Çmo’dan Dünya Çevre Günü Açıklaması
Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Düzce İl temsilciliğinden 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle yazılı bir açıklama yapıldı.
Yapılan açıklamada “Zaman kutlama zamanı değil, ekolojik yıkımla mücadele zamanıdır” dediler.
5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle bir açıklama yapan ÇMO Düzce İl temsilciliği yazılı bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada “Bu ülkenin mühendisleri olarak, çevre sorunlarının çözümünde mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu nedenle zaman kutlama zamanı değil, ekolojik yıkımla mücadele zamanıdır. Dünya çevre günü ülkemiz için ne yazık ki, kutlamaların yapılabileceği bir gün değildir. Gittikçe artan çevre sorunları, çevre mevzuatındaki tahribatlar, bu sorunlarının çözümünde kilit role rahip mesleğimizin yok sayılmaya çalışılması gibi birçok gerekçe, bizleri bugünü kutlamaktan alı koymaktadır. Bizler bu ülkenin mühendisleri olarak, yaşanan çevre sorunlarını somut olarak görüyor ve çözüm üretmeye çalışıyoruz. Ne var ki, siyasi irade çevre sorunlarına çözüm üretmekten çok, doğayı yapılaşmaya, ranta, talana teslim etmeyi tercih etmektedir. Kalkınma kavramını yalnızca yapılaşma olarak algılayan bu anlayış, halkın huzurunu, sağlığını, sağlıklı çevrede yaşama hakkını hiçe saymakta, demokratik katılım kavramını ise tamamen kapsamın dışında tutmaktadır. Odamızın 12. Olağan Genel Kurulu'nda alınan karar gereği 5 haziran haftası ekolojik yıkımla mücadele haftası olarak anılmaktadır. Çünkü, Çevresel Etki Değerlendirme süreci birçok projede by-pass edilmektedir.
3. Köprü gibi büyük projelerde halk için değil kredi kuruluşları için ÇED raporu hazırlanmasına neden olunmaktadır. Orman kanunu, bu kanuna dayanılarak çıkartılan yönetmelikler, Milli Parklar Yönetmeliği, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği gibi birçok yönetmelikte değişiklik yapılarak doğal alanların yok edilmesinin önü açılmıştır. Doğa tahribatına, kent içerisindeki yaşam alanlarının yok edilmesine karşı alınan hukuk kararları uygulanmamaktadır. İzmir Gaziemir'deki tehlikeli ve radyoaktif atıklar basına yansıyalı 1,5 yıl olay oluşalı 10 yıldan fazla olmasına rağmen üzerlerine 30 ton toprak örtülmüş ve halen çözüm üretilmemiştir. Cennet köşelerde mikro HES inşaatları hukuk tanımadan, bilim tanımadan, halkı tanımadan fütursuzca devam etmektedir. Geri kalmış, atıkları yönetilemeyen bir teknoloji olan Nükleer Santrallerin yapılması için süreç devam ettirilmektedir. 3. Havalimanı, Kanal İstanbul gibi İstanbul'u, Trakya’yı yok edecek, su kaynaklarını yok edecek, ormanları yok edecek projelere dair hukuksuzluklar ve ısrar devam ettirilmektedir. Tek başına güçlü bir Çevre Bakanlığı bulunmamaktadır. Bursa'da, Diyarbakır'da, Ankara'da, Adana'da, İzmir'de, Samsun'da, Antalya'da ve diğer büyük kentlerde çevre sorunları yoğunlukla devam etmektedir. Nüfusumuzun yüzde 17'sine içme ve kullanma suyu hizmeti verilmemekte, yüzde 53'ümüzün kullandığı su arıtılmamaktadır. Toplam nüfusumuzun yüzde 42'sinin ürettiği atık su arıtılmamaktadır. Küresel ısınmaya dair ülkemizde somut adımlar atılmamaktadır. Çevre sorunlarına dair birçok yönetmelik halen uygulamaya alınmamaktadır. Kuraklık ülkemizin en önemli afet konusu olmakla birlikte, afet kavramı içerisinde yer almamaktadır. Ne yazık ki, liste uzadıkça uzamaktadır. Bu ülkenin mühendisleri olarak, çevre sorunlarının çözümünde mücadele etmeye devam edeceğiz” denildi.
