Türkiye 19. Kömür Kongresi
Türkiye Maden Mühendisleri Odası'nca (MMO) bu yıl 19'uncusu düzenlenen "Türkiye Kömür Kongresi" Zonguldak'ta başladı.
Kentteki bir otelde düzenlenen ve 3 gün sürecek kongrenin açılış konuşmasını yapan MMO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel, oda olarak bugüne kadar yaptıkları gibi bundan sonra da sektörün sorunlarının çözümü için bilimsel ve teknik çalışmalar yürütmeye devam edeceklerini söyledi.
Ülkelerin kendi çıkarlarını gözeterek oluşturacakları enerji politikalarında kömürün yerinin ayrı olduğunu vurgulayan Yüksel, bu durumun Türkiye için de geçerli olduğunu kaydetti.
Yüksel, Türkiye'nin bugün itibariyle 12 milyar ton linyit ve yaklaşık 1,2 milyar ton taşkömürü rezervine sahip olduğuna dikkati çekerek, uygulanan yanlış politikalar sonucunda ülkenin "enerji bağımsızlığı" kavramından oldukça uzaklaştığını ifade etti.
Türkiye'nin enerji üretiminin yarısından fazlasının kömürden gerçekleştirildiği düşünüldüğünde bu konunun daha da önemli hale geldiğini anlatan Yüksel, "Yerli kömürlerin ülkemiz enerji sektörü içerisinde belirli bir ağırlığının gelecek yıllarda tesis edilmesi, mevcut kömür üretimlerinin en azından üç katına çıkarılması ile mümkün olabilecektir. Yerli kömürlerimiz enerji üretiminde daha fazla yer almalıdır" dedi.
Yüksel, Soma'daki maden faciasından sonra değişebileceği beyan edilen Maden Kanununun tartışılmadan eski haliyle Bakanlar Kuruluna sunulacağını savunarak, düzenlemede Soma faciasına ilişkin herhangi bir düzenlemenin bulunmadığını söyledi.
Yapılacak değişikliğin ne Soma'nın ne de sektörün sorunlarını çözeceğini dile getiren Yüksel, şöyle devam etti:
"Ülkemizde her yıl meydana gelen iş kazalarında binin üzerinde insanımız yaşamını kaybetmekte, binlercesi ise sakat kalmaktadır. Türkiye'de madencilik alanında, iş güvenliği açısından hala ciddi eksikliklerin bulunması dikkat çekicidir. Madencilik sektöründeki kaza istatistikleri incelendiğinde, kaza sonucu ölüm ya da iş göremezlik sayılarının küçük ölçekli kurumsallaşmamış işletmelerde ve taşeron çalışmalarında daha fazla olduğu görülmektedir. Dolayısıyla eski teknolojiyle çalışan işletmelerin iyileştirilmesi ya da kapatılmasına ve taşeron uygulamasından vazgeçilmesine yönelik politikaların, iş kazalarının önlenmesinde etkili olacağı açıktır."
- "Bu kaza, göz göre göre geldi"
Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş da Soma'daki facianın sıradan bir kaza olmadığını belirterek, "Bu, bir katliamdır. Sorumluları en yukarıdan en alt birime kadar 'olası kasıtla adam öldürmek' suçundan en ağır cezayla yargılanmalıdır. Çünkü bu kaza, göz göre göre geldi" ifadesini kullandı.
Sorumlulukların yeterince yerine getirilmesi durumunda Soma faciasının yaşanmasının mümkün olmadığını anlatan Alabaş, "Şimdi bu süreci yok sayarak sadece emeğiyle çalışanları suçlamaya kalkmak doğru değildir. Kazanın uzun zamandır 'geliyorum' dediğini hele hele o sabah ölümün bağıra bağıra geldiğini hepimiz öğrendik. Böyle bir ortamda öncelikle maden mühendisleri çalışmaya izin veriyor ve ocağa giriyorsa teknikerler bu tehlikeli ortamda çalışmak için ocağa giriyorsa, on günlük işçilere söyleyecek sözümüz yok" diye konuştu.
CHP İçel Milletvekili Ali Rıza Öztürk de 2007'den bugüne kadar madencilik ile diğer sektörlerde iş kazalarının önlenmesi için uğraş verdiğini vurgulayarak, "Milletvekilinden öte madenci olarak, bu maden kazalarında toplu cinayetler olduktan sonra siyasetçilerin, devletin valisinin ve bakanların oraya üşüşmesinden nefret ediyorum" dedi.
"Önemli olan o kaza olduktan sonra oraya üşüşmek değil" diyen Öztürk, "Orada 301 kişi öldükten sonra medyaya çıkıp karısı bir aylık hamileydi, evliydi, 4 çocuk yetim kaldı... Ben de yetim kaldım. Ben babamın ölümünden 5 gün sonra doğdum. Medya, oradaki meselenin gerçek yüzünü örtmek için olaylardan dramatik kahramanlar yaratıyor" şeklinde konuştu.
CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal ise Türkiye'nin teknik, bilim ve sanatta övünülecek bir noktaya geldiğine dikkati çekerek, maden konusunda bilimin gerekli olduğu yerde organizasyonun yapılmadığının ortaya çıktığını kaydetti.
Emanetin ehline verilmesi ve adil olunabilmesi durumunda bu sorunların yaşanmayacağını dile getiren Haberal, "İki şeyin dönüşü yok. Bir insan hayatı, iki zaman. Burada kaybettiğimiz insanlarımız geri gelmeyecektir. İnanıyorum ki bu kongrenin sonunda bu aksaklıkları giderecek önemli bilgiler ortaya çıkacaktır.
