Ve sömürüyü, zulmü, haksızlığı, yoksulluğu, yoksunluğu ve insanlık ailesini hedef alan emperyalizmi, reddediyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün anti-emperyalist kimliğinde vücut bulan kazanımlarımızın savunucusuyuz. Biliyoruz ki; birey yoksul ve yoksun bırakıldığında kendi kendisini yiyip yok eden bir organizmaya dönüşüyor. Bu olgu ne yazık ki çağımızın gerçeği. Bu nedenledir, çağımızın altın kalbini arıyoruz, deyişimiz. Bulacağız o altın kalbi. Ne kadar derinde olursa olsun kazacak, kazacak ve kazacağız; ta ki o altın kalbi bulana kadar. El birliğiyle, gönül birliğiyle güler yüzümüzle bir aradayız. Gülmesini bilenin, sevmesini de bildiğini, sevmesini bilenin, kalp atışlarını özgürlük çığlığı saydığını haykırdık ve şimdi hep birlikte haykıracağız; çünkü “Konak Belediyesiyiz” biz. Yükümüz ve sorumluluğumuz ağır. Birlik olursak, bir oluruz. Bir olursak, daha derine kazarız. Yaşamda hiçbir unsur yok ki, değişmesin, dönüşmesin. Devrimcileriz biz, yaşamın ve bireyin iyiye, güzele doğru evrilmesine dair iddiamız var. Bu iddiamız çizgisinde yoldaşlığımız var. Emeğin en yüce değer olduğuna inanan yoldaşlarız biz. Emeğimiz üretmeye, paylaşmaya ve böylece çoğalmaya dair. Emeğimizin, hiçbir zümrenin imtiyazında olmadığının bilincindeyiz; çünkü “Konak Belediyesiyiz” biz. Dile getirdiğimiz değerlerimizi yinelediğimiz bugün heyecanımız bir başka. Çünkü dünyanın diğer noktalarında da emekçiler alanlarda, sokaklarda, sömürüsüz bir yaşam istemlerini dile getiriyorlar. Yeryüzündeki emek mücadelesi serüveninde, eşit işe eşit ücret ve eşit mesai saati istemiyle 19. yüzyılda başlayan işçi direnişinde çok bedeller ödendi. Ülkemiz 1977 yılında Taksim’de yiten canların acısını hala yaşıyor. Daha adil bir yaşam için mücadele ederken katledilen ve emeğin yaşamın onuru olduğu gerçeğini tarihe not düşen tüm işçileri, emekçileri bir kez daha saygıyla anıyorum. Geçmiş kuşaklardan aldığımız miras ile 1 Mayıs günü yine alanlarda olacağız ve hep bir ağızdan yineleyeceğiz;Bu daha başlangıç mücadeleye devam."