Kaynak: İHA
5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle bir açıklama yapan ÇMO Düzce İl temsilciliği yazılı bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada “Bu ülkenin mühendisleri olarak, çevre sorunlarının çözümünde mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu nedenle zaman kutlama zamanı değil, ekolojik yıkımla mücadele zamanıdır. Dünya çevre günü ülkemiz için ne yazık ki, kutlamaların yapılabileceği bir gün değildir. Gittikçe artan çevre sorunları, çevre mevzuatındaki tahribatlar, bu sorunlarının çözümünde kilit role rahip mesleğimizin yok sayılmaya çalışılması gibi birçok gerekçe, bizleri bugünü kutlamaktan alı koymaktadır. Bizler bu ülkenin mühendisleri olarak, yaşanan çevre sorunlarını somut olarak görüyor ve çözüm üretmeye çalışıyoruz. Ne var ki, siyasi irade çevre sorunlarına çözüm üretmekten çok, doğayı yapılaşmaya, ranta, talana teslim etmeyi tercih etmektedir. Kalkınma kavramını yalnızca yapılaşma olarak algılayan bu anlayış, halkın huzurunu, sağlığını, sağlıklı çevrede yaşama hakkını hiçe saymakta, demokratik katılım kavramını ise tamamen kapsamın dışında tutmaktadır. Odamızın 12. Olağan Genel Kurulu'nda alınan karar gereği 5 haziran haftası ekolojik yıkımla mücadele haftası olarak anılmaktadır. Çünkü, Çevresel Etki Değerlendirme süreci birçok projede by-pass edilmektedir.
3. Köprü gibi büyük projelerde halk için değil kredi kuruluşları için ÇED raporu hazırlanmasına neden olunmaktadır. Orman kanunu, bu kanuna dayanılarak çıkartılan yönetmelikler, Milli Parklar Yönetmeliği, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği gibi birçok yönetmelikte değişiklik yapılarak doğal alanların yok edilmesinin önü açılmıştır. Doğa tahribatına, kent içerisindeki yaşam alanlarının yok edilmesine karşı alınan hukuk kararları uygulanmamaktadır. İzmir Gaziemir'deki tehlikeli ve radyoaktif atıklar basına yansıyalı 1,5 yıl olay oluşalı 10 yıldan fazla olmasına rağmen üzerlerine 30 ton toprak örtülmüş ve halen çözüm üretilmemiştir. Cennet köşelerde mikro HES inşaatları hukuk tanımadan, bilim tanımadan, halkı tanımadan fütursuzca devam etmektedir. Geri kalmış, atıkları yönetilemeyen bir teknoloji olan Nükleer Santrallerin yapılması için süreç devam ettirilmektedir. 3. Havalimanı, Kanal İstanbul gibi İstanbul'u, Trakya’yı yok edecek, su kaynaklarını yok edecek, ormanları yok edecek projelere dair hukuksuzluklar ve ısrar devam ettirilmektedir. Tek başına güçlü bir Çevre Bakanlığı bulunmamaktadır. Bursa'da, Diyarbakır'da, Ankara'da, Adana'da, İzmir'de, Samsun'da, Antalya'da ve diğer büyük kentlerde çevre sorunları yoğunlukla devam etmektedir. Nüfusumuzun yüzde 17'sine içme ve kullanma suyu hizmeti verilmemekte, yüzde 53'ümüzün kullandığı su arıtılmamaktadır. Toplam nüfusumuzun yüzde 42'sinin ürettiği atık su arıtılmamaktadır. Küresel ısınmaya dair ülkemizde somut adımlar atılmamaktadır. Çevre sorunlarına dair birçok yönetmelik halen uygulamaya alınmamaktadır. Kuraklık ülkemizin en önemli afet konusu olmakla birlikte, afet kavramı içerisinde yer almamaktadır. Ne yazık ki, liste uzadıkça uzamaktadır. Bu ülkenin mühendisleri olarak, çevre sorunlarının çözümünde mücadele etmeye devam edeceğiz” denildi.