Katılımcılar, oturumunun ardından Maden Makineleri Sergisini gezdi.
Kaynak: AA
Ülkelerin kendi çıkarlarını gözeterek oluşturacakları enerji politikalarında kömürün yerinin ayrı olduğunu vurgulayan Yüksel, bu durumun Türkiye için de geçerli olduğunu kaydetti.
Yüksel, Türkiye'nin bugün itibariyle 12 milyar ton linyit ve yaklaşık 1,2 milyar ton taşkömürü rezervine sahip olduğuna dikkati çekerek, uygulanan yanlış politikalar sonucunda ülkenin "enerji bağımsızlığı" kavramından oldukça uzaklaştığını ifade etti.
Türkiye'nin enerji üretiminin yarısından fazlasının kömürden gerçekleştirildiği düşünüldüğünde bu konunun daha da önemli hale geldiğini anlatan Yüksel, "Yerli kömürlerin ülkemiz enerji sektörü içerisinde belirli bir ağırlığının gelecek yıllarda tesis edilmesi, mevcut kömür üretimlerinin en azından üç katına çıkarılması ile mümkün olabilecektir. Yerli kömürlerimiz enerji üretiminde daha fazla yer almalıdır" dedi.
Yüksel, Soma'daki maden faciasından sonra değişebileceği beyan edilen Maden Kanununun tartışılmadan eski haliyle Bakanlar Kuruluna sunulacağını savunarak, düzenlemede Soma faciasına ilişkin herhangi bir düzenlemenin bulunmadığını söyledi.
Yapılacak değişikliğin ne Soma'nın ne de sektörün sorunlarını çözeceğini dile getiren Yüksel, şöyle devam etti:
"Ülkemizde her yıl meydana gelen iş kazalarında binin üzerinde insanımız yaşamını kaybetmekte, binlercesi ise sakat kalmaktadır. Türkiye'de madencilik alanında, iş güvenliği açısından hala ciddi eksikliklerin bulunması dikkat çekicidir. Madencilik sektöründeki kaza istatistikleri incelendiğinde, kaza sonucu ölüm ya da iş göremezlik sayılarının küçük ölçekli kurumsallaşmamış işletmelerde ve taşeron çalışmalarında daha fazla olduğu görülmektedir. Dolayısıyla eski teknolojiyle çalışan işletmelerin iyileştirilmesi ya da kapatılmasına ve taşeron uygulamasından vazgeçilmesine yönelik politikaların, iş kazalarının önlenmesinde etkili olacağı açıktır."
- "Bu kaza, göz göre göre geldi"
Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş da Soma'daki facianın sıradan bir kaza olmadığını belirterek, "Bu, bir katliamdır. Sorumluları en yukarıdan en alt birime kadar 'olası kasıtla adam öldürmek' suçundan en ağır cezayla yargılanmalıdır. Çünkü bu kaza, göz göre göre geldi" ifadesini kullandı.
Sorumlulukların yeterince yerine getirilmesi durumunda Soma faciasının yaşanmasının mümkün olmadığını anlatan Alabaş, "Şimdi bu süreci yok sayarak sadece emeğiyle çalışanları suçlamaya kalkmak doğru değildir. Kazanın uzun zamandır 'geliyorum' dediğini hele hele o sabah ölümün bağıra bağıra geldiğini hepimiz öğrendik. Böyle bir ortamda öncelikle maden mühendisleri çalışmaya izin veriyor ve ocağa giriyorsa teknikerler bu tehlikeli ortamda çalışmak için ocağa giriyorsa, on günlük işçilere söyleyecek sözümüz yok" diye konuştu.
CHP İçel Milletvekili Ali Rıza Öztürk de 2007'den bugüne kadar madencilik ile diğer sektörlerde iş kazalarının önlenmesi için uğraş verdiğini vurgulayarak, "Milletvekilinden öte madenci olarak, bu maden kazalarında toplu cinayetler olduktan sonra siyasetçilerin, devletin valisinin ve bakanların oraya üşüşmesinden nefret ediyorum" dedi.
"Önemli olan o kaza olduktan sonra oraya üşüşmek değil" diyen Öztürk, "Orada 301 kişi öldükten sonra medyaya çıkıp karısı bir aylık hamileydi, evliydi, 4 çocuk yetim kaldı... Ben de yetim kaldım. Ben babamın ölümünden 5 gün sonra doğdum. Medya, oradaki meselenin gerçek yüzünü örtmek için olaylardan dramatik kahramanlar yaratıyor" şeklinde konuştu.
CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal ise Türkiye'nin teknik, bilim ve sanatta övünülecek bir noktaya geldiğine dikkati çekerek, maden konusunda bilimin gerekli olduğu yerde organizasyonun yapılmadığının ortaya çıktığını kaydetti.
Emanetin ehline verilmesi ve adil olunabilmesi durumunda bu sorunların yaşanmayacağını dile getiren Haberal, "İki şeyin dönüşü yok. Bir insan hayatı, iki zaman. Burada kaybettiğimiz insanlarımız geri gelmeyecektir. İnanıyorum ki bu kongrenin sonunda bu aksaklıkları giderecek önemli bilgiler ortaya çıkacaktır.
Katılımcılar, oturumunun ardından Maden Makineleri Sergisini gezdi.