çok parti değil derinden geliyor. Türkiye’de sosyolojik bir değişim var. Türkiye siyaset ve sosyoloji eski bağlarını kopardı. İnsanlar farklı ses, nefes dinlemek istiyorlar. İnsanlar yoruldular. Bıktılar başka bir şey istiyorlar. Bundan da kimsenin rahatsız olmaması lazım. Demokrasi demek alternatif demektir. Türkiye’de neden İhsanoğlu diyenler var. Lütfen tamam oy vermeyiniz. Ama saygıda kusur etmeyin. En yüce makama layık olmak lazım. O makam tektir, en yücedir. Bu medeni yarış olsun. Saygı içinde olsun. Bunlar fazla buna itibar olunmuyor. Ben yine bu yolda bana düşen yine adaylara saygımdan dolayı Başbakana sayın Başbakan diyeceğim. O ne derse desin ben Sayın Başbakanım diyeceğim” ifadelerini kullandı.
VESAYET İDDİALARINA CEVAP
İhsanoğlu kendisiyle ilgili vesayet iddiaları ile ilgili olarak şu açıklamaları yaptı:
“Deniliyor ki vesayet sisteminin temsilcisi İhsanoğlu. Beni iki tane meşru, parlamentoda grubu olan CHP ve MHP aday gösterdi. Türkiye’de bütün partiler desteklerini ilan ettiler. AK Partili arkadaşlar da desteklerini ilan ettiler. Kimi açık yaptı, kimi açık yapamadı. Onlar da huzur istiyor. Kavga istemiyorlar. Tüm bu partiler vesayetçi mi? RTÜK, YÖK kim muhalefetti kim korudu bunları? 12 senedir meclis sizin elinizde, hükümet elinizde, siz RTK’ü, YÖK’ü kaldırdınız mı? Bu vesayet sistemi değil mi? Niye kaldırmadınız? Siz kaldırmak istediniz de biz hayır mı dedik? Sendikalar kanunu, 12 Eylül kanunu niye değiştirmediniz? Bunlar asgari vesayet sisteminin kanunlarıydı. Siyasi partiler seçim kanunu yüzde 10 barajı siz söylediniz. Vesayet işte bunlar. Siz bunları muhafaza edeceksiniz. Türkiye bunları anlamış durumda yeni bir ses bir nefes istiyor. İçeride huzur dışarıda itibar istiyor.”
“KAÇIRILAN DİPLOMATLAR BAYRAMDA GELECEK İÇİME DOĞDU”
İhsanoğlu, “Bizim evlatlarımız rehine. Başkonsolosumuz, diplomatlarımız. Benim temennim bunların bir an evvel, içimde de böyle bir his var, inşallah bayramı aileleriyle geçirirler. Ben buna inanıyorum. Benim şöyle bir hissim var. Bayramı aileleri ile geçirecekler. Türkiye biraz nefes almış olacaktır” dedi.
“TÜRKİYE ATEŞE SU SERPMELİDİR”
Türkiye’nin etrafındaki devletlerin parçalanmak üzere olduğuna vurgu yapan İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Etrafımızdaki terör örgütleri, İslam adına cirit atıyorlar. Sınırlarımız köprü gibi giren çıkanın hesabı yok. Türkiye bu ateşlerin üzerine suyla gitmezse su serperek gitmezse bu ateşler Türkiye’yi yakabilir. Biz bunu istemiyoruz. Biz Çankaya’ya huzuru getirecek Türkiye’ye dışarıda saygınlık getirecek bu dünyayı tanıyan batıyı doğuyu bilen insana ihtiyaç var. Bizim yolculuğumuz bir mukaddes yolculuktur. Türkiye’ye huzuru getirmek için sembol olarak kullandığımız ekmeği büyütmek istiyoruz. Bunun yanında biz sevgi ekmeyi istiyoruz. Biz bu ülkede saygı ekmek istiyoruz. Birlik ekmek istiyoruz. Biz bu ülkede dirlik ekmek istiyoruz. Ekmeği büyüterek hep beraber bölüşmek istiyoruz. Bize sığınan kardeşlerimizle de. Türkmenlere fazla ilgi göstermiyoruz. Farklı şeylerle uğraşmak istiyoruz. Türkmenlerin Türklerden başka kimseyle alakası yok. Türkiye bizi alamıyor diyorlar. Mısır’daki Rabia için ağıt yakıyoruz Türk Rabia için bir şey yapmıyoruz. Bu ekmeği herkesle bölüşeceğiz ama bu vatanı, bu toprağı kimse ile bölüşmeyeceğiz. Allah bu ülkeye millete zeval vermesin” dedi.
ATSO BAŞKANI BUDAK: "ÇEVREMİZ BİR ATEŞ YUMAĞI HALİNDE"
Türkiye’nin demokrasiyle önemli farklar oluşturduğunu belirten ATSO Başkanı Çetin Osman Budak ise, “Çevremiz bir ateş yumağı halinde. Bugün bu ülkede birlik ve beraberlik adına bir şeyler sergilediysek bu Cumhuriyetin ve demokrasinin ana göstergesidir. Antalya 1980 yılından sonra en hızlı büyüyen illerden biri oldu. Bu sebeplerden birisi turizmdir. Antalya’da daha fazla yatak yapmayalım. Yeteri ki kadar fiziki olarak büyüdük. 12 milyon turiste ev sahipliği yapıyor. Yerli turizmi de destekleyen kent oldu. Artık kalite istiyoruz. Antalya’nın 550 bin Antalya’nın yatağı. 12 ay boyunca bunu doldurmanın çaresine bakılmalı” diye konuştu.
Antalya’nın 6 milyon ton yaş ve sebze olarak tarım ürünü olduğunu dile getiren Budak, “Aslında tarım toprakları ne kadar stratejikse Antalya’da da bunların olması lazım. Tarım topraklarının Türkiye’de inşaata açılması geleceğimizi sekteye uğratacaktır. Artık Türkiye’de gürültüden, kavgadan uzaklaşma dilini kullanan liderler istiyoruz. Siyaset aslında bütün aklın tabanına kadar söylemlerini yaygınlaştırdı. Bugün eğer şu anki dil, üslubu örnek alacaksak gelecekte vay halimize. Ekonomide orta gelir tuzağından çıkılması gerekir. Eğitimden başlayarak demokrasilerde ilerlemesi tarımda ,ticarette, hukukta reformların yapmasını dile getiriyoruz. Yeter ki hızla yapısal reformların özellikle hayata geçirilmesi büyük ihtiyaç durumundadır. Bir ülkede ekonomi zayıfladığında sosyal adalet zayıflar. Güçlü bir ekonomi için ilerlemeyi sağlamak gerekir” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından ATSO Başkanı Budak, İhsanoğlu'na tablo hediye etti.
İhsanoğlu, daha sonra Antalya Valisi Sebahattin Öztürk’ü makamında ziyaret etti.
Öte yandan, aşırı sıcak nedeniyle İhsanoğlu’nun bazı kapalı pazar programının iptal edildiği öğrenildi.